Makaleler

Mukayese Nedir? Mukayese Takıntımız

Hüseyin Adanalı

Nedir bu mukayese takıntımız? “Onda var, bende neden yok” diye sürekli sorgulamamız?

Bir şeylerden eksik kaldığımızda yenilgi hüznü, fazlamız olduğunda ise galibiyet coşkusu yaşamamız?

Belki özeleştirinin ardından imrenilecek bazı kişilerle kendimizi mukayese etsek amenna diyebiliriz ancak özeleştiri yapmadan körü körüne mukayeseye kalkıştığımızda kimse için sonuç pek hoş olmuyor.

Aslında her şey çocuklukta başlıyor. Anneler babalar, yakın akrabalar ateşliyor ilk fitili. Kardeşlerle, arkadaşlarla kıyaslama: Ne zaman yürüdü? Ne zaman konuştu? Boyu kaç? Kaça kadar sayıyor?
Derken okul çağı geliyor. İkincilerin hatırlanmadığı bir ortamda sınıf birinciliğine doğru amansız bir yarış. Rakip olarak göze kestirilen diğer öğrencilere gizliden gizliye kıl olma durumları… Ardından lise ve üniversite imtihanları… Kim kaç puan almış? Hangi okulu kazanmış?

Sosyal yaşam çok mu farklı? Alın size birkaç örnek:
Aklıma ilk gelen, spor takımları. Taraftarlık müessesesini mukayeseden ayrı algılamak ne mümkün! Tuttuğumuz takımın galip gelmesindense en büyük rakibinin aldığı sonuçlar bizi daha çok ilgilendiriyor. Yurt dışı takımlarla yaptığı müsabakalarda bile destek yok bizimkilere, alenen yabancı takımlar destekleniyor.

Konu komşu da mukayeseden nasibini alıyor: Arabası, ev eşyaları, işi, kazancı gibi aklınıza gelecek birçok şey…

Huylu huyundan vazgeçer mi? İş yaşamında da mukayeseye aynen devam.
Ne yaptığımın, ne performans gösterdiğimin hiçbir önemi yok. Diğerleri ne alıyor? Onların laptop’ı neden daha yeni? O eğitime gitmiş, ben neden gitmiyorum? Acaba ben mi önce terfi edeceğim yoksa o mu?

Sorular, karşılaştırmalar uzayıp gidiyor…
Kurt elmanın içine girmeye görsün, önce elma çürüyor ardından da sepetteki diğer elmalar. Mutsuzlar susmuyor, adil olmadığını düşündüğü bütün konularda düşüncelerini çevrelerine yayıyorlar.

Bütün bu gelişmelerin sonucunda kimse kendini değerlendirerek kendi için yaşamıyor; aksine herkes rakip bellediği hatta daha da ileri götürüp düşman olarak gördüğü birilerine “kirli toprak” atarak yaşamaya çalışıyor. Adeta bu husumetten besleniyor.

Mukayese etmek “daha iyi olmak, daha iyiyi yakalamak” için olsa belli ki bir fayda getirecek ancak bir ihtiras uğruna kendini sorgulamadan yalnızca rakibini yenmek için yapıldığında iş tatsız ve çevreye zarar verici bir hal alıyor.

Ermişlerin nefsini yönetmek dediği, böyle bir şey olsa gerek. Başkalarının düşmesinden, kaybetmesinden, geride kalmasından medet ummadan kendiyle yarışan, çevresine yalnızca örnek almak için bakan bir insan olmaya çalışmak…

Mukayese duygusundan uzaklaşarak evliyalık mertebesine yönelenler kendiyle baş başa kalıyor, kendiyle yarışıyor. Çevresinde olup bitenler o kadar da umurunda olmuyor. Böyle insanların içini mutluluk, huzur kaplıyor.
İnsan böyle bir mertebeye ulaşsa “başka ne ister” demekten kendimi alamıyorum.

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu