Başarılı Girişimcilik

Girişimcilik Günümüzün En Trend İşi

DOKTOR ya da mühendis olmak artık eskisi kadar popüler ve prestijli değil. “Girişimcilik” günümüzün en trend işi. Hemen herkesin bir fikri var ancak tek başma fikir pek bir şey ifade etmiyor. Yenilikçi ve değer üreten fikirler dikkat çekiyor ve bunlar hayata geçme şansı yakalıyor. Bazı girişimciler yenilikçi ve değer üretmenin yanı sıra topluma faydalı projeler peşinde koşuyor. Bu girişimciler sosyal meseleleri dert edindikleri için bildiğimiz girişimcilerden ayrışıyor. “Sosyal girişimcilik” olarak adlandırılan bu alan ülkemizde henüz oldukça yeni.

Sosyal Girişimcilik

Bu alanda Türkiye için alınacak çok yol var. Sebebi de sosyal girişimciliğin henüz yeteri kadar anlaşılmamış olması ve projelerin hayata geçmesini sağlayacak finansal desteklerin yetersiz kalışı. Buna rağmen şimdiye kadar birçok sosyal girişimci pek çok projeyi hayata geçirdi. Buluşum ve İMECE gibi platformlar sosyal girişimcileri destekleyerek ülkemizdeki sosyal girişimci sayısını artırmayı ve nitelikli projeleri gün yüzüne çıkarmayı hedefliyor.

Girişimcilik

ALMAK ÇOK KOLAY

Öncelikleri para kazanmak değil de toplumsal bir meseleye çözüm üretmek olan sosyal girişimcileri yakından tanıyalım. Buluşum, Boyner Vakfı’nın desteklediği bir platform. Bu platform topluma fayda sağlayacak projeleri tanıtırken projeleri fonlamaya gönüllü birey ya da kurumlan bir araya getiriyor. Platform şimdiye kadar E-Bursum ve Sesli Durak olmak üzere iki projeyi destekledi. Desteklenen projelerin odak noktası ise kurucularının kendi hayatlarından ilham alması. Mesela E-Bursum’un, kurucusu Mesut Keskin bir ihtiyacından yola çıkmış. İki yıl önce Galatasaray Üniversitesi’nde bilgisayar mühendisliği okurken aklına gelmiş. Çünkü Keskin kendisi de bir öğrenci olarak burslara erişimin ne kadar zor ve burs alabilmek için işleyen sürecin ne kadar sıkıntılı olduğunu bizzat yaşamış. “Kısacası burs sisteminin şeffaf ve güvenilir olmaması sorunundan ortaya çıktı” diye projesini anlatan Keskin, sorunun bir parçası olmak yerine çözümün bir parçası olmaya karar vermiş. E-Bursum’u kurarken temel amacının bursu herkes için ulaşılabilir, eşitlikçi, adil ve demokratik kılmak olduğunu anlatan Keskin, üniversiteden arkadaşları ile beraber E-Bursum’u hayata geçirmiş.

TOPLU TAŞIMADA ÖZGÜRLÜK

Yine Buluşum’un desteklediği Sesli Durak projesi de kurucusu Onur Kılıç’ın hayatındaki deneyimlerle ortaya çıkmış. Yaklaşık 10 yıldır yazılımcı olarak çalışan Kılıç, bir proje vesilesi ile görme engelli biriyle çalışma yakâlamış. Onun aracılığı ile başka görme engellilerle tanıştığım anlatan Kılıç, görme engellilerin toplu taşıma kullanmada yaşadıkları zorlukları birebir gözlemlemiş. Sesli Durak ile görme engelliler hangi durağa hangi otobüsün geldiğini ceplerine indirecekleri uygulama ile sesli olarak duyabiliyor. Bu da onların daha rahat ve özgür hareket etmesine olanak sağlıyor. Zaten Kılıç da bunu,

“Görme engelli bireylerin de yalnız başına seyahat edebilme özgürlüğüne sahip olabilmeleri en büyük isteğimiz ve arzumuz” diye ifade ediyor.

Proje ilk olarak Ankara’da hayata geçmiş ve şimdiye kadar 200’den fazla kişiye ulaşılmış. Şu an sadece Ankara’da ve Android platformunda çalışan uygulamanın Türkiye’nin her yerine yayılması amaçlanıyor. Ama bunun için belediyelerle birlikte çalışmak önemli. Zira toplu taşıma araçlarının GPS bilgileri ile sistem hayata geçiyor. Bu bilgiler görme engelli vatandaşın cebinde “ses” olarak hayat buluyor. Görüşmeler olumlu sonuçlanırsa Sesli Durak yakında İstanbul’da hayata geçecek. Kılıç uygulamanın iOS versiyonu için de çalıştıkları bilgisini veriyor.

GELİR MODELİ ÖNEMLİ

Sosyal girişimlerin en büyük sıkıntısı finansal sürdürülebilirlik. Projeyi hayata geçirmek kadar projenin devamını sağlayacak bir gelir modeli oluşturmak da bu projelerin ortak hedefi. Zira sosyal girişimler toplumsal bir soruna çözüm üretirken gelir elde etmekte zorlanıyor. Bu noktada projeleri destekleyen kurumla-rın ve platformların varlığı oldukça kritik. Kılıç’a Sesli Durak projesinin finansal olarak nasıl ayakta kalacağını soruyoruz.

Kılıç, bu projeyi hayata geçirebilmek için gelir elde ettikleri diğer projelere ara vermek zorunda kaldıklarını anlatıyor. Projeyi geliştirirken Buluşum platformunun sağladığı kitlesel fonlama kampanyasıyla maliyetlerini karşılayacaklarını ifade ediyor. “Projeyi sürdürülebilir kılabilmek için birkaç iş modeli üzerinde çalışmalarımız devam ediyor. Fakat hiçbir zaman görme engelli vatandaşlarımızdan bir ücret talep etmeyeceğiz” diyen Kılıç yakın zamanda engelliler için çıkacak başka bir projeleri sayesinde kaynak yaratıp bu projeye aktaracakları bilgisini veriyor.

OYUNDAN EĞİTİME

Otizmli kardeşi için bir şeyler yapmak isteyen ama ne olduğunu bilemeyen Hasan Zafer Elçik, bir gün kardeşini cep telefonu ile oynarken görmüş. Halbuki kardeşi beş dakikadan daha fazla bir şeye konsantre olamıyormuş. Ancak cep telefonu ile ilgilenme süresi 50-60 dakikayı buluyormuş. Bunun üzerine Elçik kardeşine tablet almaya karar vermiş fakat bu sefer de başka bir problem onu bekliyormuş. Kardeşinin oynayabileceği oyun yokmuş. Bu konuyu en yakın arkadaşı Sercan’a açan Elçik, böyle-ce Otsimo’ya giden yolun taşlarını da döşemeye başlamış. Elçik, “Otizmli çocuklara oyun yapma fikrimiz, Otsimo gibi kapsamlı bir eğitim platformuna dönüştü” diye konuşuyor.

Şu an Otsimo’nun içinde Türkiye ve Amerika ağırlıklı olmak üzere 10 binden fazla otizmli çocuk var ve sayısı giderek artıyor. Elçik. amaçlarının 2018 sonu için 50 bin çocuğa eğitim ulaştırmak olduğunu kaydediyor. Bir yandan da premium kullanıcılarını 5 bin kişiye ulaştırmayı hedeflediklerini anlatıyor.

ÖZEL ÇOCUKLARA ÖZEL EĞİTİM

Otsimo iki uygulamadan oluşuyor. Otsimo Çocuk ve Otsi-mo Aile… Çocuk, sadece eğitsel oyunlar içeren bir platform. “Otizm eğitiminde kanıtlanmış bir method olan ABA tekniğini oyun 1 aştırarak çocuklara sunuyoruz” diyen Elçik, Otsimo Aile’de ise ebeveynlerin çocuğuyla ve uygulamayla alakalı tüm bilgi ve seçeneklere ulaşabildiğini anlatıyor. Ailelere çocuktan alman verileri analitikle sunduklarını belirten Elçik, yapay zeka kullanarak da aileye çocuğun başarı durumunu takip etme olanağı sunuyor.

Elçik, “Aile, çocuğun neye ihtiyacı olduğunu anlıyor, bunları düzeltiyor ve ailelere raporluyoruz” diye konuşuyor. Otsimo kitlesel fonlama ve melek yatırım yoluyla projesini fonladı. Bir yandan da premium modeliyle gelir elde ediyor. Elçik, “Eğitimin ücretsiz olması gerektiğine inanıyoruz. O nedenle oyunlar ve materyaller tamamıyla ücretsiz ve reklamsız indiriliyor. Ancak aileler katma değerli servisler dediğimiz karneler ve canlı destek servisine aylık 15 TL’lik bir abonelik ücretiyle ulaşabiliyorlar” diye anlatıyor.

ÖĞRENCİYKEN KURDU

Bundan 13 yıl önce daha öğrenciyken kurduğu Tarimsalpazarlama.com ile Türkiye’nin tarım alanındaki ilk iletişim, e-öğrenme ağını ve e-ticaret medyasını hayata geçiren Tülin Akın ülkemizin ilk sosyal girişimcilerinden biri. Yaptığı çalışmalarda bankalarla birlikte çiftçi kredi kartlarını modelleyerek, çiftçinin zarar görmeden finans kaynağı bulmasını sağladıklarını söyleyen Akın, bunları anlatmak için yaklaşık 12 bin köye ziyaret gerçekleştirdiklerini anlatıyor.

Girişimi bununla da sınırlı değil. Vodafonc ile birlikte Vodafone Çiftçi Kulübü kuruldu ve çiftçiye özel uygulamalarla 1 milyon 400 bin çiftçiye ve ailesine bilgi ve hizmet ulaştırarak tarımda erken uyarı bilgilendirmeleri başlatıldı. Teknoloji firması Intel’in desteklediği, okuma yazma bilen herkesin kullanabileceği ve bilgi, iletişim, pazarlama gibi ihtiyaç duyulan konularda uzmanlara soru sorabilmeyi sağlayan özel bir çiftçi bilgisayarı yazılımı üretildi. Kırsal alanda su bilincini geliştirmek ve traktör kazalarını önlemek amacıyla da çeşitli sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştirildi. Bu çalışmalar Akın’a pek çok ödül de kazandırdı.

AKILLI KÖYLER

Ancak bu süreç hiç de kolay olmamış. Zira “O dönem ne internet yaygındı ne de sosyal medya vardı” diye anlatıyor Akın. Tek çözüm yolu yüz yüze konuşmak ve anlatmak olmuş. Böyle olunca da binlerce kişiyle görüşme yaparak projesini anlatmış Akın. “Tarimsalpazarlama.com projesi kurulduğunda bir ayda 20 kişi üye olmuştu ve çok sevinmiştik” diye konuşan Akın, şu anda ayda 6 binden fazla ilanın eklendiğini, 250 binden fazla aktif üyesi olduğunu belirtiyor. Kullanıcı sayısının web platformunda ötesinde mobil uygulamalarında da artmasını beklediklerini dile getiren Akın, yüzde 20’lik bir artış beklentileri olduğunu ifade ediyor.

Tarimsalpazarlama.com’un kuruluş sermayesi neredeyse yok denecek kadar azmış. Akın’ın 14 TL’ye aldığı alan adı bugün milyonlarca kişiye ulaşan büyük bir platform haline gelmiş durumda. Şimdilerde kar paylaşımlı modeller ve sponsorluk destekleri ile ilerlediklerini belirten Akın, Vodafone Akıllı Köy gibi 23 milyon bütçeli bir projeyi hayata geçirdiklerini söylüyor.

ALIŞVERİŞİN İYİ HALİ

STK’lara mobil uygulama aracılığı ile kaynak yaratan Givin, kişilerin ve markaların, herhangi bir ürün (ya da hizmet) vererek TEGV, TOG, Koruncuk, TOÇEV ve Tohum Otizm gibi eğitim için çalışan STK’lara fon yarattıkları bir pazaryeri. Givin’i “Aynı zamanda hoşumuza giden bir ürünü alarak bile iyi amaçlara destek sağladığımız alışverişin en ‘iyi” hali’ olarak tanımlayan Kurucu Ortağı Başak Süer, bu şekilde bağışı herkesin kendi kişisel yöntemiyle katkı sağlayabileceği bir hale getirdiklerini belirtiyor.

Sosyal girişimci olmak için çok uluslu kurumsal bir şirketteki işini bırakan Süer, Givin ile STK’lar ve onların amaçları kadar sosyal girişimcilik ile ilgili de farkmdalığı artırmak istediklerini belirtiyor. Neredeyse pazarlama bütçesi olmadan ortaya koydukları proje ile dört ayın sonunda 5 binin üzerinde kayıtlı kullanıcıya ulaşmayı başarmışlar. Kullanıcılar bu süreçte 62 bin TL değerindeki kullanılmayan eşyayı Givin’de listelemiş. “Bu geliri bağışlanmak üzere, kişi başı ortalama 230 TL’lik eşyanın listelenmesi demek oluyor” diye konuşan Süer, bu rakamın, Acikacik.org verilerine göre, 2015 yılında sivil toplum kuruluşlarına yapılan kişi başı ortalama 70 TL’lik bağışın üç katından daha yüksek bir rakam olduğunu vurguluyor.

SERVİS BEDELİ ALIYOR

Proje ortaya çıkarken Süer fırsat maliyetlerinden yararlandıklarını anlatıyor. Mesela projenin yazılım tarafını ortağı Ali Aksakarya’mn yazılım şirketi Solid-ICT üstlenmiş. Bu da ciddi bir kolaylık sağlamış. Gelir modellerini sorduğumuzda ise platform üstünden servis bedeli aldıklarını aktaran Süer, “Uygulamamızda yapılan ödemelerin yüzde 80’i seçilen vakfa aktarılıyor, yüzde 20’si ise yurtiçinde ve yurtdışmda referans aldığımız benzer örneklerimizdeki gibi, içinden ödeme altyapısı bedeli kesildikten sonra Givin’e aktarılıyor” şeklinde bilgi veriyor. Süer, STK’ların ise hiçbir ücret ödemeden platformda yer alabildiklerini sözlerine ekliyor.

ÇOCUKLAR DAHA YARATICI

İmece, sosyal girişimleri destekleyen bir diğer platform. Bu platforma sosyal girişimciler takım halinde katılıyor. Aylar süren çalışma ve deneyim paylaşımı sonrası seçilen takımların projeleri destekleniyor. Desteklenmeye hak kazanan projelerden birisi Toyi.

Elif Atmaca ve Ögeday Uçurum tarafından kurulan Toyi, 6-12 yaş aralığındaki çocuklara eğitici oyun kitleri hazırlıyor. Uçurum, Çin dili ve edebiyatı mezunu, iş geliştirme ve proje yönetimi onun sorumluluğunda. Atmaca ise endüstriyel tasarımcı dolayısıyla tasarım ve ürün geliştirmeden sorumlu. İki girişimci, yaratıcı materyallere ulaşamayan 6-12 yaş aralığındaki çocuklara nasıl destek oluruz sorusuyla yola çıkmış, imece sürecinde de, çocukların yaratıcılıklarını kullanarak dâhil olduğu, ucuz maliyetli, uzun kullanımlı ve ileri dönüşümü hedefleyen bir oyun kiti oluşturmaya odaklandıklarını anlatıyorlar. Kit ile ilgili şu bilgileri veriyorlar:

“Kit, üç boyutlu yazıcıda üretilen, barındırdığı silikon bağlantı parçası ile çocukların etraflarını keşfetmelerini ve buldukları cisimleri hayal güçleri ile kendilerine ait oyuncaklara dönüştürmelerini sağlıyor.”

BAŞKA BİR EĞİTİM MÜMKÜN

Çocuk, ebeveyn ilişkisini geliştirmeyi ve başka bir eğitim anlayışının mümkün olduğunu göstermeyi amaçlayan Senfoni, ebeveynlerden oluşan bir grup. Kurucu Ortak Etrit Shkreli kendilerini, “Başka Bir Okul Mümkün İstanbul Anadolu Kooperatifi çatısı altında bir okul kuran ve ebeveynlerden oluşan bir grup” olarak tanımlıyor. Shkreli hayallerinin mahalleyi sürekli, yan yana ve keyifle öğrenen bir topluluğa dönüştürmek olduğunu belirtiyor. Bunun yanında isteklerinin çocukları şehir dostu, şehri çocuk dostu yapmak olduğunu söyleyen Shkreli, ebeveynlerin kendi aralarında ve mahalleyle olan bağlarını güçlendirmek istediklerini sözlerine ekliyor. Bunun için lokasyon bazlı bir sosyal ağ uygulaması geliştirdiklerini belirten Shkreli, şu anda ağda 100 kişiye ulaştıklarını, amaçlarının Caferağa Mahallesi’nde 150 ebeveyne ulaşmak olduğunu kaydediyor. İşin teknolojik tarafını altı ay sonra piyasaya sunmaya hazırlandıklarını dile getiren Shkreli, projenin sürdürülebilir olması için çalışacaklarını söylüyor ve bunu şöyle açıklıyor:

“Bu amaçla servisimiz, projede yer alan paydaşların aktif kullanacakları, ücretli ve ücretsiz etkinliklere katılabilecekleri, zamanla bizzat kendilerinin hizmet ve etkinlik sunarak hem gelişip hem geliştirebilecekleri yaşayan bir yapı olacak.”

SOR, KEŞFET, ÜRET

Soran, keşfeden ve üreten çocuklar hayal eder ve böylece geleceğe katkı sunar. Hayal Gücü Merkezi’nin de çıkış noktası tam da bu değerlendirme. Hayal Gücü Merkezi’nin hikayesi altı yıl öncesine dayanıyor. Merkezin Kurucu Ortağı Emre Alettin Keskin Van’da eğitimcilik yaparken çocukların eğitime katılımını artırmak .istemiş. Bu nedenle de pek çok yöntem geliştirmiş. Mesela çocukların sorularını toplayarak “Soru Merak Kütüphanesi kurmuş. Arkadaşları da bu girişime katılmış. Ve “Sor, Keşfet, Üret” sistemi ortaya çıkmış. Keskin, şu anda bu sistemin Online bir öğrenme ortamına taşınması üzeri-ne çalıştıklarını anlatıyor.

Keskin, binlerce çocuğun soru, merak ve yapabilirim becerisinden beslenen çocuk dostu bu mobil uygulamayı online ve offline platformlarda daha fazla yaygınlaştırmayı hedeflediklerini söylüyor. Mobil uygulamanın gelecek yılın ilk yarısında nihai ürün olacak pazara çıkacağını ifade ediyor. Keskin, uygulamanın finansal açıdan sürdürülebilirliğini ise şu sözlerle anlatıyor:

“Mobil uygulamamız; çocukların ve ailelerin eğitim materyallerini seçebilmelerini sağlıyor, eğitim stratejisi geliştiren kuramlara danışmanlık hizmeti veriyor. Aynı zamanda, eğitim içeriği hazırlayan ve eğitim materyali tasarlayan tüm üreticileri online bir pazarda kullanıcılar ile buluşturuyor.”

ÖĞRETMENLER PAYLAŞIYOR

Eğitimin en önemli ayaklarından biri öğretmenler. Hayal Gücü Merkezi Kurucu Ortağı Emre Alettin Keskin’in bir eğitimci olarak nasıl fark yarattığı ortada. Imece’nin bir diğer seçili projesi Minizma da bu konuya eğiliyor. Minizma Kurucu Ortağı Furkan Polat, İmece eğitim sürecinde öğretmenlerin kendi sınıf ortamlarında birbirlerine ilham olabilecek uygulamalarını paylaşabilecekleri bir platform üzerine çalışmaya başladıklarını anlatıyor. Platformun adı purkan BambuAkademi. Burasının öğretmenlerin kendilerine özgü ders içi etkinliklerini paylaştığı ve diğer öğretmenlerin aktivitelerinden ilham aldıkları bir platform olması hedefleniyor. BambuAkademi projesi dört ay içinde şu ana kadar 40’ın üzerinde öğretmene, 60’ın üzerinde öğretmen adayına ve yapılan atölye çalışmaları ile 120’nin üzerinde öğrenciye dokundu bile. Polat, 2017-2018 eğitim öğretim yılında 2000’iıı üzerinde öğretmenin platformu kullanmış olmasını hedeflediklerini belirtiyor.

İmece’den destek var

İmece, eğitim, cinsiyet eşitliği, erişebilirlik gibi toplumsal meselelere birlikte ve yenilikçi çözüm üretebilme amacıyla Atölye, Zorlu Holding ve S360 ekiplerinin bir araya gelerek oluşturduğu bir platform. Bu platformda belli meseleler hakkında başlıklar belirleniyor ve takımlar bu meselelere çozum üretmeye çalışıyor. Üç ay süren eğitim ve mentorluk döneminden sonra jüri değerlendirmesinden geçen takımlar hibe alıyor. Daha sonra seçilen takımlar dört aylık bir kuluçka dönemine giriyor. Jüri değerlendirmesine ta ı tutulan takımlar 120 bin TL’lik hibenin yan. sıra dort ay daha projelerini sosyal girişimlere dönüştürebilmeleri için fınanstan hukuka kadar ihtiyaç duydukları alanlarda destek almaya devam ediyor.

Çocukları beyaz perdeyle tanıştırdı

Sinemasal, genç sosyal girişimci Enes Kaya tarafından kuruldu. Proje, kırsalda yaşayan, hayatında hiç sinemaya gitmemiş ve gitme imkanı bulunmayan çocukların ayağına sinemayı götürüyor. Bu sayede çocuklar sinemanın büyülü dünyası ile tanışıyor, belki de hayatlarını değiştirecek olan filmi izliyorlar. Kaya, “Ben de Anadolu’daki çocuklar gibi bîr köyde doğdum” diye anlatıyor bu işe nasıl gönül verdiğini. Düzce’deki depremden sonra ailesi tarafından eğitimi aksamasın diye Denizli’deki bir yurda gönderilen Kaya’nın hayatı orada gördüğü bir film afişi ile değişmiş. Filmlere tutkuyla bağlanmış ve başka çocukların da bu büyülü dünya ile tanışmasını istemiş. Sinemasal, Güneydoğu Anadolu’dan Karadeniz’e, İç Anadolu’dan Akdeniz’e köydeki çocuklarla sinemayı buluşturmayı sürdürüyor. Kültür Sinema Bakanlığı’nın ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün festival partneri olarak yer aldığı projede destekçi olarak ise Dimes, Taze Baskı Merkezi, Ajans Press gibi isimler var.

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu