Kariyer ve İş

Özgeçmiş – “Ben var ya ben…”

Özgeçmiş dediğin kâğıt parçası, kendine tasarlamış olduğun imajın bir prospektüsü ve şartnamesidir aslında.

Bir ambalaj kâğıdıdır. Senin ambalajının süslü kâğıdı.

Bir Beyaz Yalaka, sürekli olarak özgeçmişini güncel tutmalıdır. Çünkü profesyonel hayat, bir tekkeye girip yıllar boyunca aynı şeyhin elini eteğini öptüğün bir yaşam tarzı değildir. Aksine, çalıştığın her şirket, bir sonraki şirketin basamağı ve hazırlayıcısı olmalıdır. Orayı her an terk edecekmiş gibi hazırlıklı olmalısın.

Unutma: Bir şirkette çalışırken el altından iş aramak seni etik dışı yapmaz. Emin ol, çalıştığın şirket de aynısını yapıyor; bir yandan senin etinden sütünden istifade ederken, bir yandan da “însan Kaynakları” diye bir icat sayesinde sürekli olarak senin ve tüm çalışanların yerlerine daha etlisini, daha sütlüsünü arıyorlar.

Artık şirketler insanları bir “kullan-at” ürünü olarak görüyorlar.

Şirketler bunu inkâr edebilirler mi?

“İnsan Kaynakları” departmanının ismi bir zamanlar “Personel Müdürlüğü” iken, çalışanların özlük işleri ve şirketle olan karşılıklı hukuki düzenlemelerini yürütüyorlardı. İşe giriş çıkış, yıllık izinler, ücretsiz izinler vesaire. Sonra ne değişti de ismi kısaca İK olan bu İnsan Kaynakları departmanları türemeye başladı şirketlerde?

İnsan Kaynaklan Departmanı, alenen dile getirilmese de, mevcut kadronun sürekli daha verimli çalışmasını sağlarken, bir yandan da her zaman onlardan daha iyilerini arama çalışmasının kurumsallaşmış halidir.

Of! Amma da ağır cümleler kurdum!

Senin belki de kendi kendini harap edercesine çalıştığın her an, onlar senin yerine daha iyisini arıyorlar genç dostum.

İşin özeti budur.

Bu yüzden sen de vicdan muhasebelerine girip kendini kötü hissetme. Sürekli bir “iş arama” modunda olmalısın. Ve bunu yaparken asla kendini riske atmamaksın.

Nasıl mı?

Tıpkı maymunlar gibi. Bir dalı tutmadan önceki dalı asla bırakmazlar. Böylece yere hiç düşmeden daldan dala, ağaçtan ağaca ilerlerler.

Tıpkı bazı kadınlar (ve son yıllarda bazı erkekler) gibi. Hayatmı finanse eden veya duygusal olarak bazı ihtiyaçlarım gideren yeni bir insan bulana kadar eskisine sımsıkı sarılır, daha iyi bir dal bulduğu anda diğerini tereddüt etmeden bırakıverirler.

Burada altı çizilmesi gereken kısım, “bulduğu anda bırakmak” kısmıdır. Yani ortada bir arayış vardır. Ve bu arayış her zaman önceki adamla birlikteyken olur.

Maalesef.

İşte temel oyun planın, bu etik dışı strateji üzerine kurulu olmalıdır.

“İş iş’te aranır.”

Unutma: Çalıştığın şirket de hiçbir zaman önce seni kovup sonra yerine yeni birini aramaya başlamaz. Önce yeni birini bulur, sonra seni kovar.

O da “Eleman, eleman varken aranır,” ilkesizliği içindedir.

Bu yüzden özgeçmişini sürekli güncel tutmanı öneririm. Hatta bu özgeçmişin yüzde kırkı bile doğru olsa ye-terlidir, gerisini mülakatta halledersin.

Güncellemelerini yaparken aklından çıkarmaman gereken şey, bunun süslü bir ambalaj kâğıdı olduğu gerçeğidir.

Kız kardeşimle marketten meyve suyu alıyorduk. Meyve suyunu yedi yaşmdaki yeğenim içeceği için en doğal olanmı seçmeye karar veren kardeşim, gidip raftan “% 100 Doğal Meyve Konsantresi” yazan meyve suyunu seçti. Meyve suyu yüzde 100 doğal değildi. Sulandırılarak meyve suyu haline getirilen “konsantresi” doğaldı. Ayrıca raf ömrünü uzatmak ve istenen aromayı vermek için tonlarca katkı maddesi daha vardı içinde. Ama ambalajm çizdiği imaj sanki taze sıkılmış portakal suyu gibi bir imajdı. Ve meyve suyu şirketi kardeşimi avlayıverdi.

“% 100 Doğal Meyvelerden”

Yalan mı? Hayır.

Doğru mu? Hayır.

Ambalaj kâğıdın olan özgeçmişin boyunca çizeceğin imaja konsantre olmalısın. (İmaj her şeydir!) Klasik şablonlarla hazırlanmış ruhsuz özgeçmişlerden sıyrılıp yeni ama kabul edilebilir bir format yaratmalısın.

Özgeçmişin içeriği de kişisel imajın için çok önemlidir. Son yıllarda gelişen İK departmanları sayesinde dedektif gibi çalışan şirketler, adayların özgeçmişlerinde yaptıklarını ve başardıklarmı beyan ettikleri tüm bilgileri araştırma eğilimindedirler. Ama on beş sene boyunca binlerce özgeçmiş görmüş biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, hiçbir İK departmam, iyi ve tutarlı bir yalancıyı yakalayamaz.

Şayet geçmiş işlerindeki çalışmalarında yeterince parlak başarılar elde edememişsen, şimdi sihirli klavyenin harekete geçme zamanıdır.

Elemanım Z’yi iki yıl önce işe almıştık. Z hem anadili gibi Fransızca bilen hem de bacak boyu Miranda Kerr’e yakın, prezentabl bir yeni mezundu. Ama kızı işe aldıktan birkaç ay sonra Fransızlarla ortaklığımız beklenmedik şekilde bitince Z’ye, hadi artık sana ihtiyaç kalmadı, diyemedik. Şirket içinde kızın yapabileceği bir şeyler düşündük. Her iki üç ayda bir görev tanımı değişiyordu; ya kız göreve uyamıyor ya da görev kıza uyamıyordu.

Pazarlama departmanında iki yıl boyunca sürünen Z nihayet şirketten ayrıldı. Ayrılırken de benden ona referans olmamı istedi. “Seve seve olurum, şu CV’ni bana da gönder, ben de tanıdık bildik firmalara ileteyim,” demiştim.

CV’yi görünce afalladım. Bizim Z gerçekten de çok prezentabldı.

Yazılan tüm rakamlar gerçekti. 2 yıl içinde şirketin cirosu 2 kat artmıştı. Bayi sayısı 4 şehirden 46 şehre yükselmişti. Ama Z’nin bunlarla ilgisi yoktu. O sadece sağda solda evrak götürüp getiren, basit işler yapan ve nadiren de Fransızcasından istifade edilen “kıdemli stajyer” gibi bir konumdaydı.

O makyajlı özgeçmiş ile ve bizden aldığı referansla Z öyle sıçramalar yaptı ki, şimdi uluslararası bir firmada pazarlama müdürü, üstelik de adı bende saklı bir internet fenomeni.

Elbette bu sıçramalarda uzun ve kaslı bacakların rolü de yadsınamaz.

Ustalıkla ve destekli bir şekilde atarak, geçmişteki işyerinden herhangi bir arkadaşının başarısını CV’nde kendine mal etmelisin.

Tereddütsüz ve kendi kendini dahi ikna etmiş bir insanın yalanını kimse yakalayamaz.

İşte gerçek “BeyazYalaka” diye ben bu adamlara derim.

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu