Şirket Haberleri

Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin KSS projeleri ve hedefleri

Şirketlerin Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri

Kurumsal sosyal sorumluluğun faydaları

  • Şirketin itibarını oluşturur ve geliştirir
  • Marka imajına katkı sağlar.
  • Kurum tanınırlığını artırır.
  • Müşteri sadakatini artırır.
  • Kurumsal moral ve motivasyonu güçlendirir.
  • Bağlantılı kurumlar için fayda sağlar.
  • Çalışan ve tedarikçi sadakatini artırır.
  • Yeni insan kaynağı ve yeteneklerin keşfini sağlar.
  • Rekabet avantajı oluşturur.
  • Pazar fırsatı yaratır.
  • Perakende satışları olumlu etkiler.

Girişimcilerin KSS’si

Dünya Sağlık Örgütü’nün yapmış olduğu araştırmaya göre her yıl 2 milyon insanı hareketsizlik nedeniyle ölüyor. Hareketsizliğin ölüme sebep olan dördüncü büyük faktör olduğunu dikkate alan bir grup girişimci “Hareket Ofiste” projesini geliştirdi. Bütün meslek gruplarına uygun geliştirilen programa göre her gün sadece 6 dakikalık egzersiz dahi iş verimliliğini yüzde 42 oranında artıyor. Proje Teknofest Take Off Uluslararası Girişimciler Zirvesi’nde de 1.500 proje arasında ilk 100’e kaldı. Girişimciler projeye bir de sosyal sorumluluk başlığı eklediler. Mezo Dijital Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Nabat Garakhanova, “Şirketler “Hareket Ofiste” programımızı kullanmaya başladıkları zaman onlar adına her 10 kişi adına bir ağaç dikiyoruz. Doğaya önem veren bir şirket olarak kurumsal sosyal sorumluluk projemiz olarak da ağaçları koruma altına almayı hedefliyoruz. Zaten bunun için de ajansta hiçbir şekilde kartvizit, antetli kağıt gibi bir şirketin olmazsa olmaz kağıt materyallerine yer vermeyerek, en azından kağıt tasarrufu yapıyoruz” diyor

Erol KAYAOĞLU / Vaillant Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü
Küçük akbabaları koruyor

Doğayı ve çevreyi koruma anlayışımızı enerji verimliliği sağlayan ürünlerimizin yanı sıra sosyal sorumluluk projelerimize de yansıtıyoruz.2015’te Doğa Derneği işbirliğinde başlattığımız Küçük Akbabaları Koruma Projesi ile küçük akbabaların yaşam koşullarını iyileştirmek ve göç yollarında karşılaştıkları sorunların ortadan kaldırılması için çalışmalar yapıyoruz. Projenin ilk fazına, küçük akbabaların Balkanlardaki en geniş üreme alanı olan Ankara Beypazarı’nda başladık. 2017 sonu itibariyle ilk aşaması tamamlanan proje sayesinde Beypazarı’nda yaşamlarını devam ettiren 100 çift küçük akbaba tespit edildi. Bu sayı Balkanlardaki en büyük nüfusu oluşturması sebebiyle büyük anlam taşıyor.

İkinci fazı küçük akbabaların en önemli göç yolu üzerinde bulunan Mersin ve Adana bölgesinde başlattık. Projemiz ikinci fazda, Bulgaristan, Yunanistan, Ürdün, Nijer, Kenya gibi ülkelerin de dahil olmasıyla uluslararası bir boyut kazandı. Doğa Derneği, akbabaların göç yolculuğundaki farklı ülkelerden 14 sivil toplum kuruluşunun katılımıyla, Türkiye ve Bulgaristan BirdLife partnerleri ile 2018’de yeni bir proje başlattı. Kapsamı genişletilmiş projemizle Mersin ve Adana bölgesinde göç yolundaki gerekli önlemleri alarak Doğu Avrupa, Balkanlar ve Türkiye’de üreyen akbaba popülasyonun güçlendirilmesini hedefliyoruz. Türkiye’deki koruma çalışmaları kapsamında her yıl Eylül ayı boyunca, Adana Ceyhan’da göç eden küçük akbabalar Doğa Derneği ve dünyanın farklı ülkelerinden gelen uzmanlar tarafından izleniyor. Balkan, Ortadoğu ve Afrika’nın ortaklığında yürütülen uluslararası proje kapsamında Sarımazı’da geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen göç sayımında 813 küçük akbaba kayıt altına alındı. Sayımlar sonrası Doğa Derneği tarafından açıklanan sonuçlara göre bölgede 37 bin 34 küçük orman kartalı, 26 bin 863 arı şahini, 23 bin 369 yaz atmacası, 10 bin 853 yılan kartalı, 2 bin 850 şahin ve 813 küçük akbaba olmak üzere toplam 106 bin 734 yırtıcı kuş tespit edildi.

Gizem KEÇECİ / Siemens Türkiye İletişim Direktörü
İlgi her yıl daha da artıyor

Bir teknoloji ve inovasyon şirketi olan Siemens Türkiye, ülkemizde faaliyet gösterdiği 1856 yılından bu yana toplum odaklı sürdürülebilirlik çalışmalarıyla Türkiye’nin geleceğine de yatırım yapıyor. Bu çalışmalarının en önemli örneklerinden biri ise 21 yıldır düzenlediği Siemens Opera Yarışması diyebiliriz. 1993 yılında başlayan ve ilk senelerde resim, desen, fotoğraf, heykel ve kısa metrajlı film dallarında düzenlenen Siemens Sanat Ödülleri, 1998 yılı itibarıyla sadece opera alanında verilmeye başladı. Toplumu ve gençleri sanata özendirmek, opera sanatının ülkemizdeki gelişimini desteklemek için düzenlediğimiz Siemens Opera Yarışması, Siemens’in sürdürülebilirlik yaklaşımının en önemli örneklerinden birini temsil ediyor. Türkiye’nin ilk ve tek ulusal opera yarışması Siemens Opera Yarışması, bugüne kadar 100’den fazla gencin sanat kariyerinde bir dönüm noktası oldu. Yarışmamızda derece alan genç opera sanatçıları çeşitli ödüllerin yanı sıra önde gelen müzik okullarında eğitim, ünlü opera sanatçılarıyla çalışma, dünyanın en önemli sahnelerinde Türkiye’yi temsil etme fırsatı yakaladı. Yarışma sadece Türkiye’de gençlerin operaya ilgisini artırmakla kalmadı ve diğer Siemens ülkelerinde de benzer yarışmaların düzenlenmesine öncülük etti. Bunun yanı sıra, Siemens Opera Yarışması ile “Yılın Klasik Müzik Etkinliği”, “Semiha Berksoy Özel Ödülü”, MediaCat Felis ödülleri gibi pek çok önemli ödül de kazandık.

Siemens Opera Yarışmamıza başvuranların sayısı her yıl artarken, katılımcıların yaş ortalaması da giderek düşüyor. Son yıllarda, yarışmaya sadece İstanbul veya Ankara’dan değil Türkiye’nin diğer illerinden de başvuru gelmesinin mutluluğunu yaşadık. Canlı sosyal medya yayınlarıyla opera severlere ulaşan yarışmanın, bu yıl 355 bin kişi tarafından takip edilmesi ise ülkemizde opera sanatına olan ilginin tahmin edilenden çok daha yüksek olduğunu gösterdi. “Yaşam için müzik, yaşam için yenilikçi zeka” yaklaşımıyla düzenlediğimiz Siemens Opera Yarışması’nı önümüzdeki dönemde devam ettirmeyi hedefliyoruz.

Nafiz KARADERE / Doğuş Yayın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı
“Geniş kitlelere ulaşmaya devam…”

Doğuş Grubu olarak kuruluşumuzdan bu yana tüm çalışmalarımızı kurucumuz rahmetli Ayhan Şahenk’in bize nasihati olan “Toplumdan kazandığımızı, topluma geri verme” ilkesine sadık kalmaya gayret ederek gerçekleştirdik. 12 yılda yüzde 80’i Türkiye’ye olmak üzere toplam 8.6 milyar dolar yatırım yaptık. Türkiye’ye ise, 400 milyon dolara yakın sosyal sorumluluk katkısı sağladık. Ülkemizin kültürel mirasına duyduğumuz saygıyla, tarihin en büyük arkeolojik keşiflerinden biri olan Göbeklitepe’nin kültürel bir ikona ve bir dünya markasına dönüşmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı ile imzaladığımız 20 yıllık işbirliği kapsamında ana sponsorluk görevini üstlendik. 20 milyon doları aşan sponsorluk anlaşmamızla Göbeklitepe’nin yerel ve uluslararası iletişim, ziyaretçi deneyimi tasarımı, kazı, koruma ve araştırma çalışmalarını destekliyoruz.

Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi ile Ara Güler Müzesi Doğuş Grubu’nun sosyal sorumluluk anlayışının yansıdığı en anlamlı iki kurum olarak öne çıkıyor. Bu kıymetli değeri sınırlarımız dışına daha fazla yaymak ve ulaştırmak amacıyla Cumhurbaşkanlığımız ile yurtdışında önemli şehirlerde Ara Güler sergileri düzenliyoruz. Londra, Paris, Kyoto ve New York’un ardından Roma ve Mogadişu ile sergilerimiz devam edecek. 2006’da kurduğumuz Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası ile Türkiye’nin dört bir yanından genç konservatuvar öğrencilerine destek veriyoruz.

2007’den bu yana da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın ana sponsorluğunu yürütüyoruz. Yine 2015’te hayata geçirdiğimiz ‘Sanata Bi Yer’ projesi ile üniversite öğrencisi olan genç sanatçı adaylarının yeteneklerini geliştirmelerini sağlayarak bu sektördeki ilk sergilemelerini yapmak üzere Doğuş Grubu mekanlarını galeriye dönüştürüyoruz. Sosyal sorumluluk çalışmalarımızı 2020’de de mevcut projelerimizi geliştirerek geniş kitlelere ulaştırmaya devam edeceğiz.

Filiz KARAGÜLTÜZÜN / Sabancı Holding Kurumsal İletişim Direktörü
“2000’den fazla dezavantajlı kadın yararlandı”

Sosyal sorumluluk anlayışımızı ve gönüllülük çalışmalarımızı çalışanlarımız aracılığı ile topluma yayma amacıyla 2015’te Sabancı Gönüllüleri Programı’nı başlattık. Programımız kapsamında ilk üç yıl kadın konusuna odaklandık. Sabancı Gönüllüleri programımızın ilk fazında, Türkiye çapında sekiz eğitim gerçekleştirdik ve 27 farklı şehirden gelen 500 çalışanımıza sivil toplum, gönüllülerle çalışma ve proje yönetim süreçleri gibi önemli noktaları içeren çok yönlü eğitimler verdik. Daha sonra ekip liderleri, kendi ekiplerini oluşturarak projelerini hayata geçirmeye başladılar. Bu projelerle, 11 ilde, 12 Sabancı Topluluğu şirketinden 400 çalışan gönüllümüz yürütülen istihdam, eğitim, kişisel gelişim, psiko-sosyal destek, sağlık gibi çeşitli konularda 45 proje hayata geçirdi, 2000’in üzerinde dezavantajlı kadın projelerden yararlandı. Programın bir diğer ayağı olan online eğitimler kapsamında ise bugüne kadar 40 bini aşkın Sabancı Topluluğu çalışanına toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda “Kavramlar ve Tanımlar”, “Eğitim ve Toplumsal Cinsiyet”, “İş Dünyası ve Toplumsal Cinsiyet”, “Kadına Yönelik Şiddet” ve “Erken Yaşta Zorla Evlilik” konularında online eğitim verdik. Programımızın başarısı, Peer Avvards Topluma Katkı Büyük Ödülü, Özel Sektör Gönüllüleri Derneği En İyi Kurumsal Gönüllülük Programı, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Özel Ödülü başta olmak üzere yurtiçi ve yurtdışı ödüllerle de tescillendi. İkinci üç yıla girdiğimiz programımızda gençlerimizin sorunlarına çözüm üretecek projeler yapmayı hedefliyoruz. Projemizin ikinci fazına katılmak üzere 1000’e yakın çalışanımız başvurdu.

RAHİM BAŞ UÇAR

Önceki sayfa 1 2 3 4 5

Hem indirmesi hemde kullanımı tamamen ücretsiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu