Makaleler

Türk Toplumunun Bilimsellik Problemi

Bizler Türk Milleti olarak bütün bu bilimselliği daima geriden takip etmekteyiz. Bütün bilim dallarında bu böyledir. Hiçbir bilim, Türk Milleti tarafından üretilip diğer dünya ülkeleri tarafından takip edilmemektedir. Biz burada sosyolojiden ve psikolojiden bahsetmek istiyoruz. &ma mantık, diğer bütün bilimler için aynıdır. Buraya önem veriyoruz.

Toplumlar birbirinden farklı olsa da ortak yönleri de vardır. Toplumlar kendi içlerinde çeşitli gruplara ayrılırlar ve bu gruplar da birbirinden farklıdır, iller, ilçeler, köyler, dernekler, vakıflar, kulüpler, ideolojiler ve doktrinler bir toplumu özelde birbirinden ayrıştırır. Aileye geldiğinde her ailenin kendine özgü olduğunu görürüz. Ailenin içine girdiğimizde, ailedeki her bir şahsın birbirinden ne kadar farklı olduğunu gördüğümüzde hayretlere düşeriz.

Bilimsellik

Peki, bundan sonrasını hiç düşünen var mı? Bir kişi ne kadar farklılıklara sahip acaba? Yani bütün bu farklılıklar bireye geldiğinde son mu buluyor? Tabii ki hayır! Kişi, karakter yapısı ile her anı dinamik bir şekilde farklılaşan bir yapıdadır. Çatı yapıdan bireye gelinceye kadar sonsuz farklılıkları olan insanlar, kendi içlerinde de sonsuz bir farklılığa sahiptir. Bizler, bu sonsuz yapıyı anlamlandırabilmek için çeşitli başlıklar belirler ve bu başlıklar altında insanı ve toplumu anlamaya çalışırız.

Burada dikkat etmemiz gereken önemli bir nokta; 21. Yüzyıl öğretilerinde Türk toplumunun katkısının olamaması sorunudur. Bilim, bizlerin dışında gelişmiştir ve gelişmektedir. Bizler Türk Milleti olarak bütün bu bilimselliği daima geriden takip etmekteyiz. Bütün bilim dallarında bu böyledir. Hiçbir bilim, Türk Milleti tarafından üretilip diğer dünya ülkeleri tarafından takip edilmemektedir. Biz burada Sosyoloji (Toplum Bilim)’den ve Psikoloji (Ruh Bilim)’den bahsetmek istiyoruz. Ama mantık, diğer bütün bilimler için aynıdır. Buraya önem veriyoruz.

Ruh Bilim’de insan, karakteristik yapı olarak çeşitli kategorilere ayrılmıştır. Dediğimiz gibi bu yapı Türk Milleti tarafından ortaya çıkarılmamış bir yapıdır. Örneğin bu yapı bizler tarafından ortaya çıkarılmış olsaydı, ruh üzerinde yoğunlaşılır ve geçmiş zaman öğretileri muhakkak dikkate alınırdı.

Bu yapı, bilimsel bir yapıya dönüştürülebilirdi. Ancak böyle olmadı ve bu bilimsellik diğer milletler tarafından gerçekleştirildi.

Burada dikkat çekmek istediğimiz nokta şudur: Ruh gibi latif yapılar hakkında bütün toplumların kendine has bilgileri vardır. Muhakkak ki bu bilgiler, bilim oluşurken etkin olur. Süreç bize intikal ettiğinde evrensel bir gerçeklik olarak gelir. Ancak durum böyle değildir. Nitekim bizlerin ruh hakkında bildikleri ve yaşadıkları ile Asya, Avrupa, Afrika, Amerika, Antartika gibi kıtalardaki insanların bildikleri ve yaşadıkları birbirlerinden bütünüyle farklıdır.

Tam bu noktada şunu dile getirmek istiyorum; farklılıklara rağmen evrensel bir kabul (anlayış) haline gelen psikoloji veya sosyoloji kavramları ne kadar bizleri veya diğer kıtalarda yaşayanları anlayabiliyor ve anlatabiliyor? Bu perspektiften açıklamamıza devam ediyoruz. Karakter yapısı sonsuz bileşenlerden meydana gelen insan, daha rahat anlaşılabilmesi için 4 başlıkta incelenebilmededir;

Kolerit, Barışçıl, Popüler ve Melankolik. Yine yakinen dikkat çekmek istediğimiz nokta, bu karakter tipleri, yorumlanma kabiliyetine göre çok büyük önem arz etmektedir. Yani bu karakter yapıları hakkında yapılan yorumlar ve yazılan kitaplar belki de hiç olmayan insan tiplemelerini, modellerini ortaya çıkarabilmektedir. Şu şekilde açıklayabiliriz; bundan 800 sene önce bu karakter tipleri yine 4 taneydi. Ancak 800 sene önceki insanlar ile şimdiki insanlar arasında çok büyük fark var. Acaba burada değişen nedir?

işte burada değişen şey, paketlenmiş bilginin insanlara öğretilmesi, yani karakterlerin bu bilimsel öğretilere yaklaştırmasıdır. Bilimin, insanları ve davranışları inceleyerek gelişmekte olduğunu düşünmekteyiz. Ancak durum tam tersini göstermektedir. Yani insan bilime bağlı olarak gelişmekte ve paketlenmektedir. Gruplandırılmaktadır. Buradaki ters ilişkiyi açıkladıktan sonra karakter yapılarını her şeyden önce kendi milletimizi anlamaya ve incelemeye yönelik olarak bazı şeyler söyleyelim.

Kolerit denilen karakter yapıları yüksek seviyeden liderlik özelliklerine sahip olduklarından, yeteri kadar bilgiye sahip olamazlar ise önce kendilerine sonra çevrelerine ciddi zararlar verirler. Kendi fanusları içerisinde yaşamaya o kadar bağımlıdırlar ki, akıllarına gelen düşüncelerin ancak ve ancak tek geçerli düşünce olduğu kanaatine sahiptirler. İşte siz de görüyorsunuz, bir karakter tipi hakkında yazdığımız yazı ile anında bir insanın bütün düşüncelerini bir fanus içerisine topladık.

Bir karakter tipi hakkında bir kitap yazdığınızı düşünelim. Bu kitabı okuyan kişi, kendi karakterinin bu kitap kadar olduğunu bilecek ve böyle yaşayacaktır. Ne yaparsa yapsın, bu kitabın dışına çıkamayacaktır, işte bütün sorun buradadır. Çünkü başta da değindiğimiz gibi bütün yapı sonsuzluk temeline inşa edilmiştir. Söylenecek şey bellidir. Kategoriler geçersiz, evrensellik kalıcıdır. Evrensel bir bilgi vardır ve bu evrensel bilgiye diğer bütün kalıplardan kurtulup yönelmemiz gerekmektedir. Devamı gelecek…

Eray Bilecan

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu