Pazarlama ve Satış Taktikleri

S-ticaret, dijital çağın yükselen alışveriş trendi haline geldi

S-ticaret, Z kuşağının internetten alışverişe başlamasıyla geometrik bir hızla arttı. Milyarlarca kullanıcılı Facebook, YouTube, Instagram ve Tmtter birer mağazaya dönüştü. Öte yandan s-ticaretin karanlık bir yüzü de var…

E-TÎCARETTE sosyal ağların kullanılması olarak tanımlanan S-ticaret, dijital çağın yükselen alışveriş trendi haline geldi. 2 milyar kullanıcılı Facebook, 1.5 milyar kullanıcıya sahip YouTube, 800 milyonluk Instagram gibi sosyal platformlar, mağazaların vitrini olmaya başladı. 2011’de 5 milyar dolar hacme sahip sosyal ticaretin payı 2016’da 50 milyar dolara yükseldi. Önümüzdeki üç yılda üçe katlanarak 160 milyarı aşacağı öngörülüyor.

“GÜVEN SORUNU AŞILMALI”

KPMG Türkiye’nin perakende alışkanlıklarını sarsan S-ticaret’le ilgili yaptığı araştırmaya göre, beş yılda 10 kat büyüyen sosyal ticaret, Z kuşağının da etkisiyle perakendede yıkıcı etki bırakmaya hazırlanıyor. KPMG Türkiye Tüketici Ürünleri ve Perakende Sektör Lideri Fikret Çetinkaya, “S-ticaret, hem sosyal ağlar üzerinden yapılan e-ticaret işlemlerini hem de sosyal ağların e-ticaret üzerinden tüketicilerin satın alma kararlarına etkisini kapsıyor. Ciddi oranda büyüyen sosyal ağ kullanımı, internetten alışverişi de dönüştürmeye başladı. Bu nedenle sosyal ticaret kavramı yükseliyor” diyor.

Sosyal ağların başlangıçta markalar tarafından daha çok farkındalık yaratmak için kullanıldığını, ancak zamanla pratik ve hızlı olduğu için tüketiciye doğrudan ulaşılacak bir kanal haline geldiğini söyleyen Çetinkaya, “Sosyal medyadan ürün tavsiyesi veya değerlendirmesi bugün kullanıcılar üzerinde etkili. Tüketicilerin yüzde 74’ü satın alma kararlarında sosyal ağlara güvendiğini belirtiyor. Sosyal platformlar bir süre sonra mağaza vitrinleri haline gelecek demek hiç de yanlış olmaz” diyor. Sosyal ticaretin büyük bir potansiyeli olduğunu belirten Çetinkaya şunları aktarıyor:

“S-ticaretin alışveriş alışkanlıklarını kökten değiştirmesi için öncelikle güven sorunu aşılmalı. Sosyal ağların güvenilir ödeme çözümü sağlayıcılarıyla iş birliği yapması bu süreci hızlandırır. Güvenli ve pratik ödeme çözümleri ile kolay ve sorunsuz bir satın alma sunduğu an, sosyal ticareti tüm kullanıcılar benimseyecek.”

“KÖTÜ DENEYİM SEKTÖRÜ BALTALIYOR”

Sosyal medya platformları üzerinden gerçekleştirilen satışların hızlı artışının hem tüketici hem de e-ticaret sektörü açısından risk oluşturduğuna değinen Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Emre Ekmekçi ise, “Tüketiciler, sosyal medyada gördükleri ürünleri beğendiklerinde ve satın almak istediklerinde karşılarında tüzel bir kişilik yerine bir birey buluyorlar. Bu durumda yapılan alışveriş çoğunlukla tüketicilerin kötü deneyimler yaşamalarıyla sonuçlanıyor. Çünkü satın alınan ürün kendilerine ya ulaşmıyor ya da farklı, kırık ve hasarlı ürün ulaştırılıyor. Yapılan alışverişler mesafeli satış sözleşmesiyle bile korunmadığı için tüketiciler yaşadıkları mağduriyeti giderebilmek için kimseye ulaşamıyor, hukuki yollara başvuramıyor. Sosyal medya üzerinden satış yapan bireysel satıcıların çoğunluğu gerçekleştirilen satış üzerinden vergi ödemiyor. Satılan ürünlerin insan ve çevre sağlığı açısından uygun olduğuna dair bir denetleme yapılması da söz konusu değil. Hatta satışı yasaklanmış ürünlere dahi rastlamak mümkün” diyor.

Tüketicilerin yaşadıkları kötü deneyim sonucunda güvenilir dijital ticarete de tereddütle yaklaşmaya başladıklarına dikkat çeken Ekmekçi, bu durumun sektör adına negatif bir etki yarattığını belirtiyor. Sosyal ticaretle emre alakalı gerekli adımların bir an önce atılması ve bu mecralarda gerçekleşen tüm satışların denetim altına alınmasının büyük önem taşıdığına da değinen Ekmekçi, “Bu noktada Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından kurulmakta olan E-Ticaret İzleme Merkezi, denetimi sağlamak adına atılmış çok önemli bir adım. Dijital kanallardaki satışlara odaklanacak olan bu merkezin, kayıt dışı dijital ticareti büyük ölçüde engelleyeceğini düşünüyoruz” diyor.

“MEVZUAT DİJİTAL HIZA YETİŞEMİYOR”

400’ü aşkın sanal mağazadan alışveriş yapanlara nakit para ödeyen Avantajix.com’un kurucu ortağı Güçlü Kayral, 15 milyonluk İstanbul’un 14 milyon hesapla dünyada en çok Facebook kullanan beşinci ülke olduğunu vurguluyor. E-ticaretin gitgide S-ticarete dönüşmeye başladığını ifade eden Kayral, “Türkiye’de e-ticaret müşteri sayısı 15 milyon civarında. Her gün üç saate yakın sosyal medyada turlayan 51 milyonun sadece 15 milyonu aktif müşteri durumunda ve bu yeterli değil. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 8-12 aralığında. Dijital vitrinlere bakmakla yetinen 36 milyon internet kullanıcısı sosyal medya aracılığıyla dükkanlara çekilirse, e-ticaret pazar büyüklüğü 100 milyar TL’yi aşar” diyor. Otoritelerin ticaretin dijitalleşme hızına yetişemediğini vurgulayan Kayral, şunları aktarıyor:

“Daktilo zamanında yazılmış mevzuat, her gün bir yenisi çıkan iş yapış yöntemlerini kapsayamıyor. Sadece iç ticarette değil aynı zamanda yurtdışı ile yapılan alım satımlarda da boşluklar oluştu. Şu an sosyal medya üzerinden yapılan satışların vergilendirilmesiyle alakalı boşluk var. Yabancı sitelerin Türkiye’de yaptığı satışlarda da aynı boşluk söz konusu. Yabancı bir şirket (internet sitesi veya sosyal medya kanalı) Türkiye’de yaptığı yayınlar vasıtasıyla para kazanıyorsa, ama Türkiye’de istihdam yaratmıyorsa ve vergi ödemiyorsa, buna karşı maaş, SSK, kira ve vergi ödeyen bir Türk şirketi onunla nasıl rekabet edebilir… İki boksör den birinin kolları devlet tarafından vergi ve mevzuatla bağlanmış, diğeri ise serbestçe yumruk atabiliyorsa bu maçı bir süre sonra kim kazanır? Bizim boksör yere serildiğinde pazarın tüm parası maalesefki yurtdışına çıkar.”

“KARA PARA DA AKLANIYOR”

Dünya üzerinde Türkiye kadar aktif sosyal medya kullanan çok az ülke olduğunu dile getiren Related Digital Pazarlama Direktörü Sercan Çalbak, S-ticaretin yükselişinin bunun doğal sonuçlarından biri olduğunu ifade ediyor. Sosyal ticaretin çok büyük çaplı olmasa da ödeme sistemleri, kara para aklama faaliyetleri ve dolandırıcılık gibi tahmin edilemeyen pek çok soruna da yol açtığına işaret eden Çalbak şunları aktarıyor:

“S-ticaret yapanların yasal zemine yönlendirilmesi, hatta mümkünse bu konuda sosyal ağlarla birlikte hareket edilmesi, devletin sosyal sorumluluk faaliyeti anlamında etkili olacaktır. Yasal zeminin oluşturulması, vergi kaybı, kara para aklama, dolandırıcılık gibi sorunların da önüne geçecektir. Tüketicilerin de daha güvenli şekilde alışveriş yapmalarına katkı verecektir. Öte yandan sosyal ticaretin çok önemli bir sosyolojik artısı da var. Özellikle küçük çaplı girişimci kadınlara can suyu oldu. Özellikle ev kadınları gözle görülür büyüklükte bir ekosistem oluşturdu. Sosyal ticaretin kadınların toplumda daha özgüvenli bireyler olmasına katkısı oldu. Bu nedenle yasal düzenleme sosyal ağlarla eşgüdüm içinde, ekosistemi koruyarak ve sosyolojik katkılar göz ardı edilmeden yapılmalıdır. Yasal düzenleme gereğinden fazla mali yük getirirse, ekosistemin gelişmesini sekteye uğratabilir ve sosyal katkısı elden kaçabilir. Yapılacak düzenlemenin e-ticaret güvenliğini arttıran ve kazancın üzerine yük getirmeyen şekilde kurgulanması gerekmektedir.”

Yüzde 82 yerel işletmeleri tercih ediyor

KPMG Türkiye’nin araştırmasına göre, Türkiye’de tüketicilerin yüzde 92’si haftada en az bir kez sosyal ağları, yüzde 65’i ise video izleme platformlarını ziyaret ediyor. X kuşağının yüzde 61’inin sosyal ağları iş amaçlı, Z kuşağının ise yüzde 87’sinin müzik dinlemek amacıyla kullanması dikkat çekiyor. Z kuşağının yüzde 80’i sosyal platformları alışveriş amacıyla da kullanıyor. Yüzde 94 geçtiğimiz 12 ay içinde internetten alışveriş yaptığını, yüzde 43 alışveriş sıklığının ayda bir defa, yüzde 24 ise ayda 2-3 defa olduğunu belirtiyor. Katılımcıların yüzde 71’i masaüstü bilgisayardan alışveriş yaparken yüzde 57’si de akıllı telefonundan yapıyor. Tüketicilerin yüzde 83’ü bir ürün ya da hizmet satın almadan önce sosyal ağlarda araştırma yapıyor. Bu ön araştırma yüzde 85’in üzerinde oranlarla özellikle Y ve Z kuşakları için önem taşıyor. Satın alma kararlarında ‘influencer’ olarak adlandırılan popüler hesaplar etkili oluyor.

Özellikle Z kuşağı yüzde 47 ile bu popüler hesaplardan en çok etkilenen kuşak olarak öne çıkıyor. Tüketicilerin yüzde 16’sı sosyal ağlarda görüp beğendiği ürün ve hizmetler için ağ üzerinde ‘satın al’ butonu olmasının kendisini satın almaya teşvik edeceğini söylüyor. Yüzde 23’ü de sosyal ağlar üzerinde karşılarına çıkan reklamlara ya da ‘satın al’ butonuna tıklayarak alışveriş yaptığını belirtiyor. Yaş grubu bakımından şimdiye dek sosyal ticareti en fazla yüzde 30 oranıyla Z kuşağı deneyimlerken, yüzde 71 ile Instagram en fazla tercih edilen sosyal ağ oldu. Bu satın almaların yüzde 74’ü markanın e-ticaret sitesine yönlenerek, yüzde 42’si ise sosyal ağ üzerinde mesajlaşma yoluyla gerçekleştirildi. Sosyal ağlardan alışveriş yapanların yüzde 82’sinin butik ve yerel işletmeleri ya da bireysel girişimleri tercih etmesi ise öne çıkan bir başka sonuç. Türkiye’de toplam e-ticaret penetrasyonu yüzde 43, mobil ticaret penetrasyonu ise yüzde 30. Perakende genelinde e-ticaret penetrasyonu yüzde 3.5 seviyesinde. Euromonitor’un tahminlerine göre 2021’de bu oran yüzde 4.3’e çıkacak.

Cenk ÇİĞDEMLİ / Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucusu, TOBB E-ticaret Meclisi Üyesi
“Çok yakında vergi cezaları gelebilir”

S-ticaret, gerekli altyapı yatırımları yapılarak güven sorunu aşılırsa önümüzdeki yıllarda daha m. hızlı büyüyecek. Ancak vergisiz ticaret yapan sosyal medya hesaplan yakında vergi cezaları ile karşılaşabilir. Sosyal medya hesaplarının yanı sıra dijital vitrin olarak altyapısı sağlam bir web sitesi kuran girişimciler, güven sorununu aştıkları için kredi kartı ile de ödeme almaya başlayabiliyor.

Bu da işlerini büyütebilmesini sağlıyor. Örneğin işe Instagram’da başladıktan sonra web sitesi ” açan girişimcilerin işlerini yüzde 300 ile 500 arası büyütebildiklerini görüyoruz. Günümüzde veri altın değerinde. Bir web sitesi açmadan sosyal ağlar üzerinden yapılan ticarette satıcılar kendi verilerini toplayıp geleceğe dönük analizler yapamıyorlar. Veri kendisinde değil sosyal medya platformlarının elinde kalıyor. Bir kere alışveriş yapan bir müşterisi hesabını takipten çıkabiliyor. Oysa bir web sitesi olsa telefon numarası, e-posta gibi verileri elinde tutabilir ve potansiyel müşterisine izni dahilinde kolaylıkla ulaşabilir. Tüm bunlar bir yana güven sorunundan dolayı kredi kartı ili ile ödeme alamaması satıcının işlerinin büyümesine engel olduğu gibi, kapıda ödeme seçeneğinin dezavantajlarına da maruz kalıyor. Müşteri vazgeçtiği zaman kapıda ürünü çevirebiliyor. Hem müşterinin hem de satıcının güvenli bir şekilde alışveriş ve ticaret yapabilmesi için, altyapısı sağlam birvveb sitesi gerekli.

ÜRÜN DİRİER

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu