Güncel Ekonomi Haberleri

Hisse Toplamak İçin Uygun Zaman

Borsada birkaç aydır yaşanan zorluklar birçok hisseyi çarpanlar ve değerleme bazında, dolayısıyla fiyat seviyesi anlamında oldukça düşük seviyelere getirdi. Bu durumu hisse toplamak için uygun bir zaman olarak değerlendirmek mümkün…

EKİM ayına 100 bin psikolojik seviyesinden açılış yapan BIST-100 endeksi izleyen günlerde 93 binli seviyelere kadar geriledi. Özellikle ağustos ayı itibariyle TL varlıklarda öne çıkan oynaklıkta gelişmekte olan ülkelerdeki genel seyre ek olarak Türkiye özelindeki gelişmeler kaynaklı risk fiyatlaması etkili olmuştu. Yakın dönemde TCMB’nin gerçekleştirdiği güçlü sıkılaştırma hamlesi ile 2019-2021 dönemi Yeni Ekonomi Programı’ndaki hedeflerin gerçekçi olarak değerlendirilmesi gibi gelişmeler TL varlıkların, özellikle de kurun, göreee dengelenmesini sağladı denilebilir.

Son hafta itibariyle yine yurtiçindeki ekonomik-siyasi haber akışları izlenmekle birlikte küresel hisse senedi piyasalarındaki olumsuz hava ön plana çıktı. Küresel piyasalardaki olumsuz havada önemli ölçüde ABD-Çin arasındaki ticaret savaşı endişeleri, İtalya’daki bütçe konusuna ilişkin endişeler, Brexit süreci kapsamında AB-îngiltere görüşmeleri ve ABD tahvil faizlerinde gözlenen yukarı yönlü hareketler etkili olduğu söylenebilir.

TEPKİ BAZLI HAREKETLER GÖRÜLEBİLİR

Haber ve veri bazlı gelişmeler her ne kadar anlık oynaklıklar yaratmaya devam edecek olsa da, son günlerde ağırlıklı olarak yurtdışı gelişmiş ülke hisse senedi piyasalarında öne çıkan satış baskısı önümüzdeki günlerde kısa süreli tepki atımlarının gözlenmesini de sağlayabilir. Önümüzdeki birkaç haftalık sürece baktığımızda içeride 17 Ekim’de Meclis’e sunulması beklenen 2019 yılı Bütçe Tasarısı, 25 Ekim’deki TCMB faiz kararı, 31 Ekim’deki TCMB tarafından yayınlanacak olan 2018 yılına ait dördüncü ve son enflasyon raporu ile 24 Ekim itibariyle başlaması beklenen (banka dışı şirketlerin solo finansalları için 30 Ekim, konsolide finansalları için 9 Kasım: bankalar için 19 Kasım’a kadar sürecek) payları Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin 2018 üçüncü çeyrek finansal sonuçları takip edilecek. Özellikle finansal sonuç döneminde hisse bazlı hareketlerin bir miktar daha ön plana çıkması beklenebilir.

Dışarıda ise 17 Ekim’de yayınlanacak olan Fed toplantı tutanakları. 18-19 Ekim’deki AB Zirvesi (Brexit müzakere süreci açısından kritik), 25 Ekim’deki Avrupa Merkez Bankası toplantısı, 26 Ekim’de açıklanacak olan ABD 2018 üçüncü çeyrek ilk büyüme tahmini. 4 Kasım’da İran’a yönelik uygulamaya girmesi beklenen yaptırımlar ve 6 Kasım’da ABD’deki Senato-Temsilciler Meclisi seçimleri takip edilecek. Dolayısıyla, her ne kadar bu yazının hazırlandığı 12 Ekim Cuma günü her ne kadar haber bazlı gelişmelerle piyasalarda olumlu bir hava esmiş olsa da, gelecek birkaç haftalık süreçte yer alan kritik başlıklar bu hareketin kalıcılı olup olmayacağını belirleyecek denilebilir.

PİYASALAR ABARTMAYA EĞİLİMLİDİR

Son haftadan ziyade birkaç aylık perspektifle baktığımızda; önemli ölçüde faiz ve kur hareketlerinin etkisiyle borsa tarafında da bir süredir gözlenen zorluklar birçok hisseyi çarpanlar bazında ve değerleme bazında, dolayısıyla da fiyat seviyesi anlamında da oldukça düşük seviyelere getirdiğini gördük. Stres fiyatlamasının genele yayıldığı bu tarz dönemlerde, kendi özelinde temel görünüm açısından ciddi bir bozulma görülmeyen hisseler de olumsuz olarak etkilcnebilmekte. Ancak, özellikle temel göstergeler ve bunlara dair göstergeler açısından görece güçlü konumda olan şirketler bu tarz dönemlerde bir miktar olumlu ayrışabilmekte. Bu olumlu ayrışma hissenin illa ki pozitif getiri sağlayacağı anlamını taşımamakta olup; diğer hisselere göre daha az düşüş göstermesi olarak da düşünülmelidir.

Piyasaların yükselişleri de düşüşleri de kısa vadede genel olarak abartma eğilimi olduğundan; hızlı düşüş/yükseliş hareketlerinin sonrasında herhangi bir haber akışı olmasa bile fiyatlarda gözlenen tepki hareketleriyle bir miktar düzeltme görülmesinin sebeplerinden biri de budur. Ayrıca, ekstra bir gelişme olmadıkça, dip seviyelere yakın seyreden ve temel açıdan önemli bir risk olmayan hisselerin olası negatif dalgalara karşı bir miktar daha dirençli bir duruş sergileme olasılığı ağır basabilmektedir.

İZLEDİĞİMİZ STRATEJİ

Yukarıda özetlediğimiz perspektiften hareketle bu hafta fiyat olarak dip seviyelere yakın olan ancak temel göstergeler açısından görece olumlu durumda olan hisseleri odaklanmaya çalışacağız. Bunları belirlemek için BIST-TÜM’de yer alan hisselerin 12 Ekim Cuma günü ilk seans sonundaki fiyatları baz alarak 2018 yıl içinde test edilen en düşük fiyat seviyesine olan yüzde fark mesafesi yüzde 20’nin altında olan şirketleri baz aldık. Daha sonra yıllıklandırılmış rakamlar üzerinden FAVÖK ve Net Kârı O’ın altında olanları yani zararda olanları eledik. Ayrıca piyasa değeri 100 milyon TL altında olan şirketleri de kapsam dışında bıraktık. Mevcut piyasa koşullarını dikkate alarak borçluluk açısından önemli bir sorunu olmayan şirketleri tespit edebilmek adına Net Borç /FAVÖK oranı 2’nin,

Net Borç / FAVÖK oranı l’in altında olacak şirketleri filtreledik. Çarpan bazında yüksek rakamlara sahip olan hisseleri kapsam dışında bırakmak adına da Firma Değeri / FAVÖK oranı 8’in, Fiyat / Kazanç oranı da 15’in altında olan hisseleri belirledik.

Bu filtrelerden sonra ortaya çıkan listeden temel/teknik/likidite vb. koşullar açısından görece riskli olabilecek şirketleri de listeden ayrı tuttuk. Tüm bu elemelerden sonra geriye kalan 15 hisse ve bunlara ilişkin göstergeler tablo üzerinden incelenebilir. Yukarıda değindiğimiz gibi bu hisselerin dibine yakın olması, algı açısından bir tepki görülme olasılığının daha ön planda olabileceğini düşündürmekte. Ancak, gerek hisse özelinde veya piyasa genelinde görülebilecek olası haber akışları ile yakın dönemde açıklanacak olan üçüncü çeyrek finansal sonuçlarına ilişkin beklenti/ gerçekleşmelerin hisse fiyatları üzerinde her iki yönde de hareket görülmesine yol açabileceğini hatırlatalım. Diğer bir ifadeyle, tablodaki hisselerin yıl içindeki en dip seviyelerine yakın seviyelerde yer almaları bu hisselerde aşağı yönlü fiyat hareketi görülmeyeceği anlamı taşımamakta. Yukarıda teorik olarak özetlediğimiz stratejinin pratikteki referansını teşkil eden tabloda yer alan hisselerin mevcut fiyat seviyeleri ile borçluluk ve kârlılık açısından çok önemli bir sorunları bulunmaması nedeniyle kısa vadeden ziyade orta-uzun vadede daha olumlu bir performans gösterme ihtimalinin daha güçlü olduğunu söyleyebiliriz.

EROL GÜRCAN

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu