İş Fikirleri ve İş Kurmak

Sanat Eserine Yatırım Yapmak Çok Kazançlı

“GÖZ ZEVKİ ÖNEMLİ”

Günümüzün en pahalı ressamları arasında yer alan Burhan Doğançay, Ömer Uluç ve Komet gibi isimler elbette yıllar içinde bu değerlere ulaştılar.

Yahşi Baraz ilk Doğançay sergisini kendisinin açtığını hatırlatarak zamanında Doğançay eserlerinin o dukça düşük fiyatlara alıcı bulduğundan bahsediyor.

Beyaz Müzayede Başkanı Aziz Karadeniz de eser satın alırken göz zevkine vurgu yapıyor. “Göz zevkiniz geliştikçe doğru eserleri alır hale geliyorsunuz” diye konuşan Karadeniz mümkün olduğu kadar sergilere gitmeyi, fuarların takip edilmesini tavsiye ediyor. “Bunu yaptığınızda zaten doğru kulvara giriyorsunuz. Hata yapma riskiniz azalıyor” diyen Karadeniz ancak bunlardan sonra yatırım amaçlı bile olsa isabetli alımlar olacağını söylüyor.

YILLAR İÇİNDE DEĞERLERİ ARTIYOR

Zaman içinde değeri katlanarak artan çok sayıda ressam ve eseri var. Ancak hangi ressamm, hangi eserinin bu kategori içinde yer alacağını kestirmek zor. Haklı sebeplerle ve zaman içinde kendini geliştiren sanatçılar olabildiğini ifade eden Güliz Özbek, kimilerinin de spekülasyonla değer artışı yaşadığını belirtiyor. “Bazen birileri destekliyor, oluyor” diye konuşan Özbek, “Ama bunlar hakikaten piyango bileti gibi bir şey. Bunun kimse garantisini veremez. Bunu biri desteklese bile garantisini veremez” diyerek uyarıyor.

Yine Forbes’un yaptığı araştırmaya dönersek, Doğançay’ın 2014 yılında 2.852 milyon TL’lik ciro elde ettiğini bu rakamın 2015’te 4.422,4 milyon TL’ye ulaştığını görüyoruz. Doğançay’ın eserlerinin ciro değişim oranı yüzde 55. Listenin ikinci sırasında yer alan Fahrelnisa Zeid’in cirosu 2014 yılında 3.264 milyon TL iken 2015 yılında bu rakam 4,331 milyon TL oldu. Bununla yüzde 32,7’lik ciro değişimi elde etti. Kısacası resim piyasasında garanti isimler ve garanti alımlar söz konusu. Bu ressamların eserleri yıllar içinde değer kazanıyor ve alıcısına kazandırıyor.

KRİZLER BİR FIRSAT

Burada Yahşi Baraz’ın sözlerine kulak vermek gerekiyor. Baraz, geçtiğimiz yılın sanat piyasası için kötü bir yıl olduğunu ve bunun hala devam ettiğini ifade ediyor. Kriz zamanlarının alım yapmak için ideal dönemler olduğunu belirten Baraz, “Resim almak isteyenlerin şöyle bir avantajı var, para çok kıymet kazandığı için bilinçli olarak tek tek seçerek başyapıtları satın alma şansına sahipler. Fakat buradaki sorun şu, başyapıt nerede? Satılmış durumda… Bu eserler belli zenginlerin eline geçti. Koleksiyoncular bu eserleri toplamış durumda” diyerek artık klasik eserlerin piyasada bulunmadığına dikkat çekiyor.

“ÜST SEGMENT KRİZ DÖNEMİNDE ALIYOR”

Yıllardır sanat piyasası içinde olan ve özellikle kurumlara yaptığı sanat danışmanlığı ile dikkat çeken Sevil Dolmacı da kriz zamanında sanatın çok daha aktif bir rol oynadığını belirtiyor. Orta segment alıcıların durumunun bugün kötü olduğunu kaydeden Dolmacı, “Ama benim en büyük avantajım en üst seğmende çalışıyor olmam. En üst segment her zaman alıyor. Fiyatlar geriye çekilince daha çok alıyor. Bu dönemlerde orta segmentte para kalmıyor, orta segment galericileri, koleksiyonerleri, borsacıları düşünün… Nakde dönmek için piyasaya daha çok eser çıkarıyorlar.

Fiyatlar düştüğü için büyük alıcı daha rahat ve daha çok alım yapıyor” diye konuşuyor. Doğal olarak da kriz zamanı biraz fırsatçılık olduğunu söyleyen Dolmacı, böyle zamanlarda bir evi satmanın çok daha zor olduğum dikkat çekiyor.

Aziz Karadeniz de benzer bir görüşte. 2016 yılının resim satın almak isteyenler için bir fırsat olduğunu belirten Karadeniz şunu vurgulamadan geçmiyor: “Türkiye’de olduğu gibi dünyada da resim yatırım aracı olarak pazarlanıyor. Yatırım olarak pazarlandığı takdirde bazen insanlar yanlış alımlar yapabiliyor” diye konuşuyor.

İKİ FARKLI GRUP VAR

Türkiye’de sanat eseri alımı yapan çok büyük koleksiyonerler var. Bu koleksiyonerlere yıllar içinde yeni isimler de ekleniyor. Ancak sanat eseri satın alan yeni bir grup da göze çarpıyor. Bu grubun içinde beyaz yakalılar kadar zengin ailelerin ikinci ve üçüncü kuşak bireyleri de var. Sanata para yatıran iki grup olduğunu ifade eden Ali Güreli şunları belirtiyor: “Birincisi, sayıları daha az olan ve 25 civarı ailenin içinde olduğu grup. Kanaatimce yılda 1 milyon dolar ve üzeri bir miktarı sanata ayırıyorlar. Diğeri ise yaşı daha ;ok 30-50 arasında, iş dünyasına mensup kişiler. Bu grubun sayısı giderek artıyor. Cİ bahsettiğim ikinci grubun ortaya çıkması ve genişlemesinde büyük rol oynadı. Bizim amacımız birinci ve ikinci grubu birlikte ağırlamak, ikinci grup Türkiye’nin geleceğidir. Belki sayısı 300’dür ama bu sayı sürekli artıyor.”

“DİNAMİKLER FARKLI”

Sevil Dolmacı ise koleksiyoner grup içinde de farklı dinamikler olduğunu anlatıyor. Burada da iki türlü eğilimden bahseden Dolmacı “Yeni koleksiyona başlayıp daha önemli eserler almak isteyen bir grup var. Diğeri de genç ressamların eserlerini alıp kendileri ile büyüyen bir koleksiyon yaratmak istiyor” diyor. îlk grubun garanti isimlere yöneldiğini anlatan Dolmacı, daha büyük sermayesi olanların kendini güvende hissetmek istediğini ifade ediyor.

ESERİN EŞSİZLİĞİ ÖNEMLİ

Sanat piyasasında ölçümlendirme ve fiyatlandırma oldukça önemli konular. Bir eserin fiyatlanmasınm belli kriterleri var. Dolmacı, kategorilerin kurumsallaşmış sanatçılar ve genç sanatçılar şeklinde farklı olduğunu kaydediyor.

Kurumsallaşmış sanatçılarda hangi döneminin en iyi dönem olduğu sorusuna doğru cevap vermenin önemli olduğunu belirten Dolmacı, “Eğer o döneme ait bir eserse fiyat fırlıyor. O döneme odaklanan koleksiyonlar da bir liralık eseri üç liraya kadar yükseltiyorlar. Yani kurumsallaşmış sanatçılarda en iyi dönemini bulmak çok önemli” diye konuşuyor.

Örnek olarak Doğançay’ın ünlü “Kurdela” adlı eserini veren Dolmacı, “Kurdela bugün en önemli serilerden biri. Çünkü çok az sayıda yapılmış. Bu çok önemli bir kriter” diyor. Yani eserin eşsizliği fiyatının belirlenmesinde etkili.

Güliz Özbek ise sanatçı kadar dönemin ve kullanılan malzemenin de kriterler arasında yer aldığını belirtiyor. Tablo boyutunun da önemli olduğunu ifade eden Özbek, “O eserin müzayede geçmişi de kriterler arasında. Müzayedeler şu an piyasanın en güvenilir ve en belgeli yerleri. Bunun yanı sıra tablonun hangi ellerden hangi müzelerden geçtiği de önemli. Onun dışında tablonun kendi özelliklerine geldiğimizde: büyüklük, malzeme, tekniği, üstünde imzası olup olmadığı, ki bazen isimsiz olup olmadığına göre bile fiyatlar değişebiliyor” diye konuşuyor.

GENÇ RESSAMLAR

Kurumsallaşmış ressamların ve eserlerin fiyatlandırmasında kriterler bunlarken söz konusu genç ressamlar olduğunda durum biraz değişiyor. 25-40 yaş aralığındaki ressamlar ‘genç ressamlar’ olarak tarif edilirken, burada galeriler belirleyici olarak ön plana çıkıyor. Dolmacı işin sürdürülebilirliği açısından galerinin önemli olduğunu belirtirken galerilerin çalıştığı kemikleşmiş koleksiyoner kitlesine de vurgu yapıyor.

“O koleksiyoner kitlesinden genç bir sanatçının yarınlarını yazmak kolay olur” diyen Dolmacı, önemli koleksiyonlarda yer almış ve arkasında önemli bir galeri bulunan genç sanatçının pazarının da uzun süre korunmak zorunda olduğunu anlatıyor. Dolmacı “Tabii bunların dışında işin iyi olması her zaman çok önemli. Bunu söylemiyoruz bile” diyerek sözlerini bitiriyor.

“FİYATLAR ABARTILIYOR”

Berrin Kerpiç de “Fiyatların bazen abartıldığım düşünmüyor değilim” diyor. Bir ya da iki iyi işle fiyatların abartılmasının hem alıcıya hem de sanatçıya iyi yansımadığını belirten Kerpiç, istikrarın önemine vurgu yapıyor. “Sanatta hızlı yükselip ani düşüş yaşayan hatta yok olan birçok sanatçı var” diye devam eden Kerpiç, adım adım ilerleyen, üreten sanatçıların eserlerinin fiyatlarını abartmak istemediğini anlatıyor.

BOYUT DA BELİRLEYİCİ

Art50.net sitesinde onlarca sanatçının çeşitli eserleri yer alıyor. Sitede 350 TL’ye de 10 bin TL’ye de eser var. Alıcı profili de oldukça çeşitli. Bunu 23 yaşından 75 yaşma kadar diye tarif ediyor Gü-liz Özbek. Peki, hangi eserlere ilgi daha yoğun? “İlk başta daha küçük ve daha uygun fiyatlı eserlere ilgi var diye düşünüyorduk. Gene de çoğunlukla onlar satılıyor ama şimdilerde büyük boyutlu eser alanları da görüyoruz” diye cevap veriyor Özbek. Satışta eserlerin içeriğinden ziyade boyutlarının belirleyici olmasının biraz düşündürücü olduğunu söyleyen Özbek şöyle devam ediyor:

“Alıcı eseri çok beğendiği halde onu değil, dekoruna uyduğu için bir başkasını alıyorsa kızıyorum. Hem çok severek alsın hem de dekoruna uysun. Bir tane resim alabiliyorsa dekoruna uyduracak tabii, gidip mobilyasını değiştirmesin” diye devam ediyor.

ÇAĞDAŞ SANATA İLGİ YOĞUN

Son dönemde en çok çağdaş sanat eserlerinin alıcıdan ilgi gördüğünü kaydeden Berrin Kerpiç, “Genç koleksiyo-nerlerin çoğunun ilgisi bu yönde. Çağdaş sanat gerek konusuyla gerekse tekniğiyle ilgi çekiyor. Çağdaş sanat galerilerinin artması ve sürekli açılan sergiler de etkili oluyor tabii. Biz fotoğraf heykel resim ayırmadan hepsine yer vermeye çalışıyoruz” diye konuşuyor.

Aziz Karadeniz de Türkiye’de genel anlamda çağdaş sanata ilginin daha yoğun olduğunu teyit ediyor. “Elbette klasik resimlerin her zaman bir değeri olacak” diye konuşan Karadeniz şu uyarıları yapmadan geçmiyor:

“Aslına bakarsanız yapılmış her resim, resmin Türkiye’ye uyarlanmış hali. Dolayısıyla Türk klasik resminin ülke sınırları dışında bir yere gelmesi çok mümkün değil. Orada her zaman alıcı olacaktır. Bu klasik eserlerde de ancak bir başyapıt olduğunda çatışma oluyor. Yani bu başyapıtların dışında klasik eserlere eskisi gibi fazla bir talep kalmadı. Önceden objelere ilgi vardı. Tuğralı gümüş gibi… Bunlara da eski ilgi olmadığını söyleyebiliriz.”

GENÇ RESSAMLAR İLGİ GÖRÜYOR

Günümüzde pek çok genç ressam oldukça başarılı işlere imza atıyor. Yurtdışında sergilere katılıp isimlerini ülke sınırları dışına taşıyor. Ancak genç ressamların eserleri çoğu alıcı için hala riskli değerlendiriliyor. Yahşi Baraz ise farklı görüşte ve genç ressamlara yatırım yapılmasının hem sanat piyasası hem de sanatçılar için iyi olacağını ifade ediyor.

Aziz Karadeniz de genç sanatçılara ilginin her geçen gün arttığını belirtip ülkemizde çağdaş sanata ilginin 2000’li yıllarla birlikte güçlendiğini belirtiyor. Karadeniz yıllar içinde koleksiyonerlerde bir güven kırılması yaşandığını dile getirip bu süreci şöyle özetliyor:

“Türkiye’de 2000 yılından önce çizgisi olan galeri sayısı çok azdı. Yurtdışında aktif olan, fuarlara katılan galeri sayısı 2005 yılından sonra arttı. Gene 2000’li yıllarda fuar faaliyetlerimiz çok daha başarılı bir hale geldi. Çağdaş sanat fuarlarımıza yurtdışından da katılımlar olmaya başladı. İstanbul Modern açıldı. Türkiye’de pek çok kişi çağdaş sanat ile ilgilenmez iken müze duvarında çağdaş sanat eserlerini görenler ‘Acaba biz bir şey mi kaçırıyoruz? demeye başladı. Dolayısıyla ilgi arttı. Fiyatlar da buna bağlı olarak yükseldi. 2011 yılından sonra ise fiyatlarda düşüş yaşandı. Böyle olunca galerilerinden ayrılan genç sanatçılar oldu. O noktada koleksiyonerlerde güven kırılması yaşandı. Ama bu geçecektir. Çünkü çok iyi galericilerimiz ve sanatçılarımız var. Bugün fiyatı çok uygun olan genç sanatçılarımız var. Koleksiyonerler atölyelerden de alıyor. O dengelenecektir. Genç sanatçılara ilgi devam ediyor.”

“SANATTA KDV İNSİN”

Sanat eseri satın almak bir yatırım olduğu kadar sanatçının sanatına devam etmesinin de en önemli kaynağı. Alıcının buna devam etmesi büyük önem taşıyor. Piyasa temsilcilerinin de söylediği üzere kriz zamanları sanat piyasasının en hareketli olduğu dönemler.

Çünkü gün yüzüne çıkmamış başyapıtlar da bu dönemde pazara çıkabiliyor ya da yeni sanatçıları keşfetmek daha kolay oluyor. Ancak resim satın alanın da satanın da işi çok kolay değil. Zira KDV oranlan yurtdışındaki pek çok ülkenin oldukça üzerinde. Hem Ali Güreli hem de Aziz Karadeniz piyasadaki KDV oranlarına dikkat çekip, bu rakamın düşürülmesi halinde daha fazla sanat eseri alınacağını ifade ediyor.

DÜNYADA 6-10, BİZDE 18

Ali Güreli, yüzde 18 olan KDV’nin indirilmesi halinde Türkiye sanat piyasasının gelişeceğini savunuyor. Bundan devletin de kazançlı çıkacağını belirten Güreli, “Yüzde 18 KDV sanat için yüksek. Dünyada bu oran yüzde 6-10 bandında, ikinci sıkıntı da bir sanat eseri aldığınızda KDV yüzde 18, sattığınızda KDV yüzde 18, üçüncü el satışta da yüzde 18. Dördüncü elde sanat eserinin değeri kadar para vermiş oluyorsunuz. Dolayısıyla eğer sanat eserinde değer artışı var ise KDV olmalı. O zaman sektör çok daha sağlıklı gelişecektir” şeklinde konuşuyor.

Bazı ülkelerde sanat eseri satın alan kuruluşlara tanınan avantajlardan bahseden Aziz Karadeniz de bilhassa genç sanatçılara destek açısından bunun çok önemli olduğunu vurguluyor.

Yüzde 18’lik KDV oranının yüksek olduğunu kaydeden Karadeniz şöyle devam ediyor: “Bunun düzeltilmesi lazım. Ondan sonra sanatı nasıl yaygınlaştırabi-liriz, bunu konuşmalıyız.”

Önceki sayfa 1 2 3Sonraki sayfa

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu