Makaleler

Bakanlık ve Öğrenciler

Nuran ÇAKMAKÇI

Milli Eğitim Bakanlığı bir gecede büyük değişime uğradı. Herkesin eleştirdiği o hantal yapı tepe taklak oldu. Büyük değişim bekleniyor. Ama, nasıl? Örneğin sadece Anadolu liselerinde yaklaşık 8 bin açık var. Boş kontenjanlar nasıl doldurulacak?

Şu anda Bakanlık’ta en çok da tepe yöneticiler rahatsız. Koltuğu kaybedip, ortada kalacak olanların dilinden ‘havuz’ lafı düşmüyor. Şaşkın, bir o kadar da telaşlılar. Kimin, tekrar hangi göreve getirileceği, ne olacağı konusunda tahminler yürütülüyor, herkes bundan sonraki kariyerini merak ediyor. Her şey Bakan Ömer Dinçer’in iki dudağı arasında. Kimine göre liyakat esas olacak, kimine göre yakınlık.
Tabii 16 milyon öğrenci ve yaklaşık 700 bin öğretmenin kaderini elinde tutan bu büyük yapının değişimi bence sevindirici. Ama, bu demek değilki bürokrasi sona erecek, her şey toz pembe olacak. Çok basit bir şey anlatayım.

Her yıl olduğu gibi Anadolu liseleri kayıtlarında yine büyük kaos yaşanıyor. Bakanlık yedek liste vs. açıkladı, ama bazı velilerin bencilliğini akıl edemedi. O yedek listeler bir türlü yerinden oynamadı, bir yerden sonra da kilitlendi. Yani, iki haftadır üst sıralardaki okullar dışında kimse üst sırada beklediği okula gidemedi. Ama, Bakanlık yetkilileri bunu öngöremedi ve bu kaosu gördükten sonra da pratik bir şekilde önlem alamadı. Hele üst bürokratların yerini kaybetmesinin ardından kimsenin de pek umrunda olmadı. Bu konuda aradığımız yöneticilerden kimseye ulaşamadık. Basın bürosuna bu konuda sorduğumuz sorular da uzun bürokrasi gerektirdi. Anadolu liselerinde kaç açığın bulunduğunu öğrenmek için önce basın bürosuna dilekçe yazıp, sonra basın danışmanının onayını bekleyip, bunun da ilgili bölüme gönderilip, o bölümden bu açıkların alınıp, basın danışmanının onayından sonra bize dönmesini beklemek zorunda kaldık. Bu yazılar yazıldığı sırada henüz bir bilgi de alamadık. Çok basit ama veliler için o kadar önemli olan bir bilgiye ulaşmak için bürokrasinin ağırlığını siz tahmin edin.

Göz göre göre sorun çözülmedi

Yani hantallığı önlemek, yöneticilerin azaltılmasının yanı sıra bazı konuların daha hızlı şekilde yapılmasını da sağlamakla oluyor. Bu konuda umudumu yitirmedim. Bakan Ömer Dinçer, belli ki çalışmalar yapıyor. Umarım bunları da göz önünde bulundurur.
Oysa, böylesi bir dönemde çok basit bir sistem değişikliğine gidilseydi, liselerin kapısında bekleyen ve üstelik bunu hak eden öğrenciler mağdur edilmezdi. Yaşayan bilir. Şu anda veliler perişan. Şöyle bir düşünün. 3 yıl SBS belasına emek harcıyorsunuz. Dershane, özel dersin yanı sıra çocuğunuzu birçok şeyden mahrum ediyorsunuz. İstediğiniz okula girmek için 24. sıradasınız. Ve o okulun da 70 açığı gözüküyor. Ama açık olmasına rağmen, sizin de onu hak etmenize rağmen giremiyorsunuz. Neden mi? Çünkü, kayıtlar kilitlendi, sizden önce o okulun yedeğinde olup, özel okula gidenler sistemden düşmediği için ve de o okula gitmeyeceğini bir dilekçe ile sunmadığı için size o okulun kapıları kapatılıyor. O velinin okula gelmeyeceğini telefonla müdür öğrenmesine rağmen, veliden dilekçeyi alamadığı için o yer boş olmasına rağmen sizin çocuğunuz okula kayıt yapamıyor.
Evet, suçlu böyle sorumsuz veliler. Ama, Bakanlığın hiç mi suçu yok. Neden bu sorunu geçen hafta görmedi? Sistemde hemen bir değişikliğe gidip, günübirlik yedek liste ilan edip, kayıtların kilitlenmesini önlemedi?

Hem dışarda üç yıl boyunca emek harcayıp, bekleyen çocuğa, hem de o okullarda boş kalan sıralara yazık değil mi?
Bence asıl sorun işleyişteki bazı hataları çözmek, bürokrasiyi azaltıp, pratik yöntemlere gitmektir.

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu