Güncel Ekonomi Haberleri

Türkiye’de katılım bankacılığı ve hedefler

Türkiye’de katılım bankacılığının pazar payı yüzde 5’ler civarında. 2025’te bu oranın yüzde 15’e çıkarılması hedefleniyor. Sektörün ana hedefi dijitalize olmak, yurtiçi ve dışı fonları daha fazla çekebilmek ve yeni ürünler çıkarmak…

Hedefleri çok büyük

FAİZSİZ bankacılık olarak da bilinen katılım bankacılığı bir türlü istediği büyüklüğe ulaşamıyor. Bugün Türk bankacılık sistemi içindeki payı hala yüzde 5’lerin biraz üzerinde seyreden katılım bankaları yine de 2025 için belirledikleri ve Katılım Bankacılığı Strateji Belgesi’ne konan yüzde 15’lik pazar payını yakalayabilecekleri görüşünde. Türkiye Katılım Bankalara Birliği verileri de sektördeki büyümeyi destekliyor. Örneğin 2017 yılını 107.4 milyar TL’lik fon büyüklüğü ile tamamlayan sektörde 31 Mart itibariyle fon büyüklüğü 112.9 milyar TL’ye çıkmış durumda. Böylece üç ay gibi kısa sürede sektörün fon büyüklüğü yüzde 5.2 artış kaydetti. Aynı dönemde kullandırılan fon tutarı da önemli bir artış yaşadı. 2017 yılında 108.9 milyar TL’lik fon kullandıran katılım bankacılığı sektörü üç ay içinde bu rakamı yüzde 6.9 büyüterek 116.5 milyar TL’ye çıkarttı.

Sektörün aktif toplamı ise üç ayda yüzde 4.6’lık artışla 159.99 milyar TL’den 167.3 milyar TL’ye çıktı. Son bir yıl mercek altına alındığında da aslında sektördeki hızlı büyüme kendini hissettiriyor.

Örneğin 2017 yılında katılım bankalarının net karları yüzde 78’lik artışla 1.6 milyar TL’ye ulaştı. Aynı dönem sektörün özkaynak toplamı ise yüzde 19 artışla 13.6 milyar TL’ye çıktı. Yine TKBB’nin verilerine göre, sektörün son üç yıldaki aktif büyümesi ise yüzde 40’a ulaştı. Bu veriler katılım bankacılığı sektöründeki dinamizmi ortaya koymaya yetiyor.

Katılım bankacılığı

ORGANİK BÜYÜME SÜRÜYOR

Konvensiyonel bankacılığın aksine katılım bankacılığı sektöründeki organik büyüme de hız kesmeden sürüyor. 2001 yılında yani 17 yıl önce katılım bankalarının toplam şube sayısı 115 iken bugün kamu bankalarının sektöre girmesinin de etkisiyle son verilere göre 1040’a ulaştı. Yılbaşından mart sonuna kadar geçen üç aylık süreçte bile katılım bankaları sekiz yeni şube açtı. Yine yılın ilk çeyreğinde toplam personel sayısı ise 88 kişi artarak 15 bin 119’a çıktı.

Sektörün 2025 hedefleri de oldukça iddialı. Katılım Bankacılığı Strateji Belgesi’ne de konulan hedeflere göre, sektör 2025 yılında 300 milyar dolar aktif büyüklük, 181 milyar dolar seviyesinde fon büyüklüğü ve yüzde 15’lik pazar payına ulaşacak. Ancak bunun için daha dijitalize olmak, yurtiçi ve yurtdışı fonları daha fazla çekebilmek ve tabii ki yasal düzenlemeler el verdiği ölçüde sermaye piyasasında yeni ürünler çıkartabilmek sektör temsilcilerinin ana öncelikleri.

VAKIF KATILIM

“YAKLAŞIK 100 ŞUBEYE ULAŞACAĞIZ”

Vakıf Katılım Genel Müdürü İkram Göktaş, 2018 yılının da ekonomik anlamda 2017’ye benzer bir performans ile verimli bir yıl olacağını düşünüyor.

Türkiye’nin 2018’i yine başarılı bir büyüme ile tamamlamasını bekleyen Göktaş, “2018’de büyüme stratejimiz ve müşterilerimize yakın olma ilkemiz doğrultusunda şubeleşme çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bu doğrultuda Türkiye’nin farklı noktalarında açacağımız şubelerle yaklaşık 100 şubeye ulaşıp, 350-400 yeni istihdam sağlamayı hedefliyoruz” dedi.

Büyüme stratejisi doğrultusunda Vakıf Katılım 2010 yılsonunda pazar payını yüzde 10 seviyesinin üzerine çıkartmayı hedefliyor. Bu hedef doğrultusunda reel sektörle aktif bir işbirliği içinde olacakları bilgisini veren Göktaş, özellikle kâr-zarar ortaklıkları, proje finansmanları ve sermaye piyasası ürünlerinde büyüyeceklerini vurguluyor. Katılım Bankacılığı Strateji Belgesi’nde, katılım bankacılığının bankacılık sektöründeki payının 2025 yümda yüzde 15’e ulaşması hedefini hatırlatan Göktaş, sektörün 2025 hedefleriyle ilgili de şunları söylüyor:

“2025 yılında 300 milyar dolara ulaşan aktif büyüklük ve 181 milyar dolar seviyesinde katılım fonu büyüklüğü hedefleniyor. Bunun için ülkemizdeki potansiyelin harekete geçirilmesi kadar yurtdışı fonların Türkiye’ye getirilmesi de büyük önem taşıyor. Burada kritik unsurlardan biri İstanbul’un finans merkezi haline gelmesi. Bu aşamada katılım bankaları olarak hızla büyümemiz ve İslami finans alanında dünyadan aldığımız payı hızla geliştirmemiz gerekiyor. Özellikle Körfez ülkelerine yönelik çalışmalarla ülkemize getireceğimiz fonlar, bu bölgeden getireceğimiz yeni yatırımcılar ülkemizin İslami finan-sın merkezi olmasında önemli katkılar sağlayacaktır.”

Vakıf Katılım’ın öncelikli amacı da sektörü büyütmek. Bunun için hem yurtiçi hem de yurtdışmda daha fazla fonu sisteme dâhil etmek ve daha fazla kişiye ulaşmak. Bu doğrultuda yoğun bir çalışma ve odaklanma ile katılım bankacılığı sektöründeki pazar payını 2018 sonunda 10’un üzerine çıkartıp 2023’te sektör liderliğine ulaşmayı planladıklarını vurgulayan Göktaş, Türkiye’nin 2050 hedefiyle ilgili ise şunları söylüyor:

“Ülkemiz büyüyen ekonomisi ve büyük önem arz eden stratejik konumu giderek daha değerli hale geliyor. Son yıllarda hem yurtiçinde hem de yakın coğrafyamızda yaşanan tüm krizlere rağmen ekonomi yönetimi tarafından ortaya koyulan politikalar sayesinde büyüme ivmemizi kaybetmedik, aksine giderek daha da sağlam bir ekonomik yapı oluşturduk. Bu yükseliş karşısında, tüm dünyanın ülkemize bakış açısında da önemli değişiklikler meydana geldiğini görüyoruz. Örneğin eskiye nazaran yurtdışmdan daha fazla yatırımcıyı çeken bir ülke konumuna yükseldik.

Ekonomi politikamızda izlenen bu yol değişmediği, üretimin ve yatırımcının desteklenmeye devam edildiği ve ülkemizin ekonomi enstrümanları arasında oluşan ahenk bozulmadığı takdirde, 2050 senesinde dünyanın sayılı güçlü ekonomileri arasında olmamız bir hayal değil.”

ALBARAKA TÜRK

“ÖNCELİĞİMİZ DİJİTALLEŞME”

Albaraka Türk Genel Müdürü Melikşah Utku, 2017 yılında Türkiye’nin beklentilerin çok ötesinde yüzde 7.4’lük büyüme rakamına ulaştığını hatırlatıp, “2018 ilk çeyreğini geride bıraktığımız şu dönemde bu ivmenin kayda değer bir biçimde devam ettiğini görüyoruz” diyor. 2018 yılında büyümenin geçen yıla göre daha ılıman bir patikada devam edeceğine de dikkat çeken Utku, şu değerlendirmede bulunuyor:

“öncü göstergelerin de işaret ettiği üzere 2018’in ilk çeyreğinde yüzde 5-6’ları aşabilecek bir büyüme görebilmemiz mümkün. Yılsonuna baktığımızda ise büyümemizin yüzde 5 seviyesini göreceğine inanıyorum. Üretime ve sanayileşmeye ağırlık veren, yatırımdan geri durmayan, katma değerli projelerin peşinde olan bir anlayışla da bu büyümeyi uzun yıllar sürdürebilir biçimde devam ettirebileceğimizi düşünüyorum.”

Utku, özellikle yakın zamanda açıklanmış olan teşvik paketinin sürdürülebilir büyüme anlamında atılmış çok kıymetli bir adım olduğu görüşünde. Albaraka Türk’ün ise orta vadeli en önemli hedefi sürdürülebilir büyüme. Rakamsal olarak yüzde 15 civarında büyüme hedeflediklerini vurgulayan Utku, bankaya dair şu bilgileri veriyor:

“Önümüzdeki dönemde önceliğimiz dijitalleşme olacak. Stratejimize uygun olarak müşteri tabanımızı genişletmeye ve yeni dönemde aktif kalitemizi artırmaya odaklanacağız. Ürün ve hizmet çeşitliliğimizi; müşteri beklenti ve ihtiyaçları doğrultusunda zenginleştireceğiz. Bunun için de dijitalleşmeyi stratejik yol haritamızda merkezi bir yere konumlandırdık. Müşteri sadakati ve kişiselleştirilmiş müşteri deneyimi adına finansal teknolojiler alanındaki gelişmeleri kurum bünyemizde daha fazla gündemimize alacağız. Önümüzdeki dönem bankacılık altyapısını, süreçlerini, dağıtım kanallarını ve ürünleri dijital eko-sistemle tam uyumlu hâle getirmeyi amaçlıyoruz. Bununla beraber yurtdışma açılma konusunu ciddi manada gündemimize aldık. Yurtdışmda şube açmanın yanı sıra dijital İslami banka kurma gibi bir gündemimiz de var.”

Utku, katılım bankacılığı sektörünün ise potansiyelinin altında işlem gördüğünü düşünüyor. Bugün katılım bankacılığı sektörünün toplam bankacılık sektörü içindeki payı yüzde 5’lerin biraz üzerinde. Bu veriyi hatırlatan Utku, katılım bankacılığının Türkiye’deki potansiyelinin yüzde 5 seviyesinin çok daha üzerinde olduğunu belirtip şu tespitte bulunuyor: “TKBB olarak 2025’te yüzde 15 pazar payı hedefliyoruz. Atılacak doğru adımlar ve kararlı bir çalışmayla bu hedefi yakalayabilir ve hatta üzerine çıkabiliriz. Yakın zamanda iki devlet bankamız sektöre dâhil oldu. Ülke genelindeki yapılanmalarını büyük ölçüde tamamlayan bu bankalarımızın sektörümüze kazandıracağı ivmeyi önümüzdeki dönemde daha belirgin bir şekilde hissedebileceğimizi düşünüyorum. Bunun yanı sıra yurtiçi ve yurtdışmda sektöre girme noktasında havayı koklayan aktörler olduğunu biliyoruz. Katılım bankacılığının bu potansiyeli yeni oyuncuları kendisine çekmeye devam edecek. Bu da sektörümüzü oldukça yukarı taşıyacaktır.

Diğer taraftan katılım bankacılığı sektörü olarak kendimize özgü yöntem ve deneyimlerimizi avantaja çevirecek çalışmalar yapıyoruz. Örneğin katılım bankalarının pazar payı yüzde 5 seviyesinde iken altına dayalı hesaplarda bu oran yüzde 20’ye çıkabiliyor. Bunun yanı sıra denetleyici ve düzenleyici faaliyetler de hız kazanmış durumda. Bu noktada Albaraka Türk olarak önümüzdeki dönemde de kendi imzamızı taşıyan yatırım ve çalışmalara ağırlık vermeyi sürdüreceğiz.”

Utku’ya göre, bugünden 2050’yi hedef alan bir tah-minleme yapmak zor olsa da bu konuda yapılan çalışmalar Türkiye’nin büyüyeceğini gösteriyor. Örneğin bu konuda yapılmış bazı çalışmalarda Türkiye’nin 2050 yılma kadar Avrupa’nın en hızlı büyüyen ekonomisi olacağını, GSYH’sini 4 trilyon doların üzerine çıkaracağını ve küresel ekonomiler arasında ilk 10’da kendisine yer bulacağını öngörüyor. Türkiye’nin önümüzdeki dönem çağı yakalayan, Türkiye’yi yeni ufuklara taşıyacak yatırım ve projelere imza atması gerektiğine de dikkat çeken Utku, 2050 yılına ilişkin beklentilerini ise şöyle özetliyor:

“Özellikle Ar-Ge alanında yatırımlarımızı hızlandırıp, ülke çapında girişimcilerimizi desteklemeliyiz. Ülkemiz ‘Unicom’ adı verilen girişimler çıkarma noktasında gerçekten çok kuvvetli bir potansiyele sahip. Bunun yanı sıra teknoloji 4.0 trendlerini yakalaya-bilmeli, hatta bölgesel ve küresel ölçekte yeni yollar açan bir ülke olmalı, liderlik etmeliyiz.”

TÜRKİYE KATILIM BANKALARI BİRLİĞİ

“ÜÇ YILDA YÜZDE 40 BÜYÜDÜK”

Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Genel Sekreteri Osman Akyüz, Türkiye ekonomisinin yakalamış olduğu büyüme trendinin 2018 yılında da devam edeceğini ve bu noktada katılım bankalarının sektöre sağlayacağı finansman desteğinin artarak süreceği görüşünde. Devlet bankalarının sektöre dahil olması ile beraber son üç yılda toplam aktiflerde yüzde 40’lık bir büyüme gerçekleştiğini hatırlatan Akyüz, ‘Türkiye’de bankacılık sektörünün üzerinde bir büyüme yakalayan katılım bankacılığı sektörünün, büyüyen ekonomiye en önemli katkılarından biri ticareti finanse etmesidir. Bu noktada katılım bankalarımızın 2018 yılı içerisinde ekonomiye yapacakları katkıların büyüyerek bankacılık sektörü içerisindeki payını artırmak hedeflerimiz arasında” diyor.

TKBB verilerine göre, katılım bankaları 2017 yılında hızlı bir büyüme gerçekleştirdi. Bir önceki yılla karşılaştırıldığında katılım bankalarının net karı, 2017’de bir önceki yıla göre yüzde 78.2 artarak 1 milyar 584 milyon TL oldu. Geçen yılsonu itibarıyla katılım bankalarının öz kaynak toplamı ise yüzde 18.7’lik artışla 13 milyar 645 milyon TL’ye ulaştı. Son yıllarda sektöre giren kamu bankalarının şubeleşme ve kurumsallaşma alanında hızla bir büyüme gerçekleştirdiğine dikkat çeken Akyüz, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Kamu kaynaklı olmaları nedeniyle, katılım bankalarının tanınırlığım artırmak ve pozitif algıyı güçlendirmek noktasında da sektöre büyük katkı sundular. Kamu katılım bankalarının sektöre getirmiş olduğu bu yeniliklerin yanında rekabet gücünün ve hizmet kalitesinin artması noktasında da olumlu katkıları olmuştur. 2018 yılı içerisinde sektöre dahil olabilecek yeni katılım bankalarının, sektörün büyüme ivmesini arttırabileceğini öngörüyoruz. Bankacılık sektöründe dijitalleşme noktasında yapılmış olan çok büyük yatırımlar var. Katılım bankaları da bu alanda yeni teknolojileri ve dijital dönüşümü takip etmek zorunda. Bunun bilincindeyiz. 2018 yılı içerisinde bankalarımızın dijital ürünlerde ve platformlarda yeni çalışma planları ve hedefleri olduğunu öngörüyoruz.” Türkiye’nin 2023 yılı için dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olma, 500 milyar dolarlık ihracat ve milli gelirin 20 bin dolara çıkarılması gibi hedefleri bulunduğunu da hatırlatan Akyüz, bu noktaya ulaşabilmesi içinde mali disiplinin elden bırakılmaması gerektiğini hatırlatıyor. Akyüz Türkiye’nin 2050 yılı hedeflerine ilişkin beklentilerini ve önerilerini ise şöyle özetliyor:

“Türkiye ekonomisinin şu anki durumunda enerjide dışa bağımlılık, tasarruf oranlarının düşük olması ve ekonomik üretim yapısında teknolojik ürünlerin az olması gibi bariz problemleri var. Gelişen ve büyüyen bir ekonomi olarak bu temel alanlarda alınacak önlemler ve geliştirilecek çözümler ile Türkiye’yi parlak bir geleceğin bekleyeceğini düşünüyoruz. Katma değerli ürün üretebilen, yenilenebilir enerji kaynaklarına yoğunlaşan, finansal alanda ortaya çıkan yeniliklere uyum sağlayabilen, siyasal anlamda istikrarlı büyüme politikalarını takip eden, Ar-Ge yatırımlarını destekleyen ve tasarruf oranlarını artıracak teşviklerde bulunan bir Türkiye 2050 yılında çok güzel yerlere gelecektir. Bu noktada ekonomi politikalarının ve hedeflerin planlanması, buna göre hareket edilmesi çok önemli. Stratejik olarak çok önemli bir konumda olan Türkiye bu konumun getirdiği gereklilikleri yapmak zorunda. Bu uzun süreçte hedeflerden sapmamak ve ekonomiyi kendi çıkarlarına göre dizayn etmek isteyen zümrelerin müdahalelerinden etkilenmemek ise oldukça elzem. Sürekli değişen ve gelişen finansal sistem yapısına uyum sağlamak ve bu yapıyı geliştirmek oldukça önemli bir hâl alıyor.”

Yeni katılım bankaları yolda

Bugün Türkiye’de toplam beş katılım bankası faaliyet gösteriyor. Halen Türkiye Katılım Bankaları Birliği şemsiyesi altında Ziraat Katılım, Vakıf Katılım, Kuveyt Türk, Türkiye Finans, Albaraka Türk bulunuyor. Kulislerden edindiğimiz bilgiye göre, önümüzdeki dönem bu bankalara yenilerinin eklenmesi gündemde. Hatta sektör temsilcileri buna kesin gözüyle bakıyor. Yalnız yerli değil Ortadoğu kökenli yabancı finans gruplarının da Türkiye’de katılım bankası kurmak için araştırma yaptığı ve son dönemde otorite nezdinde de temaslar kurduğu biliniyor. Bu nedenle sektör 2018 yılı içinde en azından bir yeni katılım bankasının kurulmasına kesin gözüyle bakıyor.

TKBB’nin gündemi yoğun

Türkiye Katılım Bankaları Birliği’nin (TKBB) yayınladığı Strateji Belgesine göre, sektör 2025 yılında bankacılık sektöründe yüzde 15’lik bir paya sahip olmayı hedefliyor. Birlik bunun dışında katılım bankacılığının tanıtılması, şeffaflık mekanizması oluşturulması, sosyal sorumluluk ve bu sektörde kullanılan ortak terimlerin belirlenmesi ve ortak dil oluşturulmasına odaklanmış durumda. Bu çalışmalar sayesinde Birlik katılım bankacılığı hakkındaki algıyı iyileştirmeyi hedefliyor. Bu konuda halihazırda yapılan birçok çalışma var ve yakın vadede de yapılmaya devam edecek. Örneğin TKBB’nin Eğitim-İnsan Kaynaklan alanında akademik yayın veri tabanını geliştirmek, burs ve ödül gibi devam eden çalışmaları bulunuyor. Bunlar da katılım bankacılığının insan kaynağını geliştirmeye, eğitim zeminini oluşturmaya yönelik. Hukuk sahasında ise mevzuat taraması yapılıyor. Birlik yeni ürünlerin geliştirmesi için de çalışıyor. Ayrıca Katılım Bankaları Birliği yeniden organize ediliyor. Örneğin fıkıh alanında bağımsız bir Merkezi Danışma Kurulu kurulması için çalışmalar sürdürülüyor. TKBB bu çalışmaları yaparken hem özel sektördeki, hem de kamudaki ilgili tüm müesseselerle işbirliği yapıyor.

ESİN ÇETÎNEL

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu