Makaleler

Sürdürülebilirlik bilinci iş dünyasında yaygınlaşmalı

“Sürdürülebilirlik bilinci iş dünyasında yaygınlaşmalı”

SURDUREBILIRLİK kavramı Avrupa’da uzun yıllardır gündemde olsa da Türkiye’de henüz emekleme aşamasında. Dolayısıyla gidilecek çok yol var. Bu noktada Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD), 2004yılından bu zamana gerek kamu, gerek özel sektör ve gerek akademik çevrelere yol gösteriyor. Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’nin Türkiye’deki temsilcisi ve tek iş ortağı olan SKD, son dönemde ise önemli kamu ve özel paydaşlarla sürdürülebilir kalkınma uygulamalarını hayata geçirdi. SKD Başkanı Galya Frayman Molinas, bundan sonra da çalışmalarına hız kesmeden devam edeceklerini söylerken sorularımızı ise şöyle yanıtlıyor:

Son yıllarda Türkiye’de sürdürülebilirlik konusunda nasıl bir aşama kaydedildi ? Sürdürülebilirlik konusunda şirketler ve tüketiciler yeterli farkındalığa sahip mi?

Sürdürülebilir kalkınma, Türkiye için oldukça yeni, ancak özellikle Avrupa’da yıllar önce çalışılmaya başlanan bir alan. Dünya çapında öne çıkan konular, enerji verimliliğinin sağlanması, orman kayıplarının önüne geçilmesi, düşük emisyon teknolojilerinin büyümesi, yenilenebilir yakıt ve eneıji depolama altyapılarının geliştirilmesi, yüksek karbonlu yakıtların yerine düşük karbonlu yakıtların tercih edilmesi, karbon tutma ve depolama, biyolojik çeşitliliğin korunması, su ve geri dönüşüm modelleri ve teknolojileri olarak özetlenebilir.

Sürdürülebilir kalkınma ülkemizde henüz emekleme safhasında. Ancak Türkiye’de faaliyet gösteren bazı uluslararası kurumlar ile yine bazı lider Türk şirketlerinin konuyla ilgili çok önemli çabaları var.

Türkiye’de sürdürülebilir kalkınma konusu, Kalkınma Bakanlığı liderliğinde yürüyor. AB uyum çalışmalarının neredeyse tümünün temelinde sürdürülebilirlik var. Türk ekonomisi için yapılabilecek en değerli katkılardan biri sürdürülebilirlik bilincinin Türk iş dünyasında yaygınlaştınlmasıdır. Dernek olarak bu hedefe hizmet eden çalışmalar yapıyoruz.

SKD ne zaman kuruldu ?

Iş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Demeği (SKD) 2004 yılında kuruldu. Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’nin (WBCSD) Türkiye’deki temsilcisi ve tek iş ortağıyız. SKD üyeleri think-tank şeklinde yapılanmış iç çalışma gruplarında birlikte düşünüp çözüm önerileri getiriyor, projeler geliştiriyorlar. Bu süreçte ortaya çıkan ortak aklı kendi şirketlerine taşıyorlar. Demek olarak rolüm üz bu alandaki birikimimizi iş dünyasına sunmak, bir anlamda kılavuzluk etmek. Bunun dışında bilincin arttırılması, iyi uygulama örneklerinin çoğaltılması ve konuya ilişkin genel altyapıları hayata geçirmek için çalışmalar yapıyoruz. Ayrıca özellikle kamu kuruluşları ile işbirliği yaparak sürdürülebilir kalkınma konusuna ilişkin politikalar geliştirilmesine yönelik çalışmalar yürütüyoruz.

SKD olarak son dönemde hangi çalışmaları gerçekleştirdiniz?

Kalkınma Bakanlığı koordinasyonunda ve BM Kalkınma Programı ve demeğimiz tarafından yürütülen ‘Türkiye’nin 2012 BM Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı’na (Rio+20) Hazırlıklarının Desteklenmesi Projesi” çerçevesinde Rio+20 Zirvesi’nde ülkemizi temsil etmek üzere Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma alanındaki en iyi uygulamalarının seçim sürecini kapsamlı bir çalışma ile yönettik.

19 Eylül 2012’de, Kalkınma Bakanlığı himayesinde, “Rio+20 Sonrası Sürdürülebilir Kalkınma Diyaloğu” başlıklı bir konferans düzenledik. Etkinlikte, “su ve enerji verimliliği, atık yönetimi, ekosistemlerin korunması ve ekolojik tarım” konularında en iyi uygulama örneği olarak seçilen kurumlar projelerini anlattı.

Bunun dışında İMKB işbirliği ile “İMKB Sürdürülebilirlik Endeksi (ISE-SI)” çalışmamız bulunuyor. 1SESI şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarının yatırımcılar tarafından izlenebileceği veya başka bir deyişle şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetimsel risklerinin nasıl hangi haşarı da yönetilebil-diğini yansıtacakları bir platform olacak. Ayrıca Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’nin (WBCSD) “Küresel Vizyon 2050” raporunu Türkçe olarak yayınladık. TUSIAD bu raporu temel alarak “Vizyon 2050 Türkiye Raporu” çalışmasını yaptı.

Sürdürülebilirlikte en iyi performans gösteren ülkeler hangileri? Türkiye’nin performansı bu düzlemde nasıl?

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) son iki yıldır Küresel Rekabet Edebilirlik Endeksi’ne (GCI) ek olarak sürdürülebilirlik kriterlerini de hesaba alan yeni bir sonuç daha açıklıyor. Henüz daha oldukça limitli sürdürülebilirlik kriterlerinin hesaba katıldığı bu yeni çalışma ülkelerin sürdürülebilir kalkınma performansı açısından farklı bir noktadan kendilerini görebilmelerine imkan tanıyor ve sürdürülebilirlik kriterlerine göre düzeltilmiş Küresel Rekabet Endeksi (SaGCI) şeklinde adlandırılıyor.

Buna göre 2012-2013 yılı GCI’da, Türkiye geçen yıla nazaran 16 kademe atlayarak 43’üncü sıraya gelmiş bulunuyor. Ancak SaGCI sonuçlarına baktığımızda, yani çevresel ve sosyal kriterleri hesaba katarak Türkiye’nin rekabetçi pozisyonunu değerlendirdiğimizde, bu sıralama ülkemizi 81’inci sıraya geri düşürüyor.

İsviçre, Finlandiya, Hollanda, İsveç gibi GCI’da ilk 4’te yer alan ülkeler ise SaGCI’da bu sonuçlarını daha da yukarı taşıyor ve aslen bariyeri de yukarı çıkarıyorlar. SKD olarak bu nedenle ciddi şekilde bilinç arttırma konularına yönelmiş bulunuyoruz. Ayrıca İMKB Sürdürülebilirlik Endeksi gibi çalışmalar ile kamu-özel sektör-STK işbirliklerini önemli görüyoruz.

Sürdürülebilirlik kavramına geçtiğimiz yıllarda genel anlamda bir “sosyal sorumluluk” olarak bakılıyordu. Günümüzde bu değişti mi? Yoksa bu görüş devanı ediyor mu ?

Sosyal sorumluluk kavramı, ülkemizde sürdürülebilir kalkınma kavramından önce gündeme gelmişti. Kurumsal yapılarda topluma geri verme kavramıyla bağış temelli çalışmalar KSS şeklinde isimlendirildi.

Sürdürülebilirlik, doğal kaynakların sürdürülebilir olarak yönetildiği, toplumsal refahın artmasına imkan veren ekonomik büyümenin sağlandığı bir yaklaşım. Yeni bir iş yapma şekli. Kurumsal Sosyal Sorumluluk ise sürdürülebilirliğin alt başlıklarından biri.

Sürdürülebilirlik, kriz kavramından ne kadar etkileniyor? Küresel krizde şirketler sürdürülebilirliği devam ettirebildi mi?

Krizlerin ekonomik sektörleri ve yapısını etkilemesinin yanında sosyoekonomik kalkınma ve yoksulluk gibi etkileri de var. Özellikle istihdam, tüketim, eğitim, sağlık gibi göstergeler ve bunlara bağlı olarak kalkınma, toplumsal adalet, yoksulluk ve gelir dağılımı gibi toplumsal yapı öğeleri krizlerden etkileniyor. Bugün sürdürülebilir kalkınma ve alt başlıkları aslen krizlere çözüm olarak görülüyor. Zira sürdürülebilirlik çalışmaları yaparken kıırum bazında risklerinizi yönetiyor ve aynı zamanda krize neden olabilecek konulara da çözüm getiriyorsunuz. Sürdürülebilirlik faz faz benzer risklere bakılmasına imkan veriyor.

Türkiye’de sürdürülebilirliğin yoğun olarak öne çıktığı sektörler ve iş kollan nelerdir?

Birçok sektör konuyla ilgili çalışmalara başladı. Bunların içinde çimento, otomotiv sektörü, inşaat sektörü, ilaç, enerji, tüketim ürünlerini sayabilirim. Turizm sektörü ile ilgili TUSIAD tarafından geçtiğimiz hafta bir rapor yayınladı. İsmini saymadığım birçok sektörde harekete geçen öncü kuruluşlar rar. Genel anlamda sürdürülebilir kalkınma çalışmaları ile ilgili bir ivmeden bahsetmek mümkün. Kamu tarafında ise, Avrupa’ya paralel olarak Türkiye’de de bu konudaki yönetmelik çalışmaları hızlandırılıyor. Faaliyetlerini sürdürmek ve hayatta kalmak isteyen şirketlerin sürdürülebilir kalkınmaya odaklanması, bu alandaki çalışmalarını hızlı ve etkin bir şekilde tamamlamaları büyük önem taşıyor.

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu