Makaleler

Kamuoyu yoklamaları ve seçim sonuçları

1930’lu yıllarda George Gallup’un ABD’de yaptığı anketlerle başlayan kamuoyunun kanaatini ölçme çalışmaları günümüze kadar, bilimsel çalışmalara konu teşkil etmiştir.

Bilimsel bulgularından birisi bu tür kamuoyu yoklamalarının biraz da seçmen davranışlarını etkilemeye yönelik olduğu yönünde. Hatta bazıları, kamuoyu yoklamalarını yapanların siyasal partilerin stratejilerini belirleyen takımın üyeleri olduğunu ifade ederler ki, kimileri siyasal partilerde uzun yıllar çalışma imkânı bulmuşlardır. Buna ek olarak artık birçok siyasal parti hem Avrupa ülkelerinde hem de Türkiye’de bir ya da daha fazla kamuoyu yoklama şirketiyle çalışmaktadırlar.

1970 ve 1992 yıllarında İngiltere’de yapılan genel seçimler öncesi kamuoyu yoklamalarına inanan seçmenler farklı partilerin sandıktan çıktığına şahit olmuşlardır. Acaba Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) için bu tarihî olaylar bir uyarı olabilir mi?

İngiltere’de 1970 yılında aslında İşçi Partisi lideri ve başbakan baskın bir seçimle iktidarını sürdürmek için seçim kararı almış ve gelecekte uygulamaya konacak yasalardan doğacak muhtemel memnuniyetsizliğin etkisini azaltmayı düşünmüştü. Bundan dolayı da Kraliçe ile görüşüp parlamentoyu feshetmesini istemiş ve seçim kararı almıştı. Seçimler 18 Haziran’da yapıldı.

Seçimler öncesinde kamuoyu yoklamalarında İşçi Partisi rakibi olan Muhafazakâr Parti’den yüzde 12,4 önde gözüküyordu. Fakat seçim sonuçları yüzde 3,4 daha fazla oy alan Muhafazakâr Parti’nin zaferini işaret ediyordu. Seçim sonuçları için farklı açıklamalar yapılmakla beraber, asıl sebebin ‘zaten kazanacağız’ düşüncesindeki İşçi Partisi seçmenlerinin seçim sandıklarına giderek oylarını kullanmamaları olduğu yapılan çalışmalarla tespit edilmiştir.

Benzer bir durum 1992 seçimlerinde yaşanmıştır. İngiltere için önde gelen ilk beş araştırma şirketi, ortalama olarak İşçi Partisi’nin yüzde 1,3 oranında önde olduğunu, bundan dolayı da seçim sonuçlarından koalisyon hükümeti çıkacağını açıklamışlardı. Fakat seçim sonuçları Muhafazakâr Parti’nin yüzde 7,6 daha fazla oyla seçimi kazanmasıyla sonuçlanmıştır.

Türkiye’de en son yapılan kamuoyu yoklamaları AKP’yi yüzde 50-52; CHP’yi yüzde 26-28; MHP’yi yüzde 9-11; Bağımsız Blok’u yüzde 6-7 gösteriyor. Bu sonuçlara bakarak AKP’nin kesin olarak seçimi kazandığını söylemek doğru değil. Çünkü anketlere katılanlar doğru ya da yanlış, sadece ‘kanaatlerini’ belirtmişler. Seçim günü oy kullanacaklarını ya da kullanmayacaklarını beyan etmemişler. Bu nedenlerle seçim sonuçları yukarıda anlatılan İngiltere örneğinde olduğu gibi farklı da çıkabilir.

Türkiye’de seçim anketleri siyasal partilerin seçmenlerini farklı yönde etkilemeye yönelik olamaz mı? Mutlaka olabilir; çünkü şirketler farklı yöntemlere göre sonuçlarını açıklamaktadır. Çoğunluktan habersiz olma prensibine (the pluralistic ignorance perspective) göre, anketler ya da medya bilerek çoğunluğu azınlık göstererek azınlık taraftarlarının seçim sandıklarına gitmelerini teşvik, asıl azınlığı da rehavete düşürerek seçim sandıklarına gitmemelerini teşvik ederek sonuç almaya çalışır. Bu prensip çokça uygulanan bir yoldur. Bundan dolayı, seçimlere yönelik her haberin, her anketin sonuca yönelik mutlak bir amacının olduğu bilinmelidir.

Seçmen kararlarını etkileyen uygulamalardan bazıları şunlardır: Birincisi, insanlar oy verme esnasında hangi partiyi kazanacak olarak algılarlarsa ona oy vermektedirler. Bu yaklaşım, özellikle kararsız seçmenlerin seçim sandıklarına gitmeleri durumunda ‘algılanan parti’yi iktidara getirmektedir. Çünkü insanlar son bir kez daha ‘oylarının zayi olmaması’ için kim kazanacaksa ona oy veriyorlar. Seçmenlerin sandıklarla buluşturulması ve kararlı seçmenlerin kime oy verdiklerini kararsız seçmenlere bildirmeleri onların da aynı partiye oy vermelerine sebep olacaktır; bir pozitif etki sağlamaktadır.

İkincisi, insanların seçimlerde kime oy vereceklerini etkileyen başka bir etken de o insanların kendilerini bağlı hissettikleri topluluklara ya da gruplara göre karar vermeleridir ki, özellikle Türkiye’nin 12 Haziran seçimleri açısından bu yaklaşım önem arz etmektedir. Özellikle kamuoyu kanaat önderlerinin kanaatlerini gerekçeleriyle açıklamaları benzer gruba bir şekilde kendilerini bağlı hisseden diğer insanları kanaatlerinin de o şekilde oluşacağının altını çizelim. Seçimlere iyice sayılı günlerin kaldığı dönemde, bu tür açıklamalar siyasal partilere daha fazla oy devşirilmesini beraberinde getirecektir.

Sonuç olarak, AKP için seçim sonuçları ‘çantada keklik’ değildir. Eğer AKP arzulanan sonucu elde etmek istiyorsa, yukarıda sayılan yaklaşımları önemsemeli ve seçim gününe kadar da seçim çalışmalarını aralıksız sürdürmelidir. Kendilerinin sloganını değiştirerek ifade edersek: ‘Durmak yok, seçmen devşirmeye devam’.

Dr. Bekir Çınar

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu