Güncel Ekonomi Haberleri

Döviz Riskini Yönetebilen 39 Hisse

BORSA İstanbul’da değerlemeler uzun süre ucuz bölgede kalmasına rağmen, küresel ve lokal riskler sebebiyle yabancı yatırımcı çekemiyordu. Söz konusu risklerin büyük ölçüde azalması ve global piyasaların da desteğiyle TL varlıklarda iyimser bir seyir izliyoruz. Bununla beraber yabancı yatırımcıların yeniden hisse senetlerinde alıcı konuma geldiğini de görüyoruz. 2018’de hızla azalan yabancı yatırımcıların takas oranı, yaşanan kur şokunun ardından yeniden toparlandı ve 2019’a aynı iştahla başladı. Yabancı takas oranı 2018 ortalarında yüzde 61’lere kadar gerilemişken, 2019’da yüzde 66 seviyesine kadar yükseldi. Haberimizi hazırladığımız sırada ise yüzde 65’ler seviyesindeydi.

Nitekim TCMB’nin haftalık yayınladığı menkul kıymet istatistiklerine göre, yabancı yatırımcılar 2019’un ilk 10 haftalık dilimi itibariyle hisse senetlerinde 1.44 milyar dolar net alımda, DİBS tarafında ise 821 milyon dolar net satıştalar. Ay bazında ise en çok net alımı Ocak ayında 1.07 milyar dolar ile yapmış olmakla beraber, Şubat ayında 130 milyon dolar, Mart ayının ilk iki haftası itibariyle de 245 milyon dolar net alım yaptıkları görülüyor. 2018’in ilk 10 haftalık dilimi (geçen yılın aynı dönemi) hisse senetlerinde 297 milyon dolarlık net yabancı satışına işaret ediyordu. IIF (Uluslararası Finans Enstitüsü) verileri de yılın ilk iki ayında Türkiye’ye 539 milyon dolar net portföy girişi olduğunu gösteriyor. Bu girişin önemli bir bölümü de hisse tarafında. Geçen yılın aynı döneminde ise 5.2 milyar dolarlık bölümü ise tahvil tarafında olmak üzere giriş gözlenmişti.

Yabancı yatırımcıların içerdeki belediye seçimlerinden ziyade yurtdışı piyasalarda Merkez Banka’larını ve Bretix’i izlediğini belirten uzmanlar bu kapsamda özellikle yabancıların hikayesi olan, döviz riskini yönetebilen ve likit hisseleri tercih ettiğini söylüyor. Analistler önümüzdeki dönemde yatırımcılara, yabancıların da talep gösterdiği ve orta uzun vade için al verdikleri 39 hisseye dikkat çekiyor.

“MERKEZ BANKALARI TAKİP EDİLİYOR”

BIST-100 endeksinde son iki aydır konsolidasyon süreci yaşandığını ancak yabancı yatırımcıların nette hala alıcı konumda olduğunu belirten Vakıf Yatırım Yatırım Danışmanlığı ve Bireysel Portföy Yönetimi Müdürü Altan Aydın, sektörel olarak bankalarda yoğunlaşma dikkat çekerken, telekomünikasyon, beyaz eşya ve holdinglerde de yabancı yatırımcıların alım tarafında yer aldığına söylüyor. Hem kendi ortalamalarına, hem de benzerlerine göre ciddi iskontolu işlem gören Türk hisse senetleri açısından risklerin de ortadan kalkmasının ciddi bir alım fırsatı yarattığını belirten Aydın, “2018’in dördüncü çeyreği için zayıf büyüme beklentisiyle aşırı satılmış olan beyaz eşya, otomotiv sektörlerinde beklentilerin fiyatlanmasıyla sert toparlanmalar gördük” diyor.

Mart ayının her açıdan kritik olduğunu, içeride yerel seçimler olsa da yabancı yatırımcıların seçimlerden çok BOE, ECB, FED gibi merkez bankalarının adımlarını takip ettiğini hatırlatıyor. Brexit’in de bir başka risk unsuru olarak ön plana çıktığını, ancak bütün bu risklere rağmen yabancı yatırımcıların pozisyonlarını azaltmadıklarının altını çiziyor. 2019’da global büyüme endişeleri zaman zaman artsa da merkez bankalarının genişlemeci para politikalarına yeniden yönelmesinin, küresel olarak hisse piyasalarını desteklediğini düşünen Aydın, tüm dünyada gelişmekte olan ülkelere para girişi yaşandığım, Türkiye’nin de bu fon akımından payım aldığını söylüyor. Nitekim Borsa İstanbul’un da açıkladığı aylık işlemler sonucunda Mart ayına kadar yabancı yatırımcıların 5 milyar TL’nin üzerinde net pozisyon aldığını hatırlatan Aydın, “Yılın ilk üç ayında endekste ve hisselerdeki bu yabancı alımlarmı dengelenme olarak değerlendiriyoruz, senenin devamında alınacak pozisyonların olası potansiyele göre belirlenebileceğini düşünüyoruz. Bu kapsamda 2019’un devamında bireysel yatırımcılara, yabancı yatırımcıların ağırlıklı işlem yaptığı sektörlerden hikayesi olan, , döviz riskini yönetebilen ve güçlü bilançoya sahip hisseleri seçmelerini öneriyoruz” diyor.

“SANAYİ SEKTÖRÜNDE GÜÇLÜ HİSSELER”

Endeksin yılbaşından itibaren yüzde 18 yükseliş yaşamasına rağmen, özellikle sanayi sektöründe hala güçlü potansiyel barındıran hisseler olduğunun altını çizen Aydın, “Örneğin bankacılık sektörü özellikle son dönemde yabancının çok ilgisini çekti. Ancak mevcut durumda yükseliş potansiyelinin sınırlı olduğunu ve yabancı yatırımcılarında artık seçim yaparken bunu göz önünde bulunduracağını öngörüyoruz” diyor. Aydın yabancı yatırımcıların pozisyonlarını güçlendirdiği Ak-bank, Garanti Bankası, İş Bankası, Yapı Kredi, TSKB, Anadolu Cam, Soda Sanayi, Vestel, Ereğli Demir Çelik, Torunlar GMYO, Emlak GMYO, TAV Havalimanları, Türk Hava Yolları, Pegasus, Aseisan, Bizim Toptan, Migros, Kardemir, Sabancı Holding ve Tofaş Otomobil Fabrikaları hisselerine orta ve uzun vade için ‘al’ veriyor.

“HİSSEDE ALIM TAHVİLDE SATIŞ”

ABD-Türkiye ilişkileri, özellikle S-400, F35, Patriot sistemleri konusundaki gelişmelerin yabancı algısı açısından ilerleyen dönemde de önemli olacağını belirten GCM Yatırım Ekonomisti Enver Erkan, her ne kadar Ağustos 2018’den sonra ilişkilerde bir tansiyon düşüklüğü olsa da majör konularda tam bir çözüm sağlanamadığını söylüyor. Bu temalardaki çözüm veya haber akışının yabancı yatırımcıların aksiyonlarında etkili olacağını hatırlatan Erkan, “Küresel başlıklar ise şimdilik işimize yarıyor çünkü Çin ve Avrupa’nın likidite operasyonları ve merkez bankalarının güvercinleşcn para politikası duruşları küresel faizleri düşük seviyelere doğru geriletiyor ve gelişen piyasalara likidite hareketini canlı tutuyor” diyor.

Yabancılar hissede alım yapsa da tahvil tarafında satışta olduklarının da altını çizen Erkan, geçen yıl özellikle enflasyon nedeni ile tam tersi bir durumun söz konusu olduğuna dikkat çekiyor. Enflasyonda her ne kadar yüzde 20’nin hafif aşağısında bulunsak bile Türkiye ekonomisi dinamikleri için enflasyonun halen yüksek seviyelerde bulunduğunu söylüyor. Erkan ileriye dönük enflasyon beklentilerinde göreceli bir miktar iyileşme olsa bile özellikle döviz kurunun geçişkenlik etkisi ve tarım sektöründe yaşadığımız ve yaşayabileceğimiz negatif şoklara ilişkin kalıcı çözümler getirilmemesinden dolayı ileriye dönük enflasyon beklentilerinde çok fazla bir törpülenme olmadığını düşünüyor.

“BORSADA HİSSELER CAZİP SEVİYELERDE”

Erkan, yabancı yatırımcıların yılın ilk iki aylık döneminde en çok net alım yaptıkları sektörlerin bankacılık ve finans, sanayi, teknoloji, bilişim, savunma, telekomünikasyon, kimya, petrol ve holdingler olduğunu hatırlatıyor. Piyasada zaten yabancı takası ağırlığının yüzde 60-70’lerle tarihsel aralıklarda bulunduğunu da kaydeden Erkan, “Bu oranlar, yabancı kontrolünde olan bir piyasa olduğundan normal. Çünkü yabancılar kısa vadeli teknik analiz yaklaşımı ile giriş, çıkış değil de değer yatırımı yapıp uzun vadeli strateji oluştururlar. Bu nedenle yatırımlarında temel analiz faktörlerini, mesela şirket değerlemesi gibi verileri daha çok dikkate alırlar. Nitekim 2018 Ağustos hain kur saldırısı sonrasında şirket değerlemeleri aşırı ucuz seviyelere geldiğinde yatırımcılar gecikmeli olarak bu ucuzluğu getiri amaçlarını sağlamak için kullandılar. Tabii bu ucuzluk her daim pozitif haber anlamına gelmemekle beraber, dönem dönem ucuzluk devreye girecek, bazı dönemlerde de girmeyecektir” yorumunu yapıyor. Ancak Borsa İstanbul geneline bakıldığında şirketlerin ucuzluk anlamında cazip bulunduğunu ve yerel seçimlerin geçmesi ve ABD-Türkiye ilişkilerindeki S-400 temasının normalleşmesi ile beraber bu ucuzluğun tekrar devreye girebileceğini düşünüyor.

Yabancıların son bir aydaki işlemlerine bakıldığında en çok net alımı bankacılık, finans, makine, metal, holding, dayanıklı tüketim, holdingler, teknoloji, bilişim, savunma ve telekomünikasyon gibi sektörlerde yoğunlaştırdığını vurgulayan Erkan, yabancı yatırımcıların pozisyonlarını güçlendirdiği Yapı Kredi, Türk Telekom, Akbank, Tüpraş, Ar-çelik, Petkim, Garanti Bankası, Pegasus, Turkcell, Sabancı Holding, Aseisan, Kardemir, Enerjisa, Trakya Cam, Tofaş Otomobil Fabrikaları, Tekfen Holding, Otokar, Vestel Elektronik, Vestel Beyaz Eşya ve TAV Havalimanları hisselerine orta ve uzun vade için ‘al’ veriyor.

Uğur AYDIN / NOOR CM Araştırma Uzmanı
“Finansal performansı istikrarlı hisseler seçilmeli”

Yılbaşı itibariyle bakıldığında yabancı yatırımcılar Borsa İstanbul’da alış ağırlıklı bir yön izliyor. TCMB’nin 8 Mart haftasındaki son menkul kıymet istatistiklerine göre yılbaşı itibariyle yabancı yatırımcılar Borsa İstanbul’daki hisse senedi pozisyonlarını 1.3 milyar dolar arttırmış görünüyor. Geçen yılın aynı döneminde -297 milyon dolar satış yönlü bir pozisyonlanma söz konusuydu. Seçim yaklaştıkça örneğin son bir aylık dönemde 104 milyon dolar alış yapmış görünüyorlar. Yıl başından beri yabancıların yaptığı 1.4 milyar dolarlık alım ve lira bazında ana endeksin yüzde 13.2 oranındaki değer kazanımında yurtdışından gelen pozitif rüzgar fazlasıyla etkili oldu. Aynı dönemde Çin borsası öncülüğünde MSCI EM endeksinin yüzde 11 yükseldiğini göz ardı etmemek lazım. Değerleme dinamikleri açısından fazlasıyla önem arz eden 10 yıllık tahvil faizinin yılbaşı itibariyle 47 baz puan düşmesi ve risk algısını izlediğimiz beş yıllık CDS priminin 10 baz puan gerilemesi de hisse senedi piyasasını destekledi.

Yabancı yatırımcıların yılbaşı itibariyle ilgi gösterdiği sektörlerin başında bankacılık geliyor. Yabancı takası bankacılık endeksi içinde en çok artan hisseler Yapı Kredi ve Vakıf bank olarak görünüyor. Diğer yandan sektörel olarak bakıldığında telekomünikasyon, holding, havacılık, elektronik ve gıda sanayinin öne çıktığını söyleyebiliriz. Son dönemde özellikle değerleme çarpanları açısından iskontolu görünen, ihracat potansiyeli olan ve gelecek beklentileri olumlu hisselerde yabancı takas oranının arttığını görmekteyiz. Son bir ayda da yabancı takasındaki değişimlere baktığımızda aynı sektörlere eğilimin devam ettiğini görüyoruz. Yatırımcıların bu dönemde istikrarlı finansal performansı olan, değerleme çarpanları açısından kendi beş yıllık ortalamalarına ve emsallerine göre iskontolu, yabancı takası artan veya artma potansiyeli olan, ihracat yapabilen, yeterli likiditesi olan ve döviz kurundaki şoklara karşı dayanıklı olma kriterlerine hisse seçiminde dikkat etmelerini öneriyoruz.

Yabancı yatırımcıların pozisyonlarını güçlendirdiği Türk Telekom, Yapı Kredi, Garanti Bankası, Akbank, Vakıf Bank, Ereğli Demir Çelik, Şişe Cam, Soda Sanayi, Aseisan, Tekfen Holding, TAV Havalimanları, Çelebi Hava Servisi, Erbosan, Türk Hava Yolları, Tüpraş, İpek Enerji, Kardemir, Aseisan, Goodyear, Pegasus, Kozal ve Deva Holding hisselerine orta ve uzun vade için ‘al’ veriyoruz.

Altan AYDIN / Vakıf Yatırım Yatırım Danışmanlığı ve Bireysel Portföy Yönetimi Müdürü
“Migros hisselerini öneriyoruz”

MİGROS: Migros, Mart 2017’de Kipa’yı satın alarak pazardaki konumunu güçlendirdi. Kipa ile yasal birleşme sürecini Eylül 2018’de tamamlayan şirketin, artan sinerjinin de desteğiyle operasyonel verimlilikte iyileşme kaydetmeye devam etmesini bekliyoruz. 2019 yılında kira ve personel maliyetlerindeki artışın operasyonel kârlılığı üzerinde baskı oluşturmasını, ancak bu baskının Kipa mağazalarındaki optimizasyon sürecinin katkısıyla sınırlı kalmasını bekliyoruz.

Özetle Kipa birleşmesi sonrası artan sinerji ile verimlilik artışı, kira sözleşmelerinin TL’ye geçişinden olumlu etkilenmesi, euro cinsi borç riskinden fazlasıyla olumsuz etkilenen hissenin TL’deki güçlenmeden olumlu etkileneceği beklentisi ile Migros hisselerini öneriyoruz. Şirket hisselerinde yüzde 110 yükseliş potansiyeli ile 32 TL hedef fiyat öngörüyoruz.

TAV HAVALİMANLARI: Türkiye’nin yanı sıra, Gürcistan, Makedonya, Suudi Arabistan ve Tunus gibi gelişen pazarları kapsayan havalimanı portföyünün, mVVPOl Süetin orta-uzun vadeli organik büyüme hikâyesinin Havalimanları en önemli unsuru olacağını düşünüyoruz. Havalimanı işletmeciliği ve hizmet şirketlerini kapsayan entegre iş modelinin yardımıyla, havacılık sektörünün tüm segmentleri itibariyle sunduğu büyüme fırsatlarından azami ölçüde fayda sağlayacağını tahmin ediyoruz. Özetle, büyüme potansiyeli yüksek gelişen pazarlara odaklı havalimanı portföyü, hizmet şirketlerinin grup dışı büyüme hikâyesi ve ana ortak ADP ile küresel ölçekte artan sinerjinin desteğiyle orta-uzun vadede güçlü büyüme potansiyeli sunduğu için TAV Havalimanları hisselerini öneriyoruz. Şirket hisselerinde yüzde 48 yükselme potansiyeli ile 38 TL hedef fiyat öngörüyoruz.

ASELSAN: Türk savunma sanayiinin lider oyuncusu olan Aselsan’ı, güçlü büyüme hikâyesi, döviz bazlı ve kendi kendini finanse eden iş modeli, ihracat pazarlarında ve ulaşım, güvenlik, enerji ve sağlık gibi savunma dışı alanlardaki aselsan büyüme potansiyeli ve konjonktürel bir hisse olmaması ile beğeniyoruz. Operasyonel olarak kur riskine karşı doğal koruma sunan iş yapısı, hem savunma, hem de savunma dışı alanlarda güçlü büyüme potansiyeli, hükümetin savunma sanayiini destekleyici politikalarına devam etmesi, güçlü nakit pozisyonu ile sağlam finansal yapısı nedeniyle Aseisan hisselerini öneriyoruz, Şirket hisselerinde yüzde 54 yükselme potansiyeli ile 35.70 TL hedef fiyat öngörüyoruz.

Enver ERKAN / GCM Yatırım Ekonomisti
“Yapı Kredi beklentilerin üzerinde kar açıkladı”

YAPI KREDİ: 2018 yılında banka net faiz gelirini geçen yıla göre yüzde 51 oranında artırarak 14 milyar 496 milyon TL olarak açıkladı. Net faiz marjı ise çeyreklik dönemde yüzde 4.6 seviyesinde gerçekleşti. 2018 yılında takipteki kredilerinin toplam krediler içindeki payı yüzde 5.5 oldu. Bankanın 2018 yılı karı ise geçen yıla göre yüzde 29 artış ile 4 milyar 668 milyon TL’ye yükseldi. Dönemsel olarak çeyreklik karı da 1 milyar 81 milyon TL ile hem piyasa beklentisi olan 896 milyon TL’nin, hem de bizim beklentimiz olan 880 milyon TL’nin üzerinde gerçekleşti.

Net faiz gelirlerinin ve net ücret / komisyon gelirlerinin beklenenin üzerinde olması ile beklenenden düşük karşılık giderleri ve TÜFEX getirilerinin pozitif etkisiyle banka beklenenin üzerinde net kar açıkladı. Aynı dönemde bankanın toplam aktif büyüklüğü yıllık yüzde 17 artışla 320 milyar 66 milyon TL’ye ulaştı. Toplam nakdi ve gayri nakdi kredi hacmini yüzde 8 artırarak 201 milyar 999 milyon TL’ye taşıdı. Toplam krediler büyürken yabancı para cinsinden kredilerde yüzde 14 daralma meydana geldi. Özellikle yılın ikinci yarısındaki yüksek faiz ortamı, kredi büyümesindeki yavaşlama ana etken oldu. Gelir yaratımı açısından bakıldığında, net faiz, ücret ve komisyon gelirlerindeki artış sayesinde, bankacılık faaliyetlerinden elde edilen gelirler artmaya devam etti. Bankanın sermaye yeterlilik rasyosu yüzde ,14.8 olarak gerçekleşti. Kur farkı için düzeltilmiş kredi büyümesinde yavaşlama görülürken, makro volatilite nedeniyle aktif kalitesinde hafif bozulma meydana geldi. Yapı Kredi 2019 yılında sabit kredi-mevduat spread’i, kontrollü gider yönetimi ve ihtiyatlı karşılık politikası ile TL kredi büyümesi tarafından desteklenen düşük onlu maddi ortalama öz kaynak karlılığı hedeflemekte. Bu kapsamda TL kredilerde yaklaşık yüzde 15, mevduatta ise orta oranlarda büyüme olması öngörülmekte. Banka risk iştahında ihtiyatlı yaklaşımın sürdürülmesi kapsamında takipteki krediler oranında yüzde 7’nin altını, toplam kredi risk maliyetinde ise 300 bp aşağısını hedefliyor. Banka ihtiyatlı gider politikası ve temkinli yaklaşımı ile yüksek karşılık ayırmasına karşılık beklenti üzerinde kar açıkladı. Yapı Kredi hisselerinde yüzde 21 yükseliş potansiyel ile 2.70 TL hedef fiyat öngörüyoruz.

TÜRK TELEKOM: Türk Telekom’un toplam abone sayısı 4Ç18’de 1.2 milyon net abone kazanımı ile 46 milyona ulaştı. Şirket geniş bant, fiber, mobil, ev TV ve sabit ses alanlarında abone kazanımı göstermeye devam etti. Mobil gelirleri yoğun rekabete rağmen 4Ç18’de yıldan yıla yüzde 13.9 arttı. Şirket sabit geniş bant kullanımında da çift haneli artış kaydederken, sadece sabit ses gelirlerinde de 4Ç17’de kaydedilen yüzde 6’lık azalışın ardından 4Ç18’de yüzde 5’lik gelir büyümesi elde edildi. Bir yıl önce yüzde 83 olan LTE (4.5G) nüfus kaplama alanı yüzde 91’e yükseldi. LTE kullanıcılarının mobil abone bazındaki payı 4Ç17’de yüzde 35 iken 4Ç18’de yüzde 46’ya çıktı. 4Ç17 ve 3Ç18’de şirket, elverişsiz kur hareketlerinin etkisiyle finansman giderlerindeki artış çerçevesinde yüksek döviz açık pozisyonuna bağlı olarak yüksek oranda zarar etti. Şirket, 4Q18 döneminde TL’de meydana gelen değer kazancı çerçevesinde desteklenen kur farkı gelirleriyle beraber bu defa 2.2 milyar TL dönemsel kar elde etti. Brüt satışlarını yüzde 13 artırmakla beraber, şirketin brüt kar marjı ise yıldan yıla hafif bir artış gösterdi. Operasyonel performans çerçevesinde şirketin brüt karı ve faaliyet geliri artarken, kur farkından kaynaklanan yüksek finansman gelirleri şirketin dönemsel bazda 2 milyar 218 milyon TL kar açıklamasına yardımcı oldu. Bu performansıyla da 1 milyar 980 milyon TL olan piyasa beklentisinin ve 2 milyar 50 milyon TL olan bizim beklentimizin üzerine çıktı.

Yılın genelinde ise önceki dönemlerde yüksek döviz açık pozisyonu kaynaklı, kur artışlarından dolayı meydana gelen finansman giderleri 1.4 milyar TL zarar açıklanmasına neden oldu. Türk Telekom 2019 yılına ilişkin beklentilerine ilişkin de konsolide gelirlerde yüzde 15-16’lık artış, konsolide FAVÖK’te 10-10.2 milyar TL bandı içinde öngörüde bulundu. Şirket 2019 yılında 5.5-5.7 milyar TL yatırım harcaması öngörmekte. Açık pozisyonunun önemli bölümü dolar cinsindedir. Yüksek döviz borçluluğu nedeniyle kur hareketlerine karşı çok duyarlıdır ve kurlardaki artıştan olumsuz etkilenmektedir. Bu kapsamda, şirketin yabancı para riskinden korunma oranı (hedging) 2017 yılsonunda yüzde 35 seviyesinden 2018 yılı sonunda yüzde 67 seviyesine yükseltilmiştir. Şirketinin yeni ana hissedarla ortaklık belirsizliğinin de ilerleyen dönemde kar performansına olumlu yansımasını bekleriz. Türk Telekom hisselerinde yüzde 20 yükselme potansiyeli ile 6 TL hedef fiyat öngörüyoruz.

PETKİM: Platts Global Petrokimya Fiyat Endeksi üçüncü çeyrekte ortalama 1.106 dolar seviyesinden, dördüncü çeyrekte 954 dolar seviyesine düşerken; etilen-nafta marjının aynı dönemler arasında 542 dolardan 409 dolara gerilediği görülmekte. Şirketin petrol ve döviz kaynaklı maliyet artışlarını fiyatlarına yansıttığı dikkat çekiyor. Dolar cinsinden gelirleri kur riskini sınırlamakta, aynı zamanda şirket TL bazlı satış fiyatlarını da kurlardaki değişimlere göre ayarlamakta.

Açıkta kalan döviz pozisyonu için de türev araçları kullanmakta. Şirketin dördüncü çeyrekte üretim komplekslerinde yapılan büyük bakım çalışmaları nedeniyle kesintinin sebep olduğu üretim zararı ile etilen nafta marjındaki daralmanın olumsuz etkisi nedeniyle net dönem zararı elde ettiği görülmekte. Dönemsel olarak dördüncü çeyrekte 44 milyon TL net zarar elde edildi. Bu döneme ilişkin piyasanın beklentisi 55 milyon TL, bizim beklentimiz ise 80 milyon TL net kar elde edilmesi yönündeydi. 12 aylık dönemde gelirlerde artış kurların olumlu etkisiyle yüzde 26 oranında görülüyor. Yıllık bazda net kar ise yüzde 40 azalarak 836 seviyesinde gerçekleşti.

Ocak 2019 itibariyle satışa başlayan STAR rafinerisi projesine ilişkin katma değer beklentimiz devam etmekte. Petkim, STAR rafineri ile yıllık 270 bin ton karışık ksilen ve 1.6 milyon ton nafta alınmasına yönelik anlaşma imzalamıştır. Söz konusu yatırım ile beraber şirketin hammadde tedariki ve maliyetleri olumlu yönde etkilenecektir. Bu anlaşma sonucunda Petkim’in hammadde maliyetinin ton başına yaklaşık 30 dolar azalacağı tahmin edilmekte. Lojistik maliyet tasarrufları dışında, rafineri ve petrokimya entegrasyonunun yarattığı sinerjinin bir sonucu olacak Petkim’in kalite standardizasyonu ve stabilizasyonu ile stok maliyetlerindeki düşüş dahil önemli maliyet avantajları olacaktır. Petkim hisselerinde yüzde 29 yükseliş potansiyeli ile 6.10 TL hedef fiyat öngörüyoruz.

İdil Taraklı

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu