Makaleler

Türkiyede Tarımsal Sanayi

Öngörüler Anadolu’da ‘yeşil devrim’ ile ‘mavi devrimin birlikte yaşanacağını söylüyor. Türkiye tarımsal sanayide bambaşka bir çığır açabilir…

Gelecek tarımsal sanayiyle şekillenecek

FÜTÜROLOJİ (gelecekbilim) geçmişin olaylarını geleceğin özlemleriyle harmanlayıp projeksiyon yapma sanatıdır. Fütüroloji bir sanattır çünkü her fütüristin (gelecek bilimcinin) kendine özgü bir üslubu vardır.

Kimi geçmişi değerlendirip tarihin tekerrür edeceğini varsayar, kimi de geçmişteki olayların geleceğe işaret ettiğine hükmeder.

Öyle fiitüristler vardır ki geçmişi dikkate almadan yalnız geleceğe odaklanır. Onlara göre gelecek bağımsızdır. Onu tahmin etmenin yolu ise insanlığa yön veren özgür hayallerdir.

Günümüzün fütüristleri genellikle teknolojideki gelişmeleri tahmin etmekle işe başlar. Onlara göre geleceği kurgulayacak tek şey salt teknolojidir ve insan olmanın erdemi ancak teknik gelişmelerle açıklanabilir.

Bu görüşü benimseyen fütüristlerin biraz ekonomi biraz da toplum davranışını dikkate alarak hareket ettikleri görülür. Amaç, ülke ya da şirketlere ufuk analizleri yapmak; gelecekteki olası durumları görüntüleyip ülkelerin şimdiden krizlere karşı vaziyet almasını sağlamaktır.

SENARYOLARDAN GERÇEĞE DOĞRU

Günümüzde fütüroloji konusuyla uğraşanlar ülkelerin uzun vadeli analizini yapmaktan genellikle kaçınırlar. Bu konuda medyada rastladığımız kimi haberler, iş dünyasında magazin renklerini yansıtan basit yorumlardan öteye geçmez.

Ülke ya da kurum üzerinde çalışan ciddi bir gözlemcinin öncelikle ‘algı gelişimi’, ‘tepkisel değişimler’ ve ‘toplum davranışı’na ilişkin gözlemlere yer vermesi gerekir. Buradan elde edilen bilgilerin izdüşümüyle ülkelerin geçmişteki performansı, kullandığı teknolojiler, insan profili, siyasi algılar, finansal politikalar gibi onlarca parametre dikkate alınır.

Bu veriler siyasal, ekonomik ve sosyolojik tahminlerle harmanlanarak çeşitli senaryolar üretilir ve geleceğin şablonları hazırlanır.

Son aşama ise rakip ülkelerin analizleriyle kestirimlerde bulunmaktır.

Süreç tam olarak tanımlanmadan bir kurumun ya da bir ülkenin uzun vadeli geleceği net olarak görülemez. Bu nedenle geleceği tahmin yönteminde önce sebepler üzerinde durulur, sonuçlar ise çapraz analizlerden sonra ortaya çıkar.

Gelecek bilimciler şirketlerin dolaysıyla da ülkelerin öngörülerini tarihsel gelişim içinde değerlendirirler. Aritmetik ağırlıklı çalışmalarla geçmiş ile geleceğin hangi noktalarda kesiştiğini ölçerler.

Bunun için iyi bir ekonomist, iyi bir istatistikçi, iyi bir bilimci ve yeterli bilgiye sahip tarihçi olmak şarttır. Ayrıca, olayları kuşbakışı görebilen geniş açılı bir sosyolog ve yetkin bir sanayi istihbaratçısı olma vasfı da

FÜTÜROLOJİ UZMANI DANIŞMANLAR

Bir ülkenin geleceği üzerine çalışan fütürolog yalnız teknolojideki gelişmeleri değil, toplumu ve siyaseti de bilmek zorundadır. Bu açıdan tek kişi yerine grup halinde çalışmak esastır. Öyle ki toplumda dini, felsefi ve antropolojik kestirimlere yer verme mecburiyeti vardır.

Böylece ‘şirketler’, ‘kurumlar’ hatta ‘hükümetler’ klasik tahmin çalışmalarının yanı sıra kendilerini geleceğin sürprizlerine uyarlayabilecek çok daha uzun vadeli stratejik kararları alır ve gelcceği test etme imkânı bulurlar.

Peki bu çalışmalar kimler

tarafından kimlere yapılmaktadır? Başta ABD olmak üzere endüstrileşmiş ülkelerin bir bölümünde bu çalışmaların varlığı artık çok iyi biliniyor. Hazırlanan raporlar büyük telif ücretleriyle satılıyor ve gizlilik kaydıyla saklanıyor. Bankalar, borsalar, araştırma şirketleri ile endüstriyel kurumlar bu çalışmaların başlıca müşterileri halinde.

Ancak öyle fütürologlar var ki onlar sadece hükümetlere ve sivil toplum kuruluşlarına çalışıyor. Üstelik çoğu da bu işten para almıyor. Örneğin bu özel konuma sahip fütiiristlerin en başında, 1992 yılında vefat eden Isaac Asimov var…

Bir bölümü hayatta olmayan gelmiş geçmiş diğer ünlü isimlerden bazıları şöyle: Al Gore, Alvin & Heidi Toffler, Robert McNamara, Nicholas Negroponte, David Walker, Lewis Lapham, Arthur C. Clarke ve Ray Kurzweil…

TÜRKİYE’NİN ÖNÜ SÜRPRİZLERE AÇIK

Ve kritik bir soru: Ülkeler üzerinde kafa yoran fütüristlerin geleceğe bakışı hep aynı mı? işte burada konu çetrefil hale geliyor. Örneğin son zamanların ‘vizyon üstadı’ unvanını kazananlar gelecekte çok daha ağır ekonomik krizlerin yaşanacağı konusunda hemfikir. Üstelik bunların çoğu savaşlardan değil, çevre ve nüfus felaketinden kaynaklanacak. Sonuçta ulaşılan yer şurası: Ülkeleri bundan böyle sadece ve sadece sahip olduğu doğal kaynaklar kurtaracak.

Türkiye bu açıdan epey şanslı. Geleceğin teknolojik gelişmeleriyle harmanlanmış yenilikçi tarımsal endüstri 30 yıl içinde Türkiye’nin değişim motoru olacak. Bunların içinde en grift teknolojiler bulunacak.

Dışarıdan bakınca Türkiye’nin elindeki en önemli kozun hem ‘yeşil devrim’ hem de ‘mavi devrim’ olduğu görülüyor. Ülke vizyonu üzerinde kafa yoranlar da hemen hemen aynı kanıda.

George Friedman gibi uluslararası siyaset kâhinleri bir tarafa; ufka odaklanmış tarafsız gözlemciler de aynı şeyleri söylüyor. İçeride de tablo farklı değil. Küçüklü büyüklü endüstriyel yatırımların heyecanı son zamanlarda doğal ve bakir kaynaklar üzerinde yoğunlaşıyor. ‘Güneş’, ‘rüzgâr’, ‘deniz’ ve ‘toprak’ üzerinde girişim yapmayı konuşan işadamlarimızın görüşlerini özetlemeye kalksam söylemler bu sayfalara sığmaz.

Anlaşılan o ki yaşanan siyasi, ekonomik gelişmeler artık daha çok ‘çevre bilinci’yle alakalı. İnsan aklının içindeki pratik öngörü merkezi şimdi ünlü fütüristleri doğrular nitelikte. Girişimcilerin son zamanlarda yöneldiği yepyeni projeler bu anlayışın öncül işaretçileri.

Yakın geleceğin dünya ekonomisindeki şanslı oyuncularından biri Türkiye olacak. Anadolu Yarımadası’nın henüz tam bilinmeyen yeraltı ve yerüstü zenginlikleri onu öne çıkaracak. Küresel ısınma paradoksal biçimde Türkiye’yi daha da şanslı hale getirecek. Henüz detayları açıklanmayan verilere göre önümüzdeki 20 yıl içinde zengin petrol ve doğalgaz yataklarından birkaç damar Anadolu’da gün yüzüne çıkacak. Yeni sulama projeleriyle başta Konya Ovası olmak üzere çoğu bölge ‘yeşil devrim’e öncülük edecek. Asıl büyük gelecekse üç tarafımızı çevreleyen denizlerde görülecek.

Bu denizlerin kıta sahanlığı altında yatan ve çoğu şimdilik gizlenen hazineler açıklandığında tüm dünya şaşkına dönecek. Ayrıca yer üstündeki ‘yeşil devrim1 denizlerdeki ‘mavi devrim’le bütünleşecek. Türkiye yalnız kendi bölgesinde değil, Avrupa, Asya ve Afrika’da çok daha önemli stratejik konuma gelecek.

Tek bir sorun var:

Tüm bunlara karşılık gelecekteki politik bilinç acaba bu yakın geleceği layıkıyla yönetebilecek mi? Onu da salt siyaset bilimi üzerinde kestirimler yapan fütürologlar söyleyecek.

Nur Demirok / Para Dergisi

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu