Kariyer ve İşMakaleler

Asistanınızı nasıl “istersiniz”?

Yurtdışında 10 sene yaşadıktan sonra karım ve ben bir kez daha ülke değiştirme fikrine sıcak bakmıyorduk. Çalıştığım şirket beni yeni işlerle (ve bir maaşa iki işi birden kotarmak için!) meşgul etmenin bir yolunu ararken sonunda bana “harika bir çözüm” önerdiler: Türkiye’deki genel müdürlük pozisyonuma devam ederken bir yandan da bölge genel müdürü olarak atanacaktım.

asistan

Biri İstanbul’da, diğeri Hollanda’da olmak üzere iki ofisim vardı. Yeni işimdeki ilk pazartesi günü, ilk ekip toplantım için sabah saat 05:50’de İstanbul’dan Hollanda’ya ilk “gözler kan çanağı” uçuşumu gerçekleştirdim. Ofise girince o sırada telefonda konuşmakta olan asistanıma selam verdim. Önce başıyla selam verdi, sonra da eliyle beklememi rica etti. Yıllarca çok kültürlü ortamlar da yaşamış, okumuş ve ders vermiş biri olarak durumu hemen anladım ve kendime şunu söyledim: “Al sana kültürel çatışma!”. Zira İstanbul’daki asistanımın aksine buradaki asistanımın düşünce şekli oldukça ardışıktı (odak yönelimli). Yani, tek seferde ancak tek bir işi idare edebiliyordu. İstanbul’daki asistanımın ise senkronik kişiliğiyle birden fazla işi bir arada yapabilme becerisi üst seviyelerdeydi.

Senkronik ve ardışık kişilikteki farklı insanlar, beraber çalışırken aralarında mutlaka sorun yaşarlar. Örneğin ardışık kişilikteki bir tedarikçi, önceki müşterisinin teslimatını bitirmeden yeni sipariş almayarak senkronik karakterde bir dağıtımcıyı deli edebilir.

Ardışık karaktere sahip yabancı çalışanların Türk meslektaşlanyla yaşadıkları en yaygın sıkıntı son tarihlerle ilgilidir. Buna karşılık yabancılar da Türk meslektaşlarınca çok yavaş olmakla ve aynı anda birden fazla işi yeterince idare edememekle eleştirilirler.

HollandalI sekreterim konuşması bitince beni selamlayıp yolculuğumun nasıl geçtiğini sordu. Cevabımla beraber yürümeye ve ben arkasından takip ederken bir yandan konuşmaya başladı.

“Burası ofisiniz. Bilgisayarınızın siparişini verdim. Bugün, en geç yarın burada olur. Kahve makinesi burada. Kirli bardakları ofiste bırakmıyoruz. Mutfağa getirin yoksa bardaklar yıkanmıyor. Burada fotokopi makinesi var. Kâğıt sıkıştığında arayabileceğiniz servis telefon numarası duvarda yazıyor. Dışarıyı aramak için önce dokuza basmanız gerek”.

Devam etti: “Unutmadan söyleyeyim, burada yarı zamanlı çalışıyorum. Çarşambaları işe gelmiyorum, Perşembe buradayım ve Cumaları sadece sabahları çalışıyorum. Lütfen çalışma saatlerim dışında çok acil olmadığı sürece beni aramayın”.

Söylediklerini ağzım açık dinlemiştim. Konuşması bittiğinde ofisime geçtim, derin bir nefes alıp İstanbul’daki sekreterimi aradım. Günlük meseleleri konuştuktan sonra ona, benim için yaptığı onca şeyi ne kadar takdir ettiğimi, hayatımı ne kadar kolaylaştırdığını söyledim. Bir ülkede sıradan kabul ettiğiniz şeyler başka ülkede ‘lüks’ haline gelebilir. Bu yüzden, hazır Türkiye’deyken kültürel değerlerinin tadını çıkarmanızda fayda var.

Zafer Parlar

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu