Dünyadan ve Türkiyeden Güncel Haberler

Sözleşmeli tarım, üreticiye de sanayiciye de kazandırıyor

Sözleşmeli üretimle, planlı tarım

Dr. Bekir PAKDEMİRLİ / Tarım ve Orman Bakanı
“Mevzuat değişikliği yakında”

Türkiye’de herhangi bir ürünün yetiştirilmesiyle ilgili olarak temel anlamda bir sorun bulunmuyor. Günümüzde zaman zaman ürünün hasadından sonra, ‘pazarlama ve ürüne katma değer kazandırma’ aşamasında sorun yaşanıyor. Kimi zaman arzda meydana gelen fazlalık nedeniyle üreticilerimiz ürünlerini değerinde satmakta kimi zaman da ürünün pazara girmesinde zorlanıyor.

Bu noktada sözleşmeli üretim, üretici ile tüccar, sanayici ve benzeri arasında yapılan yazılı akit ile tarafların arz ve talep noktasında buluşmalarını temin ediyor. Sektörün ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak halihazırda uygulamada karşılaşılan sorunları çözüme kavuşturmak amacıyla mevzuatta bazı düzenlemeler yapacağız. Mevzuat değişikliğine ilişkin çalışmalarımız devam ediyor, düzenlemeyi yakın zamanda hayata geçirmeyi planlıyoruz.

Şemsi BAYRAKTAR / Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı
“Önemi gittikçe artacak”

Tarımda doğal ve ekonomik koşullara bağlı olarak arz, talep ve fiyat gibi temel ekonomik faktörlerde ortaya çıkabilecek mevsimlik dalgalanmalar üretici, sanayici ve tüketiciyi olumsuz yönde etkiliyor. Bu bağlamda sözleşmeli üretim modeli, üreticiye pazar garantisiyle ürün arzında süreklilik sağlanması, sanayicinin hammadde ihtiyacının kesintisiz temin edilmesi ve tüketicinin sürekli ve uygun fiyatlarla çeşitli ürünleri tüketebilmesi açısından önem taşıyor.

Bu durum, sanayicilere ürün maliyetlerinde istikrar, dolayısıyla rekabet gücü kazandırıyor. Sanayici için sözleşmeli ürün almak piyasadan ürün alımına göre avantaj sağlıyor. En önemlisi de sanayici üretici işbirliğiyle, sofradan tarlaya ürün izlenebilirliği mümkün hale geliyor. Gelişmiş ülkelerde geçen yüzyılda başlayan sözleşmeli tarım modeli, gelişmekte olan ülkelerde kırsal kalkınmada etkili oluyor. Ülkemizin en önemli sorunlarından olan üretim planlamasının sağlanmasında sözleşmeli tarımın önemi gittikçe artacak.

Fahrettin Poyraz / Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü
“Sırada yerel marketler var”

Sözleşmeli üretim kapsamında hububat tohumluğu, silajlık mısır, bakliyat, çeltik, ‘ayçiçeği, susam, cin mısır, salçalık domates, turşuluk sebze vb. ürünler üreticilerimizce üretilerek kooperatiflerimizce alınarak şirketlerimize tedarik ediliyor. Üretilen ürünlerden bakliyat, ayçiçeği, çeltik, cin mısır, susam, salçalık domates ve turşuluk sebze ürünleri şirketimiz vasıtasıyla işlenerek nihai ürün haline getiriliyor ve bu ürünlerin marketlerimizde satışı gerçekleştiriliyor. 2019 hasat döneminde alınmak üzere Samsun ve Sivas Bölge Birliği Kooperatiflerimize ortak toplam 500 çiftçimiz ile salçalık domates üretimi için sözleşmeli üretim protokolü imzalandı. Yaklaşık 15 bin ton salçalık domates alımı planlanıyor. İşbirliği protokollerimiz bulunan Migros, CarrefourSA, Şok Marketler ve Mevsim A.Ş. ulusal market zincirleri ile ürün temini konusunda ticari faaliyetlerimiz var. 2018Jde bu ulusal market zincirlerine 20 bin ton yaş meyve sebze tedarik edilmekle birlikte 2019’daki hedefimiz 100 bin ton. Ulusal market zincirleri ile sözleşmeli üretim modeli ile üretilen ürünlerin temin edilmesi kapsamında projeler geliştirilmeye devam ediliyor. Gündemde yerel marketlerle işbirliği çalışmaları var.

Özden GÜNGÖR / TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı
“Çiftçinin lehine bir uygulama”

Sözleşmeli üretim birçok yünüyle çiftçinin lehine bir uygulama. Üreticiye fiyat ve satış garantisiyle üretim yapma fırsatı veriyor. Şirketler, tohum, fidan, gübre, ilaç, belirli giderleri ve gerekli teknik bilgiyi üreticiye veriyor. Üreticiye gerekli eğitim ve agronomi desteği veriliyor. Böylece şirketler üretim sürecinde gerek duydukları hammaddeyi istedikleri kalite ve fiyatla tedarik edebiliyor.

Özellikle uluslararası firmalar, sözleşmeli üretim yaptıklarında çoğu zaman teknolojilerini de beraberinde getiriyor. Mısır ve pamukta, tohumlar tarlaya bilgisayar sistemiyle, özel teknolojilerle atılıyor. Ekim derinliği, rutubeti nedir görüyor. Gübreleme bilgisayar sistemiyle yapılıyor. Gübreleme nerede eksik?

Hastalık nerede var? Bu teknolojiler bu bilgileri veriyor. Şirketlerin mühendisleri denetimleri yapıyor, eğitimleri veriyor. Üretim profesyonelce yapılıyor. Ürün daha verimli oluyor.

Tarık TEZEL / Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı
“Fiyat dalgalanmaları sözleşme yapılmasını zorlaştırıyor”

Sözleşmeli üretim, beyaz et sektöründe çok yaygın ve başarılı bir şekilde uygulanıyor. Besicilik sektöründe ise süt sektöründe olduğu gibi bir mevzuat düzenlemesi bulunmuyor; üretici ve sanayici arasındaki sözleşmeler, gönüllülük esasına dayalı yapılıyor. Besi sektöründe uzun vadede piyasada meydana gelen fiyat dalgalanmaları sözleşme yapılmasını zorlaştırıyor. Sözleşmeli üretim, tarım sektörünün gelişmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması için çok önemli ve gerekli bir enstrüman. Layıkıyla uygulayan alt sektörler, bu üretim modeli sayesinde hızla yol aldı ve gelişme gösterdi. Sektörümüzün yüzde 50’sinden fazlasının kayıt dışı olduğu, sözleşmeli üretimle sanayiye giden sütün denetim altına alındığı ancak sanayiye gitmeyip kayıt dışı olarak tüketilen diğer yüzde 50’lik kısım için de bir düzenlemenin yapılması gerektiği konusunu sürekli gündemde tutuyoruz. Mevcut yönetmelikle, sanayiye arz edilen süt için izlenebilirliğin sağlanması hedeflenmekle birlikte, diğer yarısı için böyle bir uygulamanın olmaması, kayıt dışı pazarını ve sokak sütünün payını artırıyor. Bunun engellenebilmesi için etkin bir düzenleme şart.

Arzu ASLAN KESİMER / Tat Konserve CEO’su
“Ekstra teşvikler sağlanmalı”

Sözleşmeli tarım ile çiftçi açısından fiyat garantili satış imkanı sağlanıyor ve doğru bir planlama ile çiftçinin üretimi garanti altına alınıyor. Bu şekilde sanayi için gerekli olan hammadde temini gerçekleştirilebiliyor.

Sözleşmeli tarım sürdürülebilir tarım için katalizör görevi üstlenmektedir. Sözleşmeli tarımın artması ürün kalitesinin artırılması ve tarımsal verimliliğin yükseltilmesine de ekstra katkı sağlayacaktır. Sözleşmeli ekimle beraber serbest ekimde yapıldığı için rekolte ve fiyat istikran sağlanamıyor. Bu durum hem çiftçi kanadında, hem de üretici tarafında sıkıntılara neden oluyor. Sözleşmeli tarım için ekstra devlet teşvikleri sağlanarak sözleşmeli tarım modeli desteklenmeli.

Erdinç GÜNEYLİ / Güneyliler Gıda Sanayi Şirket Ortağı
“Sezonda ürün arayışına girilmiyor”

Esasen tüketim malları distribütörü iken perakendeciliğin oligopolleşmesi ile altı yıl önce turşu ve zeytin üretimine başladık. Altı yıldır sözleşmeli ziraat yapıyoruz. Ekim alanlarımız kornişon, lahana, biber (kapyajalepeno, biberiye, yediveren, lombardi) gibi tarımsal ürünleri kapsıyor. Sözleşmelerimizi Adana, Mersin, Mardin, Afyonkarahisar ve Balıkesir illerinde yaklaşık 150 çiftçi ile yapıyoruz. Ziraat ekibimiz sezon öncesi ve sezon içinde ziyaretlerde bulunup tarlaları kontrol ediyor.

İlaçlamaların yasal sınırları geçmemesi adına uyarılarda bulunuyor. Hasatta herhangi bir ilaç kalıntısı var mı diye akredite laboratuarlarda analiz ediyor. Ürün teslimlerinde de istenilen speklere uygunluğu kontrol ediliyor.

Sözleşmeli üretimin en büyük katkısı sezonda ürün arayışına girmeden nereden ne miktarda ürün geleceğinin bilinmesi ve kalite standardının yakalanması. Esasen yaşanan en büyük sıkıntı belirlenemeyen maliyet artışları. İlaç, tohum, mazot dövizle. Fiyat artışlarında çiftçiye ek pirim vermek zorunda kalıyoruz. Aksi takdirde ürün getirmeyip başka üreticilere veya hallere yöneliyor. Yaptırımımız olamıyor. Fiyat düşüşünde ise indirimli alamıyoruz. Önümüze sözleşmeyi uzatıyorlar. Sözleşme fiyatta bizi koruyamıyor, sadece miktar sıkıntısı yaşamamak için yapılıyor. Sektörde daha çok yerli firmalar var. Muhatap problemi yaşamak istemeyen yabancı firmalar aracılarla sözleşme yapma yolunu tercih ediyor.

Abdülkadir KÜLAHÇIOĞLU / Türkiye Makarna Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
“Sözleşmeli üretimi yaygınlaştırmalıyız”

Makarna sektöründe sözleşmeli üretim yaygın değil, yaklaşık yüzde 5 düzeyinde uygulanıyor. Yasal altyapısının henüz tam olarak oturamadığını, bu nedenle sektörde sözleşmeli üretimin yaygınlaşamadığını düşünüyoruz. Hem üreticiyi hem de sanayiciyi koruyacak bir hakem kuruluşa ihtiyaç var. Sektörün sözleşmeli üretime yönelik daha önceki deneyimlerinde ya çiftçi zarar gördü ya da sanayici. Yasal altyapı her iki tarafı da koruyacak şekilde oturtulmalı. Sözleşmeli üretim yaygınlaştırılmalı. Daha geniş araziler olursa; sistemi yönetmek üretici ve sanayici açısından daha kolay olur. Sektörün homojen ürüne ulaşmada sorunları var. Fabrikalara ürünler homojen gelmiyor. Farklı tarlalardan alınan ürünler karışıyor. Halbuki sözleşmeli tarım yapılsa, istenilen tohum ektirilip, tek çeşit üren alınabilirse, çok daha kontrollü, kaliteli ve fiyat rekabeti yapabileceğimiz imkanları sağlarız.

Nihat ÇELİK / Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Gn. Bşk.
“Üreticilerin kazancı öncelikli olmalı”

Küçükbaş hayvancılıkta sözleşmeli üretim modeii uygulamasının ülkemizde fazla örneği olmamakla birlikte uygulanması halinde küçükbaş hayvancılık sektörüne mutlak faydalar sağlayacaktır.

Sözleşmeli üretimin başarıyla uygulanmasında hem üreticinin hem de sanayici veya ilgili kuruluşun uygun şartlarda buluşması gerekiyor. Üreticilerimizin ürünlerinin maddi karşılığını alabilmesi önemli. Sözleşme şartları belirlenirken üreticinin bu işten kazanç sağlayabilmesi öncelikli olmalı. TİGEM ve Merkez Birliğimiz işbirliğinde yürütülen ve kamuoyunda ‘300 Koyun’ projesi olarak bilinen ‘Üretici Şartlarında Sözleşmeli Küçükbaş Hayvancılık Projesi’ bir nevi sözleşmeli üretim modeli olarak devam ediyor. Bu proje çerçevesinde yetiştiricilere 300 başa kadar yerli ırklardan damızlık koyun ve koç tedariki yapılıyor. Bu proje çerçevesinde 500 bin koyun koç tedariki çalışmalarımız son aşamaya geldi, hayvan teminleri ve dağıtımı büyük oranda gerçekleştirildi. Bu proje ülkemiz hayvancılığı ve ekonomisine büyük faydalar getirecek.

Demir ŞARMAN / Anadolu Etap Genel Müdürü
“Yeni sözleşmelerle büyüyoruz”

İki ana iş birimimiz olan taze meyve ve meyve suyu faaliyetlerimiz için meyveleri, çiftliklerimizin yanı sıra şirketimizin yüksek kalite kriterlerini karşılayan, sözleşmeli üretim ile çalıştığımız ve kontrolünü yaptığımız bahçelerden de alıyoruz.

Şirketimizin kurulduğu 2010Jdan bu yana meyve suyu iş birimimiz için siyah havucun tamamını sözleşmeli üretim ile temin ediyoruz. Operasyonlarımızın ihtiyaçları ve talepler doğrultusunda dönem dönem; kiraz, kayısı, vişne, şeftali için de sözleşmeli model ile ürün tedariki yapabiliyoruz. İlk kez bu yıl, turuncu havuç için de sözleşmeli tarım modelini başlattık. Meyve suyu tarafında, ortalama olarak işlediğimiz meyve miktarının yüzde 20’sini sözleşmeli üretim modelinden temin ediyoruz. Taze meyve iş birimimiz için de, sözleşmeli üretimde uzun dönem kiralama modeli ile çalışıyoruz. Bu modelde ağırlıklı olarak elma yetiştiriciliğine odaklanmış durumdayız. Yetiştirdiğimiz elmaların yaklaşık yüzde 50’sini de yine sözleşmeli tarım modeli ile temin ediyoruz. Gündemimizde ‘Duyarlı ve Kontrollü Tarım’ uygulamalarını yapabileceğimiz bahçeler ile işbirliği yapmak var.

Bu bahçeleri buluyor, genellikle beşer yıllık vadelerle iş ortaklığı yaparak, bünyemize katıyoruz. En son geçtiğimiz günlerde 5 bin dekar üzerinde bir bahçe ile kontrat imzaladık. Benzer yatırımlarımızı sürdüreceğiz.

Emrah İNCE / Tekfen Tarım Genel Müdürü
“Bu yöntemle üretim takip edilebilecek”

Sözleşmeli üretim modelinde en çok karşılaşılan sorunların başında üreticilerimizin kayıtlı ve güncel teknikler ile üretim yapmamaları geliyor. Üretim yapılacak toprakların analizlerinin yapılmaması, bir önceki sezon kullanılan tarımsal ilaçların, gübrelerin ve uygulamaların kayıt altına alınmaması sözleşmeli üretim sisteminin ilk karşılaşılan problemlerini oluşturuyor. Sözleşmeli üretim modelinin yaygınlaştırılması ile üreticilere götürülen teknik destekler ve tarımsal uygulama yardımları sonucunda takip edilebilir bir üretim modeli elde edilebilecek. Böylece ürünlerde kalıntı olmadan, kalite problemleri yaşanmadan, hangi üründen hangi verimi elde edileceği önceden çok yakın tahmin edilerek arz ve talep dengesi sağlanabilecek. Sözleşmeli üretim modeli ile üretim yapan üreticilerimize teknik kadromuz tarafından sürekli tarımsal konularda destek veriliyor, yapacakları uygulamalar hakkında bilgi aktarılıyor. Üniversitelerin Ziraat Fakültelerinde bulunan öğretim görevlilerinin de katıldığı toplantılar düzenleniyor ve üreticilerimize son teknolojiye uygun bilgiler veriliyor.

Mahmut Atom DURUK / AROMA Yönetim Kurulu Başkan Vekili
“Devlet üst akıl olarak devreye girmeli”

Türkiye arazi toplulaştırmayı yapıp, ölçek ekonomisine geçemedi. O nedenle Türkiye gıda sanayinde, topraktan gelen üretimde rekabetçi değil. Bu olmadığı zaman araya tacirler, tüccarlar giriyor. Ölçek ekonomisine geçilmedikçe, sözleşmeli üretim yapsanız da komplikasyon çıkabilir. Öyle ki fiyat arttığında üretici bir başka yere gidip ürününü veriyor.

Tersi de olabiliyor. Dünyada fiyat düşüyor, bu sefer fabrika ürünü almak istemiyor. Bir takım sözleşmeler yapılıyor ancak herkes bir tarafa çekiyor. Yaptırım yok. Önce ölçek ekonomisine geçilmeli. Devlet bu noktada üst akıl olarak devreye girmeli. Tabanda herkesin mülkiyet hakkı sağlanıp, tarlaların üst yapı kullanım hakkı devlet tarafından kontrol edilip, arazilerin üst işletimi ihale edilmeli. Üretim olduğu zaman sanayi rahatlar. Üst kullanım hakkı ihale edilirken gençlere, köylüye öncelik verilebilir. Köyden kente geç önlendiği gibi rasyonel üretime geçilir. İşlenmeyen tarım topraklan işlenir. Buna da rasyonel büyüklükte ihale edilecek devlet arazileri de eklenebilir. Aroma olarak, parça parça alım gerektiği için ürünlerimizi sözleşmeli üretim ile tedarik etmiyoruz.

Küçük bahçeler olduğu için, araya tacir koyuyoruz. Ölçek ekonomisi olsa sözleşmeli üretim yapılabilir. 20-30 dönüm meyve bahçesi rasyonel değil. Ürününe göre değişmekle birlikte 500-600 dönüm meyve bahçeleri rasyonel olabilir. Araya aracı girince piyasa ekonomisinden çıkıyorsunuz. Maliyetler artıyor. Yüzde 60’a varan gümrük duvarlarına karşın bugün şeftali, elma, vişne işlenerek İran’dan ve diğer ülkelerden geliyor. Bu halde bile yurtdışı daha cazip.

Noyan GÜREL / Sunel Ticaret Türk Şirket Ortağı
“10 bin hektar alanda 8 bin sözleşme”

Tekel yasası değiştiğinden bu yana tütünde sözleşmeli üretim uygulanıyor. Bugün Türkiye’de tütün üretiminin tamamı sözleşmeli yapılıyor ve hem üretici hem de alıcılar açısından avantaj sağlıyor. Tütün dikildiği anda üretici, ürünün”kalitesine göre satış garantisi alıyor. Sözleşme şartlarına göre üreticiye avans veriliyor. Özel bir ürün yetiştirmek isteniyorsa, onun izni alınıp, tohumu da verilebiliyor. Yılda 3-4 defa şirketlerin agronomi takımları üreticiyi ziyaret ediyor, tarlaları dolaşıyor. Üreticinin problemlerine yardımcı oluyor. 10 bin hektar alanda 8 bin tane sözleşmemiz var. Sektör olarak iyi tarım uygulamaları konusunda çok hassasız, bu nedenle eğitim her aşamada yapılıyor. Örneğin ‘çocuk işçi çalıştırmayın, ilaçlama yaparken koruma tedbirlerini kullanın’ diyoruz. Tütünün serbest piyasası olmadığı için, üretilecek miktarı talep belirliyor. Zaman zaman sözleşme ihlalleri oluyor. Örneğin kayıt dışı alanda üretim yapan biri gidip, başkasının kontratını alabiliyor.

Ya da üretici daha yüksek fiyat veren birine ürününü satabiliyor. Mahkemeye gidildiğinde genelde üretici kazanıyor.

Süleyman GİRMEN / Seyhan Ziraat Odası Başkanı
“Üretici daha kaliteli ürüne yönelebilir”

Bizim bölgede başta hububat ve pamuk olmak üzere birçok üründe tohum üretimine yönelik sözleşmeli üretim yapılıyor. Çok fazla yaygın değil. Bölgede pamuğun daha fazla üretilmesi, üretimin artırılarak devam ettirilmesi taraftarıyım. Sözleşmeli üretim, pamuk üretiminin sürdürülebilir olması anlamında da düşünülebilir.

Ancak tekstilciler pamuk hammaddesini dışarıdan daha ucuza temin ettikleri için sözleşmeli üretime yönelmiyor. Üretici ise daha fazla verim alacağı çeşide yöneliyor. Sözleşmeli üretim devreye alınırsa, üreticinin daha kaliteli lifi olan pamuklara yönelmesi sağlanabilir. Sözleşmede aradaki verim kaybı üretici lehine finanse edilebilir.

Mümin KESKİN / Danone Tikveşli Gıda ve İçecek San. Süt ve Fason Satınalma Müdürü
“Trakya’da 6 bin çiftçi ile çalışıyoruz”

Süt sektöründe sözleşmeli üretim Türkiye’de genelde çiftliklerin ve kooperatiflerin ürettiği sütün bir yıllık alım taahhüdü şeklinde yapılıyor.

Süt ikinci gün bozulan bir ürün olduğu için aynı gün alınıyor olması gerekiyor. O nedenle sözleşmeler ve tarafların birbirine güvenmesi önemli. Trakya bölgesinde, 6 bin çitçi ile çalışıyoruz. Günlük 250-270 ton süt işlemesi yapıyoruz. Üreticimizle, kalite sistemiyle çalışıyoruz. Düzenli olarak onlarla datalarımızı paylaşıyoruz. Koruyucu hekimliğin önemini anlatıyoruz. Bizce, hayvan hastalandıktan sonra müdahale etmek hem pahalı hem de ciddi anlamda verimlilik kaybı getiriyor. Bizim için kritik olan nokta tedarikçimiz ile iyi bir işbirliği kurup, hep ‘kazan kazan’ ilişkisini ortaya koyabilmek. Bunun için de doğru data paylaşımı yaparak üretimin her aşamasında kaliteyi koruyoruz.

Diyelim sütte 100 binin altında bakteri görülüyor. O zaman üreticimize ‘Temizlikte sen iyi şeyler yapıyorsun’ diyebiliyoruz. Yağ protein dengesi de önemli. Bize hayvanların doğru beslenip beslenmediğini gösteriyor.

Üreticiyi ‘yağ-protein dengen kötü, hayvanlarınız yanlış beslemeden hastalığa doğru gidiyor’ diye uyarıyoruz. İşte bu ve benzeri datalara göre prim veriyoruz. Üretici ay sonunda ne kadar prim alacağını biliyor. Ulusal Süt Konseyi’nin belirlediği fiyatlarda alımlar yapıyoruz. Bu fiyatların üzerine primleri ekliyoruz.

Tahir BÜYÜKHELVACIGİL / Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
”Ülkemiz için olmazsa olmaz”

Üretim ve tüketim dengesini iyi planlamamız gerekiyor. Bunu yapabilirsek, bu topraklarda tarımla ilgili çok problemimizin olacağını düşünmüyorum. Birlikler sözleşmeli üretim sürecini iyi yönetemedi. Bölgelerinde uyguladıkları modeli, ülke geneline yaygınlaştıramadılar. Sözleşmeli üretimde Tarım Kredi Kooperatifleri öne çıktı. Onlar sözleşmeli tarımı yönetmeyi çalıştılar.

Süreç iyi yönetilemediği için yağlı tohum üretiminde maalesef eksik kalıyoruz. Bunun için üretimin planlanması gerekiyor. Sözleşmeli tarım taraftarıyım. Sözleşmeli üretime yönelik sorunlar çözülmeli, yaygınlaştırılmalı. Ülkenin gıdada ihtiyacı olduğu her alanda planlayarak, çözüm üreterek sözleşmeli üretim yapılmalı. Sözleşmeli tarım ülkemiz için olmazsa olmaz. Desteklenmeli, sanayicisi, üreticisi ve birlikleriyle ortak akılla üretim yapılmalı. Sektörümüzde sözleşmeli üretim genelde birlikler aracılığıyla yapılıyor.

Sanayici cesaretlendirilmen. Tarafları iyi dinleyip, doğru yönetim uygulamaya konmalı. Dernek olarak, Milli Yağ Kurulu kurulması önerimizi daha önce Bakanlığa iletmiştik. Milli Yağ Kurulu ile Türkiye’nin ayçiçeği ithalatı 3-5 yıl içinde sona erebilir.

Hülya Genç Sertkaya

Önceki sayfa 1 2 3 4

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu