Başarılı Girişimcilik

Oyun Sektöründe Girişimcilik

Stratejik İletişim ve Kariyer Danışmanı Duygu Eren bu hafta Apple Store’da haftanın en iyi oyununu çıkaran Türk girişimciyle röportaj yaptı.

Girişimciliğin en güzel yanlarından biri, gerçekten sevdiğiniz ve değer yarattığınız bir iş için kendinizi adamanız. Her attığınız adım, sizi bir sonraki adımı atmanız için daha heyecanlı ve motive hale getiriyor. Bugün ropörtajınızı okuyacağınız kişi bu heyecanı daha erken yaşlarda yakalamış. Kendisi hem seri girişimci, hem de melek yatırımcı. İlk çıkardığı oyun Apple Store’da çıktığı hafta ‘haftanın en iyi oyunu’ ilan edildi. Şimdi sizi Bora Uygun ile yaptığım keyifli röportajı okumaya davet ediyorum.

Eğitiminiz ve özgeçmişinizi öğrenebilir miyiz?

Türkiye’nin ilk internet girişimcilerindenim. 1995 senesinde henüz daha 20 yaşımda iken Türkiye’nin ilk internet servis sağlayıcıları’ndan olan Magnet’i kurdum. Sonrasında, yine Türkiye’nin en önemli dijital medya ajanslarından olan Vom’u kurdum. 2000 senesinde ise MelodiNet adıyla Dijital Medya Teknolojileri kapsamında Türkiye’nin ilk online resmi müzik indirme sitesini kurup, bu süreçte Türkiye’deki ilk risk sermayelerinden birisini aldım. Seri girişimci olmamın yanı sıra, 2004 senesinden itibaren ise ortağım M. Fırat Kalsın ile beraber Türkiye ve Orta Asya’da önemli bir sistem entegratörü olan Dünya Sistem şirketini yönetmekteyiz. Son olarak da Picnic Hippo adlı oyun şirketinin de Yönetim Kurulu Başkanlığını yapmanın yanı sıra, aynı zamanda melek yatırımcıyım ve Türkiye başta olmak üzere ABD’de hem Silikon Vadisinde hem de New York’ta yatırımlarımız bulunmaktadır. Eğitim sürecim ise önce İTÜ Elektronik ve Haberleşme Mühendisliğini, devamında, Boğaziçi Üniversitesi Sistem ve Kontrol Yüksek Mühendisliğine bitirdim. Sonrasında, Marmara’da Uluslararası MBA ve yine Marmara’da Bilişim Doktorası yaptım.

Bu işe başlama fikri nereden geldi ve nasıl gelişti?

Mobil internet kavramının hızla gelişimi ve bir milyara yaklaşan kullanıcı sayısı doğrudan tüketiciye dokunabileceğimiz bir alana girişim yapmamız konusunda bizi heyecanlandırdı. Öncelikle, dört alanı inceledik. Oyun / E-ticaret / Ödeme Sistemleri / Video.
Bütün bunlar içerisinde en hızlı girebileceğimiz ve var olan ekibimizin temeli ile başlayabileceğimize inandığımız sektör oyun sektörü oldu ve 2011’in başında Picnic Hippo oyun stüdyosunu kurmaya karar verdik.

Ne kadar sermayeyle ve nasıl bu işe başladınız?

İlk etapta gerekli olan sermayeyi hesaplamak bizim açımızdan mümkün değildi. İlk 6 ay sektör analizi ve ekibimize taze kan katmak üzere çalışma yaptık. 2011 Haziran ayı itibariyle tam olarak aktif işe başladık. Bütçeyi hesaplamaya korkuyorum diyebilirim, ama yatırım sermayesi olarak milyon doları çoktan geçtik

Ekibinizi nasıl kurdunuz ve şu an kaç kişi çalışıyor?

Picnic Hippo, 2011 yılının başında kurulan, şirket içerisinde Türklerden, Türkmenlere, Ruslar’dan Amerikalılara kadar birçok yeteneği içinde barındıran, bağımsız bir oyun şirketidir. Ben, ortağım Fırat Kalsın ve kreatif direktörümüz Bora Kutlu ile birlikte ortak olarak çalışıyoruz. Toplamda 13 kişilik ana kadromuz var. Tabii ara ara, müzik vb seslendirmeler gibi dışarıya yaptırdığımız ek işlerde olmakta.

Markanızın ismi nereden geliyor?

Şirketin ismi arkadaşların tiplerinden doğdu. Şort ve tişört giyen, rahat sanki her an piknik yapacakmış gibi duran insanlardır. Aramızda bunun esprisini de yapıyorduk. Sonra düşündük piknik ve hipopotam İngilizce’de de, Türkçe’de de aynı kelimeler. Öyle olsun dedik. Rus illüstratör arkadaşımız Alexandra da logomuzu tasarladı.

Picnic Hippodaki oyunlar nasıl?

Picnic Hippo, yüksek kaliteli, eğlenceli mobil oyunlar üretmek üzere kurulmuş olan bir şirket. İlk oyunu Bucketz ve şu aşamada devamındaki oyunlar da Bucketz’ın yeni serüvenleri olacak.

İşinizde sizin için dönüm noktası sayılabilecek bir zaman dilimi var mı?

26 Temmuz 2012 tarihinde hayatımızda ilk defa yaptığımız, ilk oyunumuz olan Bucketz’ı Apple platformunda sunduk ve Apple tarafından oyunumuzu çıkarttığımız ilk saat, tüm dünyada 146 ülkede o haftanın en iyi oyunu olarak lanse edildik. Bu bizim için tam bir dönüm noktası oldu ve bir anda tüm dünyadaki en iyi oyun şirketleri arasında kendimizi bulduk

Şu an markanızın yönetimini nasıl yapıyorsunuz?

Aslında oyun sektöründe öncelikle oyunların kendileri ön plana çıkıyorlar. Yani bizi şu an da tüketiciler de sektör de Picnic Hippo oyun stüdyosu olarak değil de, dünyanın en iyi oyunlarından biri olan Bucketz’ın şirketi olarak tanıyorlar. Sanırım bu algı bir müddet daha sürecek.

Bu noktaya gelmenizin kısaca hikayesi nedir?

En önemli başlangıç noktamız, Bucketz’ın fikir babası ve ortağımız Bora Kutlu’nun hayalleri
doğrultusunda bizi yönlendirmesi ve bizim onu desteklememizdi Ardından, Mart 2012 de Ali Dağlı adlı San Francisco’da yaşayan ve oyun dünyasında çok önemli bir pozisyonu olan bir Türk arkadaşımız ile tanışmamız, kendisinin çok hızlı bir kararla bize danışmanlık yapması ve devamında da yönetim kurulumuza girmesiyle oldu diyebiliriz. Çünkü, ardından Apple dahil hemen hemen bütün büyük oyuncularla iletişme geçme imkanına sahip olduk.

Türkiye ve dünyada oyunlara ilgi nasıl?

Şu an dünyadaki en önemli gelişme kaydeden pazarların başında oyun pazarı geliyor. Türkiye ise bu işte henüz daha yolun çok başında bence. Ama, kullanıcı sayısı açısından Türkiye gerçekten çok önemli bir yerde. Günlük oyun oynayan kullanıcı sayısında, Türkiye, Facebook oyuncuları içerisinde dünyada ikinci sırada.

Sizce, sizin başarınızın sırrı nedir?

Çok ama çok iyi bir ekip kurduk. Herkes gönülden bağlandı ve ilk oyunumuz olan Bucketz müthiş kaliteli ve eğlenceli olarak ortaya çıktı. Sanırım işin sırrı burada. Elbette devamında partner çalıştığımız müziklerimizi hazırlayan Rahman Altın, seslendirme prodüksiyonlarını yaptıran Serdar Kalsın, bu arada her ikisi de Los Angeles’ta yaşıyor ve çalışıyorlar, ve elbette Ali Dağlı’nın müthiş ilişkileri ile bizi yönlendirmesi diyebiliriz.

Gelecekte nasıl büyümeyi hedefliyorsunuz?

Şimdiye kadar hep öz sermayemiz ile bir yere gelmeye çalıştık ve bunu da başardığımızı düşünüyoruz. Bundan sonra üretim merkezi İstanbul’da kalmak kaydıyla, iş geliştirme ve pazarlama ekibimizi Amerika’da kurgulayıp, ekip çalışan sayımızı arttırmak ve daha fazla oyun üretmek istiyoruz. Bu büyüme için de 2013 yılı itibariyle yatırım görüşmelerini başlatmayı düşünüyoruz.

Bir iş gününüz nasıl geçer?

Picnic Hippo’da çalışma süresi, işe başlama ve bitiş süresi gibi kavramlar yok.
Proje ekibinde çalışanların bitirme ve hedef günleri var. O hedeflere göre kendi günlerini planlarlar ve ona göre çalışırlar. Benim iş günüm ise bu hedeflere gidişte ekip arkadaşlarıma destek olmaktır. Dolayısıyla onların çalışma saatlerini takip eder, ben de onlara uyumlu zamanlarda ofisteki yerimi alırım.

Sektörünüz, Türkiye’de sizce nereye gidiyor?

Açıkçası çok heyecan verici gelişmeler olduğunu görüyorum. Yepyeni, kalpten çalışan ve çok yetenekli arkadaşlardan kurulu şirketler her geçen gün ortaya çıkıyor. Bu da kaliteli üretim yapan şirket sayısını arttırıyor. Bu gelişmeler, sektöründe büyümesi açısından çok önemli.
Şu an MENA bölgesinde Türkiye önemli bir oyuncu. Ancak dünya için daha kat etmemiz gereken çok yol var.

Kendinizi hangi platformda gösteriyorsunuz?

Platform olarak başlangıç için Apple’ı seçtik. Ancak oyunumuzun başarısıyla beraber, Samsung ile Android pazarına giriyoruz.

İlgi alanlarınız nelerdir, nelerden beslenir ve ilham alırsınız?

Seyahat etme en önemli ilgi alanımdır. Çok gezerim. Dünyada 100e yakın ülkeyi gezdim, dolaştım. Her gittiğim ülkede beni şaşırtacak bir şeyler bulmaya çalışırım. En çok bu şaşırma anları beni besler. Çok fazla sektörel makale okur, online sektör haberleri veren mecraları takip ederim. Hemen hemen bütün sektör fuarlarına da katılmak için elimden geleni yaparım.

Türkiye ve dünyadaki girişimcilerin farkları ve benzerlikleri sizce neler?

Dünyadaki girişimciler, dünyayı değiştirmek için özgün fikirlerin peşindeler. Türkiye’deki girişimciler ise genellikle çok hızlı ve kısa yoldan para kazanmak için, özgün fikirler yerine, kopyalama ve lokalleştirme peşindeler. Bence bunun kesinlikle değişmesi gerekiyor.

Size ilham verene beğendiğiniz girişim ve girişimciler kimler?

Regis Mc.Kenna (www.regis.com) en ilham aldığım kişidir. Total Access kitabı hayatımı değiştiren yaklaşımlar ortaya koymuştur. 2007 senesinde kendisiyle şahsen tanıştım ve yönetim kurulu başkanlığını yaptığım şirketimde yönetim kurulu üyesi olarak çalışmayı kabul etmesi ve bir müddet birlikte çalışma fırsatı bulmuş olmamız benim için çok değerlidir.

Girişimciler başarılı olmak için neleri yapmalı ve neleri yapmamalı?

Yapmaları Gerekenler :
– İyi bir ekip kurmalılar
– Özgün fikirler ile girişimciliğe başlamalılar
– Odaklanmalılar
– Çok çalışmalılar
Bunların tam terslerini sakın yapmasınlar

Sizce, Türkiye’deki girişimcilik kültürü geçmişte nasıldı, şimdi nereye gidiyor?

Bilişim sektöründeki hızlı değişim ile girişimciliğe kayışın da arttığını gözlemliyorum. Dolayısıyla, geçmişten günümüze girişimcilik ile ilgili pozitif bir dönüşüm var. Çok heyecan verici. Bence, Türkiye’mizin geleceği girişimci sayısının artışıyla doğru oranda pozitif olarak ilerliyor.

Sizin girişimcilik alanında açık olarak gördüğünüz sektörler nereler?

Türkiye için bakacak olursak; kurumsal tarafta online servisler şeklinde abonelik bazında KOBİ lere satılacak hizmetler, e-ticarette dikey projeler, video ve kitap tarafında e-video ve e-kitap platformları için içerik üretimi

Size girişimcinin alması gereken eğitimler var mı?

Okul eğitimi konusunda bir şey söyleyemeyeceğim ancak sektörel rol modellerden muhakkak
mentorluk almalarını önerebilirim.

Girişimcileri yol gösterebilecek ve rehber niteliğinde söylemek istedikleriniz nelerdir?

Dinlemeyi öğrensinler. Sektörel rol model olarak adlandıracağımız kişileri takip edip, dediklerini dikkate alsınlar. İşlerine odaklansınlar ve kimsenin konsantrasyonları bozmalarına ve yollarını değiştirmelerine izin vermesinler. Hayallerini, çok çalışarak ve gerektiği zamanlarda ufak dokunuşlar ile yönlendirerek hayata geçirmeye çalışırken, hiçbir şeyden yılmadan çalışsınlar. Unutmasınlar ki başarızlıkta girişimcilik yolunda bir başarıdır. Bir sonraki girişimlerinde eğer daha evvel başarısız oldular ise bu tecrübe onlara çok şey kazandıracaktır.

Gelecekle ilgili kendi hayaliniz ve stratejiniz nedir?

Türkiye’den uluslararası seviyede 1 milyar$ ve üzerinde değere sahip, hem Nasdaq hem de İMKB de halka açık pek çok şirketin olduğunu görmek ve bunların içerisinde en az bir tane de bizim şirketimizin olması en büyük hayalim.

Duygu Eren

Stratejik İletişim ve Kariyer Danışmanı

Yazarla iletişim için: duygu@dpdanismanlik.com

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu