Güncel Ekonomi Haberleri

Nereden nereye geldik?

Günlük koşturmaca içinde makro bir bakış açısı yakalamak kolay değil. Türkiye ekonomisinin ve toplumsal yapısının son 15 yılda nereden nereye geldiğine kısaca bakmak, bize bu makro bakış açısını bir ölçüde kazandırabilir.

İNSANLAR geçmişi ve belirli tarihsel dönemleri değerlendirirken, önce kendi hayatına ve çevresine bakar. Daha sonra o dönemi bir önceki dönemle karşılaştırır ve gelişmenin hızı ve kapsamı konusunda bir fikre ulaşır. Ekonomistler ve politikacılar dönemlerin başlıca ekonomik göstergelerini analiz ederek bir sonuca varmaya çalışır.

1980 ile 2015 arasındaki dönemi değerlendiğimizde, bireylerin ve ailelerin hayatlarına yakından baktığımızda aşağıdaki gelişmelerin ortaya çıktığını görürüz:

■ 1980’de 1556 dolar olan kişi başına milli gelirimiz 2013 sonunda 10 bin 807 dolara yükseldi.

■ 1980 öncesinde beyaz ve elektronik eşyada pe-netrasyon (sahiplik) oranları düşüktü. Örneğin bir otomobile, televizyon cihazına batta bir otomatik çamaşır makinesine sahip olmak bile lüks sayılırdı. 1980 sonrasında ise bu dayanıklı tüketim eşyaları temel ihtiyaç maddesi olarak görüldü. Sahiplik oranlan her geçen yıl biraz daha yükseldi.

■ Doktor ve hastane sayısının artması ve sosyal güvenlik sistemlerinin geliştirilmesi sayesinde sağlık hizmetleri iyileşti.

■ 1980 öncesinde özellikle büyük sanayi ve yerleşim merkezlerindeki konutların yüzde 20 ile yüzde 40’ı arasındaki bölümü gecekondulardan oluşuyordu. Kırsal kesimde ise kerpiç evler epey yaygındı. 1980 sonrasında kerpiç evler ve gecekondular, kâgir ve betonarme karkas konutlara direnemedi, sayıları zamanla azaldı.

■ Eğitim imkânlarından yararlananlann sayısı 1980 sonrasmda hızla arttı, teknolojiyi geliştirmek için yeni merkezler, teknokentler kuruldu. Motorlu araçların yaygınlaşması, yeni devlet yollarının, otoyolların ve köy yollannm yapımı, ulaşımı kolaylaştırdı, ekonomiyi canlandırdı. Bir zamanlar yalnız yüksek gelirlilerin yararlandıkları uçak yolculuğunun bedeli, şehirlerarası otobüs yolculuğunun fiyatı ile rekabet eder hale geldi.

BİZ NEREDEYİZ, DÜNYA NEREDE?

Türkiye’nin ihracat performansına baktığımızda ulaşılan yüksek artış hızı göğsümüzü kabartıyor. 2000 yılında 27.8 milyar dolar olan ihracatın 13 yılda toplam yüzde 446 artış sonunda 2013 yılı sonunda 151.8 milyar dolara çıkması gerçekten büyük bir başarıdır. 2000-2013 arasındaki ihracat artışının Çin’de yüzde 786, Hindistan’da yüzde 695, Brezilya’da yüzde 339 olduğunu gördüğümüzde bu kez bizdeki artış hızının biraz yavaş olduğunu bile düşünebiliriz. Kişi başına ihracat değerine göre bir sıralama yaptığımızda ise bu ülkelerden daha iyi durumda olduğumuzu görmek bizi mutlu eder.

Genel bir değerlendirme yaptığımızda Türkiye’nin ihracatının dünya ihracatının yüzde 0.82’si düzeyinde olduğunu görürüz. Oysa bu oranın en az nüfusumuzun, dünya nüfusuna oram olan yüzde 1.07’ye yükseltilmesi gerektiği için ihracat konusunda daha yapılacak çok şey olduğunun bilincine varabiliriz.

BİTMEYEN YARIŞ

Yukarıdaki örneğin gösterdiği gibi mevcut performans ve başarı ile “yetinme” lüksümüz yok. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu her şeyi kendi sınırlarımız içinde üretme imkânı bulunmadığına göre, dış ülkelerden bazı ara girdileri, tüketim ve sermaye mallarını ithal etmek zorundayız. Bunun için de dış ülkelerdeki insanların talep edebilecekleri mal ve hizmetleri üretmemiz gerekir. Bu ekonomik faaliyeti de dünya ekonomisindeki eğilimlere uygun bir ekonomik kültür, yapı ve üretim ile başarabiliriz.

Mevcutla yetindiğimiz ve dünyadaki genel gelişme trendlerine uyum sağlamadığımız takdirde “ekonomi” cezayı hemen keser: Dış ticaret ve cari işlemler açıkları her geçen yıl biraz daha artar. Bunların ardından gelen durgunluk ve kriz yılları ekonomiyi daraltır. Büyüme yavaşladığında refah yaygınlaştırılmaz ve yoksulluk azaltılamaz. Sıkıntılar darboğazlar ve sorunlar arka arkaya gelir. 40’lı yılların ünlü iktisatçılarından Şükrü Baban’m dediği gibi “İktisat bir ülkeyi batırmaz ama süründürür.”

KRONİK CARİ AÇIK SORUNU

Türkiye ekonomisinin 1980-2015 döneminde en önemli sorunu cari işlemler açığı idi. Türkiye’nin gelişmiş ülkelere yetişmesi için ortalama olarak en az yüzde 6 dolayında bir büyüme performansını yakalaması gerekiyordu. Ancak ekonominin hızlı büyüdüğü yıllarda sanayinin ithalat bağımlılığı nedeniyle dış ticaret ve cari işlemler açığı da tırmanışa geçiyordu.

Cari açığın azaltılması için bilinen üç araç vardı: Gerçekçi bir kur politikası, yurtiçi tasarruf oranının yükseltilmesi ve kapsamlı bir teknolojik atılım. Bu araçların kullanımı cari işlemler açığını belirli bir süre sonunda sorun olmaktan çıkarabiliyordu.

Hükümetlerin 1980-2000 döneminde uyguladıkları kur politikaları, her büyüme döneminin ardından durgunluk ve kriz yıllarının gelmesine yol açıyordu. 2001’de uygulanmasına başlanan “dalgalı kur” politikası bir hava yastığı gibi işlev görerek ödemeler dengesinden kaynaklanan şokları azalttı.

Ancak yurtiçi tasarruf oranının 2000’den sonra gerilemesi cari açığın azaltılmasını engelledi. Ekonominin ve sanayinin teknolojik düzeyinin yükseltilmesi için gerekli olan çalışmalar da yetersiz kalınca cari açık sorunu her yıl biraz daha ağırlaştı.

“PARÇALI” PAKETLER

2009 yılında uygulamaya sokulan kapsamlı teşvik paketi ile mevcut sektörlerdeki teknolojik düzeyin yükseltilmesi amaçlanıyordu. 2012’de yeni bir teşvik paketi açıklandı.

2010 yılında hazırlanan Sanayi Strateji Belgesi ile temel sektörlerde teknolojik düzeyi yükseltmek, böylece ithalatı azaltıp, ihracatı artırmak hedefleniyordu. Bu belgeye uygun olarak önemli sektörler için de stratejik programlar hazırlandı.

2011 yılında hazırlanan Girdi Tedarik Stratejisindeki amaç özellikle ara mallarında ithalatı yurt içi üretimle ikame etmekti.

Yurt içi tasarruf oranının yükseltilmesi sorununa 2012 yılında el atıldı.

2010 ve 2013 yılları arasında tarımsal üretimin artışı ve enerji verimliliğinin yükseltilmesi gibi önemli konularda yeni stratejiler geliştirildi. Ancak bu dönemde, bütünsel ve yeni bir büyüme modeli ve stratejisi yerine parçalı paketlerin uygulamaya sokulması, alman önlemlerden hızlı sonuç alınmasını zorlaştırdı.

1 2Sonraki sayfa

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu