Başarılı Girişimcilik

Savunma Sanayi Girişimcilere İş Fırsatları Sunuyor

Savunma Sanayiinden Kobi'lere Çağrı

ÇÖZÜM ORTAĞI 33 FİRMA

SAHA İstanbul’un ilk günden itibaren Türkiye’nin milli teknoloji hamlesine destek vermek, savunma, havacılık ve uzay endüstrisinde yerlilik oranlarını artırmak, tamamen milli sistemler üretmek hedefiyle hareket ettiğini söyleyen Saha İstanbul (Savunma Havacılık Uzay Kümelenmesi) Genel Sekreteri îlhami Keleş, “İlk başladığımız yıllar ile karşılaştırdığımızda oldukça başarılı bir grafik izlediğimizi, hedeflerimiz doğrultusunda epey yol aldığımızı ifade edebilirim. SAHA İstanbul’un kurulduğu Ankara’nın dışındaki firmaların yeteneklerini çok fazla olmasına rağmen sektörden ve projelerden habersizdi ve nasıl hareket etmeleri gerektiği konusunda bilgi ihtiyaçları vardı. Oysaki bizim kurulduğumuz, Kuzey Marmara 100 bin civarında üretici firması ile Türkiye imalat sanayinin yüzde 54’ünü üretmekte ve dünya ile yarışarak ihracat yapmakta. Bu yeteneğin yüksek teknoloji gerektiren savunma ve havacılık sanayiine aktarılması mutlaka gerekliydi.

Gayretlerimizi bu yönde yoğunlaştırdık ve firmalarımızda savunma sanayiimizin ihtiyaçları doğrultusunda farkmdalıklar yaratarak, projelerden haberdar ederek sektöre sokma gayreti içinde olduk. Bu çalışmalar ilk olarak Roketsan ile meyvesini verdi. 33 firmamızın Roketsan için parça üreticisi değil alt sistem ve sitem ihtiyaçlarında çözüm ortağı olmasını sağladık” diye konuştu.

Keleş, 2015’te kurulan SAHA İstanbul’un dört yıl gibi kısa bir sürede Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın ikinci büyük savunma havacılık kümelenmesi haline geldiğini söyledi. SAHA İstanbul’un yaptığı çalışmalar sonucunda ana yüklenici firmaların bakış açısında önemi oranda değişim olduğunu söyleyen Keleş, ana yüklenici firmalar ile tedarikçi olabilecek firmalar arasında oldukça sistematik bilgi akışı olmasını sağladıklarını dile getirdi. Keleş, “Ekosisteme dahil olan alt yüklenici sayısı da her geçen gün artıyor. Sağlıklı bir şekilde genişleyen güçlü bir ekosistem oluşturmaya devam ediyoruz. Firmalar kendi potansiyellerini keşfediyorlar, üretim kalitelerini, kalifikasyon seviyelerini yükseltiyorlar. SAHA İstanbul’un faaliyet gösterdiği alanlar ileri teknolojinin kullanıldığı, geliştirildiği Ar-Ge çalışmalarının hayati önem taşıdığı sektörler. Bu nedenle teknolojideki tüm gelişmeleri yakından takip ediyor, üye firmalarımızın bu teknolojilere entegre olmalarında etkin rol oynuyoruz. Burada milli kritik ürünlerin ülke içerisinde üretilebilir hale getirilmesi için teknoloji kazanımı konusunda yönlendirme ve destekler sunuyoruz” şeklinde konuştu.

GÜÇLÜ BİR SİNERJİ

Üye firmaların SAHA İstanbul çatısı altında birlikte iş yapmayı tecrübe ettiğini belirten Keleş, “Üyelerimiz arasında birlikte iş yapma kültürünü yerleştirmeye çalışıyoruz. Bizim yürüttüğümüz projelerin dışında 391 firma aynı çatı altında birbirini tanıyor, üretim yeteneklerinden haberdar oluyorlar. Çözümünü yurtdışında aradıkları üretim çözümlerinin aslında yanı başında bir firmada olduğunu keşfediyorlar. Ana yüklenici firmalarımız tedarikçi firmalarımızı tanıyor. Tedarikçi firmalarımız, üretim yaparken çok ciddi sertifikasyon sorumluluğu getiren konular nasıl çözeceklerini ve ana yüklenici firmalarımızla iş yapmayı öğreniyor. Biz hep birlikte Türkiye’deki sanayinin üretim potansiyelini keşfediyor ve potansiyelini üyelerimizle birlikte güçlü bir sinerji ile savunma ve havacılık sektörüne aktarıyoruz. Yüzlerce firma ana hedefe yönelik hareket ediyoruz ki; bu hem savunma sanayi hem de ülkemiz yararına çok güçlü bir sinerji yaratıyor” diye konuştu.

SAHA İstanbul’un önemli gündem maddelerinden birinin farklı sektörlerde faaliyet gösteren firmaları bir projenin bileşeni olarak alt sistem ve sistem üreticisi olarak bir araya getirdikleri konsorsiyumlar oluşturmak olduğunu söyleyen Keleş, ..Türkiye’de üretilemeyen alt sistemler için .üretim grupları oluşturarak bunları üretilebilir hale getirdiklerini kaydetti. 5-6 firmayı gruplayıp bir ürün için bir konsorsiyum oluşturduklarını söyleyen Keleş, “Tek bir firmanın üstesinden gelemeyeceği pek çok stratejik ürün bu şekilde üretilebilir hale gelebiliyor. Hatta ilerleyen aşamalarda bunları o sistemin üreticisi yeni firmalara dönüştürmeyi planlıyoruz. Buna dair güzel bir örnek TAİ ile 4 firmanın ortaklığından doğan insanlı platformlar iklimlendirme sistemi üretmek üzere kurulan TAECS A.Ş. oldu. Birlikte hareket etmenin gücünden faydalanmak, savunma sanayimizi daha ileriye taşımayı öncelikliyoruz. SAHA İstanbul öncülüğünde oluşturduğumuz pek çok konsorsiyum var. Bir kısmı çalışmalarına devam ediyor, bir kısmı ise çalışmalarını tamamladı ve projeleri TÜBİTAK SAYEM (Sanayi Yenilik Ağ Mekanizması) Programı 1. Faz çağrısına da kabul edildi. Bunlardan altı tanesini İDEF Fuarı’nda açıkladık ve imza törenini gerçekleştirdik. Bunlar ‘Lazer Silah Sistemlerinin Geliştirilmesi Projesi,

HÜRKUŞ Uçağı İçin İklimlendirme Alt Sistem Tedarik Projesi, Havacılık Uygulamaları İçin Katmanlı Metal Yazıcı Tozları Projesi (ATOM), İnsansız Deniz Araçlarının Otonom Çalışabilmesi İçin Ölçüm, Test ve Seyrüsefer Amaçlı Kontrol Birimi Geliştirme Yol Haritası (İDA-OTOSEVK), Uydu Haberleşme Sistemleri, Nano partikül takviyeli kompozit malzeme üretimi” şeklinde konuştu.

ÖNCE HÜRKUŞ’TA KURULACAK

Lazer Silah Sistemlerinin Geliştirilmesi Projesi ile tehdit yelpazesinde havadan yere atılan mühimmat ile top, havan ve roketlere karşı Hava Savunma Lazer Sistemi geliştirilmesinin hedeflendiğini dile getiren Keleş, dünyada gelecek dönemde ağırlıklı olarak lazer silah sistemlerinin kullanılmaya başlanacağını kaydetti. Savunma sanayinde yönlendirilmiş enerjiye, lazer silah sistemlerine bir evrilme olduğunu dile getiren Keleş, “Bu proje ile Türkiye dünya ile eş zamanlı olarak lazer silahları geliştirebilecek, hatta dünyada bu silahları üretebilen sayılı ülkeler arasında yer alabilir. HÜRKUŞ Uçağı İçin İklimlendirme Alt Sistem Tedarik Projesi ile uçak platformlarında kullanılan yerli iklimlendirme sistemleri üretimi gerçekleştirilmiş olacak. Üretimi tamamlanacak yerli iklimlendirme sistemleri ilk olarak HÜRKUŞ’ta kullanılacak ki bu da bizim için gurur kaynağı. Bu projelerden her biri savunma ve havacılık sanayiinde stratejik öneme sahip. Bu çalışmalarımıza devam edeceğiz; aynı zamanda alt sistem ve sistem üretici firma ya da konsorsiyum sayısını artırarak, dünyaya sistem pazarlama konseptine yöneldik. SAHA İstanbul bünyesinde kurduğumuz konsorsiyumlarda üye firmalarımızla birlikte yürüttüğümüz projelerimiz var” diye konuştu.

2019’da yurtdışındaki tanıtım ve işbirliği çalışmalarına ağırlık vererek platform üreticisi firmaların çözüm ortakları olma gayretleri ile pazarı genişletmeye çalıştıklarını belirten Keleş şunları kaydetti: “Malezya, Singapur, Endonezya gibi Güney Doğu Asya ülkeleri, D-8 ülkeleri Fransa ve Almanya, Afrika ve ABD bizim hedef bölgelerimiz. Özellikle D- 8 Ülkeleri ile sertifikasyon konusunda müşterek yapmaya çalıştığımız projelerimiz var. Airbus üretiminin yapıldığı Fransa Toulouse ve Boeing üretiminin yapıldığı ABD’deki Se-attle bizim için önemli endüstri merkezleri. Savunma ve havacılık sanayine bir şeyler üreten firmalar da ana yüklenici firmaların olduğu bu şehirlerin etrafında kümelenmiş durumda. Bir nevi coğrafi kümelenme. Biz de SAHA olarak bu bölgelerle ilgileniyoruz, çeşitli işbirlikleri geliştirdik ve yenileri için görüşmeler yapıyoruz.”

HEDEF YERLİ PAYI ARTIRMAK

OSTÎM Savunma ve Havacılık Kümelenmesi (OSSA), çatısı altında bir araya gelen KOBl’lerin hem kabiliyetlerini artırıyor hem de işbirliklerini güçlendiriyor. Savunma ve havacılık sektöründeki yerli ve milli üretimin artışıyla birlikte ana yüklenicileri destekleyecek şekilde tasarım, dizayn, sistem üretimi yapabilecek nitelikte KO-^BtTere gereksinim arttığını söyleyen OSSA Yönetim Kurulu Başkanı Mithat Ertuğ, SSB’nin KOBI’lerin bu niteliklere ulaşması için bir dizi çalışma yürüttüğünü, KOBI’le-rin de gerek öz kaynakları gerekse bir araya gelerek oluşturdukları kümelenme gibi organizasyonlarla kabiliyetlerini artırmaya çalıştığını vurguladı. OSSA’nm bu ihtiyaçlara cevap vermede önemli bir rol üstlendiğini dile getiren Ertuğ şunları kaydetti:

“TSK’nın ihtiyaçlarının karşılanmasında yerli üretimin payını artırmak, savunma sanayisindeki KOBl’lerin ulusal ve uluslararası pazarlardaki rekabet gücünü yükseltmek, artan iş birlikleri ve gelişen yetenekler ile tercih edilen alt tedarikçiler oluşturmak, nihai ürünlerle uluslararası pazarlara açılmak gibi hedefler doğrultusunda faaliyetlerine devam ediyor. Savunma ve havacılık sektörlerinin ihtiyaçlarının karşılanmasında yerli üretimin payım artırmayı hedefliyoruz. OSSA olarak biz, savunma ve havacılık sektöründe faaliyet gösteren KOBÎ’lerimizin iş gücünü arttırmak, ihracat yapabilir ve pazarda rekabet edebilir hale getirmek için çalışan bir ekibiz. Yurtiçi ve yurtdışı katıldığımız tüm fuarlarda üye firmalarımızın tanıtımlarım yapıyor, katılımcılara firmalarımızın kabiliyetlerini ve potansiyellerini anlatıyoruz.

Tarafımızca kurulan OSSA Küme Yönetim Sistemi ile internet ortamında firmalarımız ile anında haberleşebiliyor, fırsatlardan ve ihtiyaçlardan kendilerini anında haberdar edebiliyoruz. Ayrıca arama motoru optimizasyonu (SEO) eğitimi sayesinde firmalarımızın internet ortamında bulunurluğunu kolaylaştırıyor ve kurumsal kaynak planlaması (ERP) eğitimleri ve danışmanlıkları sayesinde firmalarımızın malzeme, makina ve iş gücünü daha verimli kullanabilmesini sağlıyoruz. Ülkemizin önde gelen savunma ve havacılık ana sanayi firmalarının KOBl’lerimize teknik eğitimler vermelerine destek oluyoruz. Firmalara sertifikasyon anlamında danışmanlıklar ayarlıyor ve kolaylıklar sağlıyoruz. Son yıllarda havacılık sektörüne parça veya hizmet üreten firmalar için bir zorunluluk haline gelen AS 9100 sertifikasyonunu birçok firmamızın almasına ön ayak olduk. Halen 60 üye firmamız bu belgeye sahip ve aktif olarak havacılık sektöründe çalışmaya devam etmekte. OSSA olarak sektörün önde gelen tüm fuarlarına katılım sağlamaya çalışıyoruz.”

OSB’LER KİLİT ROL ÜSTLENECEK

Ankara Uzay ve Havacılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (HAB), günümüzün askeri savunma konseptinde son derece kritik ve öncelikli kabul edilen ve tasarımın ilk aşamasından başlayarak üretim ve idame süreçlerinde çok sıkı sertifikasyon, kalifikasyon gerektiren havacılık ve uzay sektöründe, sağlıklı ve güçlü bir altyapının oluşturulması ve geliştirilmesi açısından atılan önemli adımlardan birini oluşturuyor. HAB, Savunma Sanayi Başkanlığı’nın (SSB) yüzde 60 ortaklığı ile 2015’te Ankara Kahramankazan mevkiinde, USAŞ yerleşkesinin bitişiğinde yer alan yaklaşık 730 hektarlık alanda kuruldu. HAB, savunma, güvenlik, havacılık ve uzay alanlarında çalışan yan sanayi ve KOBl’lerin ortak bir alanda bir araya getirerek, bu alandaki yurt dışı bağımlılığın azaltılması ve teknolojik ürün ihracatın artırılmasını hedefliyor. Edinilen bilgiye göre bölgede şu ana kadar kamulaştırmanın yapıldığı 480 hektarlık alanda faaliyetler devam ediyor. Bölgede, şu anda 90’m üzerinde şirket bulunuyor.

Kırıkkale’nin silah ve mühimmat üretimi için yan sanayi merkezi haline getirilmesi amacıyla 2017’de kurulan Kırıkkale Silah İhtisas OSB’de ise, altyapı çalışmaları tamamlandı. SSB’nin yüzde 15 oranındaki iştiraki ile kurulan bölge, 19 milyon TL yatırım büyüklüğüne sahip. Bölgede şu ana kadar dört firmaya tahsis yapıldı.

“Küresel firmalarla işbirliğine gidilmeli”

SAVUNMA sanayisi yerlileşme konusunda son dönemlerde büyük aşamalar kaydetti. Atılan iddialı adımlarla sektör ciddi anlamda ihracat yapar hale geldi. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, savunma sanayinin yüksek düzeyde kalite ve üretim standartları gerektiren, ileri teknolojilerin kullanıldığı rekabetçi bir sektör olduğunu vurgulayarak, çeşitli sorunlarla karşılaşılsa da mevcudiyeti sürekli olan bu sektörde yer alan firmaların küresel ekonomik krizlerden aşırı etkilenmediğini kaydetti. Sadece iç pazara odaklı çalışan firmaların sektörde kalıcı olmasının daha zor olduğunu belirten Demir, savunma sanayi sektöründe “sürdürülebilirliği” sağlamanın en önemli unsurlarından birisinin bu sektörde yer alan küresel firmalarla yakın işbirliğine gidilmesi olduğunun görüldüğünü söyledi. Savunma Sanayi Başkanlığı’mn (SSB) yüksek katma değer üreten KOBİ ve yan sanayinin geliştirilmesine büyük önem verdiğini dile getiren Demir, savunma sektöründe kalıcı olmak isteyen yan sanayi ve KOBİ’lerin, öncelikle kendilerinden beklenen uluslararası kalite standartlarını yakalama zorunluluğunun altını çizdi.

ÖZEL SEKTÖR DAHA ETKİN

Savunma sanayinin, bütünsel olarak sanayileşmenin ve kalkınmanın önemli bir parçası olarak kabul edildiğini vurgulayan Demir, Türkiye’de de savunma sanayinin, dünyadaki uygulamalara benzer bir şekilde, vakıf, kamu İktisadi teşebbüsü ve özel sektör firmalarından müteşekkil 1=1 bir yapı arz ettiğini belirtti. Savunma sanayinin doğası gereği hemen her ülkede doğrudan ya da dolaylı olarak devletin yönlendirmesi ile geliştiğini söyleyen Demir, 2018 verilerine göre Türkiye savunma sanayi sektörü satış büyüklüğünün 8.7 milyar dolara ulaştığının altını çizdi.

Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı (TSKGV) iştiraki firmaların cirosunun Türkiye’nin toplam savunma ve havacılık cirosunun yaklaşık yüzde 41’ini temsil ettiğini vurgulayan Demir, bununla birlikte 2 milyar 188 milyon dolarlık 2018 ihracat verileri dikkate alındığında toplam savunma ve havacılık ihracatının yaklaşık yüzde 37’sinin TSKGV iştiraki firmalar tarafından gerçekleştirildiğini kaydetti. Demir, “2018’de en büyük TSKGV şirketlerinden birinde alt yükleniciye vermiş oldukları siparişin toplam cirolarına oranının yüzde 62’ye ulaştığı görülmekte, genel itibarıyla TSKGV şirketleri ile SSB iştiraki şirketlerde altyüklenici kullanımı yüzde 50’yi geçiyor. Savunma alanında hizmet veren büyük özel sektör firmalarımızın ise alt yüklenici kullanımında yüzde 40 civarına yaklaştıklarını değerlendiriyoruz” dedi.

SEKTÖRE YÖN VERİYOR

SSB’nin tedarik projeleri ile sektöre yön verdiğini, stratejileri belirlediğini ve yönlendirme noktasında önemli rol oynadığını belirten Demir, Başkanlığın aynı zamanda kaynakların doğru kullanılması ve mükerrer yatırımların yapılmaması için sektöre ilişkin stratejiler oluşturduğunu kaydetti. Demir, bu stratejilerle sektöre yön vermek maksadıyla 2017-2021 Stratejik Planı ve 2018-2022 Sektörel Strateji Dokümanı yayınlandığını kaydetti. Demir, “Doküman ile sektöre yönelik gelecek öngörüleri ortaya konularak, her alt sektör için stratejik amaçlar, hedefler ve bu amaçları ve hedefleri gerçekleştirmek için yapılacak faaliyetler belirlenmiştir” dedi.

Demir, ana tedarik projelerinin çoğu yurtiçi özgün geliştirmeye dayandığı için, ana tedarik projeleri ile Silahlı Kuvvetlere ürün kazandırırken, savunma firmalarının da desteklenmesini sağladıklarını söyledi. Bugün SSB tarafından yaklaşık 650 proje yürütüldüğünü ifade eden Demir, bu projelerin hacminin 60 milyar doları bulduğunu bildirdi. Demir, ihale süreci devam eden projeler de göz önüne alındığında projelerin hacminin 75 milyar doların üzerinde bir büyüklüğe ulaşılmasını öngördüklerini söyledi. Yıllık 300 milyon TL Ar-Ge bütçeleri olduğuna dikkat çeken Demir, ana tedarik projeleri içerisinde yer alan teknoloji kazanım yükümlülüğü projeleri ile yüzlerce Ar-Ge projesini desteklediklerini bildirdi. Demir, yerlileşme projeleri için yıllık 20 milyon TL’lik bir bütçe oluşturulduğunu kaydetti.

Savunma Sanayii Yatırım ve Geliştirme Faaliyetlerini Destekleme Programı’nın yıllık 150 milyon TL kredi bütçesi bulunduğunu belirten Demir, 2019 itibarıyla söz konusu program ile sektördeki firmaların desteklenmesine devam edileceğini kaydetti. Program ile SSB’ye başvuracak savunma, anayurt güvenliği, havacılık ve uzay sanayi alanlarında faaliyet gösteren yerli sanayi kuruluşlarının desteklenmesi maksadıyla ihtiyaç duydukları yatırım ve ihracatların finansmanı ile yapacakları arazi temini, tesis inşaatı vb. yatırımları için kredi kullandırılmasına karar verildiğini belirten Demir, “2019 için başvuru değerlendirmeleri tamamlandı. Bu kapsamda yaklaşık 20 firmanın desteklenmesi hedeflenmekte” dedi.

SASAD, gençleri yönlendiriyor

SASAD, gençlere Türk savunma havacılık ve uzay sanayi alanında farkındalık oluşturmak, gençleri bu alanlarda istihdama ve girişime yönlendirmek adına çalışmalar yapıyor. SASAD yıllık faaliyet planı içerisine özellikle üniversiteleri ziyaret ediyor, teşkil edilen savunma sanayi kulüplerinin desteklenmesi yönünde giderek ivme kazanan müşterek çalışmalar yapıyor. 2019’da Hacettepe, Gazi, TOBB ETÜ, ODTÜ ve Çukurova Üniversitesi’nde etkinlikler yapıldı ve bu etkinliklere konuşmacı ve panellerle destek verildi. Savunma ve havacılık sektörünün katma değeri çok yüksek, her bakımdan pek çok ülkenin bekasının vazgeçilmez unsuru olan stratejik bir güç olduğunu söyleyen SASAD Genel Sekreter Yardımcısı Yılmaz Küçükseyhan, “Ekonominin ve ülke politikasının önemli bir kuvvet çarpanıdır. Bu açıdan bakıldığında sektörün geleceğimizin teminatı gençlerimize girişimci sanayici ve sermayedarlara anlatılması, onların düşüncelerinde farkındalık yaratılması çok önemli bir konudur. Savunma ve havacılık sanayii alanında faaliyet gösteren firmalarımız, staj dahil, proje bazlı aday mühendislik, ilgi alanlarında çeşitli yarışmalar düzenlemekte ve ödül sistemi uygulanıyor. SSB, genç girişimcilere önemli ölçekte değer veren projeler başlattı” dedi.

SAHA İstanbul’un 391 üyesi var

SAHA İstanbul’un, ilk insansız hava aracını (İHA) üreten Baykar, türbin motor çalışan Kale Grubu, uluslararası havayolu şirketlerine ait yüzlerce uçağın bakımını yapan THY Teknik, ASELSAN, TAI, ROKETSAN, HAVELSAN gibi vakıf şirketlerinin de aralarında bulunduğu 391 üyesi bulunuyor.

Ana yüklenici firmaların yanı sıra yüzlerce KOBİ ve 11 üniversite SAHA İstanbul’un üyeleri arasında yer alıyor. Savunma sanayinde üretim ve ihracat gerçekleştiren firmaların tamamına yakınının SAHA İstanbul çatısı altında yer aldığını söyleyen SAHA İstanbul Genel Sekreteri İlhami Keleş, “Türkiye’nin savunma sanayinde 2018 yılında gerçekleşen ihracat ve ciro rakamlarında üyelerimizin önemli oranda etkisi oldu. 2019 yılı sonunda ise ortaya çıkacak SAHA İstanbul’un performans rakamları aynı zamanda yaklaşık olarak Türkiye’nin savunma sanayi performans rakamlarını da yansıtıyor olacak” dedi.

OSSA’dan KOBİ’lere destek

OSTİM Savunma ve Havacılık Kümelenmesi kısa adı ile OSSA, 2008’de OSTİM Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren sektörlerin, uluslararası rekabet düzeylerinin analizi sonucunda OSTİM OSB’nin öncülüğünde kuruldu. OSSA Yönetim Kurulu Başkanı Mithat . Ertuğ, 230 üye firma, 7 bin 500’ün üzerinde personel ve yüzlerce mühendisi ile ortaya koyduğu profilin kurumun gücünün kanıtı olduğunu vurguladı. Üyelerin savunma ve havacılık sektörlerinin gerektirdiği sertifikasyon ve kurumsallaşma süreçlerini Ticaret Bakanlığı desteği ile gerçekleştirdiğine dikkat çeken Ertuğ şunları söyledi:

“OSSA devlet desteklerini en etkin şekilde kullanarak KOBİ’lerin gelişmesini sağlarken, bu çabalar neticesinde üst üste iki kez Ticaret Bakanlığı Ur-Ge projeleri ‘İyi Uygulama Örnekleri Ödülü’ aldı. Ayrıca yurtdışındaki diğer sektörel kümelenmeler ile gerçekleştirdiği faaliyetler ve Avrupa Havacılık ve Uzay Kümelenmesi Ortaklığı EACP üyeliği sayesinde yurtdışında da tanınır bir küme olarak Türkiye’deki başarı hikayesi olma özelliğinin haklı gururunu yaşıyor.

Üyelerimiz 50’nin üzerinde üretim ve hizmet kabiliyetleri sektörün gelişimine, yerlilik oranlarının arttırılmasına ve milli ürünler geliştirilmesine katkı sağlıyor. Kompozit, elektromekanik, kablaj, talaşlı imalat, ar-ge/tasarım, sac şekillendirme, yazılım, yüzey geliştirme, test/kalibrasyon, uçak kabin içi sistemler, balistik cam, iklimlendirme sistemleri, ateşli silahlar/askeri ekipmanlar, yangın/ güvenlik sistemleri, yer destek ekipmanları, makina imalat/test ekipmanları, askeri taşıt koltukları, uydu ve uzay sistemleri üyelerin kabiliyetlerinden bazıları. Üyelerimiz, savunma ve havacılık sanayinde birçok parça alt sistem ve sistemin üretimini gerçekleştiriyor.”

Latif Aral ALİŞ / Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçıları Birliği (SSI) Yönetim Kurulu Başkanı
“İhracat hedefimiz bu yıl 3 milyar dolar”

Sektörümüzün 2011’de 884 milyon dolar olan ihracatını yüksek bir performans göstererek sadece sekiz yıl içerisinde 2 milyar doların üzerine çıkardık. İhracat hacmimizi 2011’e oranla iki kattan fazla büyüttük. 2019’un ilk dört ayında 2018’e kıyasla ihracatımız yüzde 39 artarak 826 milyon dolara ulaştı.

Sonuçlar memnuniyet verici. Motivasyonumuz daha iyisini gerçekleştirmek üzerine kurulu. İhracatımızı daha yukarılara taşıyabilmek için çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz. Hedefimizin ihracatımızı bu yıl 3 milyar dolar seviyelerine çıkartmak. Global bir pazara ürün ve hizmet üreten savunma ve havacılık sanayimizin hedef pazarları ABD, Bağımsız Devlet Topluluğu, Avrupa Birliği üyeleri, Hazar bölgesi ülkeleri, Körfez ülkeleri olarak öne çıkıyor.

Ayrıca Uzakdoğu ve Afrika pazarlarında da etkinliğimiz giderek artmakta. 2018’de ihracatımızın bölgelere göre dağılımına bakacak olursak yüzde 37 ile NAFTA ülkeleri ilk sırada yer alıyor. Avrupa Birliği ülkeleri yüzde 27 ile ikinci sırada. Bu bölgeleri Ortadoğu ülkeleri yüzde 15.3 ile diğer Asya ülkeleri yüzde 5.9 ile Bağımsız Devletler Topluluğu yüzde 5.8 ile takip ediyor.

İlhami KELEŞ / SAHA İstanbul Genel Sekreteri
“Eğitim çok önemli”

Yerli ve milli savunma sanayinde öncelikli yatırım ihtiyaçları dendiğinde ilk anda akla gelen alanlar özel alaşımlar, ileri malzemeler, nadir toprak elementleri, yarı iletken teknolojileri ve nano teknolojiler. Diğer öncelikli geliştirme alanımız kimyasal ürünlerin üretimi.

Burada da patlayıcı kimyasalları ve ürün türevleri, reçineler, bazı özel polimerler bulunuyor. Optik üretimi ve kaplama teknolojileri de öncelikli alanlar arasında. En fazla dikkat edilmesi gereken bir diğer konu insan kaynağı.

Çip tasarımı, üretimi ve gömülü yazılımlar konusunda insan kaynağı ihtiyacı var. Milli bilimi ve milli teknolojiyi sadece kendi yetiştirdiğiniz insanla geliştirebilirsiniz. İlkokuldan başlayarak doktora dahil her safhada eğitimin tasarımı bu hedefi dikkate alarak tasarlanmalı ve şekillendirilmelidir. İnsanların zeka ve yeteneklerinden azami istifadeyle bir yerlere gelebileceğimizi gözden kaçırmamalıyız. Bunun için gençler önceliklenerek teknolojik bir dip dalgası oluşturmalıyız. Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı ve TEKNOFEST bu konuda çok güzel bir ambiyans yakaladı.

Mithat ERTUĞ / OSTİM Savunma ve Havacılık Kümelenmesi [OSSA] Yönetim Kurulu Başkanı
“Ambargoları fırsata dönüştürmeyi başardık”

Kabiliyetli alt yüklenicilerle sektör daha ileriye taşınabilir. Talep ve finansman desteğiyle yapılamayacak bir şey olmadığına inanıyoruz.

Talep oldukça yerlileştirme artıyor. Birçok projede temininde güçlük çekilen ürün veya hizmetler için bizden talepler oldu ve bunların hepsi karşılandı. KOBİ’ler alt sistemlere girmeye başladı. Savunma sanayisinde tepesinde ana yüklenicilerin, altta KOBİ’lerin yer aldığı piramidin orta basamakları da yavaş yavaş doluyor. Ambargoları fırsata dönüştürmeyi, elimizde olmayan ürünleri yerlileştirmeyi, üretmeyi başardık. Önemli olan bu sürecin devam etmesi. Yeniden yurtdışına dönülecekse bunun hiçbir anlamı olmaz. Talep oldukça önce kendi savunma sanayimize sonra da yurtdışına üretim yapacağız, böylelikle sektörde sürdürülebilirlik sağlanacak. Savunma ve havacılık sanayi kurumsallık, kalite kriterleri ve isterleri çok yüksek olan bir alan. OSSA olarak 11 yıldır KOBİ’lerin bu düzeye çıkması için her türlü eğitim ve danışmanlık hizmetini sağlıyoruz. Yurtiçi ve dışı önemli fuar ve iş görüşmesi organizasyonlarına katılım sağlamak çok önemli.

Yılmaz KÜÇÜKSEYHAN / TOBB Savunma Sanayi Sektör Meclis Bşk., Savunma ve Havacılık San. İmalatçılar Der. Gn. Sek. Yrd.
“Dünya pazarının ihtiyaçları iyi incelenmeli”

Ana sistem bazında takip edebildiğimiz ve aldığımız bilgilere göre 2018’de 20 ülkeye 2 milyar 188 milyar dolar ihracat gerçekleştirildi. Türkiye ihracatını önemli bir bölümü kara sistemleri alanında ve havacılık alanında oldu. Deniz platformları da önemli bir yer tutuyor. Kara sistemlerinde Asya/Okyanusya, ikinci planda ise Ortadoğu ülkeleri geliyor. Deniz platformlarında Güney Asya ve Orta Doğu ülkeleri, hava sistemlerinde ABD, Avrupa ve Güney Asya, güvenlik ekipmanları ve hafif silah mühimmatında Afrika şeklinde sınıflandırmak mümkün. Kara platformları ve deniz platformları bakımından iç pazar belli kapasite ve olgunluğa ulaşmış durumda. Bu ürünlerin ihracatı da uzun soluklu çabaları gerektiriyor. Bu alanda yeni yatırımlara ihtiyaç duyulmadığı değerlendiriliyor. Dünya pazarlan incelendiğinde havacılık ve uzay sektörü ile sensör ve algılayıcılara olan ihtiyaç artıyor. Platformların güç üniteleri şu anda en çok ihtiyaç duyduğumuz ve üzerinde çalışılan alanlar. Nitelikli ham madde ve yarı mamul maddeler konusu da önemli bir açık olarak görülüyor. ABD’in çelik ihracatındaki vergiyi düşürmesi kısa dönem için iyi gözükmekle birlikte bizim çelik imalatı gelişimini de menfi yönde etkileyeceğini unutmamak gerekir.

Murat YÜCEL / Technopc Kurucu Ortağı
“Ciddi yatırım yapıyoruz”

Dünya genelinde yüzde 2 oranında artan savunma sanayi pazar hareketleri Türkiye özelinde yüzde 75 oranında artış sağladı. Yapay zeka, insansız hava araçları ve robotlar sektördeki yeniliklerin başında geliyor.

Bu yenilikler de teknolojik donanım ihtiyaçlarının daha fazla geliştirilmesi ve kullanılmasını beraberinde getiriyor. Bu kapsamda teknolojik gelişmelerin ve yeniliklerin takipçisi olan bir firma olarak, Ar-Ge ve üretim alanında birçok yatırım yaptığımızı söyleyebiliriz. Ürettiğimiz ürünler donanım aşamasında EMC, LVD, CE, TUV gibi sertifikalara sahip. Ayrıca ISO kalite işlemleri sürecinde birçok seviye testini başarıyla geçmiş bir ürün gamına sahibiz.

Özellikle askeri ve saha operasyonlarında kullanıma uygun olarak tasarlanmış birçok ürünümüz var. Yakın zamanda katılım gerçekleştirdiğimiz IDEF Savunma Sanayi Fuarı’nda dört ürünümüzün lansmanını gerçekleştirdik. Bunlar Rugged El Terminalleri, Endüstriyel Tabletler, Endüstriyel Panel ve Box PC’Ier, Workstation Serisi Notebook ve Desktop PC’Ier.

Dr. Mustafa HATİPOGLU / Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Uzay Havacılık Savunma Kümelenmesi (BASDEC] Başkanı
“Kümelenme önemli fırsatlar sağlıyor”

Bursa, otomotiv ve makine gibi sektörlerde üretim ve tasarım konusunda önemli bir tecrübeye sahip. Bu sektörlerde faaliyet gösteren firmalarımız, BASDEC çatısı altında bir araya gelerek ülkemizin yeni ekonomi atılımında stratejik nitelik taşıyan havacılık ve savunma sanayi gibi özel alanlarda kümelendi. Kümelenmenin savunma sanayi ağırlıklı olarak 110 üyesi bulunuyor. Kuruluş döneminde sadece bir sektöre ürün verebilen firmalarımız yeteneklerini geliştirerek bugün havacılık savunma sektörünün yanında farklı sektörlere de hizmet sunabiliyor.

BASDEC üyesi birçok firma AS 9100:2016 sertifikalarını da alarak ihracat yapabilir konuma ulaştı. Firmaların sektöre ve özel proseslere yönelik sertifikalara sahip olmaları ilk basamak çalışma için en önemli adım. BTSO olarak Ticaret Bakanlığı ile iş birliği kuruluşu olarak yürüttüğümüz Ur-Ge projesiyle firmalarımıza oldukça geniş bir perspektifte destek sunuyoruz. Farklı coğrafyalarda gerçekleştirdiğimiz yurtdışı faaliyetlerimizin yanı sıra sektörde dünyanın en önemli firmalarını Bursa’da üyelerimizle bir araya getirerek, firmalarımızın dış ticaret potansiyelini de geliştiriyoruz.

Yerli ana yükleniciler ile düzenli olarak yürüttüğümüz faaliyetlerin yanında her üye firmaya özel olarak ana yükleniciler ile proje geliştirmelerine de ayrıca imkan sağlıyoruz. Kümelenme vasıtasıyla genel havacılık-İHA motoru geliştirme gibi müşterek projeler için de çalışmalarımız sürüyor. Küme faaliyetlerimiz firmalarımıza üretim kabiliyetlerini geliştirme ve farklı alanlar için de önemli fırsatlar sunuyor. Örneğin elektrikli araçlar için geliştirdiğimiz bir elektrik motoru başka bir üyemizin MRO için ‘Elektrikli Teknik Servis Aracı’ üretmesine vesile oldu.

Fazıl HIZAL / Yeteknoloji A.Ş. Kurucusu ve Genel Müdürü
“Fark oluşturun”

Savunma sanayi sektöründe faaliyet göstermek isteyen firmalara ve kişilere önerim, kesinlikle mevcut standart üretimlerde fark oluşturabilecek alternatifleri araştırıp bu konularda ya da yeni teknik-teknolojik çözümler geliştirerek sektöre yaklaşmaları. Amaçları ticaret değil, üretim olmalı.

Bundan dolayı da malzemeden, teknolojiden, üretimden, müşteri olacak resmi kurum veya sanayi kuruluşlarına kadar ciddi araştırmalar yaparak sektöre bakmaları ve yönelmeleri gerekir. Savunma sanayinde doğal olarak askerin güvenliği ve etkinliği için talep edilen her seviyedeki yüksek standart ve kalite şartları, ileri seviyede rekabetçi teknik talepler sebebi ile diğer sektörlerdeki gibi ticari karlılık ve beklentiler olamamakta. Faaliyetlerden kazanılan maddi getirilerin tekrar teknolojiye ve üretime hızla dönüşmesi halinde sürdürülebilir ve geliştirilerek dünyayı takip edebilen sanayi ürünleri üretilebilmesi mümkün. Girişimciler ve yatırımcılar açısından ciddi fedakarlıklar gerektiren bir sektör. Tabii ihracat ve ithal ikamesi olarak ele alındığında ise bu tablo maddi getirilerin daha çok olması ve dolayısı ile cazip bir sektör olmasını sağlamakta.

HÜLYA GENÇ SERTKAYA

Önceki sayfa 1 2 3

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu