Güncel Ekonomi Haberleri

Piyasalarda Yatırım Stratejileri ve Tahminleri

Duayenlerden öneriler

TÜM dünyayı etkisi altına alan pandemi krizi doğrudan ekonomi üzerinde büyük bir etki yarattı. 11 Mart’ta Türkiye’de ilk koronavirüs vakasının görüldüğünün açıklanması ile piyasa verilerinde büyük bir hareketlilik yaşandı. Borsa gerilerken, altın ve döviz yukarı yönlü seyir izlemeye başladı. Söz konusu dönemde Borsa İstanbul’da da BIST-100 endeksi 106.857 seviyelerinden 81.936 puana kadar geriledi. Bu haberi hazırladığımız sırada ise endeks 98 bin üzerinde denge bulmuştu.

Alternatif piyasalardaki hareketlere paralel olarak piyasanın yön bulmakta zorlandığı bugünlerde biz de Borsa İstanbul’a damgasını vuran spekülatörlere ve duayen borsacılara, üstatlara görüşlerini sorduk. Sektörün önde gelen deyim yerindeyse “piyasanın kurdu” olan bu isimlerin arasında SPK kökenliler, borsanın gelişimine ciddi katkıları olan isimler ve zaman zaman mahkemelere gidip, cezalar alıp işlem yasaklarıyla karşılaşanlarda var.

Piyasaya girdiklerinde hepsi genç, hırslı olan bu isimler artık 50’li yaşlarını devirmiş dürümdalar ve yılların birikimine sahipler. Neredeyse son 25-30 yıldır dünya ile birlikte Türkiye’nin yaşadığı hemen her krize şahit olan bu isimler son derece deneyimli ve temkinli. Kimi hala hayatını borsadan kazanıyor, kimi işlem yapmayıp başka işlerle meşgul, kimi de sadece yatırımcı olarak hayatına devam ediyor.

îşte bu isimlere, dünyanın pandemi krizi ile boğuştuğu bu dönemdeki beklentilerini sorduk. Hepsi ağız birliği etmişçesine bunun hiçbir krizle karşılaştırılamayacağım söylüyor. Kimi İkinci Dünya Savaşı neslinin gördüğü en büyük felaket, kimi Üçüncü Dünya Savaşı, kimi “siyah kuğu”, kimi şok, kimi felaket, kimi korku, kimi de “krizlerin babası” olarak nitelendiriyor bu durumu. Ancak yine ağız birliği etmişçesine dönem uzun vadeli düşünme zamanı diyen üstatlar herkesin kendi risk algısına göre bir portföy oluşturması gerektiğinin altını çiziyor. Onlardan ileriye dönük beklentilerini, yatırım stratejilerini ve tahminlerini aldık. Duayenler, bu kapsamda da özellikle banka ve holding hisselerinin incelenmesini önerdi. Bankacılık sektöründe Yapı Kredi, Akbank, Garanti BBVA ve Halk-bank, elinde nakit bulunan bazı holding şirketleri, THY, Aselsan, Şişe Cam, Migros, Turkcell, Türk Telekom, Şok Marketler, Ülker, Orge Enreji ve Aygaz hisselerine dikkat çektiler.

yatirim stratejileri

“Acil önlemler alınmalı”

Portföy yöneticisi Ahmet Dedehayır’a göre, sermaye piyasaları için alınması gereken acil önlemler şunlar:

  • Sermaye piyasaları gelişmeli ve derinleşmeli; likiditesi arttırılmalı.
  • Açığa satış yasağının süresi gereksiz yere fazla uzatıldı.
  • Gerçek kişiler hisse senedi yatırımına özendirilmeli.
  • Temettüden vergi acilen kaldırılmalı.
  • Emeklilik fonlarının hisse senedi ağırlığı daha da artırılmalı.

“Panik ve coşkuya kapılmayın”

Gedik Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Topaç borsa yatırımcıları için şu hatırlatmaları yaptı.

  • Finansal piyasalarda panik ve coşku dönemlerinde dip ve tepe oluşumunda çoğu zaman abartılar yaşanabilir.
  • Bunun boyutunu tahmin etmek ekseriyetle zordur.
  • Yatırımcıların önceliği bu abartılardan uzak durmak olmalı.
  • Bu durum haber akışlarıyla artsa bile bir süre sonra Borsa İstanbul’da dengelenme sağlanır.
  • Son dönemlerdeki hareketleri de bu denge arayışının bir parçası olarak görmek gerekir.
  • Borsa İstanbul üzerinde yurtdışı piyasaların etkisi de göz ardı edilmemeli.
  • Herhangi bir sebeple yurtdışı borsalarda ikinci bir dip arayışı söz konusu olursa bundan Borsa İstanbul’un da etkilenmesinin kaçınılmaz olduğu unutulmamalı.
  • En önemlisi yakında ihtiyaç duyulacak parayla kesinlikle risk alınmamalı.
  • Portföy oluştururken en az bir sene düşünülmeli.

Mehmet KUTMAN / Global Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı
“Doğru yatırım alanı; tarım”

Bugüne kadar yaşanan yurtdışı şoklara bakıldığında içinde bulunduğumuz dönem hiçbirine benzemiyor ve hepsinden daha kötü. Üçüncü Dünya Savaşı’nı yaşıyoruz. Bugünlerde dolar ve altın yükseliyor. Borsa İstanbul ise belli bir seviyede kaldı. Altının yükselişi çok detaylı açıklanabilir ama kısaca “safe heaven” (güvenli cennet) yaklaşımı.

Esas sebep insanların tüm para birimlerine olan güven eksikliği. Dolardaki yükseliş de özellikle yerellerin mevduatının önemli bir bölümünün yabancı para birimi yani dolarizasyonundan kaynaklanıyor. Borsada ise alıcı yok ki, satıcı olsun. Bu nedenle endeks belli bir seviyede kaldı. Çok aşağılara gidemiyor.

“DÖVİZ DÜŞECEK”

Öte yandan aşının en erken 2020 Eylül ayında bulunabileceği öngörülüyor. Ancak bu da düzgün bir aşı olmayacaktır, çünkü virüs Hindistan’da mutasyona uğradı. Dolayısıyla aşı en erken 2021 ve sonrasına kaldı. Her şeye rağmen Türkiye altından kalkar bu işin. Önemli olan ekonominin bel kemiği küçük ve orta ölçekli şirketlere para akıtılması.

Dolayısıyla bu dönemde işi olan işine sımsıkı sarılsın. Uzun vadeli düşünenler ise gayrimenkulden uzak dursun. Doğru yatırım tarım. Kristal kürem yok ama dövizin eskisi gibi enflasyona fazla etkisi olmaz. Çünkü talep çok ama önümüzdeki iki sene içinde düşecek. İnsanlar ilk defa ekonomik sistemin kitlendiğini gördü. Özetle dünya durdu…

Ahmet DEDEHAYIR / Portföy Yöneticisi
“Portföylerde sağlam şirketlerin hisselerine yer verilmeli”

Bana göre İkinci Dünya Savaşı neslinin gördüğü en büyük felaket. Korkunç bir şok. Tam bir “siyah kuğu”. Ve bugüne kadar yaşadığımız hiçbir krizle karşılaştırma imkanı yok. Çünkü ö bu bir finansal kiriz değil. Evet, belki ekonomiye yansımaları ağır oldu ama bu s insan hayatı ile ilgili ve bir sağlık krizi. Ve şu çok net, işin çözümü ancak ve ancak Covid-19 belasının bir ilacı ya da aşısı çıktığında gerçekleşecek.

Tüm bunların ekonomiye yansımalarına, öncelikle de Borsa İstanbul’a baktığımızda, borsa endeksini Türk Lirası olarak değerlendirmek çok büyük bir hata olur. Bugün endeks dolar bazında inanılmaz düşük bir seviyede. Öte yandan bu son durumda bankacılık endeksi de çok düşük bir seviyede.

“ENDEKS MART’TA DİPLERİ GÖRDÜ”

Aşının bulunmasının 9-10 ay kadar süreceği tahmin ediliyor. Bu süre zarfında eğer ikinci bir dalga gelmezse mart ayında görülen dip seviyelerin endeksler için nihai dip seviyeler olacağını düşünüyorum. Bu tabii ki bundan sonra endeksler soluksuz yükselecek anlamına gelmiyor. Arada zikzaklar çizilecektir. Ancak piyasada ve gelişmiş ülkelerde muazzam bir likidite var. Bu nedenle ben özellikle de gelişmiş ülkelerin bu krizi çok derinleşmeden atlatabileceğini düşünüyorum.

Bu krizden hizmet sektörü (yeme-içme-eğlence) havayolları taşımacılığı ve turizm gerçekten çok kötü etkilendi. Bu sektörler için çok fazla bir şey söylemek zor. Maalesef bir anda düzelmelerini beklemek hayalcilik olacaktır. Ama sağlık, bilişim, perakendecilik ve telekom gibi bazı sektörlerin pozitif etkilendiğini de göz ardı etmemek gerekir.

“TABİİ Kİ HİSSE SENEDİ”

Yatırımcılar açısından şu dönemde uzun vadeli düşünmek dışında başka bir seçenek yok. Uzun vadede yine en çok kazandıran tabii ki sağlam şirketlerin hisseleri olacaktır. Portföylerde bulundurulacak hisse miktarı risk algısına göre değerlendirilmeli. Bu kapsamda risk algısı yüksek bir insan şu anda portföyünün yüzde 50’sini hisse senetlerinden oluşturabilir. Daha düşük risk algısına sahip biri ise bunu yüzde yirmilerde tutabilir. Ama şu bir gerçek ki herkesin portföyünde minimum miktarda da olsa sağlam şirketlerin hisselerine yer vermesi akılcı olacaktır. Bankacılık sektöründe Yapı Kredi, Akbank, Garanti BBVA ve Halkbank (ABD’deki davadan olumsuz bir gelişme olmaması kaydı şartıyla] hisseleri bu kapsamda ön plana çıkıyor.

Nitekim şu an için bankacılık sektörü hisseleri çok ucuz ve bu dönemdeki yükselişe hemen hemen hiç katılamadılar. Elinde nakit bulunan bazı holding şirketleri de gerçekten çok cazip fiyatlarda.

“ALTININ CAZİBESİ DEVAM EDECEK”

Öte yandan açıkçası gayrimenkul sektörü için kısa vadede pek iyimser değilim. Özellikle ofis şeklinde düşünülen yatırımların erteleneceğini düşünüyorum. Çünkü insanlar evden çalışmaya bir şekilde adapte oldular. Altın ise faizin uzun süre sıfır olacağı bir ortamda mutlaka cazibesini devam ettirecektir. Altın portföylerde risk algısı düşük yatırımcılar için daha yüksek oranlarda olmalı.

Dövizin bundan sonraki seyri ise tamamen hükümetin tavrına bağlı. Ayrıca likidite bolluğu var ve FED piyasayı dolara boğdu. Dolar, sonuç olarak 6.99’lar ile 2018 şokundan beri hiç görmediği seviyelerde. Ama genel olarak zaten dünyada gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin ciddi baskı altında olduğu dikkat çekiyor.

Dr. Berra DOGANER / Piramit Menkul Kıymetler AŞ Yönetim Kurulu Üyesi
“Mutlaka hisse senedi olmalı”

100 yıldır yaşanan en büyük krizin içindeyiz. Hatta bugüne kadar yaşanan tüm krizlerin bileşimi diyebiliriz. En fazla 1929’da başlayan ve 1930’lu yıllar boyunca devam eden ekonomik buhrana benzetilebilir. Böylesi dönemlerde tasarrufların daima farklı varlık gruplarına dağıtılmasının önemini yeniden vurgulamak gerekiyor. Portföylerde hangi enstrümana ne oranda yer verileceği yatırımcının kendi risk algısına göre belirlenecek olsa da finansal yatırımlar için bir oran vermek gerekirse yüzde 30 hisse senedi, yüzde 25 dövize dayalı enstrümanlar, yüzde 20 tahvil ve bonolar ve yüzde 25 her an iyi bir fırsatı değerlendirmek için nakit olarak düşünülebilir.

Yurtdışı endekslerdeki düşüşe paralel olarak önemli ölçüde gerileyen endeks, kamusal teşviklerin verildiği sektör ve şirketlerin liderliğinde 98 binlerde tutunmayı başardı. Hisse senedi bazında endeksten çok farklı oranlarda değer artışı ya da kaybı yaşanması ise bu dönemin ayrıştırıcı bir özelliği. Krize dayanıklı sektörler ile krizden etkilenen sektörler arasında önemli pozisyon değişiklikleri yaşanıyor.

Aracı kurumların hisse strateji raporlarını ve kriz sonrası döneme göre güncellenen model portföylerini yakından inceleyerek her zamankinden daha dikkatli hisse seçimleri ile uzun vade için portföylerde mutlaka hisse senetlerine yer verilmeli.

“HİSSE YÜKSEK GETİRİ SAĞLAR”

Türk hisse ^senetleri fiyat kazanç oranları ve diğer indikatörlere göre gelişmekte olan ülke hisse senetleri ile karşılaştırıldığında çok iskontolu seviyelerde bulunuyor. Bu seviyelerden alınacak iyi çeşitlendirilmiş bir hisse portföyünün orta-uzun vadede diğer alternatif yatırım araçlarına göre oldukça yüksek getiri sağlayacağını düşünüyorum. Nitekim bu kapsamda THY, Aselsan, Şişe Cam, Migros, Garanti BBVA ve Turkcell pek çok aracı kurumun “AL” tavsiyesi verdiği hisselerin başında geliyor.

Birçok seçkin şirketin oldukça düşük fiyatlarla işlem gördüğü bugünlerde yatırımcılara özellikle likit hisselere yönelmelerini, duyumlara rağbet etmemelerini, somut bir sebep ve dayanak noktası olmadan yukarı yönlü keskin hareketlere maruz kalmış, sığ, likiditesi düşük hisselerden uzak durmalarını önemle hatırlatmak isterim.

“ALTINDA AŞAĞI YÖN MÜMKÜN”

Öte yandan düşen faiz ortamında DTH’lara verilen faizin de sıfıra yaklaştığı göz önünde bulundurulduğunda şu anda çok cazip getiriler sunan eurobondlar veya eurobond fonlarına da portföylerde mutlaka yer verilmeli.

Altın fiyatları ise Covid-19 salgınının küresel ekonomi üzerinde yıkıcı etkilerinin olacağı ve buna bağlı güvenli liman niteliğindeki varlıklara talebin artması sonucu hızlı yükselişini sürdürüyor. Ons altın yaşamakta olduğumuz olağanüstü dönem nedeniyle yukarı yönlü çok sert hareket ediyor.

Bu nedenle bulunduğu seviye itibarıyla kısa vadeli alım önermem. Uzun vadeli ise mutlaka kademeli alım yapılmasını tavsiye ederim. Altın fiyatlarında Covid-19 salgınına ilişkin gelişmeler takip edilecek. Salgının yavaş yavaş kontrol altına alınacağı ve hayatın normale döneceği senaryosunda, altında aşağı yön daha muhtemel. DTH’larda faiz son derecede düşük olduğundan bankada DTH yerine altın fonu vb. bir enstrümanda durmak bu yatırımcılar için bir alternatif olarak düşünülebilir.

Kurun yönünü ise tamamen Hazine ve TCMB belirleyecektir. Ancak yatırımcıların tasarruflarının yarısına yakınının zaten dövizde olduğu düşünülürse bu seviyelerden ilave alım önermek zor.

“YÜZDE 4-5 BÜYÜME”

Kişisel kanım Türkiye’de sağlık çalışanlarının olağanüstü becerileri ile salgının kontrol altına alınabileceği ve yüzde 2.5’lik 2020 küçülmesinin ardından 2021’de yüzde 4-5 oranında büyüme sağlanabileceği doğrultusunda. İşsizlik ve genç işsizliğinin zaten oldukça yüksek olduğu ülkemizde pandemi krizinin işsizlik oranlarını artırması kaçınılmaz. Kriz kısa sürerse kaybedilen işlerin yeniden kazanılması mümkün. Ancak krizin çalışma ve tüketim alışkanlıklarını kalıcı şekilde değiştireceği de göz ardı edilmemeli. İşsiz kalanların değişen dünya düzenine uygun olabilecek alanlara yönelmeleri/yönlendirilmeleri en doğru strateji olacaktır. Krizin ülkelerin tarımda ve sağlık, telekom gibi stratejik alanlarda kendine yeter olmasının önemini ortaya koyduğunu göz önünde bulundurursak kentten tersine göçle köye dönüşle tarıma dayalı işler ön plana çıkabilir. Bu kapsamda uzun vadeli bakıldığında lojistik alanında yatırım da düşünülebilir.

Erhan TOPAÇ / Gedik Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı
“Krizlerin babası!..”

Son yılların en büyük “Siyah Kuğu”sunu, krizlerin babasını yaşıyoruz. Nassim Nicholas Taleb, “Siyah Kuğu: Olasılıksız Görünenin Etkisi” isimli kitabında Siyah Kuğu’nun üç temel özelliğinden bahseder. Bunlar öngörülemez olması, çok etkili olması ve olay gerçekleştikten sonra olayı daha az rastlantısal ve daha öngörülebilir hale getiren açıklamalar uydurulmasıdır. Pandemi halini alan Covid-19 sürecinde de bu üç özelliği birlikte görüyoruz. Tabii kesin olan bir şey var; er ya da geç bu kriz de bitecek. Arkasında enkazlar ve işsizlik, batan işyerleri, ikiye katlanmış kamu borçları gibi sorunlar bırakacak. Kendini iyi konumlandırmış şirketler ve kişiler için ise birçok fırsat yaratacak.

Belirsizliklerin ve buna bağlı olarak volatilitenin de yüksek seyrettiği bir dönemden geçiyoruz. TL’ de içsel dinamiklerden daha çok salgının seyrine ve gelişmekte olan ülkelere bakış açısına bağlı görünüyor. Altın ise uzun dönemli düşük faizler, bol likidite nedeniyle güvenli liman özelliği taşıyor.

Borsa İstanbul’da mevcut süreçte belirsizlikler aşağı yönlü baskıya neden olurken, ucuzluk işareti sunan değerlemeler de özellikle orta ve uzun vadeli alıcıların iştahını kabartıyor.

“EN AZ BİR SENE DÜŞÜNÜLMELİ”

Şubattan itibaren yaşanan sert satışlar neticesinde temel yönden güçlü olan birçok şirket oldukça iskontolu hale geldi. Son yıllarda birçok mini kriz yaşanmasına rağmen karlılığını korumayı başarmış şirketler içinden (mevcut durumun ne kadar süreceğini tahmin edemediğimiz için) nakit pozisyonu kuvvetli olanlar orta ve uzun vadeli bir portföy oluşturmak için fırsat sunuyor. Küresel çapta volatilitenin önemli ölçüde artış kaydettiği mevcut konjonktürde bu kapsama giren şirketler uzun vadeli bir bakış açısıyla değerlendirilmeli.

Ancak olası bir ikinci dip arayışı olasılığı göz ardı edilmeden kademeli bir alım stratejisi uygulamanın daha yararlı olacağı kanaatindeyim. Kesinlikle de yakında ihtiyaç duyulacak parayla risk alınmamalı, en az bir sene düşünülmeli. Örnek olarak geçtiğimiz hafta petroldeki fiyat dalgalanması ders olmalı.

“HİSSE ORANI YÜZDE 50 OLABİLİR”

Yatırımcı portföylerinin olası yükselişlerden yararlanacak yüksek betalı hisselerin yanında, günümüz koşullarında karlılıkları devam eden şirketlerin karışımından oluşmasını tavsiye ederiz.

Bu kapsamda Yapı Kredi, Akbank, Turkcell, Türk Telekom, Şok Marketler, Migros, Ülker, Orge Enerji ve Aygaz hisseleri ön plana çıkıyor. Öte yandan hisse alımlarının, düşüşlerde kademeli olarak yapılmasının önemini vurgulamak isteriz.

Tarihsel döngüler ve değerlemeler göz önünde bulundurulduğunda vadesi uzun, risk iştahı yüksek ve yatırımlarında hisse senedi alışkanlığı olan yatırımcılar için hisse senedi ağırlığının kademeli alımlarla yüzde 50’ye kadar çıkarılması söz konusu olabilir. Ek olarak brent petrol ve altına da portföylerde yer verilebilir.

Nasrullah AYAN / Yatırımcı
“Para kazanmak her zaman mümkün”

Yaşadığımız dönemi şok, felaket, korku, hangisini tercih ederseniz bu kelimelerden biri ile özetleyebiliriz. Bu yaşayan insanların tarihinde görmedikleri bir kabus. Onun için hiçbir krizle karşılaştıramıyorum. Ekonomik açıdan 1929’u görüyorum. İnsanlık açısından veba salgınını hatırlatıyor. Ekonomik olarak sorarsanız bu krizin 1929’dan en büyük farkı dünya ve o zamanki krizin tetikleyicisi ABD aynı değil. Büyüklüğü bir yana “para basma ahlaksızlığı” olayı farklı bir boyutta.

O kriz beraberinde Hitler, Mussolini, Franko gibileri iktidara getirmişti ve çözümü savaşta bulmuşlardı. Bu savaşta 60-65 milyon insan ölmüştü. Savaş sonrası da ABD tartışmasız kapitalist dünyanın lideri ve rezerv paranın da tek hakimi olmuştu. Bu sefer ne olacak, bir şey söylemek için erken, yaşayıp göreceğiz.

“ALTIN TALEBİ YÜKSELİŞİ DESTEKLİYOR”

Bugün ise dünya merkez bankaları piyasaların şantajına boyun eğdi; o yüzden sürekli para basıyorlar. Bu da balonların daha da şişmesine neden oluyor. Kağıt üzerinde rakamlar dehşet verici boyutlara ulaştı. Piyasalar bu dönemi “everything bubble” [her şey köpük, balon) olarak adlandırıyor. Zaten eğer bu salgın olmasaydı da dünyanın gidişatı gidişat değildi. Her balon ya patlar ya söner. Altın ise 5 bin yıllık bir değer. Limitli ve kendini ispatlamış bir “para”. Bu ahlaksızlık devam ettiği sürece insanlar bu muazzam miktardaki paranın bir kısmıyla altın alacaklardır. Aldıkça da yükselecektir. Bu fiyatlardan altın alınıp alınmayacağı konusu ise yatırımcıların enflasyon ve gelecek beklentileri, risk algıları kapsamında vermesi gereken bir karar. Ben 1.240 dolardan beri altın öneriyorum. Bu fiyatlardan yatırım kişilerin/kurumların kendi kararlarına bağlı. Alım kararı vereceklere ‘gram altın’ öneriyorum.

Öte yandan dolardaki yükselişin sınırlı kaldığını söyleyebiliriz. Bizim bu yıl hem dış ticaret açığı, hem cari açık, hem de bütçe açıklarımız büyük sorun. Borsa endeksinin hala 98 bin’lerde seyretmesi de bunun ilk dalga olmasından kaynaklanıyor. Umarım ikinci bir dalga gelmez.

“YENİ DÖNEM YENİ FIRSATLAR”

En tehlikeli dönemi yaşıyoruz; korku dönemi. Dünya asla aynı olmayacak. Aşının bulunması halinde bile normale dönmemiz uzun zaman alacak. İş adamlığı dönemimi geride bıraktım, onun için yatırımcı açısından bakıyorum. Güven duyulması zaman alacaktır. Hiçbir şeye atlamayın. Gözünüzü açın, yeni dönem yeni fırsatlar getirecektir.

Aşı bir yıldan önce bulunsa bile herkese ulaşması yine en az bir yıl sürecektir. Sürdükçe tedirginlik artacak batan şirket ve sektörleri konuşmaya başlayacağız. Ancak para kazanmak her zaman mümkün olacaktır. Hatta daha büyük fırsatlar çıkabilir. İşi olanlara tek tavsiyem; bu dönemde batmayın, paranızı koruyun. Öte yandan tarım, gıda ve hayvancılık bu dönemde ne kadar önemli olduğunu bir kere daha bize hatırlattı. Gelecek tarım ve hayvancılıkta. İşi olmayan ya da işini kaybedenler için belki de şehirlerden köylere dönme zamanı gelmiştir.

Uzun vadeli düşünmek isteyenler için hangi sektörlerin ve şirketlerin yaşayacağını görmeden “borsa” diyemeyeceğim. Dönem “olanı koruma” dönemi onun için kıymetli madenler diyorum. Dövizde tahmin yapmak istemiyorum. Tabii bir de tarım arazisi (gayrimenkul, ev-ofis değil) ya da arsa…

İdil Tarklı

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu