Güncel Ekonomi Haberleri

2020’de Türkiye Ekonomisine İlişkin Öngörüler

Türkiye Ekonomisi 2020

Ekonomistlerin 2020 sonu öngörüleri

Prof. Dr. Oral ERDOĞAN / Piri Reis Üniversitesi Rektörü
“Yüzde 5 üzeri büyüme yüksek olasılık”

ABD ekonomisi 2020’de çok net bir şekilde büyüme gösterecek. Bu bağlamda, Türkiye’nin ABD ile ilişkileri Türkiye ekonomisine yön verecek diye düşünüyorum. 2019’un ikinci yarısında önemli ölçüde iyileşen ilişkilerin etkisinin yatırım ortamını olumlu etkilediğini görüyoruz. Geleceğe yönelik yatırımcı beklentilerinin hisse ve tahvil piyasası fiyatlamalarına yansıdığından hareketle; Türkiye ekonomisinin 2020’de yüzde 5 üzerinde büyümesini çok yüksek olasılık görüyorum. TCMB’nin agresif faiz indirimlerinin kreditörler nezdinde etkisini hissettirmesi halinde tüketim ve yatırımların canlanması olasılığı yükselecek görünüyor.

Halen inşaat sektöründe ve fiyatlarda canlanma eğilimi sürüyor. Bu hareketin devamı olasılığı yüksek. İnşaat, turizm ve savunma sanayi öne çıkıyor. ABD ile olan gelişmelerin iyi şekilde sürmesi durumunda ve Brexit etkisiyle de bazı sektörlerin parlaması olasılığı yüksek görünüyor.

Prof. Dr. Murat FERMAN / Beykent Üniversitesi Rektörü
“Pozitif ayrışabiliriz”

Enflasyon kulvarında seyir olumluya döndü. Bununla beraber, enflasyonun genel seyri için ilk altı aylık gelişim tayin edici olacak. Yüzde 10 altındaki her düzeyde yıllık TÜFE gerçekleşmesi başarılı bir sonuç olacak. 2020’de global planda büyüme özürlü konjonktür devam edecek, ancak Türkiye pozitif ayrışacak. Türkiye ekonomisi büyüme eksenli anlayış ile uygulamalardan vazgeçemeyecek.

Ülkemiz doğal büyüme potansiyeli olarak öngördüğümüz 3.5-4 bandının üzerindeki her değer için başarı çıtasını yükseltmiş olacak. Temel önceliğimiz, sürdürülebilir, kalkınma ve yaşam kalitesi ile terbiye ve hemhal edilmiş, ezberden kurtulmuş, insanımıza dokunan bir büyüme modelini formüle edebilmektir. 2020’de döviz fınansal çekiciliği irtifa kaybetmeye devam edecek.

Prof. Dr. Ahmet İNCEKARA / İktisadi Araştırmalar Vakfı Başkanı, İstanbul Üniversitesi İktisat Politikaları Bölüm Başkanı
“Özel sektör dijitalleşmeyi odak noktasına alacak”

2020 bütçesinde, tarım için ayrılan kaynak tutarında 2019’a göre ciddi bir artış sağlandığı görülüyor. Ayrıca, bütçede savunma ve güvenlik için yüzde 13 oranında pay ayrıldı. Kamu yatırımları için ayrılan pay yüzde 8 oranında. Bu oranlar dikkate alındığında 2020’de ülkemizde eğitim, sağlık, savunma ve tarım alanlarında hibe, teşvik ve desteklerin devam edeceği varsayımıyla, özel sektör ve girişimcilerin de bu alanlarda yoğunlaşabileceği ve bu kapsamda üretim ve sanayide dönüşümü sağlayacak Ar-Ge ve inovasyon, yüksek teknolojiye dayalı yerli üretimde sıçrama sağlayabilecek projelerin hayata geçirilebileceği ifade edilebilir. Bu yıl, hizmetler sektörünün, taşımacılık, bankacılık, teknoloji yatırımlarının desteklenmesi ve hız kazanması beklenebilir. 2020 özel sektörün
nakit akışı, verimlilik ve maliyetleri kontrol etmek için büyük çabalar harcayacağı bir yıl olacak.

Prof. Dr. Murat YÜLEK / OSTİM Teknik Üniversitesi Rektörü
“Yatırımların artmasını bekliyorum”

2020’de Türkiye ekonomisinin öncelikli gündem maddesi büyüme ihtiyacı olacak. Çin-ABD sürtüşmesi, ABD’deki seçimler, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’deki gelişmeler Türk ekonomisine negatif yansıyacak. Avrupa pazarındaki yavaşlama da ihracat açısından problem oluşturacak. 2020’de iş ortamının iyileştirilmesi, küçük ve orta ölçekli işletmeler için vergi kolaylıkları, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası’nm sermayesinin ve sanayi şirketlerine sağladığı finansmanın artırılması, ihracatçı şirketlerin desteklenmesi için Eximbank kaynaklarının güçlendirilmesi, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası’nın kamu kesimine iş yapan sanayi şirketlerine satıcı finansmanı sağlaması öncelikli hayata geçirilmesi gereken yapısal reformlar arasında sayılabilir.

Prof. Dr. Erhan ASLANOGLU / Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı
“ABD-Çin hegemonya mücadelesi kısa sürede bitmez”

ABD ile Çin arasındaki mücadele bir hegemonya mücadelesi, dolayısıyla kısa sürede biteceğini düşünmek gerçekçi değil. ABD seçimleri nedeniyle Trump’ın global ekonomide dolayısıyla ABD’de bir sorun istememesi, Çin’in de kısa sürede daha büyük bir sorunla karşılaşmak istememesi nedeniyle iki ülke arasında ateşkes tarzında 1. Faz anlaşma imzalandı.

Bu anlaşmanın etkisi ve kısmi ve geçici de olsa etkisini 6 ile 18 ay içinde gerçekleştirecek para politikalarının katkısıyla 2020’de ABD seçimi öncesine, muhtemelen yaz aylarına kadar dünya ekonomisinde bir büyüme ve finansal piyasalarının risk iştahında artış görmek şaşırtıcı olmaz. Koronavirüs salgını ciddi bir risk oluşturuyor. En kötüye hazırlıklı olup en iyisini temenni etmemiz gereken bir süreçteyiz. Temennimiz salgının 1-2 ay içinde kontrol altına alınması. Bu çerçevede ABD seçimi öncesine kadar baz senaryomuzu koruyoruz. Finansal piyasalar, özellikle hisse senedi piyasaları iyimser senaryoları çok hızlı fıyatladığı için pozitif geçmesini beklediğimiz bu dönemin sık sık düzeltmelerle geçeceğini düşünmek de yanlış olmaz.

Prof. Dr. Murat ŞEKER / İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Daha umut veren bir yıl”

2020’nin 2019’a göre daha fazla umut veren bir yıl olduğunu söyleyebilirim. Son dönemdeki toparlanmanın önümüzdeki çeyreklerde de devam ederek büyüme oranının yüzde 3-3.5 düzeyinde gerçekleşeceğini tahmin ediyorum. 2020 büyüme bağlamında toparlanmanın devam edeceği bir yıl olarak görülüyor, ancak bu büyümenin Türkiye’nin diğer ekonomik sorunlarına çare olacak büyüklükte olmayacağını düşünüyorum. 2020, enflasyonun yine ekonomi gündeminden düşmeyeceği ve bununla birlikte bağımsız para politikası ihtiyacının daha fazla tartışılacağı bir yıl olacak. Enflasyonda çift haneyi görmeye devam edeceğiz. Ancak daha az oynaklığa sahip enflasyon oranlarıyla karşılaşacağımızı, bandın 12-14 arasında gerçekleşeceğini tahmin ediyorum. İşsizlik en önemli ekonomik sorun olmaya devam edecek.

Prof. Dr. Ersan ÖZ / Pamukkale Üniversitesi Maliye Bölüm Başkanı
“Yerli yazılımlar ülkemiz için fırsat”

Yatırımlar açısından 2020’nin en pozitif yönü ülkemizin sahip olduğu, internet, bilgisayar, yazılım, yapay zeka gibi alanlarda ciddi yatırım potansiyeline sahip oluşumuz. Yabancı ülkelerin yazılımlarının kullanılarak dışarıya önemli ölçüde döviz çıkışı olması yerine bu teknolojilere uygun yerli yazılımların yapılmasının ülkemiz için fırsat oluşturacaktır.

2020’de kamu yatırımlarının azalması, kredi faizlerinin düşüyor olmasına rağmen sıkıntı yine daralması yavaşlaşa da inşaat sektöründe görülecek. İnşaatın bir an evvel lokomotif sektör olmaktan çıkarılması, alternatifler üretilmesi, piyasaları pozitif dışsal etkileyecek yerli sektörlere ihtiyaç bulunuyor.

Prof. Dr. Emre ALKİN / Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Kurların zorlamasını beklemiyorum”

İç veya dış politikadan kaynaklanan bir panik hali yaşanmaz ise 2020de kurların zorlamasını beklemiyorum. Bu yıl tolerans dolar/TL’de 6.35’e kadar mevcuttu. Ancak yılın bitmesine birkaç gün kala bile bu seviyelere gelmedik. Unutmayın, Türkiye’de döviz kurlarının yönünü siyaset ama trendini her zaman ekonominin kırılganlıkları belirler. Dolayısıyla daha önce gördüğümüz seviyeleri test etmemiz ancak ve ancak siyasette fevkalade olumsuz gelişmeler olması, diğer taraftan ekonomideki kırılganlıkları iyileştirme hevesinin bir kenara bırakılmasıyla gerçekleşebilir. Merkez Bankası’nm 2020’de her ne kadar elinde imkan olsa da, faiz oranlarını kolay kolay tek haneye düşürebileceğini sanmıyorum. Önce enflasyon oranına bakacağını ve ondan sonra faiz kararını vereceğini tahmin ediyorum. İşsizlik çok önemli bir konu.

Ancak elimizdeki büyüme modeli işsizliğin tek haneye düşmesine katkıda bulunmuyor. Sadece inşaat sektörü ve konvansiyonel sektörler üzerine odaklanmış bir istihdam anlayışıyla işsizliği çözemeyeceğimiz bir şekilde ortaya çıktı.

Prof. Dr. Sinan ALÇIN / İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Siyasi risklerin azaldığı bir yıl olacak”

2020’de ticaret savaşları belirsizliği yerini İran-ABD gerilimine bıraktığı bir yıl olacak. Türkiye özelinde ABD yaptırımları, Libya ile varılan anlaşmanın sonuçları, Doğu Akdeniz sorunu ve AB’den ayrılmış olacak Britanya ile gerçekleştirilecek ticaret anlaşmasının hükümleri 2020’de en çok konuşacağımız konuları oluşturacak.

Türkiye içinde bulunduğu jeopolitik konum ve riskler göz önüne alındığında dünyanın ‘en dinamik’ bölgesinde yer alıyor. Bu dinamizmin pozitif ve negatif sonuçları olabiliyor. Ulusal düzeyde siyasi risklerin azaldığı ve reel sektördeki ıiv durgunluğun doğru yeniden-yapılanma adımlarıyla, farklılaşarak çıkmayı başaran firmaların güçlendiği, diğerlerinin ise elenmeye başladığı bir yıl yaşayacağız. Dalga çekildiğinde ne durumda olacağımızın önemli olduğu bir yıl olacak 2020.

Prof. Dr Kerem ALKİN / İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Yatırım ortamı daha cazip olacak”

2020’de Türkiye’nin tüm ihracatçı sektörlerinin yanı sıra, turizm, sağlık, eğitim, lojistik, ulaştırma gibi ana hizmet sektörleri de hareketli olacak. Türkiye’nin dünya ekonomisindeki algısına yönelik olarak, yatırım ortamını daha da cazip hale getirecek şekilde, vergi ve hukuk reformu gibi alanlarda önemli adımların atılacağı 2020’de, Türkiye pozitif büyüme sürecine yeniden geçişin istihdama azami yönde yansımasına sağlayacak tedbirlere de ağırlık verecek. Yerli otomobil ve Kanal İstanbul gibi, Türkiye’nin Avrasya’daki ‘oyun kurucu’ gücünü perçinleyen projeler, aşamaları itibarıyla öncelikli gündem maddelerini oluşturmaya sürdürürken, özel sektör yatırımlarında beklenen canlanma, organize sanayi bölgelerindeki hareketlenme, Türkiye-AB ilişkilerinde yeniden rotalanma, Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceği de, doğal olarak Türk iş dünyasının öncelikli gündem maddeleri arasında yer alacak. Ekonomide iç talebin toparlanmasına bağlı olarak, işsizliği azaltacak bir hareketlenme 2020 yılının ilkbahar ortası gibi gözlenecek.

Prof. Dr. Mustafa ÖZER / Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bil. Fak. Öğr. Üyesi
“Yapısal reformlar hayata geçirilmeli”

Ekonomide en çok hareketlenmeyi teknoloji ile ilgili yazılım şirketlerinden beklemekteyim. Zaten son dönemde borsada BT şirketlerinin hisse senedi fiyatları da artmakta. Üretim kapasitesini doğrudan arttıracak herhangi bir yatırım olacağını düşünmüyorum. AB’deki toparlanmaya bağlı olarak, bu ülkelere ihraç edilen ürünleri üreten şirketlerin hareketleneceğini tahmin etmek gerekir. 2020’de hayata geçirilmesi gereken yapısal reformların başında idari reformlar geliyor. Ayrıca işgücü piyasası ile ilgili düzenlemeler ve kalıcı eğitim reformları olmazsa olmazlar arasında. Özellikle işgücü piyasa reformları ile eğitimde yapılacak reformalar, çalışanların beşeri sermaye düzeyini artırmaya yönelik olmalı.

Prof. Dr. Üstün DİKEÇ / KTO Karatay Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Katma değerli yatırımları teşvik edelim”

2020 de uzun vadede katma değer yaratan yatırımlar teşvik edilmeli. Kalkınmayı sağlayacak ve dış talebi yüksek olan sanayi, imalat ve emtia yatırımları gerçekleştirilmeli. Küresel durgunluk ve ticaret savaşları özelikle Avrupa ülkelerinin talebini azalttığından 2020 bütçesinde öngörülen yüzde 5’lik kalkınmanın gerçekleşmesi mümkün olmayacak. Sürdürülebilir bir kalkınmanın sağlanması için artan özel sektör borçlarının ve dış etmenlerin yarattığı maliyetlerin çözümlenmesi gerekir. 2019’un ikinci yarısında ithalattaki daralma nedeniyle cari fazla verse de cari açık sorun olmaya devam etmekte ve ekonomiyi dışa bağlı kılmaktadır. Döviz ihtiyacı ve ithal girdi kalemleri gibi nedenleri kontrol edemediğimiz için iç piyasada döviz getirecek mal ve hizmetler üretiminin ve de Ar-Ge çalışmalarının maliye politikası ile desteklenmesi gerekir. Alınan önlemler koşullar ve destekleme süreleri nedeniyle uygulamada işlevsel olmadığından \ işsizlik sorun olmaya devam ediyor. Vasıfsız işsizlere yönelik mesleki eğitim programları geliştirilmeli, desteklenmeli, bunun yanı sıra kişilerin hızlı teknolojik gelişmelere uyumları sağlanmalı.

Prof. Dr. Haluk LEVENT / Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Reformlar için uzlaşı sağlanmalı”

2020’de belirgin olarak hareketlenebilecek bir sektör göremiyorum. Ancak öz kaynak yapısı kuvvetli, ihracat performansı çok yüksek şirketler yüksek performans göstermeye devam edecekler. 2020’de öncelikli hayata geçirilmesi gereken yapısal reformlar şunlar olmalı: Kapsamlı bir adalet reformu, kapsamlı bir vergi reformu, teşvik sisteminin tümüyle değiştirilerek amaca yönelik ve etki analizleri ile yönlendirilen bir sistemin yürürlüğe konması, yolsuzlukla mücadele, adem-merkeziyetçi yönetim anlayışının hakim kılınması. Bütün bu reformların herhangi bir iktidar partisinin sırtına yüklenmesi mümkün ve doğru değil. Bu reformların gerçekleştirilebilmesi için sivil toplumun öncülüğünde tüm partilerin uzlaşını sağlayabilecek bir girişimin ortaya çıkması gerekir.

Prof. Dr. Kamil YILMAZ / Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi
“2020’de büyüme yüzde 3’ün biraz üzerinde olur”

2020 için gerçekleşme ihtimali yüksek olduğunu düşündüğüm temel senaryonun önemli dayanak noktası, ekonomi dışından gelebilecek ulusal ya da uluslararası düzeyde (ABD yaptırımları dahil] ekonomi dışı şokların etkisinin kısıtlı olacağı varsayımı. Bu şokları tam olarak öngörmek mümkün olmadığı için onların etkisini nötr kabul edip ekonomik durumu değerlendirmek gerekir. Temel senaryonun bir diğer dayanak noktası ise, ekonomide geçtiğimiz 18 ayda yaşananlara karşın 2020’de yüzde 5 büyümeyi hedefleyen hükümetin 2021 için erken seçimi gündeme getirme ihtimali.

Bu temel senaryo çerçevesinde büyüme oranının yüzde 3-3.5 aralığında gerçekleşmesini bekliyorum. Bankacılık kesiminin hali hazırdaki batık kredileri, yıl içindeki kredi büyümesinin hükümetin arzu ettiği reel yüzde 10 ve üzerindeki seviyelerine ulaşmasının önündeki en büyük engel olarak karşımıza çıkıyor.

Ek olarak, yeni açılan ticari kredilerin bir kısmı var olan banka-dışı borçların ödenmesinde kullanılacağı için yatırım harcamaları üzerindeki olumlu etkisi kısıtlı olacak. Bu faktörler büyümenin hedefin biraz altında gerçekleşmesine yol açacak.

Prof. Dr. Harun ÖZTÜRKLER / Kırıkkale Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Yatırımlarda artış göreceğiz”

Ekonomik daralmanın 2019’un ikinci yarısı ile birlikte sona ermesi ve henYiıükümetin hem de kamu bankalarının sağladığı teşvikler sonucunda yatırımlar 2020’de artmaya başlayacak. 2020’de yerli otomobil projesi ve Kanal İstanbul projesinin otomobil ve inşaat sektörlerinde yatırımların giderek daha cazip olmasını sağlayacağını söyleyebiliriz. Hükümetin ithal girdide yerli üretimi teşvik etmeye yönelik politikaları uyguladığı sektörlerde belirgin bir hareketlenme beklenebilir. Turizm sektörü 2019’da hem ekonomik aktivitenin yeniden canlanmasına hem de cari işlemler açığının kapanmasına en büyük katkıyı sağladı. 2020’de hem baz etkisi, hem bu sektörde de büyümenin büyük ölçüde yeni yatırımlar yerine kapasite kullanım artışlarından kaynaklanması ve kapasitede kullanım sınırına yaklaşılması büyüme hızını yavaşlatabilir.

Prof. Dr. Umut HALAÇ / Yaşar Üniversitesi Öğretim Üyesi
“İkinci yarı daha iyi olacak”

2020 de çok rahat geçmeyecek. Beklenmedik bir gelişme olmazsa yılın ikinci yarısı için daha olumlu beklentilere sahibim. 2019’daki baz etkisi ortadan kalkacağı için enflasyonda kalıcı bir düşüş beklemiyorum.

Şu anki seviyelerini korumak bile önemli. Yılsonu öngörüm yüzde 11-12. Büyüme rakamlarında yavaş bir iyileşme bekliyorum, yılın ikinci yarısı için daha iyimserim. Yılı yüzde 4 büyüme ile kapatabiliriz. Büyüme rakamlarının iyileşmesiyle birlikte kronik bir şekilde cari dengede kötüleşme olacağını tahmin ediyorum. Durgunluğun atlatılması için hükümetin uyguladığı genişletici maliye programı sebebiyle bütçe dengesinin daha büyük açıklar vereceğini düşünüyorum. İşsizlik oranı yapısal bir soruna dönüştü, bunun için işsizlik oranında büyük bir azalma beklemiyorum. Yatırımlar konusunda olumsuz bir şey olmadığı takdirde yılın ikinci yarısı daha iyi olacak.

Dr. Güldenur ÇETİN / İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Büyüme yüzde 4.3’ün altına düşmeyecek”

2020’de Türkiye büyüme oranının yıllık yüzde 4.3’ün altına düşmeyecek şekilde gerçekleşmesi mümkün. Enflasyon oranının yıllık ortalama yüzde 9 civarında olması muhtemel. 2019’un son aylarında cari işlemler hesabının fazla vermesi, özellikle de eylül ayı için tahminlerin üzerinde bir fazlanın söz konusu olması Türkiye ekonomisi açısından oldukça önemli.

Cari işlemler dengesinin bu çizgide ilerlemesi 2020 için mümkün. Bütçe açığının 2020 için 130 milyar TL’nin üzerinde gerçekleşmesi öngörülürken, eğitim ve sağlık en büyük payı alması öngörülüyor. Özellikle evde çalışan kesim olarak iş hayatına katılan kadın nüfusun kayıt altına alınmasına dair destek ve teşvikler, istihdam artışı sağlanması açısından etkili olacak. KOBİ’lerdeki büyüme ve kurumsallaşma ihtiyacının desteklenmesi ile istihdam artışı yaşanabilir. Ancak işsizlik oranının yüzde 12 civarında gerçekleşmesi söz konusu olabilir.

HÜLYA GENÇ SERTKAYA

Önceki sayfa 1 2 3

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu