Makaleler

Susuz Bir Gezegen İçin Girişimci Çözümler

Bir bardak soğuk ve temiz su için sadece çeşmeye uzanmanızın yeterli olduğu bir dünyada, 21inci yüzyılın en önemli iş fırsatlarından birinin temiz içecek suyu tedariği olduğuna inanmak insana bir hayli zor gelir. Oysa geçtiğimiz yüzyıl boyunca insan nüfusu dörde katlanırken suya olan küresel talep de altıya katlanmış. Eğer bu eğilim devam ederse mevcut kaynaklarımız ve altyapımızla talebi karşılayacak kadar su temin etmemiz mümkün olmayacak. Her ne kadar küresel su endüstrisi bugün oldukça çeşitlenmiş durumda ve tahsis edilen sermaye bazında petrol, gaz ve elektrik endüstrileriyle aynı düzeyde olsa da henüz çok fazla özel sermaye çekemiyor. Bu meydan okumalara yaratıcı çözümler bulmak için muhteşem bir politik liderlikle inovasyoncu araştırmacılığın yanı sıra bir şirketin kendi kendini dönüştürebilmesi de gerektiğinden girişimciler ve şirket liderleri için şimdi bu işe girişmenin tam zamanı.

Bolluk algılaması sadece bir göz yanılsamasıdır. Bugün dünyamızdaki temiz suyun çoğu kutuplardaki buzulların altındaki toprağın içinde ya da erişilmeyecek kadar derin yeraltı göllerinde donmuş vaziyette sıkışıp kalmıştır. İnsanlar içmek ve kullanmak için temiz suyun tamamının sadece yüzde l’inden faydalanabilmededir. Göller, nehirler, su havzaları ve yeraltı suları gibi güvendiğimiz su kaynakları büyük ölçüde yağmurlar ve kar yağışlarıyla yenilenmektedir. Teoride suyu kullanımımızın sürdürülebilir olması gerekir, ancak bazı vakalarda çoktan çizgiyi aşmış ve bu kaynakları daha şimdiden kurutmuş durumdayız. Birleşmiş Milletler, 2050 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun yüzde 60’ının içmek ve yemek pişirmek için temiz suya erişemeyeceğini tahmin ediyor.

Şayet siz kendi toplumunda bir fark yaratmayı ümit eden bir girişimciyseniz, o zaman bu sizin tam da dikkate almanız gereken bir sektör. Suya ihtiyaç duyan bu kadar çok insan olduğu göz önüne alındığında, ortada sınırsız inovasyon olasılıkları olduğu da anlaşılmış oluyor: Suyun tedariği, dağıtımı, geri kazanımı ve arıtımıyla ilgili yeni ve daha iyi araçlardan bahsediyorum.

Bu piyasaya girecekler kendi stratejilerini planlarken uzun vadeli bir bakış açısını benimseyebilir, çünkü önümüzdeki uzunca bir dönem boyunca yeni ve etkin su dağıtımı ürünlerine talep duyulacağından emin olabiliriz. Endüstrideki mevcut tahminlere göre, bu sektör yılda 450 milyar dolarlık bir gelir üretiyor. Bizim Virgin’de yaptığımız analizlere göre ise büyük bir hızla büyüyen Çin ile Hindistan da işin içine katıldığında önümüzdeki 25 yıl içinde bu kaynağa yapılacak dünya çapındaki

DOLAŞMAYA ÇIKTIĞINIZDA SOZUNUZU SAKININ

Birkaç ay önce, üst düzey yöneticilerin ara sıra ofislerinin dışına çıkıp şirketlerini şöyle bir etraflıca dolaşmalarının önemi hakkında yazmıştım. Ancak geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım beni şöyle eleştirdi: “Kesinlikle haklısın Richard, ancak kendilerini ofislerine kilitlemeyi tercih eden o kadar çok insan var ki…” Bana bir aralar birlikte çalıştığı ve ofisinden dışarıya çıkıp dolaşmaya bayıldığı halde genellikle müthiş potlar kıran bir CEO’dan bahsetmişti. Anlaşılan bu CEO çalışanlarının çabalarını nasıl takdir ettiğini anlatan uygun ifadeler kullanamıyormuş. Gittiği her yerde şaşmaz bir şekilde “över gibi yapıp eleştirdiği” için, ardında şevki kırılmış bir çalışanlar ordusu bırakırmış. Enteresandır ki aileler bu sanat dalında oldukça beceriklidir. Bir akrabanın evinde yenilen gerçekten çok hoş bir akşam yemeğinin ardından bir ergen şuna benzer bir şeyler söyleyebilir: “Hımm, bu tatlı gerçekten muhteşemmiş.” Bunun anlamı ise “… ama diğerleri hiç de o kadar iyi değildi”dir.

Bazen şirket liderleri de benzer şekilde kullandıkları ifadelerin ne kadar yaralayıcı olabileceğinin farkında olmayabilir. Geçenlerde uluslararası bir şirketin başkanının dinleyicilere şöyle dediğini duymuştum: “Üst düzey yönetici takımımıza çok zor ve meydan okuyucu zamanlarda gösterdiği üstün başarılar için çok ama çok müteşekkirim.” Hemen aklıma “çok ama çok” tanımlamasının onun yöneticilerini evlerine kendilerini mutlu hissederek göndermek için kullanılmış ama belirsiz bir tabir olduğu gelmişti. Oysa çalışanlara kendi başarılarının fark edildiğinin ve kendilerine teşekkür edildiğinin net bir şekilde ifade edilmesi gerekir. Çoğunlukla bu gibi yanlış anlaşılmalar kötü haberlerin kamuflajıyla ilgilidir, ancak hiç bir işe de yaramazlar.

Harcamalar yılda 1 trilyon doları bulacak.Buradaki meydan okumalardan biri de bir şirketin suyu minimum maliyette ya da bedava dağıtabilmesini sağlayacak ödeme modelinin bulunmasıdır. Neyse ki bu sektörde kamıı-özel sektör ortaklıklarının uzun bir geçmişi var. Gelin şimdi en kirli suları bile içilebilir hale getiren inovasyoncu bir filtre olan LifeStraw’un İsviçreli üreticisi Ves-tergaard Frandsen (VF) tarafından geliştirilmiş modeline bir bakalım. Kenya hükümeti ile işbirliği halinde çalışan VF, 4 milyon insana ailelerinin tamamının kullanımına yetecek çapta su filtresini bedava dağıtmanın yanı sıra onlara sivrisinek teli ile AIDS testleri de veriyor. Bu şirket ayrıca yaklaşık üç yılda bir eskiyen su filtrelerini de ücretsiz olarak yenisiyle değiştiriyor. LifeStraw kullanıcıları eskiden sularını kaynatmak zorunda olduklarından atmosfere karbon saldıkları için, VF buradan karbon kredisi alıyor ve sonra bu kredileri çevreyi kirletenlere satıyor.

Biz Virgin’de, Karayipler ve Amerikalılar etrafında su tesisleri tasarlayan, kuran ve işleten bir deniz suyunu arıtma tesisi olan Seven Seas Water’ı bizim Green Fund’umuz aracılığıyla desteklemek için şu anda ayak başparmağımızı suya sokmakla (benzetmeyi mazur görün) meşgulüz. Buradaki hedefimiz düşiik-maliyetli, güvenilir ve emniyetli su tedariği sağlamak.

Deniz suyundan içme suyu üretmek şu anda su endüstrisinin niş kollarından biri, ancak tıpkı diğer pek çok alan gibi o da sınırsız inovasyon fırsatları sunuyor, çünkü bugün kullandığımız teknolojilerin çoğu modası geçmiş ve verimsiz teknolojiler. Yakın bir zamana kadar, tuzlu sudan içilebilir su üretmek için gerekli enerjinin maliyeti getirisinden daha yüksekti. Her ne kadar teknolojik ilerlemeler bu durumu değiştirmiş olsalar da tuzdan arındırma şirketleri halen daha ekonomik ve enerji cimrisi süreçler geliştirmek için sürekli birbirleriyle yarış halinde.

Bugün her endüstriden şirket için verimlilik arayışları çok önemli. Eğer şirketlerimiz büyümeye ve dal budak salmaya devam etmek istiyorlarsa o zaman bizim de gezegenimizin mevcut şartlarıyla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekli. İşe başlamak için şirketinizdeki bütün süreçlere bir bakın ve şöyle sorun: Nasıl daha fazla koruyabilir, yeniden kullanabilir ve geri kazanabiliriz?

Yöneticilerim bana aslında çok iyi iş çıkarıyoruz anlamına gelecek şekilde “Hiç de fena iş çıkarmadık” gibisinden şeyler söylediklerinde anında irkilirim. Ya da geçen yıl felaket geçmiş olmasına rağmen “Geçen yıldan daha iyi iş çıkardık” demeleri gibi… Daha önce bahsettiğim CEO’ya kendi şirketinde İşlerin nasıl gittiği sorulduğunda da herhalde şöyle bir cevap veriyordur: “Daha da kötü olabilirdi.”

Bazen kullanılan lisanın kendisi bile iletişim sorunlarına katkıda bulunuyor olabilir. Virgin Records’un ilk günlerinde, ABD’Iİ bir önde gelen müzik endüstrisi yöneticisi bizi Londra’da ziyarete geldiğinde, bizimle yaptığı sohbetlerden onun aslında bizim sanatçılarımızı ve albüm kapaklarımızı pek onaylamadığından şüphelenmiştik. Ancak Birleşik Devletler’e birkaç defa gidip geldikten sonra onun aslında tümden negatif olmadığını anlayabilmiştim, yani karşımızda olmadığını!

Şimdi sıra “oldukça” kelimesinin farklı yorumlarına geldi. Bir İngiliz şayet “Oldukça iyi orkestralarınız olduğunu düşünüyorum’ derse, bunun anlamı vasatın biraz üstünde performans gösteriyorsunuzdur. Oysa aynı cümleyi bir Amerikalı kurduğunda ise mükemmel orkestralara sahipsiniz demek ister.

Durum ne olursa olsun sizin bir şirket lideri olarak göreviniz mesajınızın her yere doğru bir şekilde ulaşmasını sağlamaktır.

Pek çok vakada sorun insanların tepkilerine dikkat edip etmemekte yatar. Dolaşmaya çıktığında insanlarla iletişim kurarken sorunlar yaşayan bir CEO’nun içine düştüğü nahoş durumun farkına varması gerekir. Bu gibi durumlarda, konuşmaktan çok dinlemek önemlidir. Bir lider çalışanlarının perspektifini bir kez kaptıktan sonra tepki verirken kullanacağı doğru kelimeleri de kendiliğinden bulur.

1940’lardan kalma eski bir şarkının önerdiği gibi: “Olumlu yönleri görmelisin / Olumsuzlukları ayıkla / Müsbet olana bak / Ve sakın Bay Arada-Kalanla uğraşma”.

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu