Teknoloji ve İnovasyon Haberleri

Akıllı Evlerde Teknolojik Eşyalar

Eşyaların interneti

AKILLI TELEFONLAR, TABLETLER VE AKILLI SAATLER GELECEGİN AYRILMAZ BİR PARÇASI.

Modern dünya Standart akıllı evler yaygın olarak kablosuz Wi-Fi kullanıyor. Bu sistem şimdi akıllı telefonlara entegre ediliyor.

AKILLI TELEFONLAR konut otomasyonuna Apple TV gibi internet televizyonu teknolojileriyle adım attı. Ancak, evdeki cihazların telefonla kontrol edilmesinin önündeki en büyük engel yazılım uyumluluğu sorunu. Rekabet gücünü arttırmak amacıyla kendine özgü yazılımlar geliştiren ve bunların patentini alan şirketler, aynı zamanda akıllı evler için standart mobil uygulamalar geliştirilmesini de zorlaştırıyor. Bu konudaki en önemli adım Apple’ın iPhone ve iPad kullanıcıları için hazırladığı HomeKit platformu oldu. Her ne kadar bazı özellikleri kilitli olsa da HomeKit, farklı üreticilerin akıllı telefonlarının birbiriyle ve Apple’m dijital asistanı Siri ile akıllı ev ortamında iletişim kurmasını sağlıyor. Bu noktada Qualcomm’a benzer bir çizgi izleyen Apple akıllı ev aparatları geliştirmek yerine bunları izleyen, aparatlardan veri çeken ve akıllı cihazları koordine eden yazılımlara odaklanıyor.

akilli evlerede teknolojik esyalar

Apple’ın ardından Google da Nest programı ile bu sektöre adım attı. Nest Öğrenen Termostat, modern akıllı evlerin merkezi kontrol birimi olarak tanıtılıyor. Bir evi yönetmek için kullanıcı alışkanlıklarını takip eden ve öğrenen bu sistem, ardından kendini programlayarak özelleştiriyor. Nest sistemi, termostatın hareket sensö-rünün akıllı evlerdeki diğer cihazlar tarafından kullanılmasına izin veriyor ve böylece evin rutinini öğrenme şansı yakalıyor. Google Nest ve Apple HomeKit gibi çözümler, aynı zamanda internet devlerinin akıllı evleri de izleyerek Büyük Veri toplamaya devam edeceğini gösteriyor. Bu trend, özellikle modüler teknolojilerle etkisini gösterecek ve kendi yazılım kodunu yazan dijital asistanlarla ivme kazanacak.

Akıllı evler güç tüketimini otomatik olarak yöneterek enerji tasarrufu sağlıyor. Ancak Wİ-Fİ kablosuz ağ bağlantılı aparatların yaygınlaşması bir yandan da kablosuz iletişime bağlı elektrik tüketimini arttırıyor. 3G mobil internet bağlantısı kadar olmasa da güç tüketimini arttıran Wİ-Fİ ağlar, modüler akıllı ev sistemlerinin kullanımını bu açıdan sınırlıyor. Washington Üniversitesi araştırmacıları, akıllı ev teknolojisindeki sınırlamayı aşmak için Wİ-Fİ geri saçılım tekniğini geliştirdi. Wİ-Fİ geri saçılım çipleriyle donatılan aparatlar akıllı evdeki cihazlarla aktif Wİ-Fİ bağlantısı kurmak yerine, Wİ-Fİ sinyallerini yansıtarak ya da yansıtmayarak iletişim kuruyor.

Wİ-Fİ geri saçılım ya da arka plan saçılımı olarak adlandırılan teknoloji aslında kablosuz ağ bağlantısının en büyük zaafından yararlanıyor: Hedefle tek bir aynaya ışık yansıtma misali noktadan noktaya iletişim kuran lazer radarı LIDAR’ın tersine, Wİ-Fİ iletişimi tüm odalara yayılan küresel radyo dalgalarından yararlanıyor. Bu da akıllı prizle iletişim kurmak isteyen salondaki merkezi kontrol biriminin, pratikte evin tüm odalarına radyo sinyalleri göndermesi anlamına geliyor. Akıllı ev teknolojileri yerine sıradan kablosuz modem kullanan konutlarda da radyo dalgaları VVİ-Fİ geri saçılım tabanlı iletişim için gereken sinyal gücünü sağlıyor.

VVİ-Fİ geri saçılımında, nesnelerin internetini odalara taşıyan modüler konutlardaki akıllı lamba duyu gibi aparatlar, bu sinyalleri ayna gibi yansıtarak ya da kalın bir metal duvar gibi emerek, evi kontrol eden merkezi birimle düşük bit hızında iletişim kuruyor. Bu pasif iletişim sistemi hem aktif VVİ-Fİ sinyali gönderilmediği için aparatlarda enerji tasarrufu sağlıyor hem de ana birimin prizleri, lambaları ve diğer elektronik cihazları yine az enerji tüketen zayıf radyo sinyalleriyle açıp kapamasına izin veriyor. Akıllı evlerdeki sinyal trafiğinin temelini oluşturan rutin süreçlerin pasif iletişime bağlanması, yaşam alanlarında sinyal kirliliğini ve paraziti azaltarak Wİ-Fİ ağların kullanılabilir bant genişliğini de arttırıyor.

Wİ-Fİ geri saçılımın en kullanışlı özelliğinin ise akıllı prizlerin, bu prizlere takılı elektrikli cihazlar gibi enerji tüketmesini önlemek olduğu görülüyor. Geri saçılım teknolojisi, aparatların hazırda bekleme konumuna geçmeye bile gerek kalmadan, en azından basit aç-kapa komutlarını pasif olarak algılamasına imkan tanıyor. Sistemin bant genişliği ve verimliliği ise odada kullanılan aktif Wİ-Fİ cihazı sayısıyla doğru orantılı. Wİ-Fİ geri saçılım teknolojisi önümüzdeki 20 yılda, dünyayı kablosuz ağlar üzerinden internete bağlayacak olan akıllı toz sensörlerinin, gezegeni tek bir bulut bilişim sistemine dönüştürmesine imkan tanıyacak. 2040 yılından itibaren trilyonlarca akıllı etiketin dünyayı saracağı dikkate alındığında, pasif Wİ-Fİ iletişiminin enerji tüketimini önemli ölçüde azaltacağı görülüyor.

APPLE AIRPLAY

Apple tarafından geliştirilen bu teknoloji tümüyle dijital eğlenceye yönelik. Apple Airplay, uyumlu cihazların birbiriyle hem internet radyosu yayınlarını hem de video ve fotoğrafları paylaşmasına izin veriyor. Örneğin laptopları akıllı telefonlara bağlamak için bir İPhone, İMac ve Airport Express VVİ-Fİ adaptörü yeterli oluyor. Gerisini AirFoil mobil uygulaması hallediyor. Bu platform ev sinema ve müzik sisteminin İPhone’la uzaktan kumanda edilmesine olanak sağlıyor. Apple Airplay aynı zamanda laptopta kullanılan İTunes ve Spotify gibi hizmetleri de destekliyor. Böylece kişiyi mobil cihazlarla sınırlamadan bilgisayarların geniş arşivlerinin kullanılmasına izin veriyor.

BRITISH GAS AKTİF ISITMA YUVASI

British Gas şirketinin geliştirdiği Hive Active Heating cihazı, evin kombisi veya merkezi ısıtma sisteminin Hive için geliştirilen İOS ve Android uygulamaları ile tek noktadan kontrol edilmesini sağlıyor. Ancak bu akıllı termostatı bulut bilişiminden ayırmak imkansız ve sistemin çalışması için sürekli olarak Wİ-Fİ’dan internete bağlı olmak gerekiyor. Bu da bağlı dünyanın sınırsız internet bağlantısı kullanmayı ve gözetimi şart koşacağına işaret ediyor.

BELKIN WEMO AKILLI PRİZ

Salonlarda hazırda bekle konumunda bulunan TV setleri bile saatte 3 watt elektrik tüketiyor.

Bu bağlamda elektrik tüketimini gerçekten azaltmak için akıllı priz kullanmak gerekiyor. Belkin bunun için Wİ-Fİ bağlantılı akıllı prizler ve hareket sensörleri geliştirdi. Hareket sensörü odada kimse olmadığında lambaları kapatıyor ve bu anlamda merdiven boşluğu otomatları gibi çalışıyor. Sistemin harekete duyarlılığı WeMo uygulaması ile kullanışlı bir şekilde ayarlanabiliyor. Akıllı prizler ev sahibi salona girdiğinde TV’nin otomatik olarak açılmasında veya klimanın çalıştırılmasında da kullanılıyor.

PHILIPS HUE

Philips şirketi akıllı evler için Wİ-Fİ yerel ağlar ve internet üzerinden kontrol edilen akıllı LED lambalar geliştirdi. Renk değiştirebilen LED lambalar British Gas’in tersine, internet bağlantısı olmadan lokal olarak da kontrol edilebiliyor. Bu açıdan özel hayatın gizliliğine önem veren ve aynı anda 50 lambayı yöneten Philips Hue, maksimum esneklik için akıllı telefonlarla kontrol ediliyor. Akıllı lambaların parlaklığı da her oda için ayrı olarak ayarlanabiliyor. Böylece kullanıcılar odadaki ışığı TV izlemek veya kitap okumak üzere optimize edebiliyor.

AKILLI EVLERDE KABLOSUZ PASİF ŞARJ

Washington Üniversitesi nesnelerin internetinde akıllı evlerdeki enerji tüketimini azaltmaya odaklanırken Duke Üniversitesi’nden Ailen Hawkes, Alexander Katko ve Steven Cummer’ın geliştirdiği pasif şarj teknolojisi de elektronik etiketlerin “havadan şarj olmasına” izin veriyor. Şimdilik karton karelere takılı bir çift güdük antenden oluşan prototipler, ortamdaki mikrodalga ışınımını kullanarak çalışıyor.

Ancak ileriki yıllarda havadaki statik elektriği, hatta ses dalgalarını kullanarak şarj olan piller ve mobil cihazlar da geliştirilecek. Araştırmacılar bu sistemin gelecekte pil bağımlılığını azaltacağını, elektronik etiketleri yaygınlaştıracağını ve telefonlarda şarj sorununu çözeceğini belirtiyor. Bununla birlikte sistemin en çarpıcı yanı özellikle mobil cihazlar ve giyilebilir bilgisayarlarda elektrik şebekesine bağımlılığı azaltması. Kablosuz enerji transferi teknolojilerinin yaygınlaşması küresel ısınmayı yavaşlatmanın yanı sıra, kablo şebekesi harcamalarını da azaltarak akıllı şehirlerin önümüzdeki 20 yılda öngörülen 41 trilyon dolarlık yatırımdan çok daha düşük maliyetlerle inşa edilmesine olanak tanıyacak.

İlk etapta 7,3 volt elektrik üreten bu teknoloji, şimdiden 5 volt güç sağlayan USB şarj cihazlarının kapasitesini aşmış durumda. Mikrodalga radyasyonundan yüzde 6 ila 10 oranında elektrik üreten ve böylece mobil cihazlarda yüzde 37 oranında enerji tasarrufu sağlayan e-etiketler, bu haliyle güneş enerjisi panelleriyle rekabet edecek düzeyde bulunuyor. Pasif ve aktif elektronik etiketler Wİ-Fİ router’larla modemlerin yerini alarak konut otomasyonunun hemen herkesin kullanabileceği kadar ucuzlamasını sağlayacak. E-etiketlerin akıllı ev kullanıcıları açısından ikinci büyük faydası ise elektronik cihaz satın alma gereğini önemli ölçüde azaltacak olması. Bu teknolojinin yaygınlaşmasıyla birlikte elektronik stickerlar üzerine yapıştırıldıktan sıradan giysileri, ayakkabıları, yemek takımlarını ve ahşap mobilyaları bile basit birer bilgisayara dönüştürerek nesnelerin internetinin gerçek potansiyelini ortaya çıkaracak.

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu