Mate Çayı Yetiştiriciliği Yapabilirsiniz
Dünyada mate çayına giderek artan bir ilgi var. Elde edildiği ağaçlar kültür ortamında rahatça yetişebiliyor. Karadeniz, Ege ve Akdeniz yetiştiricilik için ideal yerler.
İçeriğe Ait Başlıklar
Mate, çaya ve kahveye rakip olabilir mi?
BOTANİKTEKİ adıyla llex Paraguariensis’ adıyla bilinen ağaç doğal olarak Paraguay, Brezilya ve Uruguay’da yetişiyor. Adını Paraguay’dan almış. Tipik bir Güney Amerika bitkisi. Sakız ya da avokado ağacına benziyor. Yaprakları daha büyük ve cilalı bir görünüme sahip. Kuzey Afrika’da farklı yabani türleri de var. İsrail’de deneme üretimleri yapılmış. Sonuçlar başarılı. Almanya’da ise sera içinde yetiştiriliyor.
‘Paraguay Çayı’ olarak da bilinen ünlü içeceğin ana maddesi bu ağacın yaprakları. Aslında doğada kendiliğinden yetişen bir ağaç. Kültüre alındığında boyu küçülüyor, büyükçe bir çalı halini alıyor. Ağaç yapraklarından elde edilen çay yerel dillerde ‘Yerba Mate’, ‘Oro Verde’, ‘Jesuit Te’ gibi isimlerle anılıyor.
YORGUNLUK GİDEREN ÖZELLİĞİ VAR
Bileşiminde ortalama değer olarak yüzde 1,5 kafein, yüzde 12 azotlu madde, yüzde 4 reçine, yüzde 7 tanen ve yüzde 6 civarında anorganik madde bulunuyor. Kurutulan yapraklar önce kavruluyor sonra elenerek paketleniyor.
Çay gibi hazırlandığında açık renkli bir ‘enfüzyon’ (dem) elde ediliyor. Bizdeki alaturka usulle demlemeye gerek yok. Sıcak suyun içinde bir süre bekletmek yeterli. Önemli özelliği, içeriğin ancak üçte birinin enfüzyon suyuna geçmesi. Bu özelliğiyle kafein oranı bildiğimiz çay ve kahveden daha düşük.
Mate’nin eser miktarlarda içerdiği bazı maddeler ona tipik özelliğini kazandırıyor. Bilimsel araştırmalar mate’nin klasik çay ve kahveye göre insana daha fazla mutluluk ve dinginlik verdiği yönünde. Bir ihtimal beyinde serotonin salgısını arttırıyor, ‘nörotransmitter’ olarak bilinen kimyasalları dengeliyor. Beyin korteksini uyarması ise motor aktiviteleri kolaylaştırıyor.
ZAYIFLAMA ÇAYI OLARAK BİLİNİYOR
‘Mate’yi kullananların çoğu ‘fit’ ölçülerde zayıf ve sağlıklı. Nedeni metabolizmayı uyarması. Kahve ve çayda olduğu gibi uyanıklık etkisi aniden zirve yapmıyor. Uyanıklık ve enerji algısı yavaş ama sürekli. Yine çay ve kahvenin aksine ‘uyku uyanıklık ritmi’ni bozmuyor. Aksine gece uykusu daha derin ve dinlendirici. Tıpta ‘kafeinizm’ olarak bilinen bazı yan etkiler mate’de daha az. Kafein bağımlılığı söz konusu değil.
Güney Amerika yerlilerinden kalma bir adet olarak özel bir kaptan kamış yardımıyla içmek bir gelenek. Ben yıllar önce yerinde görmüştüm; Paraguay’ın başkenti Asuncion ve Uruguay’ın başkenti Montevideo’nun sokaklarında kaldırım üstü ‘mate seansları’ yapılıyor. Aslında bunlar yerel birer ritüel. İnsanlar termos içine koydukları mate’yi yalnız enerji için değil, toplumsal iletişimin bir öğesi olarak kullanıyorlar.
Araştırmalar mate çayının huzur verdiğini gösteriyor. Henüz tam olarak kanıtlanmamış olsa da kafein dışında keşfedilmemiş bazı organik maddelerin insanı dinginleştirmesi bunun işareti.
ACIMSI LEZZETİNE ZAMANLA ALIŞILIYOR
Bağımlılık yapmayan özelliği sayesinde mate çayı içenler daha sosyal ve neşeli oluyor. Bu ruh halinin tipik belirtisi yöre müziklerinde görülen coşku ve pozitif dışavurum… Son yıllarda kahve bağımlılığını ve onun en son aşamada yarattığı depresyonu (ruhsal çökkünlük halini) yerel hekimler ilaç desteği yanında, mate’den elde edilen doğal karışımlarla giderebiliyor.
Tüm bunların yanı sıra bir başka özelliği de ne kadar kullanılırsa kullanılsın demlenmiş bitki kitlesinin aktif özelliğini yitirmemesi. Geleneksel olarak sürekli sıcak su takviyesiyle içilmeye davam edilmesi bundan. Bu özelliğiyle mate gündelik yaşamın ucuz ve sağlıklı bir parçası: Tadı yeşil çayı andırıyor. Biraz daha acımsı olması içerdiği tanen yüzünden. Fakat bu özelliği kabızlık problemlerine yol açmıyor. Tadını şeker katkısıyla iyileştirmek mümkün. Şeker kamışı suyu iyi bir yol arkadaşı. Keçiboynuzu (harnup) özütüyle de iyi gidiyor. Mate çocuklara da verilebiliyor. Uygulama tadını güzelleştiren süt ürünlerine karıştırılarak yapılıyor.
AYNI ZAMANDA SAĞLIK ÇAYI
Mate çayının geliştirdiği kültür hakkındaki bilgiler neredeyse bir kitabı dolduracak kadar geniş. Mate Güney Amerikalılara birçok deyim ve kelime armağan etmiş. Bugün yalnız çayı değil, birası, soğuk içecekleri, şekerlemeleri de yapılıyor. Örneğin, Arjantinliler içilecek çeşitleri o denli çoğaltmışlar ki, ‘mate’ ve türevleri adeta ‘milli içki’ haline gelmiş. Brezilya ise dünyadaki mate ekonomisinin yüzde 55’ini temsil edecek kadar tüketimde zirve yapan bir ülke.
Mate tüm sağlık özellikleriyle ABD’de de popüler olma yolunda. Amerika İlaç ve Gıda Dairesi (FDA) mate’yi güvenilir ürünler listesine almış. Nedeni bilinen etkileri değil. Mate aynı zamanda anlamlı düzeyde antioksidan ve polifenolleri bünyesinde topluyor. Bir gram yaprakta 100 miligrama yakın antioksidan içermesi onu diğer çaylardan ayırıyor.
ABD’de adeta salgın hale gelen ‘obezite’ ve ‘kanser’ vakaları için tedavi desteği olarak ilgi görüyor. Kolesterol sorununa yönelik olarak da çözümlerden biri olarak kabul ediliyor. Bazı araştırmacılar kırmızı eti çok tüketen Güney Amerikalıların mate sayesinde sağlıklarının bozulmadığı iddiasında. Son yayınlar sigara bağımlılığına da iyi geldiği yönünde.
Gelelim başlıktaki soruya: Türkiye bu işe merak sarıp bu bitkiyi yetiştirse mate çaya kahveye rakip olabilir mi?
Verilecek yanıt belli: Doğrudan rakip olmaz, ancak yorgunluk ve mizaç düşüklüğü söz konusu olduğunda ilk akla gelen çaylardan biri olabilir. Çünkü bizde siyah çayın bir kültürü temsil etmesi ve Türk kahvesi alışkanlığı geleneksel liderliklerini kimseye kaptırmaz.
Yine de popüler hale gelebilir mi? Evet, zaman içinde belki. Hele de hızla şişmanlayan genç bir nüfus varken…
Mate çayı ABD’de henüz bu kadar tanınmadığı yıllarda The New York Times gazetesinde Elizabeth H. Brooke İmzasıyla yayınlanan bir yazı bu işe ilgi duyanlar için oldukça anlamlı. Yazar ‘Yerba Mate’yi Güney Amerika’nın yorgunluk sendromuna karşı bir numaralı antidotu (panzehiri] olarak takdim ediyor. Neredeyse tüm performans düşüklüklerine karşı sıradan bir şey değil, sanki büyülü bir iksir olarak tanımlıyor. Bugün mate Ortadoğu’da da epey tanınıyor.
Mate ağacının kökenini Mezopotamya’ya bağlayan yazarlar olsa da kesin gerçek bunun bir Güney Amerika bitkisi olduğu yönünde. Yerli halk yüzyıllar boyunca mate’yi kutsal sayarak dinginleştirici sağlık çayı olarak kullanmış. Ortadoğu’da nasıl benimsendiği konusunda henüz temelli bir araştırma yok. Örneğin, Suriye, krizden önce tonlarca mate ithal ediyordu. Lübnan’da da bu çayı tanımayan yok gibi. Kuzey Amerika’da genel çay pazarı içinde yüzde 7’lik önemli bir yere sahip. Avrupa’da da tüketim hızla artıyor.
Arjantin ve Brezilya dünya pazarlarını ellerinde tutan iki ülke. Arjantin ‘mate cola’ gibi çeşitlerle yeni talepleri karşılayacak duruma gelmiş. Ülke, türevleriyle birlikte 400 bin tonluk ihracat yapıyor ve bu ihraç pazarının yüzde 40’ını elinde tutuyor.
İlk kola benzeri ürünü çıkaran ise Küba. ‘Materva1 adını taşıyan alüminyum ambalajlar şimdi Amerika’da üretiliyor. Bu gelişmelere bakarak ‘mate ağacı yetiştiriciliği‘ ile ‘mate çayı üretimi’ Türkiye için yeni bir iş kapısı olabilir.
Nur Demirok / Para Dergisi
Mate çayı yetiştirmek istiyorum fidan nerden temin edebilirim