Makaleler

İş yaşamında kişilik analizi

İş yaşamında olumlu kişilikler yoğun. Lâkin tartışmalı tipler de var. Nedeni sosyal medyanın ve bireysel rekabetin diğer yüzü…

NİSAN ayı başmda ‘İş Yaşamında Kişilik Analizi (1)’ başlıklı bir yazı kaleme almış; analize devam edeceğimi vaat etmiştim. Bu kez vaadimi yerine getiriyorum. Aşağıdaki satırlarda yer alan tespitler çok görülen tartışmalı tiplerle ilgili.

Bazı kurum ve şirketlerde bu tipleri anında saptamak olası.

Çalışma dünyası aile ortamından sonra yaşamımızda en fazla yer işgal eden yakın çevremizdir. Çeşitli insan tipleriyle karşılaşıyor, birlikte yaşamaya çalışıyoruz. Üstelik para kazanmayı ve insan ilişkilerini bu ‘laboratuvar’ ortamında gerçekleştiriyoruz. Aile çevremizde olduğu gibi çalışma ortamının da kendine özgü bir yapısı var. Maddi ve manevi unsurları içine alan bu değerler sistemi içinde zamanla bilinçlenip olgunlaşmaya çabalıyoruz.

kisilik-analizi

YÖNETİCİ DOĞULMAZ, YÖNETİCİ OLUNUR

Kurumsal dinamikler çerçevesinde olgunlaşmak ancak çevremizdeki insan tiplerini tanımaktan geçiyor. Çalışan bireyler ‘vericiliği’, ‘paylaşmayı’, ‘takım oyununu’, ‘dayanışmayı’ ve sonunda ‘yöneticiliği’ burada öğreniyor. İnsan ilişkilerine kimi zaman yanlış teşhisler koyduğumuz da oluyor. Bu süreçte bazı kişileri öylesine büyütüyoruz ki, sosyopsikolojik kabullerin pompalamasıyla gözümüzde onları adeta tanrılaştırıyoruz. Ne yazık ki, şimdi çalışma yaşamındaki yansımaların da rol aldığı oldukça değişken bir toplum olduk. Bunun nedeni son yıllarda sosyal medyanın getirdiği yalnızlık duygusu, salt teknoloji yoluyla sosyalleşme çabalan.

YUNAN TRAGEDYALARINDAKİ GİBİ…

Evet, konumuz tartışmalı tipler… Başta yönetenler olmak üzere en hafifinden en ağırına değin çoğu kişide psikolojik sorunlar var.

İnsanların büyük bölümü dünyaya para kazanmak, doğuştan yönetici olmak için geldiğine inanıyor. Bu nedenle psikolojik sarsılmalar, inanç sapmaları çok yoğun. Ortama uyup ‘gemisini yürütenler’ ise ikbalini mevcut ortama uymakta arıyor.

Tartışmalı tiplerden pek azına değinebileceğiz bu hafta. Mizah sosuyla biraz olsun tatlandırarak… Gerçekte yöneten ve çalışanların çoğunun yüzünde kendi ruh derinliklerinde icat ettikleri yapay ‘maskeler’ var. Tıpkı antik tiyatro dönemlerindeki karakter maskları gibi… “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol!” bilgeliğinin aksine işleyen bir düzen bu. Hemen başlayabiliriz…

SENTETİK EMPATİKLER

‘Sentetik’ sözcüğünün anlamı malum… ‘Empati’ lafı ise psikolojide başkalarının duygu ve düşüncelerini içselleştirmek anlamında kullanılıyor. Bunlara ‘sahte empatikler’ demek de mümkün. Gerçek empatikler karşılarındaki kişilerin duygusal dünyasını anlar, onu yaşar. Bizde sayıları az da olsa gerçek empatikler var. Lâkin bugün sosyal medyanın da etkisiyle çoğu kişi empati yapıyormuş rolü oynuyor. Negatif düşünceler sosyal medyanın aksine gizlenip saklanıyor. Bir türlü terfi edemeyen arkadaşına: “Bak, ben bile hala aynı yerdeyim; boş ver üzülmeye değmez.” diyen birinin aslında söylemek istediği şu: “Ben bile terfi edemediğime göre sana ne oluyor!” Şöyle devam ediyor sahte empatik: “Yine de seni deneyebilirlerdi, çok üzüldük…” Bu maskelenmiş dileğin tercümesi aslında şu: ‘Ah, şöyle nasıl çuvalladığını bir görebilseydik!”

AKIL DAĞITAN AKILSIZLAR

Akıl dağıtan, bilge geçinen tipler her kurumda bulunabilir. Kimi bilge rolü oynar, kimi de mesleğinde büyük uzman olduğu iddiasındadır. Bilge rolü oynayanlar genellikle zararsız tiplerdir; sürekli öğüt verir, rol keserler. Zoraki müşterileri genellikle yeni yetmelerdir. Sosyal medyadan alıntıladıkları sözcüklerle cümleler kurarak onlara ne kadar derin olduklarını göstermeye bayılırlar. Eğer yönetici iseler günün entelektüel jargonuna göre cümle kurmaları en belirgin özellikleridir. Uyduruk öykü dağarcıkları hayli zengindir. “Hiç unutmuyorum bir gün…” diye başlayıp, abartılı ifadelerle iş masalları anlatmayı iyi becerirler. Sosyal medya fenomeni olmak tek rüyalarıdır. Kimselerin bilmediği dedikoduları cümle aralarına sıkıştırarak hayranlığınıza hayranlık katarlar.

KORKUSUZ KORKAKLAR

Daha çok sert görünme telaşında olan yöneticilerin tercih ettiği maskelerden biridir bu. Çoğu suskundur, fazla konuşmazlar. Sosyal olmayı bir aşağılanma olarak kabul ederler. Çinlilerin “Güler yüzlü olmayan dükkân açmamalı” özdeyişini nedense duymazlıktan gelirle!. Onlar için gizemli olmak keşfedilip açığa çıkmanın sigortasıdır. Soğuk ve otoriter görünmeye çalışırlar. Üstlerine karşı bir kuzu kadar masumdurlar ama arada bir kuyu kazmayı da becerirler. Öğretici ve yetiştirici değildirler.

Sürekli korku ve gizemli bir dünyada yaşarlar.

Bilgisayar ve akıllı telefonlarını çok sık kontrol ederler. İhtiyaçlar Teorisi’nin yaratıcısı Amerikalı psikolog Abraham Maslovv şu ifadeyi onlar için söylemiştir sanki: “Gizlilik, sansür, iletişimsizlik inadı tüm gereksinimleri tehdit eden en büyük tehlikedir!” Ve İngilizlerin ünlü toplumsal eleştirmeni Bertrand Russel da onların duygu dünyasını bir çırpıda tercüme eder: “Korku, temelsiz inançların kaynağıdır. Güler yüzlü bilgelik ve tevazu korkuyu yenmekle başlar!”

ARKALARINA ARKA KATANLAR

îş yaşamımızdaki sosyal hastalıkların en bilinenidir. Bireysel olanına ‘torpil’; toplumsal olanına ‘aidiyet’ denir. Büyük topluluklardan çok, küçük şirketlerde ve yerel yönetimlerde bulunurlar. Yeterlilik tümüyle rafa kalkmıştır. Önemli olan arkada kimin ya da kimlerin olduğudur… Pozisyonlara paraşütle inenlerin büyük kozu ‘benim arkam sağlam’ görüntüsü vermeleridir.

Çoğu organizasyon şemasının içine sayın büyüklerimizin ricalarıyla inivermişlerdir. Aslında çoğu ego değişikliğine uğramış, güya dokunulmazlıkları olan yeteneksiz tiplerdir. Yönetici katına gelenler ise mesafeli ve otoriter görünmeyi severler. Bunlar paraşüt kullanmanın utancım görmezlikten gelip, arkalarında duran kişilerin azametinden beslenirler.

PATRON OLAMAYAN PATRONLAR

Önemli olan hesap verilebilirliktir, patronu taklit etmek değil! Örnekler daha çok KOBI’lerde görülür. Kurumsallaşan şirketlerde olmaz. Her şey patron katının denetimindedir. Bağımsız yönetici sıkıntısı büyük sorundur. Lider doğal olarak patronun kendi ya da temsilcisidir. Oysa bağımsız yöneticilik çok bilinen formülüyle patron adına güç kullanmak değil, çalışanları motive edip onları güçlü kılmaktır. Ne yazık ki yöneticilerin az da olsa bir bölümü patronun kötü bir fotokopisi gibidir. Patron aslında monarşiyi temsil eder. Hesap verebilen yönetici ise demokrasiyi savunur. Nitekim büyük kurum ve holdinglerde bu böyledir.

ŞİŞMEDEN ŞİŞENLER

îş yaşamında kibir illetine tutulmuş tiplere sıkça rastlanır. Özellikleri hiç kimsede bulunmayan niteliklerin kendilerinde olduğuna inanmaları, bunu illa ispat etmeye soyunmalarıdır. Güya olumlu farklılıkların yalnız kendinde olduğuna inanan bu kişilerin gurur balonu zamanla şişmeye başlar. İşler öyle bir boyuta varır ki, tepeden bakışlar kişinin kendini çalışma ortamından soyutlamasına kadar varır. Sosyal medyada büyüklük hezeyanlarını ispat etmek ve iş arkadaşlarına gösteri yapmak yegâne amaçlarıdır. Büyüklük ve bilgiliğin ancak tevazudan geçtiğini anlamayan bu benbencilerin şişmeden şişen balonlarını söndürmenin yolu güzellikle yanlarına yaklaşıp dertlerine derman olmaktır.

BAŞKA HANGİ BAŞLIKLAR VAR?

Daha çok orta boy işletmeleri ilgilendiren tartışmalı tiplerin ancak birkaçına değinebildik. Aslında tartışmalı tiplerin kategorisi çok daha geniş: Biraz bilimsel, biraz da piyasa jargonuyla söylersek konu ciltlik kitaplar halini bile alabilir: Nevrotikler, paranoyaklar, maşizmo sapkınları, tektipleştiriciler, narkisistler, uymacı kişilikler, marjinallik heveslileri, sublimasyon yağcıları, ikiyüzlüler, egosantrikler, doyumsuz şantajcılar ve daha daha onlarcası! En tipikleri ise sosyal medya bağımlısı haline gelip, iyice ekranlara hapsolan asosyal tiplerdir! Amerikalı psikanalist Karen Horney sosyal medya icat edilmeden önce diyor ki; “Aslında kişiliğin mayasında kötü olan şeyler yoktur. Yetersizliği oluşturan şeyler insanın canlı çevresi yerine salt makineleri koyup sıcak ilişkilerden kopmasıdır.” Yakında ‘İş Yaşamında Kişilik Analizi’ (3) başlıklı yazımda olumlu kişilik tiplerine de değineceğim. Neyse ki şimdilik bu kategori daha geniş görünüyor bu ülkede… Lütfen bekleyin…

Nur Demirok / Para

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir Yorum

  1. Mersin toroslarda ikamet ediyoruz esim ben ve baldizlarimla bu isi yapmak istiyoruz her türlü paketleme ve montaj isini evimizde yapariz Saygilar..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu