Sağlık Haberleri

Alternatif Tıp Tedavileri Tamamlayıcı 15 Getat Uygulaması

Alternatif tıp tedavilerinde, sağlık bakanlığı 15 uygulamaya izin verdi. Akupunktur, hacamat, apiterapi, mezoterapi gibi geleneksel tıp yöntemlerine ilgi giderek artıyor. Sağlık Bakanlığının yönetmeliğinden sonra binlerce tıp doktoru ve eczacı bu yöntemlerin eğitimini alıp uygulamaya başladı…

Alternatif Tıp Yöntemleri

“GEORGE Orwell 1929’da Paris’te zatürre şikayetiyle hastaneye gittiğinde doktorların kendisine hangi tedaviyi uyguladığını yazmıştır?” Bu soru, ATV’de yayınlanan “Kim Milyoner Olmak İster?” yarışmasında 30 Ekim 2017’de soruldu. Yanıt şıkları; A-Hacamat, B-Akupunktur, C-Apandistektomi, D-Hiproz’du. Sorunun doğru yanıtı ‘Hacamat’ ti. Sorudan çok yanıtı sosyal medyada merak edildi, araştırıldı. Belki binlerce insan ‘hacamat’ı ilk kez bu yarışma sorusuyla duydu ama geleneksel tıp yöntemlerinden biri olan hacamata (kupa terapisi), bilinen en eski tıp metni olan ve M.Ö. 1550’de yazılan Eski Mısır’a ait Eber papirüslerinde rastlanıldı.

Son yıllarda yalnızca ‘kupa terapisi’ olarak da bilinen hacamat değil; akupunkturdan sülüğe, apiterapiden hipnoza kadar onlarca alternatif tıp yöntemi yeniden hayatımıza girdi. Geleneksel ve tamamlayıcı tıp (GETAT) olarak da bilinen bu yöntemleri artık üniversite, özel ve kamu hastanelerinde tıp doktorları, diş hekimleri ve sağlık personeli uyguluyor. Böyle olunca da kanıta dayalı modern tıbbın karşısında, bu geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemleri belirli alanlarda bir ölçüde ‘alternatif haline gelmeye başladı. Her yıl on binlerce insan bu yöntemlerle şifa arıyor.

Alternatif Tıp Tedavileri

Doğal Tedavi Yöntemlerinde 15 Uygulamaya İzin Verildi

Halk arasında doğal tedavi yöntemleri olarak da anılan GETAT uygulamalarına ilgi son 10 yılda artmaya başladı. Sağlık Bakanlığı, Sağlık Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Daire Başkanlığı 2011 yılında kuruldu. Dünya Sağlık Örgütü’nün Geleneksel Tıp Stratejileri’ni de göz önüne alan bu daire, Türkiye’nin GETAT alanındaki ihtiyaçlarını düzenlemek üzere 2013 yılında bir çalıştay gerçekleştirdi. 2014 yılında 15 GETAT uygulamasının yönetmeliği Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bu yönetmelikle amaç, “insan sağlığına yönelik geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulama yöntemlerini belirlemek, bu yöntemleri uygulayacak kişilerin eğitimi ve yetkilendirilmeleri ile bu yöntemlerin uygulanacağı sağlık kuruluşlarının çalışma usul ve esaslarını düzenlemek” olarak belirlendi. Yönetmelik kapsamında 15 farklı alanda, ünite ve uygulama merkezi açma ile ilgili standartlar da belirlendi. Bu alanlar, akupunktur, hipnoz, apiterapi, fitoterapi, sülük tedavisi, kupa uygulaması, refleksoloji, ozon uygulaması, homeopati, karyopraktik uygulaması, osteopati, mezoterapi, müzik terapi, proloterapi ve larva (magot) uygulaması…

Eğitim Standartları Yönetmeliği’nin de yayınlanmasıyla eğitimler başlatıldı. Şu anda üniversite ve Sağlık Bakanlığı hastanelerinde 43 uygulama merkezi ve bine yakın ünitede GETAT uygulamaları ile sağlık hizmeti sunuluyor. Ayrıca Kalkınma Bakanlığı teşvikleriyle GETAT kalite ve standartlarının geliştirilmesi konusunda üniversitelere destekler veriliyor.

Getat Yönetmeliği Şartları

GETAT yönetmeliğine göre, uygulama merkezi ve ünitesi açılabümesi için asgari 12 metrekare muayene ve uygulama alanı gerekiyor. Bu alanlarda asgari tıbbi malzeme ve donanımın bulunması da şart. Ayrıca hasta kabul, bekleme ve arşiv alanında oluşturulması gerekiyor. Sağlık kuruluşlarında bu alanlar ‘ortak alan’ olarak da kullanılabiliyor. Merkezler yetkilendikleri alan dışında çalışamıyorlar. Merkezlerde sertifikaları bulunmayan ve gerekli çalışma izinleri olmayan, doktor, diş hekimi ve sağlık personeli çalıştırılamıyor. Bu personel de sadece yetküendirildikleri alanda uygulama yapabiliyorlar.

Halen Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Daire Başkanlığı’nın verdiği izinlerle 19 üniversitede GETAT Uygulama Merkezi bulunuyor. Bunların 11 ’i aynı zamanda eğitim merkezi olarak da görev yapıyor. Yani bu alanda uzman olmak isteyenlere sertifikalı eğitimler veriyor. Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde halen 24 GETAT Uygulama Merkezi bulunuyor. Elazığ’dan Ankara’ya, İzmir’den Aksaray’a kadar birçok ilde bulunanlar bu uygulamalara ulaşabiliyorlar. Sağlık Bakanlığı’nın Kayseri, İstanbul Ümraniye, Gülhane, Bağcüar, Antalya, Ankara Keçiören ve Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastaneleri bünyesinde de bu tür eğitimler veriliyor. Ayrıca Türkiye genelinde devlet hastaneleri, özel hastaneler, tıp merkezleri ve özel muayenehanelerde bine yakın geleneksel ve tamamlayıcı tıp üniteleri bulunuyor. Buralarda da akupunktur, sülük, kupa, ozon, mezoterapi, proloterapi, hipnoz, apiterapi, homeopati gibi uygulamaları yapılıyor.

Akupunktur Tedavisi Bir Adım Önde

Akupunktur

GETAT yönetmeliği 2014’te çıktı ama alternatif yöntemler içinde yasal zemine kavuşan ilk uygulamanın akupunktur olduğu biliniyor. Özel sağlık kuruluşlarında akupunktur uygulanma şartlarım belirleyen yönetmelik 2002’de yayınlanmıştı. Halen de Türkiye’de cn yaygın olarak uygulanan tamamlayıcı tıp uygulaması akupunktur. Üniversitelerdeki 19 GETAT Uygulama Merkezi’nin 18’inin akupunktur uygulama izni var. Türkiye’yi akupunktur ile tanıştıran kişi olarak da bilinen Dr. Murat Topoğlu, 1985’te Sağlık Bakanlığı tarafından görevlendirilerek Sri-Lanka Kolombo’daki Akupunktur Akademi’de öğrenim görmüştü. 1984’te Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi ni bitirerek aynı yıl ilk akupunktur çalışmalarına İsviçre’de başlayan Murat Topoğlu, dünyadaki kongrelere davet edilen bir isim… Şişli’deki Akupunktur Tedavi Kliniği’nin sahibi olarak çalışmalarını sürdüren Dr. Topoğlu, 2014 yılından beri de Türkiye Akupunktur Derneği’nin başkanlığını yürütüyor.

Çin’de 3 bin yıllık bir geçmişi olan akupunktur, vücudun belirli noktalarına özellikle kıl inceliğinde çelik iğnelerle uygulanan bir tedavi. Migrenden bel fıtığına, sırt-omuz ve bacak ağrılarından astıma kadar birçok rahatsızlıkta uygulanan akupunktur son yıllarda tüp bebek tedavilerinde bile kullanılmaya başlandı. Ancak Türkiye’de en yaygın kullanım alanının obezite tedavisi olduğunu söylemek mümkün. Dr. Topoğlu, 33 yılda 50 bini aşkın obezite vakasına bu tedaviyi uyguladı. Zaten yurtdışında kendisi “obesity man” olarak biliniyor. “İştah ve acıkmayı azaltan ve yan etkisi olmayan dünyadaki tek tedavi, akupunkturdur” diyen Topoğlu, başarı oranlarının yüzde 95-98 olduğunu belirtiyor. Birçok üniversitede hekimlere akupunktur eğitimleri de veren Dr. Topoğlu, Türkiye’nin bu alanda aldığı mesafeyi şöyle anlatıyor:

“GETAT uygulamalarında Türkiye, dünyada hiçbir ülkenin yapamadığı cesur bir atak yaptı. Üniversitelerde sadece doktor olanların eğitim yapmasına olanak sağlayarak bu alandaki etik özelliğini artırdı. Dünyanın birçok ülkesinde hekim olmayan birçok kişinin akupunktur ve diğer GETAT uygulaması mümkün ama ben buna karşıyım. Çünkü sağlıkla oynanmaz.”

Hacamat Nasıl Yapılır? Hacamat Yapan Hekim Sayısı

Hacamat

Hacamatı 1.500 hekim yapıyor. Türkiye’de geleneksel tıp uygulamaları içinde uzun yıllardır uygulanan yöntemlerin başında hacamat geliyor. Kupa terapisi. kupa tedavisi olarak da bilinen hacamatı eskiden berberler bile uyguluyordu. Halen kayıt dışı olarak halk arasında en çok uygulanan alternatif tıp yöntemlerinden biri olan hacamat, halk arasında pis kanı vücuttan atmak olarak biliniyor. İlk kez eski Mısır’da uygulandığı bilinen hacamat, halen Müslüman toplumlarında çok yaygın. Nebevi tıbbın önemli bir tedavi parçası olan hacamatı, Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) de sık sık yaptırıyormuş.

Dünyada 2000’li yılların başından itibaren kupa terapisine ilginin artmaya başladığı belirtiliyor. Ülkemizde ise 2007 yılından sonra, özellikle Hekim Aidin Salih’in “Gerçek Tıp – Yitik Şifanın İzinde” kitabının yayınlanmasının ve verdiği konferansların ardından hızla artan bir ilgi olduğu gözlenmekte.

Türkiye’de yaklaşık yılda 100 bin kişinin kupa terapisi (hacamat) yaptırdığı tahmin ediliyor. Peki, uygulayıcı sayısı ne kadar? Sağlık Bakanlığı’ndan Kupa Uygulaması Sertifika Eğitimi alan yaklaşık 1.500 hekim olduğu biliniyor. Ayrıca iki farklı uygulayıcı grup daha var. Bunlardan biri ‘ocak’ olarak tabir edilen ve ailesinden öğrenenler. Diğer grup ise 2007 yılından sonra hızla artış gösteren ve bu işin uygulama eğitimini alan, sayıları bini bulan halk uygulayıcıları…

Aidin Salih’in önce hastası sonra öğrencisi olan Faruk Günindi halen Kupa Terapisi Derneği’nin başkanlığını yürütüyor. 2008 yılında kurulan dernek, 2011-2014 yılları arasında 120 tıp doktoruna Tıbbi Kupa Terapisi eğitimi verdi. Bu alandaki , uluslararası kuruluşlarla da işbirliği içinde olan dernek, konferans, seminer ve eğitim faaliyetleriyle GETAT uygulamalarının yaygınlaştırılması ve standardizasyonu için üniversitelerle de ortak çalışmalar yapıyor. Günindi,

“Binlerce yıllık bu uygulama dünyanın her köşesinde, her kadim tıp usulünde binlerce hastalıkta güvenle ve etkili şekilde kullanılıyor. Kupa terapisinin gerçek değerini anlamak için bugünkü tıp doktorlarının, kaybettikleri bütüncül bakış konusunda daha çok çalışmaları gerekiyor” diyor.

Sülük Tedavisi

Sülük

Hacamat yapanların önemli bir bölümü sülük tedavisi de uyguluyor. Hirudoterapi (hirudutherapy) veya Iccchtherapy adı verilen cinslerle uygulanan tıbbi sülük tedavisinde hasta bölgeye yapıştırılan sülükler kişinin kanını emiyor. Sülükler bununla eş zamanlı olarak 120’ye yakın enzim salgılıyor. Dünyanın en önemli sülük ihraç eden ülkelerden birisi Türkiye’de bu uygulama yapılırken, İngiltere’de pratisyen hekimlerin sülük tedavisini reçeteye yazabildiklerini de belirtelim.

Fitoterapi Nedir Nasıl Yapılır?

Fitoterapi

Bitkilerle tedavi anlamına gelen fitoperapinin de Türkiye’de yıldızı son yıllarda parladı. Gün geçmiyor ki, ekranlarda bir fitoterapist görmeyelim, internette şifalı bitki ve ilaçları reklamına rastlamayalım. ‘Tıbbi ve aromatik bitkiler’ olarak bilinen şifalı bitkiler açısından Anadolu toprakları çok zengin. Türkiye florasında bulunan 10 binin üzerindeki bitki çeşidinin 3 bine yalanı tıbbi ve aromatik bitkiler. Bunların da 500’ünün ticareti yapılıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada kullanılan tıbbi ve aromatik bitki sayısı 20 bin civarında. Bunlardan 4 bini drog olarak yaygın bir şekilde kullanılırken halen dünyada 2 bin, Batı Avrupa’da ise 500 kadar tıbbi bitkinin ticareti yapılıyor. Ticarete konu olan tıbbi ve aromatik bitkilerin daha çok doğadan toplama yoluyla elde edildiğini de vurgulayalım.

Şaduman Karaca, Almanya’da eğitim almış bir doğal tıp uzmanı ve fitoterapist. Almanya’da muayenehane açma yetkisi olan Karaca, Türkiye’de ise 2010 yılından beri yetişkinlere yönelik fitoterapi kursları veriyor. 2014 yılından bu yana da üniversitede ‘öğretim görevlisi’ olarak fitoterapi ve aro-materapi dersleri vermekte. Bu yılın haziran ayında Fitosofia isimli bir şirket kuran Karaca, “2010 yılından beri sunduğum Temel Fitoterapi Eğitimleri’nin kalitesini yükseltmek ve genişletmek için Fethiye’nin bir köyüne yerleştim. Fitosofia ticari unvanı ile şirket kurdum. Fitoterapi konusunda her türlü danışmanlık ve eğitimlere yoğunlaştım. Bu sayede artık üniversitede okuttuğum bölümlerin öğrencileri de yıllık stajlarını gelip yapabildiler” diyor. Karaca, Türkiye’de fitoterapi uygulamalarına artan ilgiyi ise şöyle yorumluyor:

“Türkiye’de fitöterapi uygulamasına ilgi çağımızın çözülemeyen hastalıklarına çare arayışından dolayı arttı. Oysa fitoterapi koruyucu hekimlik olarak da uygulanabilir. Hastalıklar üerlemeden müdahale edilmesi sayesinde sağlığı korumak, dolayısıyla hastalıkları önlemek daha kalıcı çözümdür. Türkiye’nin fitoterapi konusunda alması gereken mesafeler var. Tıbbi amaçlı kullanılan bitkilerin önce uygun bir yasal düzenleme ile hasadından ilaç hazırlığına kadar olan süreçlerinin belli bir yönetmeliğe ve standardizasyona tabi tutulması gerekir. Bu altyapı halihazırda mevcut olmadığı için Türkiye koşullarında fitoterapistler ya hazır bitkisel ilaca ya mevcut aktar siteminin sunduğu bitkisel ürünlere pek azı da bitkiyi kendisi yetiştirip, bitkisel ilaçları kendisi üretme mecburiyetinde bırakılmakta. Ayrıca fitoterapi konusunda ehil olmayanlar da halkın sağlığı üzerinden para kazanıyor. Bu durum ülkemizde denetimin ve kontrol mekanizmalarının eksik olduğunu göstermekte. Halkın bu konudaki bilgisizliği veya özellikle internette “kirli bilgi” paylaşımları sebebiyle halk ne yazık ki fitoterapi konusunda sağlıklı bilgiye ulaşamıyor.”

Apiterapi Nedir? Apiterapi Ürünleri

Apiterapi Ürünleri

Bal, M.Ö. 7 bin yılından beri hastalıkların tedavisinde kullanılıyor. Ancak arı tutkalı, arı sütü, arı poleni, arı zehri gibi bal arısı ürünlerinin sağlık amaçlı kullanımı olan apiterapinin gelişmesi ise yeni sayılır. Şimdilerde dünyada ‘api-medica’ da gelişmekte. Türkiye’de apiterapiyle ilgilenen ilk bilim adamlarından olan Prof. Dr. Muhsin Daroğlu’nun 1984’te kurduğu Doğa Arıcılık şirketi, tedarik ettiği arı sütü, bal ve poleni tüketicilere ulaştırıyor. Üniversiteden 19 yıl önce emekli olan Daroğlu, BM’nin Gıda Teşkilatı FAO’ya halen deneyimlerini aktarıyor. Türkiye’nin dünyanın ikinci büyük bal üreticisi olduğunun altını çizen Daroğlu, polen ihtiyacının da ancak yüzde 25’inin karşılanabildiğini söylüyor. Daroğlu,

“Türkiye’deki üreticileri taze polen üretmeye yönlendirdik. Romanya’da bile bulunamayan taze polen artık Türkiye’de bulunabiliyor” diyor.

Apiterapiye ve arı ürünlerine son yıllarda ilgi olduğunu belirten Daroğlu, arı sütü arı tutkalı gibi diğer ürünlerde ise ancak yüzde 3’ünün yerli tedarik edilebildiğini vurguluyor. Türkiye’den sözleşmeli çiftçilerden arı sütü ve poleni aldıklarını söyleyen Daroğlu, şu değerlendirmelerde bulunuyor:

“Ben dünyayı ve Türkiye’yi geziyorum. Kaliteli ürün bulunca alıyoruz. Ürünlerimizi kendimiz pazarlıyoruz; market ve eczanelere artık vermiyoruz. Bize başvuranların bire bir ihtiyaçlarını tespit edip bal, polen ve arı sütü veriyoruz. Bir kişinin bir aylık en güçlü kullanımına yönelik ürünler için maksimum ödcycccği para, 200 TL’dir. Arı zehri, propolis gibi farmokolojik ürünleri başvuranlara önermiyoruz. Onlar hastanelerde önerilebilir.”

Hipnoz Tedavisi

Hipnoz tedavisi

Kadın hastalıkları ve doğum alanında ihtisas yapan Dr. Bülent Uran, 15 yıldır hipnozla ilgileniyor. Bu alanda kitapları da olan Uran, “Zihin düşünce, davranış, duygular, inançlar ve ruhsal enerjiyi içeren bir kavramdır. Bilinç ve bilinçaltı bir bütün olarak zihni oluşturur. Bilinçaltı bizim hayatta kalmamız için çalışan ve bu amaçla kendi kendine öğrenen bir bilgisayardır. Öğrendiği her ilk bilgiyi bu programa dahil eder. İlk bilgiler zihinde hipnoz etkisi yaratır ve zaman içinde değişemez bir güç halini alır. Çoğu kişi farkında olmadan bu hipnoz gücünün etkisi altında yaşar. Bu güç bazı durumlarda kişinin aleyhine işleyen bir programa döner ve hastalıkları ortaya çıkarır.

https://www.youtube.com/watch?v=bQI5ZAv9K90

Geçmişin hipnozunu bozarak bu hastalıklardan kurtulmak mümkündür” diyerek hipnozun önemini anlatıyor. Hipnoz eğitimleri de veren Uran, şu anda Fethiye’deki muayenehanesinde çalışmalarını sürdürüyor. Dr. Uran,

“2014’te yayınlanan yönetmelikten sonra hekimlerin hipnoza ilgisi çok arttı. Buna bağlı olarak yararlanan kişi sayısı da arttı diye düşünüyorum. Hipnoz hizmetinin kaliteli verilmesi için kişilerin uygulamanın avantajlarını ve sınırlarını iyi anlaması gerekir.”

Türkiye’de GETAT Eğitimleri Fiyatları Ne Kadar?

Türkiye’de GETAT eğitimlerinin ücret tavanları da belirlenmiş durumda. Eğitimlerin Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş kurumlardan alınması gerekiyor. 1 Aralık 2018’e kadar geçerli olan ücretlere göre, akupunktur uygulama sertifikası almak isteyen bir hekimin 500 saat eğitim alması gerekiyor. Bu eğitim için 14 bin 743 TL tavan ücret belirlenmiş durumda. Sülük uygulaması yapacak doktor ve diş hekimlerinin 60 saat eğitim alması şart. Bu eğitimin tavan ücreti ise bin 769 TL.

Eğitim ücretlerinin tavanı belirlenmiş ama GETAT uygulaması yapan hekim ücretini kendisi belirliyor. Örneğin hacamatta bir seanslık 5-6 kupalık bir terapi için 80 TL’den başlayan ücretler alınırken bu rakam 250 TL’ye kadar çıkıyor. Akupunkturda migren tedavisi için en az 10-15 seanslık bir tedavi için 1000 TL’yi gözden çıkarmak gerekiyor. Sülükte ise kullanılan sülük sayısına göre ücret değişiyor. Uygulamada en az 6-7 sülük kullanılırken, bunların da ücretleri 8-10 TL arasında değişiyor. Fitoterapide de ücretler bir hayli yüksek. İlk görüşmede 600 TL gibi oldukça yüksek rakamlar isteyenler olduğu gibi 100-150 TL arasında muayene ücretleri talep edenler de var. Bazı fitoterapistler danışanlarına kendi genel hazırladıkları bitkisel ilaç paket programlarını satıyorlar. İşin içine ilaçlar ve bitkisel droplar girince ödenen fatura kabarıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu henüz GETAT uygulamalarının ücretlerini karşılamıyor ancak bu konuda hazırlık olduğunu belirtelim.

AKADEMİK ÇALIŞMALAR

GETAT uygulamaları konusunda üniversitelerin de önemli çalışmaları var. Halen 19 üniversitenin GETAT uygulama merkezi varken 11 üniversite de eğitimlerde söz sahibi. Medipol Üniversitesinin GETAT Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mahmut Tokaç eski bir bürokrat. Tokaç, GETAT uygulamalarına ilgisini şu sözlerle anlatmaya başlıyor:

“Ben ‘tıp tarihi’ alanında doktora yaptım. Doktora tezim, 13-14. yüzyıllarda yazılmış olan Türkçe tıp yazmaları üzerineydi. Bu kitaplarda binlerce yıllık tecrübelerden süzülerek gelen ve bizzat yazarlarının kendi tecrübelerini de kattıkları enteresan tedavilerin yer aldığını gördüm. Ancak günümüzde bazı uygulayıcıların olayı şarlatanlık boyutuna çıkarması, her türlü hastalığı tedavi ettiklerini iddia etmeleri üzerine bunun mutlaka bilimsel temellere oturtulması gerektiğini dile getirmeye başladım.”

Sağlık Bakanlığımda İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü olduğu dönemde Geleneksel Bitkisel Haçlarla ilgili bir yönetmelik taslağı hazırlanmasına katkı sağlayan Tokaç, üniversiteye geçince de çalışmalarım sürdürmüş. 2014’te yayınlanan yönetmelik hazırlıklarına da destek veren Tokaç, akupunktur, fitoterapi, homeopati, kupa, ozon, mezoterapi gibi yetkilendikleri alanda uygulamalar yaptıklarını söylüyor. Bilimsel altyapıya destek vermek için TÜBİTAK’a araştırma projeleri sunduklarını da vurgulayan Tokaç, son yıllarda Türkiye’de GETAT uygulamalarına artan ilgiden memnun. “GETAT uygulamalarına ilgi oldukça arttı ama biz bu ilginin de doğru istikamette şekillenmesinden yanayız” diyen Tokaç, şu değerlendirmelerde bulunuyor:

“Öncelikle kaliteden ve bilimsel çerçevede kalmaktan taviz verilmemesi temel düşüncemiz. Kamuda da özel sektörde de bu ana prensibe riayete özellikle dikkat edilmesi elzemdir. Bu arada, toplumdaki bir yanlış bilgiyi de düzeltmemiz gerekiyor. Bir ürünün doğal olması zararsız olduğu anlamına gelmez. Mutlaka konusunda yetkin olan uzmanlar tarafından tavsiye edilen ürünleri tavsiye edilen şekilde kullanmaya dikkat edilmeli. Her türlü hastalığa iyi gelen bir ürün diye bir şey olmadığını aklımızdan çıkarmayalım. Eğer bir ürün ya da yöntem için bu şekilde bir tanıtım yapılıyorsa bunun doğru olmadığından emin olabilirler. Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları için mutlaka Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanmış sertifikası olan hekimlere müracaat edilmesi, uygulamaların zararlı bir mahiyet kazanmaması için önemli.”

“HEKİMLER UYGULAMALI”

Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi de GETAT uygulamalarında etkin. Son 1.5 yılda bine yakın hastaya bakan merkez, akupunktur, proloterapi, hacamat, ozon uygulama, fitoterapi, homeopati, nöral terapi alanlarında hizmet veriyor. GETAT Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hayriye Alp’in 20 yıllık hekimlik tecrübesi var. Bunun 10 yılını pratisyen hekim olarak geçiren Alp, GETAT alanında da sertifika programlarıyla akademik donanımını artırmış. Merdiven altı uygulamalardan ülkemizin kurtulması gerektiğini söyleyen Alp, “Mevcut yönetmeliğe uygun şartlarda sadece hekim ve diş hekimlerinin poliklinik şartlarında steril ortamlarda tek kullanımlık malzemelerle eğitimli personellerle yapılması önemli” diyor. Bütüncül bir bakış açısıyla hastalara yaklaştıklarını belirten Alp, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Bize gelen hasta grupları genelde doktor doktor dolaşan gruplar olduğu için hastalara çok yönlü hizmet vermek gerekiyor. Günümüzün sorunu, branşı dışında hasta bakmamak. Biz bunu hastayı bir bütün olarak değerlendirerek, ruh ve bedeni beraber tedaviye alarak aşmaya çalışıyoruz. Bir taraftan obezitesini tedavi edip koruyucu hekimlik, bir taraftan anksiyetesi için aromaterapi, müzikoterapi, ağrıları için akupunktur, bozulan fonksiyonlar için fitoterapik destek ürünler, kişisel duygu durumuna göre homeopatiler başlamaktayız.”

Alp’a göre, kamu hastanelerinde vc üniversitelerde özel sağlık kurumlarına göre GETAT uygulamalarının ücretleri daha uygun. “Hastaların ilgisi güzel; yaklaşık 1.5 yıl içerisinde bine yakın hasta polikliniğimize başvurdu” diyen Alp, sözlerini şöyle noktalıyor:

“Kamuda çalışan hekimler bu işin zorluklarıyla uğraşırken özel kurum-larda ise güzel kazançlar elde etmek mümkün. Kamuda da bu işi yapan hekimlerin özendirilmesi gerektiği kanaatindeyim.”

SAĞLIK TURİZMİNE DOPİNG

Türkiye’nin sağlık turizminde büyük hedefleri var. 2023 yılında bu alandan 20 milyar dolarlık gelir elde etmeyi hedefleyen Türkiye, geleneksel ve tamamlayıcı tıp alanını da kullanabilir. Nihayetinde sağlık turizmine hizmet veren birçok otelde, devremülkte ve termal tesislerde hacamattan sülüğe bu tür uygulamalar yapılıyor. Bodrum Kadıkalesi’nde yer alan Sianji Well-Being Resort da doğal tıbbı hizmetinin odağına yerleştirmiş durumda. Dünyadaki en iyi beş detoks oteli içinde gösterilen Sianji Well-Being Resort’ta alkali diyet, çiğ beslenme, detoks, spa terapileri, ozon terapisi, infrared, thalasso, yoga, meditasyon, ses terapisi gibi ruh-beden-zihin bütünlüğünü sağlayıcı çeşitli uygulamaları hizmet yelpazesinde bulunduruyor.

Tesisin Yönetim Kurulu Başkanı Recai Çakır, müşterilerinin en çok detoks programları için kendilerini tercih ettiklerini belirterek sözlerine başlıyor. Çakır, “Çiğ beslenme önemli. Yemekler 40 derecenin üzerinde pişince besin değerleri yok oluyor. Biz müşterilerimize pizza veriyoruz ama çiğ beslenmeye uygun olarak. Otelimizin arkasında 5 dönümde organik tarım yapıyor, burada yetiştirdiklerimizi müşterimize sunuyoruz. 150 tavuğumuz var” diyor. Doğal tıbbı uyguladıklarını belirten Çakır, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Çiğ beslenmeyi desteklemek için müşterilerimize akupunktur, hacamat, sülük tedavisi, ozon terapisi gibi GETAT uygulamalarını da sunuyoruz. Masaj terapilerimiz var. Sağlık merkezi statüsündeyiz. Bu uygulamalar için 35 kişilik, doktor, hemşire, terapist, diyet ve detoks uzmanı kadromuz var. Ortadoğu ve Avrupa ülkelerinden, Hollanda ve İngiltere’den misafirlerimiz ağırlıkta. Kişiye özel beslenme ve diyet programları uyguluyoruz. Avrupa’da az güneş gören ülkeler yaşlı vatandaşlarına parasal destek veriyorlar ve sıcak bölgelerde tatil yapmalarını teşvik ediyorlar. Bizim ülke olarak sağlık turizminden payımızı almamız gerekiyor. Burada GETAT uygulamalarından da azami yararlanmalıyız.”

Türkiye’de izin verilen GETAT uygulamaları

AKUPUNKTUR: Çin’deki geçmişi en az 3 bin yıllık. Akupunktur hakkmdaki ilk kitabın M.Ö. 400 yılında yazılmış olan ‘Sarı İmparator’un Dahili Tıp Kitabı’ olduğu biliniyor. Çin tıbbına göre tedavi kişinin bozulmuş olan yinyang dengesi, kişinin uygun akupunktur noktaları iğnelenerek yeniden sağlanıyor. Son 200 yılda dünyaya yayıldığı bilinen akupunktur’un Avrupa’ya gelişi ise 16’ıncı yüzyıla dayanıyor. Halen Avrupa’daki 26 ülkede yasal düzenlemesi mevcut. Amerika’da akupunktur doktorası veren üniversiteler bile var.

Dünya Sağlık Örgütü’nün de akupunktur eğitim ve uygulama müfredatı var. Amerika ve Avrupa’daki bazı özel sigortaların belirledikleri endikasyonlarda akupunktur tedavisi ücretini ödediğini de belirtelim. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre bir doktor 1500 saat eğitim alarak akupunktur uygulayabiliyorken Türkiye’de 500, Almanya’da 350 saat eğitim almak yeterli… Kansere bağlı ağrılardan anskiyeteye, yüz felcinden obeziteye kadar birçok rahatsızlığı tedavi etmek için kullanılan akupunktur, çelik iğneler dışında lazer, ultrason [ses dalgası), petler aracılığıyla elektrik akımı verilmesi gibi birçok yöntemlerle de uygulanabiliyor.

APİTERAPİ: Arı tutkalı, arı sütü, arı poleni, bal, balmumu ve arı zehri gibi bal arısı ürünlerinin tedavide kullanımına apiterapi denir. En yaygın kullanılan yöntemi, arı zehri tedavisi. Bu terapide arı iğneleri kullanılıyor. Arı zehrinin iltihaplanmaları azalttığı ve vücudun bağışıklık sistemini geliştirdiği belirtiliyor. Bal arısı zehrinde 40’dan fazla aktif madde varken, en çok bulunan “melitin” maddesi kortizol üretimini sağlayarak vücudun iyileşmesine yardımcı oluyor. Arılar antik çağlardan beri tedavi C amaçlı kullanılırken, Hipokrat’ın da arılarla ilgili yazı yazdığı, Mısırlıların arılardan elde edilen merhemleri kullandığı biliniyor.

FİTOTERAPİ: Bitkilerle tedaviye “fitoterapi” deniliyor. Fitoterapi kelimesi ilk olarak Fransız hekim Henri Lenclerc [1870-1953) tarafından La Presçe Medical adlı tıp dergisinde kullanılmış. Günümüzde fitoterapi, eczacılığın farmakognozi ana bilim dalının alanına girmekte. Oysa hastalıkların tedavisinde insanlar en eski çağlardan beri bitkileri kullanıyor. Bitkilerin tedavide kullanımı ile ilgili ilk yazılı belgelere M.Ö. 3000’li yıllara ait eserlerde rastlanmış. Mezopotamya bölgesindeki Sümer, Akat ve Asur gibi uygarlıklarda bitkisel ilaçlar kullanılmış. Çin ve Hint tıbbında da bitkilerin önemli bir yeri varken, İslam medeniyetinde İbn Sina ve Al Gafini’nin bitkisel tıp konusunda önemli eserleri bulunmakta.

HACAMAT (KUPA TERAPİSİ): Hacamat tedavisi binlerce yıldır Çin’de kullanılan kupa terapisi yöntemiyle ortak prensiplere sahip. Önceleri bu işlemler için hayvan boynuzları kullanılırdı. Hacamat terapisti boynuzdan havayı çekerek bir vakum oluştururdu. Bu yöntem dışında bambu, seramik ve cam kupalar da kullanılmış. Bilinen en eski tıp metni olan (M.Ö. 1550) Eski Mısır’a ait Eber papirüslerinde bile hacamata rastlamak mümkün. Dini hassasiyetler gözetilerek yapılan hacamat, hicri takvime göre, her hicri ayın 17,19 ve 21’nci günleri yapılması öneriliyor. Bel, sırt, boyun ağrıları, Tedavi amaçlı hacamat ise her zaman yapılabilir. Hacamatın, 5 yaş altı çocuklara, hamilelere, derin anemi hastalarına, kemoterapi alanlara, organ nakli yapılanlara ve tansiyonu düşük olanlara uygulanmadığını belirtelim. Hacamat, 2014’teki yönetmelikte ‘kupa uygulaması’ olarak anılıyor. Sertifikası bulunan tabipler, diş tabibi ve tabip gözetimde sertifikalı sağlık meslek mensubu tarafından uygulanabileceği de yönetmelikte belirtiliyor.

HİPNOZ: “Trans hali’ olarak tanımlanan hipnoz, uyku ile uyanıklık arasında, telkin almayı kolaylaştıran bir durum. Olumlu telkinlerle uygulanan hipnozda bilimsel açıdan kabul edilen üç yöntemden bahsetmek mümkün. Bunlar ilaçla uygulanan medikal tedavi; bilişsel, davranışçı, dinamik ve varoluşçu terapileri içine alan psikoterapi ve çok hızlı sonuç verdiği söylenen hipnoterapi. Günümüzde televizyon reklamlarında bile kullanıldığı söylenen hipnoz halini her insan yaşayabilir.

HOMEOPATİ: Benzeri benzer ile tedavi etmek anlamına gelen homeopati, insanı bir bütün olarak ele alan ve semptomlardan ziyade insanı tedavi etmeye çalışan bir yöntem. Homeopatik ilaçlar, tedavinin özünü oluşturur. Homeopatik ilaçlar, bitkilerden, hayvanlardan, minerallerden elde edildiği gibi insanlara veya hayvanlara ait hastalıklı dokulardan yüksek oranda seyreltilerek elde ediliyor. Belirli bir seyreltme noktasına gelen ilaç, hastalıklı kişiye verilince hastalık oluşturamıyor ama hastayı tedaviye yardımcı oluyor. Bir yönüyle aşıya da benzetilen homeopatide, aynen aşıda olduğu gibi canlı ya da ölü mikroorganizma vücuda veriliyor. Migrenden cilt hastalıklarına, astımdan uykusuzluğa, sindirim sistemi hastalıklarından diyabete kadar birçok rahatsızlığın tedavisinde bu yöntemden yararlanılıyor.

KAYROPRAKTİK: Dünya Sağlık Örgütü’ne göre kayropraktik, sinir, kas, iskelet sistemleri bozukluklarının teşhisi, tedavisi, önlenmesi ve bu bozuklukların genel sağlık üzerindeki etkileri ile ilgili sağlık hizmeti veren, subluksasyon (kırık ve çıkık olmayan, ekseni bozulmuş normal eklem) üzerinde özel bir odaklanma ile patolojik eklem biyomekaniğini düzelten ve bu alan içerisine giren manuel teknikleri içeren bir uzmanlık. Yunanca’da ‘elle yapılan anlamına geliyor. Kayropraktiğin temelini, omurga ve kas iskelet sisteminin oluşturduğu yapı ile sinir sistemi tarafından koordine edilen fonksiyonlar arasındaki ilişki oluşturuyor.

LARVA TEDAVİSİ: Lucilia sericata isimli sineklerin steril hale getirilmiş larvalarının [magot, kurtçuk) kronik yaraların tedavisinde kullanılmasıyla uygulanıyor. Magot debritmant tedavisi [MDT), kurtçuk tedavisi, terapötik myaz, biyocerrahi debritman ve biyocerrahi de larva tedavisi olarak biliniyor.

MEZOTERAPİ: Çeşitli vitamin, mineral, aminoasit, enzim ve ilaçların orta deri tabakasına verilmesi işlemine “mezoterapi” deniliyor. Mezoterapide kullanılan ilaçlar FDA’in onayladığı, eczanelerde satılan, çoğu bitkisel ürünler. İlk kez 1952 yılında Dr. Michel Pistor tarafından uygulanan mezoterapi, 1987 yılından itibaren Fransız Tıp Akademisi tarafından geleneksel tıbbın bir parçası olarak kabul edilmiş.

Tüm dünyada yaygın olarak kullanılan mezoterapide, yüz uygulaması çok popüler. Enjeksiyon şeklinde uygulamanın yanı sıra son yıllarda iğnesiz mezoterapi (mesostar) yöntemleri geliştirilmiş. Spor yaralanmalarından saç dökülmesine, bölgesel yağlanmanın giderilmesinden yara izi tedavilerine kadar birçok kullanım alanı mevcut.

MÜZİKTERAPİ: Bireyin fiziksel, psikolojik, sosyal ve zihinsel ihtiyaçlarından herhangi birinin, profesyoneller tarafından klinik ve kanıta dayalı uygulanmasına ‘müzikterapi’ deniliyor. İnsanlığın en eski yıllarından beri tabiatın çeşitli sesleri hastalıkların tedavisinde kullanılmaya çalışılmış. Günümüzde ise, hastaya rahatlatıcı bir ritim ve su sesi eşliğinde, ney, rebab, çeng, ud, dombra gibi müzik aletleriyle taksim yapılıyor. Hastaya uygun makam tercih ediliyor. Batıda müzik terapinin ruhsal hastalıklarda yaygın olarak kullanımı İkinci Dünya Savaşı sonrasında olmasına rağmen, Osmanlı döneminde yaygın kullanıldığı biliniyor. Depresyon, anksiyetenin azaltılması, otizm ve nekahat döneminin kısaltılması için yaygın kullanılıyor.

OSTEOPATİ: Hastalıkların kas-iskelet sistemi üzerindeki etkinliği ile ilgilenen tamamlayıcı bir tıp yöntemi. Sinirlerin uyardıkları özellikle kas ve eklemlerdeki fizyolojik bozuklukların hareket kısıtlılığını düzeltme, fonksiyonel bozuklukları ve ağrıları yok etme amacıyla ‘osteopat’lar tarafından uygulanıyor. Amerika’da 1874 yılında Andrevv Taylar Stili tarafından geliştirilerek uygulanmasına başlanan bu yöntem, Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı tarafından kabul ediliyor.

OZON: Tedavide kullanılan tıbbi ozon, saf ozon ve saf oksijenin karışımıyla elde ediliyor. Tıbbi ozonun bakteri öldürücü, mantar öldürücü ve virüs çoğalmasını önleyici özelliği bulunuyor. Bu nedenle, enfekte olmuş yaraların dezenfeksiyonunda ve ayrıca bakteri ve virüslerin sebep olduğu hastalıkların tedavisinde yaygın kullanımı mevcut. Ayrıca, kan dolaşımını arttırma yeteneği, dolaşımla ilgili bozuklukların tedavisinde kullanılıyor. Majör otohemoterapi, minör otohemoterapi, eksternal tedavi, rektal ya da vajinal ozon uygulaması ve ozonun eklem içi enjeksiyonu gibi yöntemleri bulunuyor.

PROLOTERAPİ: Zayıflamış, aşınmış, yıpranmış, hasarlanmış, gevşemiş ve gücünü kaybetmiş tendon, ligament ve eklemlere proliferatif (hücre ve doku yenileyici) ve irritan (tahriş edici] olan solüsyonlar uygulanarak, dokularda yenilenme, çoğalma oluşturan bir tedavi yöntemi. Artrozdan topuk dikenine diz ağrılarından karpal tünel sendromuna kadar birçok rahatsızlığın tedavisine yardımcı oluyor. Proloterapi ilk olarak 1940’lı yıllarda Amerikalı Dr George S. Hackett tarafından tanımlandı. Daha sonra ise Dr. Hackett ve Dr.Hemwall tarafından geliştirilip ilerletilmiş bir tedavi yöntemi haline getirildi. Bu tedavide enjeksiyonlar genelde 3-4 haftada bir yapılmakta. Fakat tedavinin seyrine göre bu süreyi 2-8 hafta arasında ;değişebiliyor. Proloterapide kesinlikle kortizon kullanılmadığını da belirtelim.

REFLEKSOLOJİ: Refleksoloji, sinir noktalarını belirli tekniklerle uyarmanın ortaya elektrokimyasal mesajları çıkardığını bununda nöronların yardımı ile ilgili organı uyardığını savunan bir tamamlayıcı tıp yöntemi. Antik çağda eski Yunan döneminde de refleksolojiye çok benzeyen manuel terapiler yapılıyormuş. Yaklaşık on iki bin yıllık bir geçmişi olan refleksolojinin ilk uygulama yeri geleneksel tıbbın doğuş ve uygulama yeri olan eski Çin ve Mısır. Tarihte İnka ve Çin medeniyeti migren, bel-boyun fıtığı, troid ve mide rahatsızlıkları olmak üzere bütün nörolojik hastalıklarda bu yöntemi uygulamışlar. Hazımsızlıktan menopoza, prostattan sinüzite kadar birçok rahatsızlığın tedavisinde refleksolojiden yararlanılıyor.

SÜLÜK TEDAVİSİ: Sülükler çok eski çağlardan beri bilinmekte ve bazı hastalıkların tedavisinde kullanılmakta. Sülüklerle yapılan tedaviye, tıbbi sülük tedavisi, hirudoterapi (hirudutherapy) veya Ieechtherapy adı veriliyor. Sülükler ektoparazittir yani canlıların dış yüzeyine yapışıp kan emerek beslenirler. Hasta bölgeye yapışan tıbbi sülük 5-15 mililitre kan ediyor. Ayrıca emdiği yere biyoaktif madde salgılıyor. Bu salgılar tedaviyi sağlıyor. Sülüklerin 120’den fazla biyoaktif madde salgıladığı biliniyor. Türkiye’de Tıbbi sülüklerin H. medicinalis ve H. verbana’nın türü yaşamakta. Dünyada en önemli sülük ihraç eden ülkelerden birisi Türkiye. ABD İlaç ve Gıda Dairesi’nin (USA-FDA) sülüklerin ABD’de satışına, plastik cerrahi ve mikrocerrahide kullanımına 2004 yılında izin verdiğini de belirtelim. Ayrıca İngiltere’de pratisyen hekimler sülük tedavisini reçeteye yazabiliyor.

Dr. Murat TOPOĞLU / Akupunktur Derneği Başkanı
Akupunkturla 50 bin obezi tedavi etti
Akupunktur tedavisini uygulayan en eski hekimlerden birisiyim. Akupunkturun yanı sıra GETAT uygulamalarından ozon tedavisi, mezoterapi de yapıyorum. Ayrıca medikal estetik uygulamaları da gerçekleştiriyorum. Akupunktur ve diyet tedavileri konusu hakkında tüm dünya ülkelerinde workshop ve konferanslar vermekteyim. Ayrıca dünyada yeni gelişmekte olan lazer akupunktur tedavileri hakkında da konferanslar veriyorum. 1984 yılından itibaren akupunktur uygulamaktayım. Bu süre çerçevesinde 50 bini aşkın obezite vakası tedavi ettim. Başarı oranım yüzde 95-98.

Dolayısıyla yurt dışında bana “Obesity Man” lakabını taktılar. İştah ve acıkmayı azaltan ve yan etkisi olmayan dünyadaki tek tedavi akupunkturdur. Bini aşkın migren, bel fıtığı, sırt omuz bacak ağrısı başvurusunu kabul ettim. Son yıllarda akupunktur ile tüp bebek tedavilerine de başladım. Sekiz hastanın altısı hamile şimdi. Yüz felçleri, trigeminal nevralji, astım, her türlü göz ve burun alerjilerinde çok etkili. Ben şu ana kadar Yeniyüzyıl Üniversitesi Tıp Fakültesi (Ankara), Gazi Tıp Fakültesi, Yeditepe Tıp Fakültesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve Medipol Tıp Fakültesinde akupunktur alanıyla ilgili öğretim görevlisi olarak yer aldım; almaya devam ediyorum. Kasım 2019’da Antalya’da Akupunktur Derneği olarak 3 bin katılımcı ile Akupunktur Konferansı gerçekleştireceğiz. Bu konferansın başkanıyım ve hazırlıkları sürdürüyoruz.

Yrd. Doç. Dr. Mahmut TOKAÇ / Medipol Üniversitesi GETTAM Müdürü
“TÜBİTAK’a proje sunuyoruz”
Sağlık Bakanlığı’nda İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü olduğum dönemde geleneksel bitkisel ilaçlarla ilgili bir yönetmelik taslağı hazırladık. Bu zemin hazırlanırken ben ailevi sebeplerden dolayı görevimden ayrılarak İstanbul’a dönmek zorunda kaldım. Bu süreçte ben İstanbul Medipol Üniversitesi’nin akademik kadrosuna geçtim. İlk iş olarak üniversitemiz bünyesinde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulama ve Araştırma f Merkezi kurulması için ‘A YÖK’e müracaat ettik ve onayımızı aldık. Ben de GETTAM şeklinde kısaltmasını yaptığımız bu merkezin müdürlüğünü üstlendim. Merkez müdürü sıfatıyla Bakanlıktaki yönetmelik hazırlıklarına destek verdim.

Üniversite olarak uygulamadan çok eğitim ve araştırmaya ağırlık verdik. Yetkilendirildiğimiz tüm alanlarda arkadaşlarımız uygulamalarını yapıyorlar. Örneğin akupunktur, fitoterapi, homeopati, kupa, ozon, mezoterapi gibi uygulamaları kliniklerimizde yapıyoruz. Ben ise daha çok eğitim tarafında yer alıyorum.

Astl hedefimiz çok sayıda hastada uygulamak değil bu uygulamaların bilimsel altyapısına katkıda bulunmak. Bu amaçla TÜBİTAK’a araştırma projeleri sunuyoruz.

Şaduman KARACA / Doğal tıp uzmanı, fitoterapist
“Fitoterapide altyapı yeterli değil”
Ben Almanya eğitim aldım. Almanya’da modern tıbbın yanında benim de dahil olduğum bir ‘doğal tıp sistemi’ var. Türkiye’de ise böyle bir sistem mevcut değil. O nedenle doğal tedavi yöntemleri ‘tamamlayıcı tedavi yöntemleri’ olarak modern tıp sistemine entegre edilmekte. Türkiye’de tıbbi bitkiler, aktarlarda veya eczanelerde gıda kodeksi üzerinden denetim görüyor. Ne yazık ki gerçek anlamda fitoterapi uygulanabilmesi için ilaç hammaddemizin yetersiz kalitede hatta sağlığa zarar verici satışa sunulduğunu on yılı aşkındır şahsen Türkiye yazılı ve görsel basınında vurguladım. Tıbbi bitkilerin kimisinin yanlış zamanda toplandığı, güneşte kurutulduğu, uygun hjjyen ortamda kurutulmadığını aktarlardan aldığımız numunelerle ispatlayıp televizyonlarda ve gazete haberlerinde dile getirdim. Aktarlarda bitkilerin ambalajlanmaları sadece tozdan koruyacak şekilde yapılmış. Ancak bitkinin nemden, güneş ışığından korunması ve bitki içeriği ve paket üzerindeki ^ yazılan ismin birbirini tutmaması hemen her aktarda karşılaştığım sorunlar.

Bu halk sağlığına zarar veren ve eğitimli fıtoterapistlerin mesleklerini sağlıklı bir şekilde uygulayabilmeleri için özel ve kamu kurumlarında tıbbi ve aromatik bitkilerin işlenme sürecinde baştan son noktaya kadar bir standardizasyon, kalite kontrolleri ve denetim mekanizmasının oluşturulması ve bir an önce hayata geçirilmesi gerekmekte. Fitoterapistlerin reçete yazabilmeleri için bu alanda eğitimli elemanların bitki droglarını ham halde, yarı işlenmiş ve ilaç formuna getirilmiş halde sunulduğu ve bunların denetlendiği bir altyapı gerekiyor.

Faruk GÜNİNDİ / Kupa Terapisi Derneği Başkanı
“Değerini henüz anlayamadık”
Kupa Terapisi Derneği’ni 2008 yılında kurduk. Özellikle İngiltere’deki Britanya Kupa Terapisi Derneği ile 2009-2014 yılları arasında yoğun eğitim ve konferans çalışmaları gerçekleştirdik. Bu süreç içinde farklı dillerdeki kitapları tercüme ettim. Yapılan bilimsel araştırmaları okuyup tasnif ettim ve Tıbbi Kupa Terapisi Eğitimi’ne bunları dahil ettim. St.Mlfls Georges Londra Üniversitesinde gerçekleştirilen, Tıbbi Kupa Terapisi Eğitimi’ne ve İngiltere’de CMA tarafından onaylanan Hacamat Tedavisi Kursu’na katıldım. Kupa terapisi (hacamat) uygulaması, kendisine modern batı tıbbı içinde de yer bulabildi. Bugün birçok araştırmada tespit edilen biyokimyasal, psikosomatik, psikolojik ve fiziksel faydalarından bahsediliyor. Ancak günümüz bilim insanları olarak henüz geleneksel tıp içindeki yerini tam olarak anlayabilmiş değiliz. Binlerce yıllık bu uygulama dünyanın her köşesinde; her kadim tıp usulünde binlerce hastalıkta güvenle ve etkili şekilde kullanılıyor. Kupa terapisinin gerçek değerinin anlamak için bugünkü tıp doktorlarının, kaybettikleri bütüncül bakış konusunda daha çok çalışılmaları gerekiyor.
Dr. Bahar Nilay ÖZKURT/ Ozonterapist
“Modern tıbba yakın bir dal”
10 yıl önce ozon terapi ile tanıştım ve eğitimlerine katılıp medikal ozon tedavisine başladım, Türkiye’de ozon tedavisi yapan ilk 15 kişiden biriyim. Ozonun hiçbir yan etkisi olmaması, hiçbir ilaçla etkileşmemesi, hücrelerin yenilenmesini sağlaması özellikleriyle yaşam kalitesini artıran bir tedavi. Modern tıbba yakın kabul edilen bir GETAT alanı. Bu alanda şeker hastalığına bağlı yaralara ve iyileşmeyen yaralara odaklandım. Kronik yorgunluk sendromu, migren, otistik çocuklar, iltihaplı romatizma ve eklem rahatsızlığı alanlar da muayenehaneme yoğun olarak geliyor. 2014‘teki yönetmelikten sonra ozon başta olmak üzere bütün GETAT alanlarına ilgi de arttı rekabet de. Sağlıkta hiçbir temel eğitimi olmayanlar bile bu işleri yapmaya başladı. Bu arada akupunktur, mezoterapi ve kupa tedavisi (hacamat) eğitimleri de alıp, hizmet vermeye başladım. Mezoterapi Türkiye’de daha çok bölgesel zayıflama ve güzellik uygulamalarıyla tanındı ama ben kronik yorgunluk, geçmeyen kas ağrıları ve sporcu yaralanmalarında : daha çok kullanıyorum.

Rahime Baş Uçar

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu