Kariyer ve İş

İnsanı Etkileyen ve Neden Bende Olmayayım Dedirten Başarı Öyküleri

Alternatifler arasında tercihinizi yapın

Hayatta değişik mal ve hizmet üretim alanları vardır. Sektörler farklıdır. Hizmet alanları farklıdır. Hizmet konuları farklıdır. Ne istediğinize karar verdikten sonra, istediğiniz sektörde, konuda veya alanda mevcut alternatifleri bir kâğıda sırasıyla yazın. Uzun bir liste ortaya çıkacak. Bu listede önceliklerinizi işaretleyin. Hangi konularda başarı arayacağınıza karar verin.

Boşluğu yakalayın!

Dünya devamlı bir oluşum ve değişim içinde. Birçok alanlarda yoğunlaşma var. Başka anlatımla belli konularda pazar dolmuş. Veya iktisat dili ile arz, talepten yoğun hale gelmiş.

Buralarda boşluk kalmamış.

Her ülkede, çok kişi aynı malı veya hizmeti üretiyor. Bu durumda boşluk söz konusu değildir.

Örnek mi istiyorsunuz?

Diyelim ki, buğday üretimi…

Bugün dünyada buğday stoku var. Buğdaydan bol bir şey yok. Fiyatı belli. Maliyeti belli. Demek ki, buğday üretiminde boşluk yok. Fakat buğdayda verimi iki katına çıkaracak biçimde yeni bir tohum geliştirmek için yola çıkacak olan için boşluk mevcut.

Bunu yapan başarı elde etme şansına sahip.

Güçlük ile başarısızlığı birbirinden ayırmayı bilin. Başarısızlık halinde ısrarcı olmayın, ama yılmayın!

Kişinin belirlediği hedefe ulaşırken ‘yağdan kıl çeker gibi’ kolayca başarıyı sağlaması imkânsızdır. Tabii olarak, önüne birçok güçlük, engel çıkacaktır. Her güçlük ve engeli başarısızlık olarak kabul etmeyin. Engel ve güçlük ile başarısızlığı ayırmasını bilin.

Engeller ve güçlükler aşılabilir. Başarısızlıkta ısrar da yarar yoktur. Başarısızlık, kişinin yeteneksizliğinden, hazırlıklı olmamasından, yanlış karar ve davranışlarından, hatalarından veya kişinin dışındaki nedenlerden kaynaklanabilir. Başarısızlığı zamanında fark edip, en az maddi manevi kayıp ile geri çekilmek gerekir. Fakat bir veya birkaç girişimdeki başarısızlık her şeyin sonu değildir. Kişiyi yıldırmamalıdır. Kişi, başarısızlık nedenlerini çok iyi değerlendirerek ve başarısızlığın nedenlerini ortadan kaldırarak yeni hedeflere yönelmeli, başarıyı başka mal ve hizmet üretimi konularında aramalıdır. Başarı kolay bir şey değildir… Her yola çıkan, hemen ve mutlaka başarı elde etse ne iyi olur; dünyada başarısız insan kalmazdı.

Bir usta bulun. Ustanın yanında çıraklık deneyimi yaşayın!

Dünyanın en eski, en yararlı müessesesi ustalık-çıraklık müessesesidir. İnsanın kendi kendine sahip olacağı yetenekler, kendi kendine elde edeceği bilgiler dışında, belli konularda deneyim sahibi olmuş ustalardan öğreneceği çok şey vardır. Ustalık-çıraklık ilişkisi sadece küçük sanatlarda, örneğin marangozlukta, terzilikte geçerli değildir. Edebiyatta da, gazetecilikte de, ressamlıkta da, müzisyenlikte de, sanayicilikte de, işadamlığında da geçerlidir.

Takımınızı kurun!

Daha işin başında takımınızı kurmaya başlayın. Takım kurmak deyimini geniş anlamda değerlendirin. Takım kurmak demek, illa bir şirket kurmak, ortaklık kurmak, iki kişinin, üç kişinin maddi bağlarla bağlanması demek değildir. Başlangıçta takım, kişisel ilişkilerle kurulur. Kimlerle yol çıkacağınızı, yola çıkarken kimlere güveneceğinizi, kimleri arkanızda göreceğinizi bilin. Başarı yolunda ilerledikçe, kimlerle ilişkinizi maddi ilişkiye dönüştüreceğinizi, iş arkadaşlığına dönüştüreceğinizi planlayın. Aksi halde başarı yolunda birden kendinizi yalnız hisseder, ihtiyacınız olduğu zaman, birlikte çalışabileceğiniz kişileri bulmakta zorlanırsınız.

Başarı örneklerini inceleyin!

Belirlediğiniz hedef doğrultusunda başarıya ulaşmış olanları inceleyiniz. Onların başarıya nasıl ulaştıklarını, başarıyı yakalamayı nasıl becerdiklerini öğreniniz. Unutmayınız, sizin başarıya ulaşmanız, onları ‘aşmanız’ ile mümkün olabilecek. Bugün çıtanın hangi yükseklikte durduğunu biliniz ki, çıtayı yükseltecek çaba için gerekli hazırlıkları yapabilesiniz.

Kurum kültürünüzü yaşatın!

Derleme kadrolar ‘çapulcu ordusuna’ benzer. Herhangi birinin başka kuruluşlarda, tek başına veya yurtdışında başarılı olması, mutlaka sizinle çalışırken de aynı başarıyı göstereceğinin işareti olmaz. Farklı alanlarda başarılı kişiler bir araya geldiklerinde, aynı başarıyı sürdüremez. Bir başka müteşebbisin başarısını sırtlayan ekip, müteşebbis değiştiğinde aynı çizgiyi tutturamaz.

Kurum kültürü denilen bir şey vardır. Bu Anadolu deyimi ile ‘yoğurt yemek’tir. Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır. Bu arklı ‘yoğurt yiyişine’ uyum gösterenler, alışanlar ‘takım’ olur. Uyumlu takımlar başarılı olur.

Başarıya, takım çalışması ile ulaşılır. Takım, başarıya ulaşmak isteyenin veya başarıya ulaşıp da korumak isteyenin yaptığı mal ve hizmet üretimin sürdürmesine yardımcı olanların tümünden oluşur. Ama takımın içinde bir çekirdek kadro vardır. Bu çekirdek kadronun üyeleri de katkıdaki görev ve sorumluluklarına göre önem sırasıyla sıralanırlar.

Çekirdek takımda farklı görev ve sorumlulukları ve ağırlıkları olanlardan herhangi birinin, şu veya bu nedenle, kadrodan ayrılmasının başarıyı engellememesi için, mutlaka yerini dolduracak bir başkasının daha önceden hazırlıklı olması zorunludur. Bu olmadığında, başarılar insana bağlanır. İnsanın varlığı, sağlığı ve ömrü ile sınırlı kalır.

Tek adam ‘one man show’ devri geçti.

Eskiden tek bir kişinin başarıya ulaşması mümkündü. Bir kişi düşünür, üretir, satar ve başarılı olabilirdi. Günümüzde artık bir kişinin tek başına başarıya ulaşması imkânsız. Başarıya ulaşmak için daha önce yapılmışlardan farklı bir şeyi yapsa, üretilmemiş bir malı üretse, çok iyi bir kitap yazsa, bir resim yapsa, bir keşifte bulunsa, bir fikir geliştirse bile bunu başkalarının uygulamaya dönüştürmesi, pazarlaması, satması, anlatması, reklamını yapması gerekiyor. Kişisel başarıların devri, onun için geçti.

Yöneticileriniz size güvensin, siz yöneticilerinize güvenin!

Çekirdek kadroyu oluşturan yöneticilerin başarı yolunda müteşebbis ile kader birliği içinde olmaları şarttır. Kader birliği güvene dayanır. Yönetici, müteşebbisin kendisini bir gün ortada bırakmayacağına, aynı şekilde müteşebbis de yöneticinin bir gün çekip gitmeyeceğine emin olmalıdır.

Sabahtan akşama kadar daha iyi bir iş imkânını arayan veya devamlı işten ayrılmaya zorlanma kuşkusu ile yaşayan yöneticinin başarıya katkısı olmaz.

Bir yönetici, manevi ve maddi tatmin var ise takımdan ayrılmayı düşünmez.

Eğer işveren, yöneticiye, benzerlerinden daha düşük maddi imkân sağlamıyor ise, yöneticiye güven veriyor ise, insanca ilişkileri sürdürüyor ise, yöneticinin alternatif iş imkânlarını düşünmesine gerek kalmaz.

Ağalık sisteminin faziletini unutmayınız. Anadolu topraklarındaki ağalık sistemi de, Avrupa’daki derebeylik sistemi de güvene dayandığı için güçlenmiş sistemlerdir. Ağa veya derebeyinin yanında çalışanlar, onlar için gerektiğinde canlarını verir. Çünkü bilirler ki; canlarını verseler de gözleri arkada kalmayacak. Ağa, onların geride kalan çocuklarını, karılarını, aile efradını koruyacak kollayacak. Dara düşürmeyecek. Kendi yokluklarını aratmayacak.

Birlikte çalıştıklarınızı dinleyin!

Takım arkadaşlarınıza konuşma ve kendilerini ifade imkânı verin. Sadece sorduğunuz sorulara cevap aramayın. Onların farklı konularda konuşmalarına, farklı konuları tartışmalarına imkân verin.

Bu, sizin bilgi birikiminizi artıracak, ufkunuzu açacak, başarıya ulaşma ve başarıyı sürdürme gücünüze güç katacaktır. Eğer bunu yapmazsanız, bir süre sonra takımın yaratıcılığı söner. Dinamizmi biter. Takımınız sadece sizin hoşunuza gidecek fikirleri geliştirir, ortaya koyar.

Önemli olan proje üretmek!

Günümüzde her türlü mal ve hizmet üretimi, bilgi ve teknoloji üretimi bir disiplin içinde ortaya çıkıyor, gerçekleşiyor. Fikirlerin ortaya konulmasından fikrin üretime dönüşmesine kadar her aşamada yapılacaklar kâğıt üzerine dökülüyor.

İşte buna proje deniliyor. Proje, hem başarıya ulaşmak isteyenin rehberi hem de başarıya ulaşmak isteyenin başarısı için gerekli yardımı sağlamakta; fikrini satmakta kullanacağı belge oluyor. Projenin inandırıcılığı, gerçekliği, hem başarıyı kolaylaştırıyor hem de kolay destek sağlıyor.

Fizibilite (yapılabilirlik) çalışması, başan arayana yol gösteriyor, başarıyı destekleyeceklere davetiye çıkarıyor.

Başarıya ulaşan yolda zaman ve para harcanacak. Başarıya ulaşınca elde edilen imkânların, yapılan harcamaların karşılanması gerekir.

Örneğin, bir üretime başlamak için belli bir miktar kredi kullanılacak. B kredinin faizi, vadesi ve vade sonunda yapılacak olan ödeme belli.

Üretim, projede öngörülen zamanda başlamalı; üretilen mal, projede öngörülen miktarda ve fiyatta satıla-bilmeli ki; vadesi geldiğinde faiz ve anapara ödenebilsin.

Eğer, ilk aşamada harcama ile gelir, ikinci aşamada gelir ile ödeme arasında denge kurulamaz ise ve her şeyin üzerinde gelir, yapılan harcamaları karşılamayacak kadar düşük ise böyle bir işe daha başlangıçta girmemek gerekir. İşte, bütün bunlar fizibilite (yapılabilirlik) çalışmasında ortaya çıkar. Günümüzde, fizibilite (yapılabilirlik) çalışması olmadan hiçbir iş yapılamıyor.

İşveren olarak, çalışma arkadaşlarınızı iyi seçin, onlarla bütünleşin!

Başarıya gidecek yolda ilerlerken, herhangi bir mal ve hizmet üretimi gerçekleştirirken, büyütürken bir başkasının veya başkalarının yardımı ihtiyacının ortaya çıkması, kişiyi, işveren durumuna getirir. Eski dönemlerde, mal ve hizmet üretiminin ilk kademelerinde, işverenin sadece insan gücüne ihtiyacı olurdu. İnsan gücü ise kol gücünden ibaretti. Bu nedenle çalışanlara genelde ‘amele’ denirdi.

Sonra makinenin başında kol gücü ile çalışanlar ile büroda kalem gücü ile çalışanlar ayrıldı. Birine ‘mavi yakalı’ işçiler, öbürüne ‘beyaz yakalı’ kâtipler denildi.

Beyaz yakalı kâtiplerin sadece kalemle, hesapla yaptıkları katkının ötesinde işler yapacakları gelişmeler ortaya çıktı.

Makine başındaki mavi yakalıların kol gücü ve vücut kuvvetlerinin fonksiyonunu üstlenen makineler yapıldı.

Şimdi, bilgi toplumu nda mavi ve beyaz yakalılar birbirlerine karıştı. En basit üretim aleti bile bilgisayarla çalışan ileri teknolojiye dayalı bir makine haline geldi.

Bugünün makinesi, kol ve vücut kuvveti ile değil, bilgi ile kullanılıyor. Makineyi kullananın sorumluluğu, makine kadar kafasını da kullanarak üretimin kalitesini ve verimini artırmak.

Beyaz yakalı kâtiplerin yerini de makineler aldı. Şimdi beyaz yakalılara, yönetici deniliyor. Onların görevi proje geliştirmek, işi geliştirmek, almak, satmak, yaratmak.

İşveren, bilgi toplumunda, kaliteli insan topluluğunun uyum içinde çalışmasını sağlayan bir orkestra şefi durumunda.

Makinenin en iyisini nasıl seçiyorsanız, adamında da en iyisini seçeceksiniz!

Bugün üretiminde başarının temel ilkesi, mal ve hizmet üretiminde kullanılan en ileri teknolojiye sahip makineyi seçmek. Başarıyı arayanlar, dünyanın hangi ülkesinde üretilir ise fiyatı ne olursa olsun o makineyi bulup, satın almaya mecbur. Rekabeti sürdürebilmek için de o makinenin da yenisi, daha iyisi çıktığında ona sahip olmanın zorunluluğunu biliyor.

Makine için söz konusu olan arayış, bugün insan için de aynen geçerli. Makinenin en iyisi başarıyı nasıl kolay-laştırıyorsa, makinenin en iyisine sahip olmanın nasıl bir iyatı var ise, insanın da en iyisine sahip olmak başarıyı kolaylaştırır. Bunun da bir fiyatı vardır.

Çekirdek kadroyu koruyun, çekirdek kadro ile bütünleşin!

Başarıda esas, işçi ve yönetici kadrosunda çekirdek kadroyu koruyabilmektir. İşçi ve yönetici kadroda olağanüstü bir değişim gerçekleşiyor ise ya işe alırken sağlıklı seçim yapılmamış demektir ya da işe alınanlar işverenin ücret ve çalışma politikasından rahatsız demektir. İkisi de kötü. Başarı, belli bir çekirdek kadro ile yürütülür. Çekirdek kadro, işveren ile bütünleşir. Bir aile haline gelir. Eğer işçi ve yönetici, konularında en iyilerden seçilmiş kendilerini yenilemeyi sürdürüyorlar ise, çalıştıkları yerden ayrılmalarım önlemek işverenin sorumluluğudur.

Çalışmayanı, çalışana taşıttırmayın!

Bugün başarı mademki aslanın ağzında, takım çalışmalarında büyük bir rekabet söz konusu. Takım çalışmalarında insanların sorumluluğu ve başarıyı paylaşmaları esas. İşçi ve yönetici olarak, çalışanların haklarını tam olarak verebilmek, çalışanlara dünya ölçüsünde ödeme yapabilmek için çalışmayanı çalışana taşıtmamak gerekir. Çalışmayanı ‘Nasıl olsa fazla bir maliyeti yok,’ diyerek ayakaltında tutmak, hem diğer çalışanların hakkın yemek olur hem de düzeni bozar.

Aile ile işi ayırmayı bilin!

Çok zor bir şey ama başarılı kişinin iş ile ailesini ayırması şart. Tekrarda yarar var. Bunu yazmak kolay insan olarak yapmak zor. Başarı kişi, eğer ölümünden sonra da başarının sürmesini istiyor ise; başarıyı sürükleyecek, işi sürdürecek müesseseyi hayattayken, eli ayağı tutarken kurup çalıştırması şarttır. Aile ile müesseseyi ayırmamış ise, başarılı kişi öldüğünde hem işi batar hem de aile batar.

Hem ailenin hem işin yaşaması, aile ile müessese arasındaki tüm bağların koparılmasına bağlıdır. Her başarılı kişinin, aile fertlerinin de kendisi kadar başarılı olmasını istemekten doğal bir duygu olamaz. Ama tabiat şartı gereği, bu mümkün değildir. Sonra unutmayınız ki, en güçlü tohum bile köklenmiş, dallanmış, gelişmiş bir ağacın gölgesinde gelişemez. Bırakınız, aile fertleri, başarılı kişilerin gölgelerinden uzak filizlensin, gelişsin. Eğer güçleri var ise daha da başarılı olsun. Başarılı kişiler, aile fertlerinin de başarı için, tabii ki gayret göstermek, destek vermek sorumluluğunu taşırlar. Tabii ki aile fertlerine birikimlerini aktarmak sorumluluğunu taşırlar. Bunun için, tüm aile fertlerinin aynı işi yapması zorunluluğu yok. Bırakınız, aile fertleri, kendi tercihlerine göre başarılı alanları seçsinler. İmkânınız var ise, onlara hedef seçiminde yardımcı olunuz. İmkânınız ölçüsünde hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olacak sermayeyi veriniz. Hazmedilebilir boyutta sermayeyi riske atınız. Sermaye sıfır olursa başka alana yönelirler, becerileri var ise sermaye ile hedefe ulaşırlar.

Yaşınızı işinize bulaştırmayın!

İnsan yaşlandıkça daha çok deneyim sahibi olur. Yetenekleri gelişir. İş yapma potansiyeli artar. Açık anlatımıyla, işinin kurdu olur. Ama geliniz görünüz ki tabiat şartı gereği fizik gücü geriler. Moral gücü azalır. İstese de istemese de hayatın sonunun yaklaştığını düşünür. Bu nedenle risk almaktan çekinir. Yeni atılımlara cesaret edemez. Hâlbuki birikim ve iş yapma potansiyeli ile veya düz anlatımda, işinin kurdu olması nedeniyle başarısını daha çok katlayabilecek bir çizgidedir.

Burada yapılacak şey, başarının tümünü kaybetme tehlikesine yönelmeden, hazmedilebilir boyutta riskler altına girerek, atılımlarını sürdürmektir.

Aksi halde, bütün o birikim, iş yapma potansiyeli, başarılı kişinin kafasında toprağın altına girecektir. İşte burada, becerili kişilerin yaşları ilerledikçe takım çalışmasına daha çok yönelmelerinin, müesseseleşme arayışlarının önemi daha açık görülüyor.

Becerikli kişiler, ileri yaşta güvenilir ve güçlü takımlara sahip iseler; risk almaktan korkmadan, birikimlerini bu takımlarla uygulamaya dönüştürüp, başarılarını ölünceye kadar sürdürme şansına sahip olurlar.

Devletten uzak durun!

Serbest piyasa ekonomisinde, devletin ekonomi ile göbek bağı giderek kesiliyor. Ekonomiye devlet müdahalesinin yerini, devletin düzenleme ve gözetleme sorumluluğu alıyor. Buna rağmen, bazı kişi ve kuruluşlar hâlâ devleti, politikacıları arkalarına alarak güçlenmek veya devlete mal satarak zengin olmak arayışını sürdürüyor.

Bunlar doğru olmayan ve geçici davranışlar.

İşinize politikayı karıştırmayın!

Her kişinin politik amacı farklıdır. Kişi olarak belli bir politik tercihi olabilir. Belli partiye veya partiliye sempati duyabilir. Başarı arayan kişi, politik tercihini işe yansıtmaz. İşi ile politikayı birlikte götürmeye çalışmaz.

Politikacıdan yardım beklemez. Politikaya endeksli bir işin başarıya ulaşması imkânsızdır. Belli bir süre başarıya ulaşmış gibi görünse de başarıda devamlılık olamaz.

İşadamlarının politikacılarla, devlet adamlarıyla işleri gereği tanışmaları, ilişki kurmaları doğaldır. Fakat bu ilişkilerin bir sınırı olmalıdır.

Hedefine ulaşan başarılı işadamları, müesseseleştik-ten, işlerini düzene soktuktan sonra, işleri ile ilişkilerini kesip, politikaya girme hakkına sahiptir. İşteki başarıyı politikada aramak ve sağlamak ülkeye de yarar sağlar. Başarıyı, devletin sağlayacağı ayrıcalıklar ve imkânlara dayandırmaya çalışmayın.

Her ülkede, devletin belli konularda teşvikleri, destekleri vardır. Bunlar, objektif esaslarla uygulanır. Açık anlatımıyla, her talep sahibi eşit şartlarla bunlardan yararlanır.

Gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkelerde ise devlet teşvikleri, devlet desteklerinde sübjektif (kişiye göre ayrıcalıklı) uygulama süregelmiştir.

Devletin imkânlarını ‘hortumlayarak’ devleti ‘soyarak’ iş yapmanın, yol kesip vatandaşı soymaktan farkı yoktur.

Başarıyı yakalayan öğütler…

Belli yaşa gelmeden gençlere öğütler verirdim. Şimdi, belli yaşa geldim. İşimde belli bir çizgiye ulaştım. Başarılı olduğum söyleniyor. O halde, artık başarıyı yakalamaya çalışanlara ve başarıyı yakalayanlara, kendi deneyimlerime dayalı olarak öğütlerimi sıralamanın zamanı geldi demektir.

Başarıya ulaşan tek kişi siz değilsiniz!

Dünyada bugüne kadar başarıya ulaşan çok kişi oldu. Bundan sonra da başarılı olacaklar. Atalarımızın dediği gibi ‘El elden, kişi kişiden üstündür.” Siz, başarıyı yakalamak isteyenlerden veya başarıyı yakalayanlardan sadece birisiniz. Ve siz bir konuda başarıyı yakalıyorsunuz veya yakaladınız. Dünyada o kadar değişik konuda başarı var ki.

Müzikte, edebiyatta, ilimde, teknolojide, iş âleminde, politikada. Ve de bunların alt kesiminde.

Unutmayınız, para başarının mükâfatıdır. Ama para her şey değildir. Paranın çokluğu, bolluğu insanı yüceltmeye yetmez. Sadece, belli konularda güç verir. Para her şey olsa idi, dünyada başarı listesi zenginlik sıralamasına göre yazılırdı. Başarınızla gurur duyun ama şımarmayın.

Başarının zevkini alın!

Başarı, bir insanın sınırlı ömür süresinde kendi gücü ile elde edebileceği en üst ödüldür. Başarının bir insana vereceği manevi tatmini başka bir şey sağlayamaz. Bir başarıya ulaştığınızda, bunun zevkini alın.

Bu zevki alın ki o başarıdan sonra daha fazla zevk versin. Başarıyı sadece daha fazla para olarak görmeyin.

Başarıyı paylaşmayı bilin!

Başarıyı, önce başarıya ulaşmada birlikte yol aldıklarınızla, sonra ailenizle, sonra çevrenizle, sonra toplumla paylaşmayı bilin. Tek başına başarıya ulaşılamayacağının bilincinde, öncelikle başarıyı birlikte yol aldıklarınız ve ailenizle başarıyı paylaşın ki onların devamlı desteği arkanızda olsun.

Başarıyı paylaşmak önce manevi paylaşımdır, sonra başarının ürünü olan paranın paylaşımıdır. Başarını ürünü olan parada, sizinle birlikte çalışanların başarıya katkıları ölçüsünde hakları olduğunun unutmayın.

Vergiyi ve sosyal hizmetleri unutmayın!

Başarının ürünü paradan devlete zorunlu olarak ayrılacak pay, vergidir. Topluma gönüllü olarak ayrılacak pay, sosyal yardım ve hizmettir.

Devlet güçlü olacak, alt yapıyı kuracak, can ve mal güvenliğini sağlayacak, adaleti temin edecek, çalışma ortamını yaratacak ki başarı sürsün.

Toplum gelişecek, toplumdaki sosyal dengesizlikler törpülenecek, insanlar birbirini anlayacak ve sevecek ki sosyal huzur ortamında başarı alkışlansın.

Ölümsüz değilsiniz. Kefenin cebi yok!

Her şeyin çaresi var. Ölümün çaresi yok. Herkesin belli bir hayat çizgisi belirlenmiş. Hayat bir gün noktalanacak.

Anadolu inancı: “Hiç ölmeyecekmiş gibi çalışmak, yarın ölecekmiş gibi hazırlıklı olmaktır.” İnsan bunu unutmaz ise, hırsını törpülemeyi becerir, insanları kırmaz. Paranın ötesinde değerler olduğunu görür. Başarıyı sürdürmek için müesseseleşmenin önemini anlar.

Kefenin cebi olmadığını unutmamak, hırsı törpülemek çok önemli bir şeydir.

Dünyanın üzerinde bu kadar toprak var. Bu toprakların üzerinde bin yıldır, beş yüz yıldır, yüz yıldır ayakta kalmış binalar var. Sorunuz bakalım bunların ilk sahipleri kimlermiş?

Bugüne kadar yüzlerle, binlerle yıllık dönemlerde dünyada milyonlarla insan para kazanmış. Çok para kazanmış. Altın, gümüş, değerli madenler sahibi olmuş.

Hiçbiri hatırlanmıyor. Hiçbiri paralarını alıp gitmemiş. Bugün hatırlananlar, belli konularda başarıya ulaşanlar. Başarıları ile insanlara bir şeyler bırakanlar.

Ford’un kaç parası olduğunu kimse hatırlamıyor. Ama Ford’un kurduğu firma yaşıyor. Adı otomobillerin burnuna yazılıyor.

Edison’un kaç parası olduğunu kimse araştırmıyor. Ama adı ampullerde yaşıyor.

Başarı ve para üstünlüğünü, güç üstünlüğü olarak kullanmayın!

Eskiler demiş ki, “Kibirlenme padişahım, senden büyük Allah var!” Başarıda ve parada ne kadar ileri giderseniz gidiniz, bunları güç üstünlüğü olarak kullanıp, başkalarını maddeten olması bile manevi olarak ezmek için kullanmaya kalkmayın. Paralı, başarılı fakat sevilmeyen bir insan olursunuz. Başarınızla değil, hatalarınızla anılırsınız.

Hayat sadece işten ibaret değildir. Başka konulara da ilgi duyun, başka konulan da konuşun.

işyeri dışında, iş saatleri dışında tüm konuşmalarınızda sadece işinizi konuşmayın. Sadece kendinizden söz etmeyin. Sadece karşmızdakilerden bir şeyler almak için çaba sarf etmeyin.

İşyeri ve iş saatleri dışında, değişik çevrelerdeki sohbetlerde başka konulara ilgi gösterin. Başka konulardan konuşun. Bunun hem size yararı olur hem de başkaları ile diyalogunuzu sürdürme, genişletme şansınız ortaya çıkar.

Yağcılardan kaçının!

Başarıya ulaşmakta olan veya ulaşan insanların çevresinde yağcılar belirir. Bunları uzaklaştırmada başarılı olmayanın etrafını yağcılar çevirir.

Yağcılık, aynen uyuşturucu bağımlılığı gibidir. Önce, herkes bunun ne kadar kötü ve zararlı olduğunu bilir. Fakat bir defa alışan, bağımlılık kazanır. Bağımlılık giderek artar. Kurtuluş ümidi ortadan kalkar.

Etrafı yağcılarla çevirenler, gerçekten uzaklaşır. Kendi hayal dünyalarında yaşamaya başlar. Başarı şanslarını yitirir. Yağcılar insana gerçeği değil, istediğini, beklediğini söyler. Yağcılık bağımlılığına tutulanlar gerçekleri anlatanları düşman gibi görmeye başlar. Değer yargılan yok olur.

Yağcılık bağımlısı olmak istemeyenin daha başlangıçta yağcıların yanına yaklaşmasına izin vermemesi gerekir.

Şeyh uçmaz, onu müritleri uçurur!

Başarıyı yakalamak, başarıyı sürdürmek, başarıyı ileri götürmek isteyenler ayaklarını yerden kesmemeye, uçmamaya özen gösterirler.

Başarıyı yakalayanların çevresinde onları uçuracak şartlar oluşur. Gerçeği fark etmeyip, şartların rüzgârına kapılıp uçtuklarını sananlar, bir süre sonra fena halde yere çakılır.

Anadolüda bir hikâye anlatılır: Şeyh’e gitmişler. ‘Şeyh’im sen akşamlan uçuyormuşsun. Seni havada uçarken görenler olmuş. Sen Allah’ın en şanslı kulusun. Ne güçlüsün! Ne şanslısın! Ne ayrıcalıklısın! Nasıl uçuyorsun?’

Şeyh gülümsemiş. Kafasını sallamış. “Ben uçmuyorum. Hiçbir şeyh uçmaz. Ama şeyhleri müritleri uçurur. Şeyhlerin bazıları uçmadığını bile bile müritlerinin sözlerinden giderek hoşlanır. Önce o da uçtuğunu iddia etmeye başlar. En kötüsü, sonunda uçtuğunu sanır.”

Ben bu hikâyeden her zaman kendime ders çıkarırım. Etrafımda uçtuğumu sananları gördükçe, kendi kendime gülümserim. Böyle kimselere acırım. Çünkü bilirim ki uçtuğunu sanan, mutlaka bir süre sonra yere çakılacaktır. Çünkü uçan hiçbir şey havada kalamaz. Uçmak hayali de olsa yere çakılmak gerçektir.

Başarının zevkini çıkarın!

Başarı, bir çabanın, bir gayretin ürünüdür. Alın teriyle ulaşılan bir hedeftir. Tabii ki her ulaşılan noktadan sonra insan bir ileri hedefe yönelmek ister. Ama bu, sakın ha, duygularınızı köreltmesin. Başarıya koşarken başarının her aşamasında, hedefe ulaştığınızda yaptıklarınızın zevkini çıkarın.

Bir film seyretmiştim. Ünlü bir ressam tablosunu tamamladıktan sonra bir iskemle çekip karşısına geçiyor, pikaba sevdiği plağı koyuyor, bir sigara yakıp, resmini uzun uzun seyrediyordu. İşte, ben buna, yaptığı işin zevkini çıkarmak diyorum. Yaptığınız işin zevkini çıkarın ki daha iyilerini yapmak size daha çok zevk versin. Hayatınız renkli ve zevkli geçsin.

Yaşamadan ölmeyin, yaşayarak ölün!

Ölümden söz etmek kötü bir şey ama ölüm mukadder son. Her faninin kaderinde var. İnsan bu dünyaya bir defa geliyor. Yarın ölecekmiş gibi hazırlıklı olmak, hiç ölemeye-cekmiş gibi çalışmak esas ama yaşamak herkesin hakkı.

Yaşamak, nefes almak, su içip karın doyurmaktan ibaret değil. Bu dünyanın maddi ve manevi nimetlerini tatmak, bunlardan yararlanmak herkesin hakkı.

Başarı esas ama başarı uğruna yaşamayı unutmak hatadır. ‘Başarıya ulaştım ama hayatı hiç yaşamadım,’ diyen kimseyi alkışlamak mümkün değil.

Zamanı iyi kullanmak da bir başarıdır. Zamanı iyi kullanan için hem yaşanacak hem de başarı için çalışılacak zaman vardır.

Her şeyin 1 numarası vardır.

Tabii ki, başarıda hedef, dünyada ‘1 numara’ olmaktır. Ama bu, çok zor, ulaşılması güç bir hedeftir. Bu hedefin zor ve güç olduğunu düşünerek hiçbir şey yapmamak ise çok yanlıştır. Kabul edilmesi gereken, başarıya kademe kademe, adım adım ulaşılacağıdır. Önce güreş tutacak bir vücut yapısına sahip olacaksınız. Sonra mahalle çayırında güreş tutacaksınız. Derken Kırkpınar’da güreşeceksiniz. Bitmedi. Esas iş, ondan sonra başlıyor. Başka ülkelerdeki güreşçilerin vücutlarını nasıl geliştirdiğini, hangi oyunları bildiğini araştırıp, ona göre hazırlanarak uluslararası güreş müsabakalarına çıkacaksınız.

Oradaki başarıyla Avrupa Şampiyonası’nda daha sonra Dünya Şampiyonası’nda güreşeceksiniz.

Ama Dünya Şampiyonası’na ulaşabilmek için her aşamada 1 numara olmak zorundasınız. Mahallede, Kırkpınar’da, uluslar arası müsabakalarda, Avrupa Şampiyonası’nda. Onun için ne yapıyorsanız, başarı için yaptığınız işte ‘1 numara’ olmayı hedefleyin.

Ayakkabıyı en iyi boyayın. Duvar boyamada ‘1 numara’ olun. Sekreterlikte, muhasebecilikte, yöneticilikte ‘1 numara’ olmayı hedef alın.

Önemli olan yapmaktır. Yapmak, başarmaktır.

Vücut sağlığı, kafa sağlığı, huzur ve mutluluk esas. Bunlar olmadan başarıya ulaşmak imkânsız. Başarıya ulaştıktan sonra bunlar yoksa; o başarı, başarıya ulaşan için hiçbir şey ifade etmez.

İnsan ölürken yaptıklarına değil, yapamadıklarına pişman olurmuş.

Bana nakledilen bir deyimi unutamam. Bana demişlerdi ki, “İnsan ölürken yaptıklarına değil, yapamadıklarına pişman olur.” Ben bu anlatımı iyi yanıyla benimsiyorum. Bu anlatımda insanların hayattayken iyi şeyler yapmalarının öneminin vurgulandığına inanıyorum.

Hayatım boyunca başarının peşinde koştum.

Ben, Sakıp Sabancı olarak, hayatım boyunca başarının peşinde koştum. Babamız Hacı Ömer öldüğünde bize hayatımızın sonuna kadar yetecek para bırakmıştı. Daha fazlası hayatımızı değiştirmezdi. Ama biz Sabancı kardeşler olarak babamızın ölümünden sonra bir araya geldik. Babamızın başarısını sürdürmeye karar verdik.

Başarı para ile ölçülemez!

Acaba başarının ölçüsü para mıdır?

Dünyada çok kimsede para var. Her para sahibi başarılı mı sayılacak?

Unutmayınız. Bizim çok değerli bir atasözümüz var: ‘Kefenin cebi yoktur/ deriz. Ölüp gittikten sonra geride bırakılan para, ölen gidenin devamlı hatırlanmasına imkân verir mi?

Hayır.

Başarının ölçüsü; geride kalıcı, yararlı bir eser bırakmaktır. Yaşam süresince başarı, üretmektir. Üretmek. Mal ve hizmet üretmek. En iyisini üretmek.

Bakınız zamanda otomobil üreten Ford’un, motosiklet üreten Harley Davidson isimli iki arkadaşın, am-pül üreten Edison’un, aşı üreten Pastör’ün, fikir üreten Einstein’ın kitap üreten Shakespeare’in, resim üreten Van Gogh’un, müzik üreten Mozart’ın ölümünden sonra kaç yıl geçti. Onlar geride bıraktıkları servetleriyle değil, geride bıraktıkları eserlerle, ürünlerle hatırlanıyor. Anılıyor. Amerika’da Vanderbilt ailesi, Du Pont ailesi, Almanya’da Krupp ailesi, Fransa’da Thompson ailesi, Hollanda’da Philips ailesi, İtalya’da Fiat ailesi, Japonya’da Toyota ailesi kurup işlettikleri ve ülke ekonomisine kazandırdıkları sanayi tesisleriye hatırlanıyor. Anılıyor.

Önceki sayfa 1 2 3

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu