Dünyadan ve Türkiyeden Güncel Haberler

Tarımın Türkiye’deki Yol Haritası

“Tarımda Milli Birlik Projesi”

Dr. Bekir PAKDEMİRLİ / Tarım ve Orman Bakanı
“Tarım en stratejik sektör”

Dünya genelinde kişi başına düşen tarım arazisi ve su başta olmak üzere doğal kaynaklar azalıyor. Buna karşılık, kişi başı günlük gıda tüketimi ve şehirleşme artarken, tarımda gelişme hızı ve verimlilik düzeyi yavaşlıyor. Gelecekte; küresel ısınma, su kaynaklarının azalması, çölleşme, nüfus artışı ve buna bağlı olarak tarım alanlarındaki azalma ile birlikte gıda üretebilmek her geçen gün daha da zorlaşacak. O nedenle tarım, günümüzde en stratejik sektör konumunda. Kendi ürününü yetiştiremeyen, insanlarını besleyemeyen ülkeler dışa bağımlılıktan kurtulamayacaklar. Bu sebepledir ki, tarım asla vazgeçemeyeceğimiz temel sektörlerden biri olma özelliğini koruyor. Bitkisel üretimde uygulanan Havza Bazlı Destekleme Modeli ile planlı üretime geçerek stratejik ve arz açığı olan ürünlerin ihtiyacını öncelikle ülkemiz kaynaklarından sağlamayı, hangi ürünün, hangi havzada, ne kadar üretileceğini belirleyerek ürünlerin ekolojik ve ekonomik olarak uygun olduğu yerde üretilmesini sağlamayı ve buna bağlı olarak ürünlerde verim ve kalite artışını sağlayarak çiftçinin rekabet gücünü artırmayı hedeflemekteyiz.

Yusuf Cemil SATOGLU / Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM} Genel Müdürü
“Tarım sigortaları desteklenmeli”

Türkiye Avrupa Birliği’nin birinci, dünyanın ise yedinci büyük tarımsal ekonomisine sahip. 30’dan fazla ürünün üretiminde dünyada ilk beşte yer alarak, bin 700 farklı tarımsal ürünü, 199 ülkeye ihraç ediyoruz. Bununla birlikte tarımsal üretim, meteorolojik hadiselere ve çeşitli risklere son derece açık bir yapıya sahip. Üreticilerin yarınlarını güvenle karşılayabilmeleri, üretimlerini huzurla ve kesintisiz bir şekilde sürdürebilmeleri için TARSİM çok önemli. İklimsel değişimler sonucunda son yıllarda şiddeti ve frekansı değişen doğal afetler ve çeşitli riskler, tarım sigortasına olan ilgiyi artırdı. Sistemin tüm tarafların katkılarıyla güçlenmesi, her geçen yıl genişleyen teminat kapsamı sunması, üreticinin primine sağlanan devlet desteği oranının artması, çeşitli indirim olanakları ve ödeme kolaylıkları ve yaygın dağıtım ağı gibi faktörler de üreticinin tarım sigortasına olan yakınlığını artırıyor. Tarımda, üretimin devamı ve kesintiye uğramaması için tarım sigortaları mutlaka desteklenmeli. TARSİM, dünyada bu alanda faaliyet gösterenler arasında en hızlı gelişim gösteren, sürdürülebilir yapıya sahip ve geniş teminat kapsamı sunan, başarılı örneklerden.

Remzi GÜR / Gürmen Grup Yönetim Kurulu Başkanı
“Tarımsal yatırım bir sorumluluk”

Tarım sektörüne girerken, bulunduğunuz bölgede yapacağınız bir yatırımla, harcayacağımız emekle hem bölgeye hem de ülkeye faydanız olabilir.

Yoksa mesele, ‘tarım sektöründe, tekstil sektöründe çok para var, girelim’ meselesi değil. Maddi imkanlarımız, bilgi becerimiz müsait olduğu sürece, yeni yeni sanayi dallarında yatırımlar yapabilir miyiz ya da içinde bulunduğumuz alanı geliştirebilir miyiz gayretinde olmalıyız. Bunu sorumluluk olarak görüyorum. Elbette bunları yaparken paranızı da kazanacaksınız. 2006’da Gökkale Tarım şirketimizle tarım ve hayvancılık sektörüne girdik. Kastamonu’da süt ve besi hayvancılığı yatırımımız var. Kastamonu’da köylülerle ortaklaşa yem bitkisi üretiyoruz. Bu yatırımları kendi bölgemize destek olmak için sosyal sorumluluk olarak yaptık. Aydın’daki 5.5 milyon metrekarelik zeytin bahçemizdeki ağaçlarımız 5-6 yaşında. Birinci kalite soğuk sıkma zeytinyağı almaya başladık. Markalı zeytin ve zeytinyağı üretimi yapacağız. Zeytinyağımızı hem iç piyasada hem de dış piyasada Gökkale markamızla satacağız.

Şemsi BAYRAKTAR / Türkiye Ziraat Odaları Birliği [TZOB) Genel Başkanı
“Çiftçi kazanırsa, ülke kazanır”

Türkiye tarım potansiyeli açısından en şanslı ülkeler arasında. Cumhuriyetimizin 100. yılında 90 milyonluk Türkiye nüfusuyla birlikte 60 milyon turisti besleyecek, tarım ve gıdada 40 milyar dolarlık ihracat geliri, gıda sanayi ile birlikte 200 milyar doların üzerinde üretim değeri sağlayacak kapasiteye sahibiz. Tarımda ülkemizin içinde bulunduğu bölgenin yıldızı olacağına yürekten inanıyoruz. Yeter ki ülkemizin tarımdaki potansiyeli harekete geçirilsin. Hedefimiz, bütün sorunlarını çözmüş, örgütlenmesini tamamlamış, verimli üretimi yakalamış, dünya ile rekabet eden, üreticisine istikrarlı gelir sağlayan, tüketicisine bol ve makul fiyatlarla ürün sunan, başta Ortadoğu ülkeleri olmak üzere çevre ülkelerin gıda açığını kapatan bir tarım sektörü oluşturulmasıdır. Bunun için üreticiyi merkez almış, istikrarlı, sorun çözen, geleceği planlayan politikalara ihtiyacımız var. Unutmayalım, çiftçimiz kazanırsa ülke kazanır. Üretimin artarak devam etmesi için çiftçilerin yeterli geliri elde etmesi önemli. Girdi maliyetleri makul düzeylere çekilmeli. Destekler artırılmalı.

Nihat ÇELİK / Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı
“Küçükbaş hayvancılık önemli”

Geleceğe dair en karlı üretim ve yetiştirme dalı küçükbaş hayvancılık olacak. Küçükbaş hayvan, köylünün altın bileziği. 47 milyon baş civarında olan küçükbaş hayvan varlığının 100 milyona çıkarılması hedefi çerçevesinde Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesine ilave pay ayrılması gerekiyor.

Islah birliklerinin giderek kurumsal yapıya kavuşturulması, küçükbaş hayvan yetiştirici birliklerinin organizasyonunda küçükbaş hayvan politikalarının belirlenmesi önemli. Küçük aile işletmeleri kırsala dönüş sağlanması için önemli.

Çeşitli destekleme kalemleriyle teşvik edici eylem planları hazırlamalıyız. Kırsal gelişmede öncelikli illerde, o ilin iklim, mera, yayla, çaylak, hazine arazileri dikkate alınarak, bölge şartlarına uygun tarım politikaları belirlenmeli. Öncelikli olan iller tespit edilerek, pilot il kapsamına alınmalı. Çobanlık sorunu çözülmeli.

Üç yıldır artmayan anaç koyun destekleme miktarları, 100 TL’ye çıkarılmalı. Yayla yasaklan kaldırılarak, bu alanlar hayvan otlatmaya açılmalı. Mera ıslahı yapılarak küçükbaş hayvancılık yapanlara tahsis edilmeli. Otlatmaya uygun yerler otlatmaya açılmalı, yem bitkisi ekimine uygun yerlerde yem bitkileri ekilmeli.

Mehmet REİS / Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı
“Geleceğin 50 ürününe 50 daha ekleyebiliriz”

2019 Şubat’ta Paris’te bir toplantı yapıldı. Dünya nüfusunun 2050’ye kadar 10 milyara çıkacağı belirtilerek, bu nüfusun nasıl besleneceği konuşuldu ve geleceğin 50 ürünü belirlendi.

Dünyanın en çok kullanılan tahıl ürünlerinde, özellikle pirinç, buğday ve mısırda üretimin yüzde 40 azalacağı, besin değerinin düşeceği ifade edildi. Geleceğin ürünleri arasında yumru bitkilerinden su teresine, mantar çeşitlerinden buğdaya kadar ürünler gündeme geldi. Orada Kastamonu’nun Siyez bulguru, Horosan buğdayı da konuşuldu. Ben de diyorum ki, Kars’ın kavılca buğdayı da var. Türkiye tarım ülkesi. Tarım alanları azalsa da ekilebilecek topraklarımız var. Eğer genç çiftçiyi teşvik edip, tarım sektöründe istihdamını artırabilirsek, dünyada belirlenen 50 ürüne biz 50 daha ekleyebiliriz. Çünkü endemik bitki örtüsü açısından Türkiye çok zengin. Orada açıklanan katma değerli bu ürünlerin çoğunu Türkiye üretebilir. Ben hala gelecekte Türkiye’nin tarımla ekonomisini güçlendirebileceğimize m» inanıyorum. Gelişmiş ülkeler kırsaldaki potansiyele önem verdikleri için büyüdüler. Biz de kırsala önem verelim. 1990’lı yıllarda nohutta dünyada ikinci sıradaydık. Dünya mercimek üretiminin üçte birini yapıyorduk. Bunu yine yapabiliriz.

Fehmi KİRAZ / Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Genel Başkanı
“Gençler sektöre yönlendirilsin”

Şu anda çiftçilik, tarımsal üretim ve gençleri kırsalda, tarım sektöründe tutma anlamında sıkıntılar yaşansa da tarım, geleceğin sektörü. Sektörde yaş ortalaması 55. Bu nüfus beş yıl sonra üretimden düşecek. Bu nedenle gençlerin tarımsal üretime yönlenmesine sağlayacak projelere ağırlık verilmeli, destekler artırılmalı. Son 5-6 yıldır dünyada düşen gıda fiyatları önümüzdeki günlerde artışa geçecek. Türkiye’de gıda fiyatları yükselmeye başladı. Çiftçilerimizin gübre, mazot ve diğer girdileri sübvanse edilirse, işletmelerin ekonomik ölçekte faaliyetlerini sürdürmeleri sağlanırsa, bir de genç nüfus üretime çekilebilirse, çiftçilik ve tarımsal üretim ileride daha fazla kar getirebilir. ‘Çiftçilik orta vadede önemli hale gelecek’ diyoruz. Bunun için kırsal kesimde yaşanabilirliğin artırılması lazım.

Nejdet BUZBAŞ / Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası Başkanı, TOBB Gıda Meclisi Başkanı
“Tarım ürünlerini katma değerli ihraç etmeliyiz”

Tarımsal üretimin doğru ve günün şartlarına uygun yapılması, verimliliğin artırılması, bugünkü seviyesinden daha üretken olunması gerekiyor. ‘İyi gıda’ üretimi yapılmalı. Gıda sanayinin temeli tarımdan gelen hammaddelere bağımlı.

Bu hammaddelerin çevreyle uyumlu, insan sağlığına zarar vermeyen, kirlenmemiş olmasına dikkat edilmeli. Türkiye tarımsal üretim alanında yetişen her ürünü ihraç etme şansı var. Çevremizdeki ülkeler, özellikle Arap ülkeleri gıda ürünlerini çoğu zaman ithal ediyorlar. Bu fırsatı değerlendirmeliyiz. Tarımsal hammadde olarak baktığımızda ilk akla gelen ürün buğday. Daha çok un olarak ihraç ediyoruz. Katma değeri az ama buğday bizim temel ürünümüz olduğu için hem ülkeyi besliyoruz hem de ihracat yapıyoruz. Fındığın yüzde 80’ini yarı mamul olarak ihraç ediyoruz. Oysa biz fındığı çikolatalı ürünlerle daha yüksek katma değerle ihraç etmeliyiz.

Özden GÜNGÖR / TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası [ZMO) Başkanı
“Toprak ve su kaynaklarını koruyalım”

Tarımın sürdürülebilirliği için ölçeği büyük işletmeler kadar, Türkiye’de tarım işletmelerinin temeli olan küçük aile işletmelerinin tarımda kalabilmeleri için gerekli desteklemeler yapılmalı.

Arazi toplulaştırmanın kapsamı kamulaştırma bedeli ödemekten kaçınmak için parsel ve tapu düzeltmesine indirgenmemeli, kapsamı genişletilmeli. Halen bu konuda uzman personeli olan konu uzmanı kamu kuruluşunun kalmamış olması en büyük sorun. Toprak su kaynaklarını korunması ve sürdürülebilir üretim için arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri çalışmaları mutlaka tek bir yasal düzenleme ile yerel teşkilatı olan merkezi bir kamu kurumu altında yürütülmeli. İl özel idareleri, belediyeler ve DSİ tarafından yürütülmesi öngörülen bu projeleri daha önce yapan ve kapatılan TOPRAKSU Genel Müdürlüğü teşkilatına benzeyen bir uzman kamu kurumu yeniden kurulmalı.

Hüseyin DEMİRTAŞ / Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı
“Verimi artıracak politikalar şart”

2018-2019 üretim sezonundaki üretici maliyetlerinde yüzde 50 artış oldu. 2019 hasat sezonu da 2018’e göre kalite buğdayda yüzde 32, arpada ise yüzde 33 olarak fiyat açıklamasına rağmen yükselen girdilerin karşılığı olan üretici masraflarını karşılayamadı.

Öncelikle üretime ve ihracata yönelik verimi artıracak tarım politikası acil olarak belirlenmeli. Zamanında ve yeterli destekler üreticiye verilirse rekolte olumlu etkilenir. 2006’da çıkarılan Tarım Kanunu’na göre yurtiçi gayrisafı milli hasılanın yüzde l’i çiftçiye tam olarak ödenmeli. 2006’dan bugüne kadar bu oran ortalama yüzde 0.6 oranında gerçekleşti. Verimliliği artırmak ve tüm ürün bazında marka yaratmak için kaliteyi yükseltmek gerekir. Bunun yolu da üretici maliyetlerini ve dolayısı ile tarımsal girdilerin fiyatlarını düşürmekten geçer. Bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak adına, üreticilerin mazot, gübre, yem, zirai ilaç, tarımsal sulama, elektrik vb. girdilerini ve dolaylı vergileri düşürecek önlemler alınmalı. Kesinlikle hasat zamanında ithalata başvurulmamalı ve gümrükler sıfırlanmamak Tohum toprağa düşmeden ve üreticinin önünü görebilmesi için taban fiyatlar belirlenmeli, ayrıca tarladan markete kadar üretim sürecinde üreticiler örgütlenmeli.

Turan TOK / İstanbul Gübre Sanayi (İGSAŞ) Genel Müdürü
“Toprak ve su analizine ihtiyaç var”

Türkiye’de tarımın daha verimli yapılabilmesi için mutlaka toprak ve su analizi yapılması gerekiyor. Gıda fiyatlarındaki artışın nedenleri arasında bilinçli tarım uygulamalarının sahaya yayılamamış olması önemli bir yer tutuyor.

Verimliliği sağlamanın yolu ise toprak su ve gübrenin doğru kullanımı. Doğru gübre kullanımı ile bir dönümlük tarlada yüzde 30-yüzde 40 gibi daha fazla ürün elde edilebilir. Yıldızlar Yatırım Holding çatısı altında faaliyet gösteren İGSAŞ, bu konuya ‘memleket meselesi’ olarak yaklaşıyor.

Dört yıldır İGSAŞ tarafından bir sosyal sorumluluk projesi olarak yürütülen ‘Tarladan Sofraya’ ve ‘Toprağıma Minnettarım’ projeleriyle, çiftçilere toprak analizinin önemi ve doğru gübreleme eğitimleri veriliyor.

13 ayrı bölgede, 50 bin hektar arazide, 50 önder çiftçi ile yedi stratejik üründe, 5 bin adet toprak analizi yaptık. Toprağın yapısına göre hazırlanan gübreleme programlarımız sonucunda çiftçilerimiz yüzde 30 daha az su, yüzde 30 daha az işçilik, yüzde 30 daha az enerji, yüzde 30 daha az gübre kullanarak yüzde 40 daha fazla verim elde ediyor. Bugün yanlış sulama ve bilinçsiz gübreleme nedeniyle Konya ve İğdır ovaları çoraklaştı. Bu sorunun çözümü için eğitim verilmeli. Tarım danışmanlığı sistemi teşvik edilmeli.

Mehmet TAŞAN / Tarımsal Kalkınma Vakfı Genel Başkanı
“Tarım Şurası toplanmalı”

Sürdürülebilir tarım yöntemlerinin kırsal alanda geliştirilmesi ve benimsenmesi amacıyla ortak projeler uygulanmalı, üretilen ürünler ambalajlama ve depolama işlemiyle katma değer kazandırılarak pazara sunulmalı. Tarımsal sanayi için gerekli destekler artırılmalı. Genç yaştaki çiftçileri destekleyip tarıma kazandırarak kırsal nüfus gençleştirilmeli. Üretici birlikleri, ekonomik kuruluşlar olarak piyasaya girmeli, ürün alıp satarak piyasayı düzenlemeli, üreticiye ucuz girdi temin etmeli, soğuk hava depoları, ürün işleme ve paketleme tesisleri kurmalı, ürüne katma değer kazandırmalı. Toprak Koruma Kurulları verimli arazileri koruyacak şekilde çalıştırılmalı. Küresel iklim değişiklikleri de dikkat alınarak, 8.5 milyon hektar sulanabilir tarım alanlarımızın tamamında sulama altyapısı tamamlanmalı.

Küçük aile işletmelerinin yaşatılması için projeler geliştirilmeli, üretici ile tüketici arasında gelişen fiyat dalgalanmalarına piyasa denetimi getirilmeli, müdahale kurumu etkin olmalı. Tarım Şurası toplanarak yeni tedbir ve politikalar belirlenmeli.

Nejdat SİN / Akdeniz Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Krl. Başkanı
“İhracatta pazar bağımlılığını kırmalıyız”

Tarımda üretim planlaması yapılmalı. Ona göre dünyada geçerli olan ürün çeşitliğini belirleyerek, tarım ürünleri ihracat politikasını oluşturmalıyız. Türkiye tarım ürünleri ihracat potansiyeli olan bir ülke. Kurum olarak dünya pazarında Türk ürünlerini pazarlamaya temsil etmeye çalışıyoruz. Dünyadaki gelişmelerin tamamını günübirlik anında takip ederek, ona göre hem ürün çeşitliliğimizi artırıyoruz hem de yeni pazarlara açılma peşindeyiz. Yıllardır ihracatta pazar bağımlılığını kırmak için çalışıyoruz. Yaş meyve sebzede hedefimiz Uzakdoğu ülkeleri, Çin, Malezya, Singapur…

Çin bizim için büyük bir pazar. Özellikle narenciye açısından. Rusya’nın seracılık alanında çok ciddi yatırımları oldu. Kısa bir süre sonra Rusya’nın domates ithalatına ihtiyacı olmayacak. Onun için yeni pazar arayışları var. İhracatçılar olarak dünyanın her yerine gidiyoruz. Tarımsal üretim ve ihracat noktasında biz üniversiteler ve sivil toplum örgütleriyle çalışıyoruz.

Hayrettin UÇAK / Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı
“Tarım Türkiye’nin geleceği”

Maalesef bu sene olumsuz hava şartları, dövizdeki artışa bağlı girdi maliyetlerindeki artışlar nedeniyle sıkıntılı bir süreçten geçildi. Ancak geleceğin daha iyi olacağım düşünüyorum.

Artık ufak tefek arazilerde değil, büyük arazilerde tarım yapılmaya başlandı. Büyük firmaların bu işe yönelmesiyle modern tarım işletmelerinin sayısı arttı. Artık verimli üretim yapılıyor. Katma değeri yüksek ürünlere yönelmek gerekiyor. Katma değeri yüksek olmayan ürünlerde rakiplerimiz çoğaldı. Mısır’da eskiden tarım ve narenciye yoktu. Şu anda bize rakip olmaya başladı. İran, bizim çalıştığımız ülkelere girmeye başladı. Son dönemde kivi, bazı elma cinsleri üretimi cazip. Granny Smith elmayı biz üretmeye başladık.

Yeni armut çeşitlerimiz Avrupa’da tutulmaya başlandı. Ceviz de öyle. Üretilecek katma değeri yüksek çok ürün var. Bu ürünlerle hiç ummadığımız pazarlara bile gerebiliriz.

Savaş AKCAN / Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Başkanı
“Türkiye’nin tohumda dışa bağımlılığı yok”

Şehir efsanelerinin aksine, Türkiye’nin tohumda dışa bağımlılığı yok. Tohumculuk sektöründe 2015’te yüzde 69 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı 2018’te yüzde 108’e çıktı. Bugün gümrükler tohum girişine kapatılsa bu ülke açlık çekmez.

Sadece ürün çeşitliliğini sağlayamayabiliriz. Sekiz çeşit domates yerine üç çeşit üretiriz. Karnabaharın 17 çeşidi değil de dört çeşidi pazarda olur. Kimse aç kalmaz. Ben ‘Türkiye tohumlukta dışa bağımlı’ diyenlere, bunu neye göre söylediklerini sormak istiyorum. Eğer siz ‘zebra domates’ tüketmek isterseniz durum değişir. Evet biz zebra domates üretiminde dışa bağımlıyız. Daha büyük tehdit üreticinin üretimden çekilmesi olur. Son beş yılda 700 bin çiftçi tarladan çıkmış, üretimden çekilmiş. Tarımsal üretimi desteklemeliyiz. Üretim planlamasına gitmeliyiz. Kentten kırsala tersine göçü başlatabilmeliyiz. Ancak dizilerimizde bile sabah namazıyla yatağından kalkıp tarlaya giden insanlar, Anadolu’da yaşayan halk yok. Her dizide holdingler yönetiliyor. Boğaz’da kahvaltı yapılıyor. 0 zaman milli tohum, milli üretim diyen bizlere yel değirmenleriyle savaşmak düşüyor. Dünya bundan sonra topla tüfekle sınır değiştirmeyecek. Açlık ve toklukla sınır değiştirecek.

Hülya Genç Sertkaya

Önceki sayfa 1 2 3 4

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu