Başarılı Girişimcilik

Bu işareti alan ürünler her yerde yok satıyor

Coğrafi işaretli ürün başvurularında rekor

YEREL EKONOMİYE DESTEK

Coğrafi işaretli ürünlerin standardize edilerek yasal bir koruma altına alınmasının etkisini ekonomik anlamda da gösterdiğini vurgulan Bursa Ticaret Borsası Başkanı Matlı, “Coğrafi işaretin ürüne piyasa kimliği kazandırması ve ürünü farklılaştırması, ürüne iki kat daha yüksek bir fiyat verilmesini sağlamaktadır. Coğrafi işaret tescilli ürünler, kırsal kalkınma ve yerinde istihdam sağlayan geleneksel üretim biçimleriyle yerel ekonomiyi ayakta tutarken, üreticilerimize de ciddi rekabet üstünlüğü sağlamaktadır” ifadelerini kullandı.

Bolu Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Türker Ateş ise coğrafi işaretlemenin yöresel ürünlerin yerel bazdaki gelişim politikalarına ve çalışmalarına da önemli katkılar yaptığım söyledi. Geçtiğimiz ay tescil edilen Kıbrısçık Pirinci’nin üretim arzım ve ilçenin üründen elde edeceği geliri artırabilmek için Bolu Kıbrısçık Belediyesi ve 11 Tarım ve Orman Müdürlüğü’yle bir çalışma başlattığını vurgulayan Ateş şunları kaydetti:

“Genişleme potansiyeli için arazi altyapısını gözden geçirip, ürün arzını artırmak için yeni üretim alanları oluşturmaya çalışacağız. Diğer ürünlerimizin de bilinirliğini artırmak, iç ve dış pazarlara sunumunu hızlandırmak için başta e-ticaret kanalları olmak üzere birtakım çalışmalarımız var. Artık dijitalleşme dönemindeyiz ve ürünlerimizi internet üzerinden tüm dünyaya açılabilir hale getirmek istiyoruz. Diğer taraftan, coğrafi işaretli ürünlerin hem üretimini hem de tüketimini özendirici çalışmaların sıklaştırılmasıyla ilgili olarak da TOBB kanalıyla Bakanlığımıza görüş ve önerilerimizi aktarıyoruz. Keza coğrafi işaretler, hem üreticinin emeğini koruyan ve kıymetlendiren, hem de yerelde ekonomik hareketlilik sağlayan son derece önemli enstrümanlardır.”

“DEVLET POLİTİKASI OLMALI”

Iş dünyası temsilcileri, coğrafi işaretli ürünlerin perakende zincir mağazalar için çok önemli fırsatlar içerse de henüz tüketici nezdinde arzu edilen düzeyde karşılık bulamadığı görüşünde. Diyarbakır TSO Başkanı Kaya, coğrafi işaretli ürünlerin perakende mağaza zincirlerinde, market raflarında yeterince yer alamadığını belirterek, öncelikle bu konuda toplumsal bilgilendirmeler ile tüketici bilinci oluşturulması gerektiğini vurguladı. Bunun sadece özel sektörün yapabileceği bir şey olmadığına işaret eden Kaya şunları kaydetti: “Belki bir devlet politikası gerektirir. Bu süreçler işletilirse mevcut ekonomi anlayışı içinde arz/talep dengesi oluşacak. Aksi durumda ticari kaygılar coğrafi işaretli ürünlerin tercih edilmesini geciktirecek.”

Henüz iç piyasada da coğrafi işaretli ürünlerin öneminin yeterince anlaşılamadığını belirten Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran da, “Bazı marketlerin coğrafi işaretli ürünlerle ilgili raf düzenlemesi yaptığını görüyoruz. Ancak yeterli seviyede değil. Oda olarak coğrafi işaretli ürünlerin bilinirliğini artırmak, ulusal ve uluslararası pazarlara ulaşımını sağlamak için iki kez ‘Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi’ düzenledik. Zirvemizin üçüncüsünü 2021’de yapmayı planlamıştık. Ancak Covid-19 nedeniyle bu programın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda bir öngörüde bulunmak zor’ dedi.

Bursa TSO Başkanı İbrahim Burkay ise coğrafi işaretli ürünlerin tüketiciler tarafından özel bir ilgi ile karşılandığını ve benzer ürünlerden daha yüksek fiyatla talep gördüğünü vurgulayarak, bu durumun perakende sektörünün coğrafi işaretlere ayrı bir önem vermesi ile daha da ileri noktalara taşınabileceğini ifade etti.

“KOOPERATİFLEŞMEYE HIZ VERDİK”

Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası (SAT-SO) perakendecilik ve yöresel ürün ticaretinin artmasında kooperatifleşmeye önem veriyor. SATSO Başkanı Akgün Altuğ, “Şehrimizdeki birbirinden bağımsız üretim yapan üreticilerimizin bir araya gelerek kooperatifleşme hareketi ile tüzel kişiliğe sahip olmasını ve ürünlerini seri üretim yoluyla tüm ülke ile buluşmasını destekliyoruz. Geyve ilçesinde belediyemiz ile işbirliğinde kurduğumuz yöresel ürünler üretim merkezinde ulusal bir marka olan ‘Geyva’ markasının hayata geçmesine vesile olduk, özellikle son zamanlarda üretici kadınlarımıza yönelik kooperatifleşme hareketlerine oldukça hız verdik ve kadınlarımızın ürünlerinin tüketici ile buluşmasını da sağlıyoruz. Kadınlarımızın ürettiği yöresel ürünler e-ticaret yoluyla müşterilere ulaşabiliyor. Perakendecilik ve yöresel ürün ticaretinin artması anlamında kooperatifleşmeye önem veriyoruz. Böylece marketlere ve internet aracılığı ile müşteriye ulaşabilecekler” diye konuştu.

Coğrafi işaretli ürünlerin bilinirliğini artırmak amacıyla Gastro Sakarya kitap çalışmalarının yanında çeşitli fuarlara katılım sağlayan üreticiye destek verdiklerini söyleyen Altuğ, “Her türlü organizasyona katılım sağlayarak şehrimizin bilinirliğine katkı vermeyi amaçlıyoruz. Bu ürünlerin bilinirliğini artırmak adına tanıtım çalışmalarında birçok yol var. Festivaller düzenleyerek, fuarlara katılarak, ürünlere ulaşılmayı kolaylaştırarak ve hediyelik küçük eşyalar ile bu ürünleri harmanlayarak bilinirliğe destek olunabilir” dedi.

Coğrafi işaret nedir?

Coğrafi işaret benzerlerinden farklılaşmış ve bu farkı kaynaklandığı yöreye borçlu olan bir yöresel ürün adını ifade ediyor. Coğrafi işaretler menşe adı ve mahreç işareti olarak ayrılıyor.

Bir ürünün, tüm veya esas nitelikleri belirli bir coğrafi alana ait doğal ve beşeri unsurlardan kaynaklanıyorsa bu durumdaki coğrafi işaretlere “menşe adı” deniyor. Ürün bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri itibarıyla belirli bir coğrafi alan ile özdeşleşmişse bu durumdaki coğrafi işaretler de “mahreç işareti” olarak ifade ediliyor. Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Prof. Dr. Habip Asan, menşe adı ve mahreç işareti arasındaki temel farkın üretim yeri ile ilgili olduğunun altını çizdi.

Asan, “Ankara Çubuk Turşusu mahreç işaretine, Ezine Peyniri ve Kars Kaşarı ise menşe adına örnek. Coğrafi işaret tescilinde belirtilen koşullar sağlandığı ve Çubuk yöresinde yetişen sebzeler kullanıldığında Çubuk Turşusu Türkiye genelinde üretilebilir. Ancak Kars Kaşarı ve Ezine Peyniri yörenin doğal ve beşeri özelliklerinden tümü ile etkileniyor ve tescil belgesinde belirtilen coğrafi sınır içerisinde üretilmesi gerekiyor” dedi.

Başvuru ve tescil maliyetleri azaldı

Coğrafi işaret başvuru ve tescil maliyetleri 6769 sayılı Sanayi Mülkiyet Kanunu (SMK) yürürlüğe girmesi ile önemli düzeyde azaldı. 2020 yılında Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvuru, inceleme ve tescil işlemleri için ödenecek toplam ücret 120 TL. Ancak başvuru aşaması öncesi ürün ile ilgili detaylı bir araştırma yapılmalı; ürünün ayırt edici özellikleri, yöre ile olan bağı, denetimlerin nasıl gerçekleştirileceği belirlenmeli, ürünün başvuruda belirtilen özellikleri sağladığına ilişkin kanıt niteliğinde bilgi ve belgeler, bilimsel makaleler araştırılarak bulunmalı. Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Prof. Dr. Habip Asan’ın verdiği bilgiye göre, özellikle menşe adı ürünlerde yöre ile ürün arasında somut bağ kurulmalı, bu amaçla gerçekleştirilecek analizlerin ve raporlamaların maliyeti ayrıca göz önünde bulundurulmalı.

Asan, “Başvuru için ön koşul ise ürünün ülkemizde tescilli olması. AB komisyonu başvuru için herhangi bir ücret talep etmese de gerekli formların doldurulması için tercüme ücretleri veya yöre ile ürün arasındaki bağı kanıtlamak için yapılması gerekebilecek araştırmaların giderleri göz önünde bulundurulması gereken maliyetlerdendir” dedi.

İki “geleneksel ürün adı” tescillendi

Menşe adı veya mahreç işareti kapsamına girmeyen ve ilgili piyasada bir ürünü tarif etmek için geleneksel olarak en az otuz yıl süreyle kullanıldığı kanıtlanan adlar, “geleneksel üretim veya işleme yöntemi yahut geleneksel bileşimden kaynaklanması, geleneksel hammadde veya malzemeden üretilmiş olması” şartlarından en az birini sağlaması halinde “geleneksel ürün adı” olarak tanımlanıyor.

Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Prof. Dr. Habip Asan’ın verdiği bilgiye göre, Türkiye’de “Çakallı menemeni ve Ezo Gelin Çorbası” olmak üzere tescillenmiş iki geleneksel ürün adı, başvuru işlemleri devam eden ise 15 geleneksel ürün adı bulunuyor.

Prof. Dr. Asan, geleneksel ürün adı başvurularında da çoğunlukla ticaret ve sanayi odaları ve belediyelerin başvuruda bulunduğunu kaydetti. AB’de geleneksel ürün adı için Türkiye’den henüz başvuru bulunmadığını söyleyen Asan, AB başvurusu için öncelikli olarak Türkiye’de ürünün geleneksel ürün adı olarak tescil edilmesi gerektiğini vurguladı.

Coğrafi işaret tescili için kimler başvurabilir?

Türk Patent ve Marka Kurumu’na coğrafi işaret tescil başvurusunu, ürünün tek üreticisi varsa bu durumun ispatlanması halinde söz konusu üretici, ürünle ilgili kamu yararına çalışan veya üyelerinin ekonomik çıkarlarını koruyan dernekler, vakıflar, kooperatifler, konu ve coğrafi bölgeyle ilgili kamu kuruluşları ve kamu niteliğindeki meslek kuruluşları yapabiliyor. Coğrafi işaret tescili başvurusu TÜRKPATENT bünyesinde bulunan Coğrafi İşaretler Dairesi Başkanlığında görevli uzmanlar tarafından değerlendiriliyor.

İhtiyaç duyulduğu takdirde, konuda uzman bir veya birkaç kurum veya kuruluştan görüş alınıyor. Uzmanlar coğrafi işaret başvurusu dosyalarında bulunan eksikliklerin tamamlanması ve başvuruların ilana hazır hale getirilmesi için başvuru sahipleri ile birlikte çalışıyor.

6769 sayılı Kanunda belirtilen koşulları sağlayan başvurular Resmi Coğrafi İşaret ve Geleneksel Ürün Adı Bülteninde yayımlanıyor. Bültende yayım tarihinden itibaren üç ay içinde hakkında herhangi bir itiraz yapılmamış, yapılan itirazlar nihai olarak reddedilmiş veya itirazların değerlendirilmesi sonucunda değişikliğe uğramış başvuru, bildirim tarihinden itibaren iki ay içinde tescil ücretinin ödenmesi ve ödendiğine ilişkin bilginin aynı süre içinde Kuruma sunulması şartıyla tescil ediliyor. Sicile kaydediliyor ve tescil bilgileri bültende yayımlanıyor.

Dört koldan denetim yapılıyor

Coğrafi işaretli ürünlerin tescil sonrası denetimi; bu ürünlerin üretimi, piyasaya arzı, dağıtımı veya ürün piyasada iken tescilde belirtilen özelliklere uygunluğunun denetlenmesini kapsıyor ve tescil belgesinde belirtilen denetim merciinin sorumluluğunda oluyor. Denetim mercii haksız kullanım tespit ettiği durumlarda, amblemin ve coğrafi işaret adının ürün üzerinden kaldırılması konusunda uyarı yapabiliyor. Uyarılara rağmen coğrafi işaret adı kullanılırsa, tescil ettiren hukuk mahkemesinden gerekli önlemlerin alınması, gerektiğinde imhası gibi hususları talep edebiliyor.

Üç ay içinde başvuru hakkı şartlarını taşıyanlar tarafından değişiklik talebinde bulunulmaması veya yapılan taleplerin uygun bulunmaması hâlinde coğrafi işaretin iptal edildiğini dile getiren Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Prof. Dr. Habip Asan, “Ayrıca, Tarım ve Orman Bakanlığı da, tarım ve gıda ile ilgili coğrafi işaret veya geleneksel ürün adlarının kullanımının tescilde belirtilen özelliklere uygunluğunu denetliyor. Ticaret Bakanlığı ile gerçekleştirdiğimiz işbirliği ile il ticaret müdürlüklerine başvurularak coğrafi işaretlere ilişkin her türlü şikayet yapılabiliyor. Reklam Kurulu vasıtasıyla bu şikayetler cezalandırılabiliyor” dedi.

Önceki sayfa 1 2 3Sonraki sayfa

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu