Makaleler

Referanslarımızın Üzengisinde Kültürel Gecikme

REFERANSLARIMIZ?.. İLETİŞİM KAZALARIMIZ!..

İnsanımız zikredilen “buluş”larla buluşurken, cihazın verimli, insanî ve amacına uygun olarak kullanılması ile alakalı hiçbir eğitim ihtiyacı duymadıklarından hem zamana, hem mekâna hem de insana hiç de yakışmayan davranışlar sergilemektedir. Bu durumda da insanın sahip olduğu haklar yani “kul hakkı” ihlâl edilmektedir. Bütün inançların öğretilerinde olduğu gibi Yüce Beyan’da da kul hakkı üzerinde ısrarla ve genişçe durulmaktadır. Çünkü Yüce Yaratıcı’nın emir ve yasaklarının neredeyse dörtte üçü kul hakkı ile ilgilidir. İnancımızın temelinde sadece kulluk yapmak yetmiyor, aynı zamanda kullara saygı göstermek, onların gönüllerini almak, “kendisini hoşlanmadığı eylemi din kardeşi için de düşünmemek” gerekiyor. Çünkü Hakk’ın rızası halkın rızasından geçmekte, Rabb’imiz “kul hakkı ile karşıma gelmeyin” fermanıyla konunun ehemmiyetini ortaya konmaktadır. Toplum ve bireylerin kaynaşması, kötülüklerden uzak, huzur ve güven içinde, insanca, kardeşçe yaşaması için kul haklarına, insanlığın ortak evrensel değerlerine saygı göstermesiyle mümkün olmaktadır.

GÖÇ VE HAK

Göç ile birlikte şehirler alabildiğince kalabalıklaşırken köylerin en verimli arazileri meraya, güzelim iki katlı evleri viraneye dönüştü. Şehre taşınan bu samimi, diğerkam ve sade hayat yaşayan insanlar, özgür hayatlarını kısıtlayan çok katlı apartmanlarla tanıştı. Son elli senede kırsal kesimden yaklaşık on milyon vatandaşımız sadece İstanbul’a göç etti. Geldikleri yörelerde kendilerine ait müstakil evlerinde ferahfeza bir hayattan kısa zamanda kopamayan kadim şehrin bu yeni sakinleri, apartman katlarında da aynı rahatlığı yaşamaya çalışıyor. Oysa artık alt katlarda insanlar yaşıyor ve onlar da rahatı, huzuru, sükûneti hak etmekteler. Eskisi gibi evde yüksek sesle konuşmadan, televizyonun sesini açmadan, sofra bezini yahut kilimini balkondan silkelemeden önce kendisine yapıldığında hissedebileceklerini hatırlaması icab etmektedir.

Ülkemiz dev adımlarla “muasır medeniyetler seviyesinin üzerine” çıkmaya devam ediyor. Bu gelişmenin paralelinde lüks araçlara sahip olan insanımız gerekli eğitimi alamadan yola çıktıklarından farkında olmadan uzun far, gereksiz ve uygunsuz şerit değiştirme, aşırı hız, yersiz korna, yanlış yerlere park etme gibi davranışlarla kul hakkını irtikâp etmektedirler. Daha ileri durumlarda ise toplumsal değişim ve sürücünün haiz olması gerekli hasletler yeterli düzeyde olmayınca maddî ve manevî kazalar kaçınılmaz olmaktadır. Patikadan, şose yoldan, tek şeritli dar asfalt yoldan, bölünmüş ve otoyola geçerken araçların hızları da artmış, sürücüler ise çağa uygun biyopsikososyal bir eğitim almadıklarından “teknolojik tahrik”lere kapılıp cana mala zarar vermekle karşı karşıya kalmışlardır.

ELEKTRONİK CİHAZLAR VE HAK

Cep telefonu kullanımı baş döndürücü bir hızla yaygınlaşırken kullanma görgüsü maalesef hiç de önemsenmemektedir. Neticede toplu mekânlarda yüksek sesle konuşulmakta, tiyatro, cami gibi yerlerde kapatmaya özen gösterilmemekte, hem konuşan hem de konuşturan için telafisi imkânsız maddî ve manevî hasarlar oluşmaktadır. Amerika’da Case Western Reserve Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen çalışmada; her beş gençten biri günde en az 120 kısa mesaj çekiyor. Her on kişiden biri ise sosyal paylaşım sitelerinde günde 3 saatten fazla vakit geçiriyor. Gençlerin yüzde dördü ise her ikisini birden yapıyor. Çok fazla cep telefonu kullanan ve sanal ortamda saatlerini harcayan öğrencilerde devamsızlık ve yeme bozuklukları ve depresyon gibi sorunların baş göstereceğini tespit eden uzmanlar tüm ebeveynleri çocukların cep telefonu ve internet kullanımı konusunda denetimi elden bırakmamaları için uyarıyor. Çünkü internet ve cep telefonuna düşkünlüğün gençlerde alkol, uyuşturucu ve sigara bağımlılığı ile depresyon ve yeme bozuklukları gibi sorunları tetiklediğini son yapılan araştırmalar ortaya koymaktadır..

Ailenin her bireyinin neredeyse sahip olduğu şahsî bilgisayarlar zaman içinde kişinin en fazla değer verdiği varlığı oluyor. Saatlerce hatta günlerce bilgisayar karşısında amaçsız bir şekilde vakit geçiren insanlar dünya ile irtibatını kesip bireyselleşiyor, bencilleşiyor, toplumdan koparak geri dönüşü oldukça zor bir mecraya kapılıyor. Bundan dolayıdır ki araştırmacılar, hayatın giderek bir “chat odası”na dönüştüğünü ileri sürüyorlar. Özellikle yatmadan önce cep telefonu ve internet kullanan gençlerde zararlar sadece fiziksel problemlerle sınırlı kalmayıp hiperaktivite bozukluğu, kaygı, depresyon ve öğrenme zorluğuna da yol açmaktadır.

Önceki sayfa 1 2 3Sonraki sayfa

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu